Hüseyin bin Ali

Ehli Aba Serisi

Hüseyin
Muhammed'in Torunu İslam hat sanatı ile Hüseyin bin Ali

MuhammedAli

FatımaHasanHüseyin
Hüseyin bin Ali'in İslam hat sanatı ile Ayasofya Camii'ndeki tasviri.

Hüseyin bin Ali bin Ebu Talib (Arapça: الحسين بن علي, Farsça: حسین بن علی, Azerice: Hüseyn ibn Əli )‎ (626 – 10 Ekim 680), İslâm peygamberi Muhammed'in torunudur. Dördüncü Hâlife olan Ali bin Ebu Talib'in oğludur. Annesi, Muhammed’in kızı Fatıma Zehra’dır. On İki İmâmlar'ın üçüncüsü olan Hüseyin bin Ali, İslam Devleti’nin bir Emevî saltanatına dönüşmemesi için mücadele vermiş ve Emevîler tarafından öldürülmüştür. Soyundan gelenler Hüseynî ya da Seyyid olarak tanımlanır.

Tarihçe

Babası Ali ve abisi Hasan el-Mûctebâ’nın hilâfet haklarını gasp eden Muâviye bin Ebû Sûfyân’nın, hilâfeti Hasan bin Ali ile önceden yapılmış olan bir antlaşmaya rağmen oğlu Yezîd’e devretmesine karşı çıktı. Hasan, Muâviye ile yaptığı anlaşmada Hilâfeti oğluna bırakmamasını da içeren birçok şart ortaya koymuş ve Muâviye de bu şartları kabul ettiğini açıklamıştı. Ancak anlaşma gerçekleşir gerçekleşmez Muâviye şartnâmeyi ayaklarının altına almış ve şöyle demişti: "Ey Müslümanlar! Ben, siz namaz kılasanız, oruç tutasınız, zekat verip ve hacca gidesiniz diye savaşmadım. Bunları zaten yapacaksınız, yapıyorsunuz. Ben size hükümdar olup yönetiminizi ele almak için sizinle savaştım. Siz sevmeseniz de, Allah onu bana verdi. Biliniz ki; ben Hasan bin Ali’ye bir takım sözler verip, vaatlerde bulundum. Ama şimdi hepsini ayaklar altına alıyorum. Bu hükümlerin hiç birisine uymayacağım…” Muâviye, antlaşmayı daha ilk günden tanımadığını İslam hükümetinin başkentinde ilan etmiş ve sulh şartlarına uyulmadığından bozulmuştur.Hasan, gördüğü vefasızlığın karşısında öfkesini içine gömerek Kûfe’den Medine’ye gider ve köşesine çekilerek, babasının yaptığı gibi insanların eğitimi ile uğraşır.Ve eşi tarafından zehirlenerek şehit edilinceye kadar bu şekilde devam eder. Muâviye'nin ölümünden sonra Yezîd için zorla biat alınmaya başlar ve buna Huseyin bin Ali de mecbur edilir. Huseyin bin Ali, Yezîd’in, halifeye yakışmayan bir yaşam sürdüğünü ve İslam Devleti’ni kendi çıkarları için evireceğini, Muhammed’in getirdiği dinin sadece kendisine yarayan kısımlarını koruyup gerisini hasır altı edeceği düşüncesiyle, Yezid’e biat etmedi. Kerbela Savaşı’nda (M. 680 – H. 61) Muharrem ayının onuncu günü Kerbelâ'da şehit edilmiştir.

10 Muharrem gününü; sevenleri, dünyanın çeşitli yörelerinde yüzlerce yıldır ‘Aşura Günü’ olarak anmakta, yas tutmakta ve çeşitli temsillerle onun acısını taze tutmaktadırlar.

Doğumu ve Ailesi

Hicret’in dördüncü yılında Şaban ayının üçüncü gününde (M. 8 Ocak 626) dünyaya gelmiştir. Çok az olmakla beraber Hicret’in üçüncü yılında doğduğunu iddia eden bir kısım tarihçiler de vardır.[1]

Fatıma doğum yapınca, Muhammed’e haber verildi ve Muhammed bebeği göğsüne basarak sağ kulağına ezan ve sol kulağına kamet okudu. Ali’ye, ‘oğluma ne ad verdin’ diye sorduğunda, Ali’nin, ‘senden önce ona isim verecek değilim’ cevabıyla şöyle dedi; ‘Onun adını Hüseyin koy’. Hüseyin, Arapçada güzel, yakışıklı manasına gelmektedir.

Doğumun yedinci gününde, Muhammed, akike kurbanı olarak bir koç kesti, bebeğin saçları ağırlığınca gümüşü sadaka olarak dağıttı ve bebeğin sünnet edilmesini emretti.[2]

Annesi

Annesi, İslam peygamberi Muhammed’in soyunu devam ettiren tek kızı olan, babasının annesi (ümmü ebîha) Fatıma’dır. Fatma, İslam peygamberince çeşitli defalar övülmüşse de bunlardan en meşhuru, onu dünyadaki ve ahiretteki tüm kadınların en üstünü diye nitelendiren hadistir.[3][4] Hüseyin, Fatıma’nın Hasan’dan sonraki ikinci çocuğudur. Hüseyin, annesini henüz sekiz yaşındayken kaybetmiştir.

Babası

Babası, Kureyş’in lideri Ebu Talib’in oğlu, İslam peygamberi Muhammed’in kuzeni, damadı, yardımcısı, İslam Devleti’nin 656-661 yılları arasındaki hükümdarı, Sünnilerin dördüncü hak halifesi ve Şiilerin birinci İmam’ı, Allah’ın aslanı (Esedullah) Ali’dir. Hüseyin, babası Ali ile yalnızca yaklaşık otuz altı yıl yaşamıştır.

Çocukluğu

Hüseyin, ağabeyi Hasan ile, İslam peygamberinin yanında büyüyordu. Birçok hadis Muhammed’in, Hasan ve Hüseyin’le oynadığını ve onlarla vakit geçirdiğini göstermektedir. İslam peygamberinin onları sırtına bindirerek eğlendirdiği ve şöyle hitap ettiği bilinir;

Bineğiniz ne güzel binek, siz ne güzel binicisiniz.[5]

Muhammed’in, Hasan ve Hüseyin’e olan sevgisini gösteren bir diğer hadis;

Şu iki oğlum benim dünyadaki güllerimdirler.[6]

hadisidir.

İbni Mesud nakleder ki: Hasan ve Hüseyin bir gün, İslam peygamberi namaz kılarken yanına gittiler ve secde halindeyken peygamberin sırtına çıktılar, peygamber secdeden kalkarken onları usulca sırtından indirdi ancak bir daha ki secdede çocuklar yine peygamberin sırtına çıktılar. Nihayet peygamberin namazı bittiğinde, birini sağ birini sol dizine oturtarak etrafında bulunanlara şöyle dedi;

Beni seven, şu ikisini sevsin.[7]

Muhammed’in Hüseyin hakkında sarfettiği

Hasan ve Hüseyin cennet gençlerinin efendileridir.[8]
Hüseyin bendendir, ben de Hüseyin’denim. Allah, Hüseyin’i seveni sevsin. Hüseyin torunlardan bir torundur.[9]

Mübahele Olayı

Hicretin 9.-10. yıllarında henüz Hüseyin, altı yaşlarındayken, İslam peygamberi Muhammed ile Necran Nasranileri arasında yapılan tartışmalarda Muhammed, Nasranileri, Nasranilerin güvenilir kitaplarını kaynak göstererek yenilgiye uğrattı. Bu kitaplarda, "kendisinin geleceğine dair" alametleri alimlere bildirdi. Muhammed'in delilleri o kadar güçlüydü ki, Nasrani bilginlerinin Muhammed'in söylediklerinin ve yolunun "hak" olduğunu söylemekten başka çareleri kalmamıştı, ancak kabul etmediler. Bunun üzerine Allah:

Sana gelen bunca ilimden sonra, yine de bu hususta seninle çekişip tartışmalara girişirlerse de ki: Gelin, oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı, nefsimizi (kendimizi) ve nefsinizi (kendinizi) çağıralım; sonra karşılıklı lanetleşelim de Allah’ın lanetini yalan söylemekte olanların üstüne kılalım.[10]

ayetini nazil etti ve mübahele (karşılıklı beddua) edilmesini emretti. Nasraniler kabul ettiler. Kararlaştırılan yerde Nasranilerin hepsi yetmişten fazla kendi alimlerinin eşliğinde beklerlerken, Muhammed ise sadece yanında dört kişi almış idi; yanında getirilmesi gereken oğulları için Hasan ve Hüseyin’i, kadını için Fatıma Zehra’yı ve nefsi için de Ali’yi getirdi. Necran Hristiyanları, Muhammed’in bu kararlılığı sonucunda lanetleşmekten vazgeçti.[11][12]

Âl-i Abâ Olayı

Bir diğer adı "Âl-i Kisa" da olan bu hadis, İslam peygamberi Muhammed'in sırtında abası olduğu halde, abanın altına, Fatıma'yı, Ali'yi, Hasan'ı ve Hüseyin'i alması ve Ahzab Suresi'nin

Ey Ehli Beyt! Allah sizden günahı gidermek ve sizi tertemiz kılmak istiyor.

mealindeki 33. ayetini okuyup, bu şahıslar için dua etmesini anlatır.

İlk üç halife dönemi

İlk üç halife döneminde, Ehli Beyt mensuplarıyla yönetim arasında oluşan bazı anlaşmalıklarda (halifenin tayini, fedek arazisi vs.) Hüseyin, fikren babası Ali'yi takip etti. Bilindiği gibi Ali, kendisinden önceki halifeler döneminde (Ali bu günleri şöyle anlatır: Gördüm ki sabretmek daha doğru; sabrettim; ettim ama gözümde diken, boğazımda kemik vardı; (…)[13]) muhalefet etmemeyi seçmiştir. Bu görüşün aksi olarak Ali'nin kendinden önceki üç halifeye biat ettiği ve aralarında herhangi bir hoşnutsuzluğun olmadığı görüşü vardır. Örneğin Ebubekir'in, Muhammed'e sadakati sebebiyle 'sıddık' sıfatını aldığı, Ömer'ın de bizzat Ali'nin kızı Ümmü Gülsüm'le evlendiği[14][15] ve bunu bir iftihar vesilesi saydığı vakaadır.

Hüseyin’in bu dönemde yaptığı en önemli muhalif duruş, ilk dönem sahabelerden olan ve İslam peygamberinin kendisi için ‘Ne mavi gökyüzü ne de kara toprak Ebu Zer’den daha doğru sözlü birini görmemiştir’ dediği Ebu Zer’in, üçüncü halife Osman bin Affan’ın emriyle üçüncü kez sürgün edilişinde yaşanmıştır. Muhalefet ettiği gerekçesiyle, Şam’a, ordan da Muaviye bin Ebu Süfyan’ın isteğiyle tekrar Medine’ye sürülen Ebu Zer, ilerlemiş yaşına rağmen bu sefer de Rebeze’ye sürülür. Mervan bin Hakem'e de halifece, onu yolcu etmeye ve onunla vedalaşmaya gelen müslümanlara engel olma görevi verildi. Ancak, Ali, Hasan, Hüseyin, Akil bin Ebu Talib, Abdullah bin Cafer ve Ammar bin Yasir onu uğurlamaya gelerek halifenin bu emrine muhalefet ettiler.[16]

Babası Ali Dönemi

Üçüncü halife Osman bin Affan’ın bir suikast sonucu öldürülmesiyle, halk Ali'ye teveccüh etti ve onu halife seçtiler (m. 656, h. 35). Ali’nin halifeliğe geçişinden bir süre sonra biatlerinden dönenler oldu ve bu durum İslam tarihinde ilk iç savaşı (İlk Fitne) beraberinde getirdi.

Hüseyin, tüm bu savaşlarda babası Ali’nin safında savaştı ve babası izin verdikçe savaş meydanına da indi. Ali, İslam peygamberi Muhammed’in neslinin kesilmesinden korktuğu için Hüseyin ve ağabeyi Hasan’ın savaş meydanına inmesine pek izin vermiyordu.

Kardeşi Hasan dönemi

Babasının katledilmesinin ardından ağabeyi Hasan’ı rehber edinen Hüseyin, kardeşinin öğütlerine uydu.

Ölümü

Emevîler tarafından Kerbelâ Savaşı'nda ailesinden pek çok kişiyle birlikte öldürülmüştür.

Ayrıca bakınız

Kaynakça

Dipnotlar

  1. Usul-u Kafi, 1/463; el-İsabe adlı kitabın dipnotu olarak basılan el-İstiab, 1/377
  2. Uyun-u Ahbari’r Rıza, 2/25; İ’lamu’l-Vera, 1/427
  3. Ahmed bin Hanbel, Müsned; Hafız Ebubekir Şirazi, Nüzul’ul-Kur’ân fi Ali
  4. Hatip, Tarih-i Bağdat
  5. Bihar’ul Envar C.43, S.254
  6. Buharî C.2, S.188; Tirmizî C.5, S.615
  7. Müstedrek, Hakim, 3/166
  8. İbn Mâce, 1/56; Tirmizî, 5/614; Bihar’ul Envar 43/265
  9. Tirmizî 5/658; Bihar’ul Envar 43/261; Ahmed 4/172
  10. Kuran-ı Kerim, Âl-i İmrân Suresi/61.
  11. Zemahşerî, Tefsir-i Keşşaf, Al-i İmran Sûresi, 61. ayet.
  12. Fahr-i Razî, Tefsir-i Kebir, Al-i İmran Sûresi, 61. ayet (Mübahele Ayeti).
  13. Nehcü'l-Belağa, Şıkşıkiye Hutbesi.
  14. el Meclisî, Mir'âtu'l-ukûl, c.20, s.42 c.21, s. 197
  15. Ahmet el Katip, Nedenleri Tarihte Kalmış Siyasi Ayrılık Sünnilik-Şiilik, Eylül 2009, Mana Yayınları, S. 245
  16. Biharu’l Envar, 22/412; Murucu’z Zeheb, 2/350
Şii İslam unvanları
Önce gelen
Ali el-Mûrtezâ
Nizâr’îyye

Hasan el-Mûctebâ
Mustâ‘lîyye/Keysân’îyye/Zeyd’îyye/Karmat’îyye/İsnâ‘aşer’îyye
Hüseyin Seyyîd’ûs-Şuhedâ
İkinci Mustâ‘lîyye/Nizâr’îyye
Üçüncü Keysân’îyye/Zeyd’îyye/Karmat’îyye/İsnâ‘aşer’îyye
Şîʿa İslâm İmâmı

669 - 680
Sonra gelen
Ali Zeyn el-Âb’ı-Dîn
Üçüncü Mustâ‘lîyye/Nizâr’îyye
Dördüncü Zeyd’îyye/Karmat’îyye/İsnâ‘aşer’îyye İmâmı
Sonra gelen
Muhammed bin el-Hânifîyye
Dördüncü ve son Keysân’îyye İmâmı
This article is issued from Vikipedi - version of the 12/30/2016. The text is available under the Creative Commons Attribution/Share Alike but additional terms may apply for the media files.