Lagaş

Mezopotamya
Fırat · Dicle
Asuroloji · Sümeroloji
İmparatorluklar / Şehirler
Sümer
Eridu · Kiş · Uruk · Ur
Lagaş · Nippur · Girsu
Akad İmparatorluğu
Akad · Mari
Amurrular
İsin · Larsa
Babil İmparatorluğu
Babil · Kalde
Asur İmparatorluğu
Asur · Nemrut
Horsabad · Ninova/Nineveh
Elam İmparatorluğu
Susa
Mezopotamya tarihi
Sümer (kral listesi)
Asur Kralları
Babil Kralları
Hitit Kralları
Dil
Sümerce · Akkad dili
Elam dili · Aramice
Hurrice · Hititçe
Enuma Eliş · Gılgamış
Ziggurat · Nibiru
Marduk · Asur-Babil dinleri
Lagaş Prensi Gudea (MÖ 2120)
Lagaş Kralı Lugalanda'ya ait mühür (MÖ 2400)
Lagaş Kralı Ur-Nanshe'ye adak olarak yapılan kabartma (MÖ 2550–2500)
Lagaş Prensi Akurgal (MÖ 2500)

Lagaş, Fırat ve Dicle nehirlerinin birleşme yerinin kuzeybatısında Uruk’un doğusunda yer alır. Lagaş hem Sümerlilerin hem de daha sonraları Babillilerin en eski şehirlerinden biridir. Yakınındaki Girsu şehri, Lagaş’ın dini merkeziydi.

Kazılar

Lagaş harabeleri 1877 yılında o tarihte Basra’da Fransız konsolosu olan Ernest de Sarzec tarafından keşfedildi. Sarzec kazılarına 1901 yılnda ölünceye dek devam etti. Başlıca kazılar iki büyük höyükte yapılmıştır. Bunlardan biri Lagaş’ın efendi tanrısı Ningirsu ya da Ninib adına yapılmış olan E-Ninnu tapınağını ortaya çıkarmıştır.

Daha sonraki Fransız arkeoloji kazıları 1929-1931 yıllarına Henri de Genouillac ve 1931-1933 yılları arasında Andre Parrot tarafından yönetilmiştir.

Bölge

Lagaş alçakça, uzun sıralar oluşturan mezar höyükleri bulunan Irak’ta Tell al-Hiba olarak bilinen bir bölgedir. Tarihi bir kanalın kurumuş yatağında, Shatt-el-Haj’ın 5 km doğusunda ve Katar’ın modern şehri Shatra’nın 15 km doğusunda bulunmaktadır. Girsu ise Al-Hiba’nın 25 km kuzeybatısında bulunmaktadır.

Yunan ya da Selçuklular döneminde E-Ninnu tapınağı yıkılmış ve üzerine kale inşa edilmiştir. Bazı briketlerin üzerinde küçük Babil krallığının kralı olan Hada-nadin-akhe hakkında Aramca ve Yunanca yazıtlar bulunmaktadır. Bu kalenin altında Gudea’ya ait pek çok heykel bulunmuştur. Bu eserler Louvre müzesinin Babil kolleksiyonunun nadide parçaları olarak sergilenmektedir. Bu heykellerin kafaları ya da organlarından bir koparılarak inşa edilen kalenin temeline atılmışlardır. Bu tabakadan aynı zamanda yüksek sanatsal mükemmeliğin pek çok örneği çıkarılmıştır. Diğer bir geniş höyükte yapılan kazılar ilk Sümer dönemini çok daha gerilere tarihlememize sebep olan bronz ve taş objeler içeren bina kalıntılarının keşfi ile sonuçlanmıştır. Böylece Babil sanat tarihinin Gudea’nın zamanından yüzlerce yıl daha önceye tarihlenebilmesine olanak sağlayan kanıtlar bulunmuştur.

Görünüşte bu höyük depolarla kaplanmış gibi görünsede bu depolarda sedece tahıl ürünü, incir gibi şeyler değil şehrin ve tapınağın kullanımı ve idaresi ile ilgili olan araçlar, heykeller, silahlar gibi tüm objeler bulunmaktaydı. Şehrin dışındaki küçük bir höyükte, Sarzec tapınağın arşivlerini buldu – yaklaşık 30.000 kil tablete kaydedilmiş çalışma kayıtları, antik Babil tapınağının yönetimi, mülkiyet yapısı, tarım metotları, hayvan sürülerini gütme yöntemleri, ticari ve endüstriyel anlaşmaları ve girişimleri ile ilgili belgeler bulunmaktaydı; antik bir Babil tapınağı için muhteşem bir endüstriyel, ticari, tarımsal kuruluş. Ne yazık ki, bu arşiv çıkarılmadan önce, dehlizler yağmacılar tarafından soyuldu ve çok sayıda tablet antika tüccarlarına satıldı, bu tüccarlar tarafından da tüm Avrupa ve Amerika’ya dağıtıldı.

Tarih

Telloh’da bulunan yazıtlara göre, özellikle MÖ 3. milenyumda Lagaş, Sümerliler için en önemli şehir durumundaydı. Bu dönemde MÖ 24. yüzyılda kral Ur-Nina ve onun selefleri tarafından bağımsız krallık olarak yönetiliyordu. Lagaş kralları Elam ve Kiş kralları ile çatışma içindeydiler. Semitik fetihler ile bağımsızlığını kaybetti. Yöneticileri Akkad kralı Sargon’un ve ondan sonra gelen kralların tebası haline geldiler; fakat Sümer şehri olarak kaldı ve sanatsal gelişimin merkezi olarak diğer tüm şehirlerden daha önemli bir şehir olmayı sürdürdü.

Guti kabilelerinin baskısı altında Sargon İmparatorluğunun yıkılışından sonra, Lagaş Ur-baba ve Gudea yönetiminde yeniden zenginleşti ve uzak ülkeler ile ticari ilişkilere sahip oldu. Şehrin kendi kayıtlarına göre, Gudea zamanında Suriye’deki Amanus ve Lübnan dağlarından sedir, doğu Arabistan’dan diorit taşı, güney Arabistan ve Sina yarımadasından bakır ve altın getirilmekteydi. Onun zamanı sanatsal gelişme çağıydı. Gudea kendini tanrı ilan eden ilk yöneticiydi; ve Gudea’nın nasıl göründüğü ile ilgili bilgiye sahibiz, çünkü Sümer tapınaklarında kendini resmeden pek çok heykel yaptırmıştır. Gudea kendisini binlerce yıl sonraki insanlara tanıtacak heykeller yapılmasını istediği için sanatsal gelişmede avantaj sağlamıştır ve bunu da başarmıştır.

Ur-Nina, En-anna-tum, Entemena ve diğerlerinin Semitikk istiladan önce erken dönemdeki bazı çalışmalarıda oldukça ilginçtir, özellikle Akbaba Dikilitaşı ve Lagaş’ın kolları, her iki pençesinde birer aslan tutan kanatları açılmış aslan başlı bir kartal, ile süslenmiş olan gümüş vazo önemlidir.

Gudea’nın zamanında, Lagaş’ın başkenti Girsu idi. Krallık yaklaşık 1.600 km²’lik bir alanı kaplıyordu. 17 büyük şehir, sekiz bölgesel başkent, ve pek çok köyü (40 tanesinin adları bilinmektedir) kapsıyordu.

Bir tahmine göre, Lagaş MÖ. 2075 den MÖ. 2030 a kadar dünyanın en büyük şehriydi.

Gudea’dan sonra, Lagaş önemini kaybetmiştir; en sonunda Selçuklu kalesi inşa edilene kadar burası ile ilgili hiçbir bilgiye ulaşılamamaktadır. Telloh’da bulunan objeler Babillilerden bugüne kalan en değerli sanat hazineleridir.

Lagaş’ın ilk hanedanları

Bu hanedanlık Sümerlilerden kalma fazlası eksik ve parçalanmış “Lagaş Kraliyet Kayıtları”nda geçsede, Sümer kral listesinde bulunmamaktadır, (English translation). Nasıl hesaplandığı bilinmesede, tufandan iki yüzyıl sonra, insanlık kendisi için yiyecek yetiştirmekte zorlanıyordu, tamami ile yağmura bağımlı haldeydi; sulama ve tarla sürme yöntemleri böylece tanrılar tarafından bildirildi. Aşağıda Lagaş’ın yöneticilerinin listesi bulunmaktadır.

Lagaş’ın ikinci hanedanlığı

Referanslar

This article is issued from Vikipedi - version of the 1/8/2016. The text is available under the Creative Commons Attribution/Share Alike but additional terms may apply for the media files.