Kaman, Yıldızeli

Kaman
  Köy  
Sivas
Ülke Türkiye Türkiye
İl Sivas
İlçe Yıldızeli
Coğrafi bölge İç Anadolu Bölgesi
Nüfus (2000)
 - Toplam 198
Zaman dilimi UDAZD (+3)
İl alan kodu 0346
İl plaka kodu
Posta kodu 58540
İnternet sitesi:
YerelNET sayfası

Kaman, Sivas ilinin Yıldızeli ilçesine bağlı bir köydür.

Tarihçe

Kaman, Alevi-Türkmen köyüdür. Ne zaman kurulduğuna ilişkin yazılı herhangi bir belge bulunmamakla birlikte, köy sınırları içinde kalan coğrafyada çok eski yerleşimler olduğu kalıntılardan anlaşılmaktadır. Köyün şimdiki yerine taşınmazdan önce YENİCE ve CAMİ DİBİ denilen mevkilerde bulunduğu sözlü aktarımlardan bilinmektedir. Ancak bunlar dışında başka alanlardan da eski tuğla, kilden kap kaçak ve duvar taşı çıkmaktadır. Köye ilk gelen ailenin Kaman'a nereden ve ne zaman geldiği tam bilinememekle birlikte, en son gelen ailelerin de en azından 160 yıl önce buraya yerleştiği kesindir. Kaman belli tek bir sülale ya da aşiretin bir yerleşimi olmayıp, değişik tarihlerde farklı yerlerden gelen ailelerin Alevi-Türk ortak kültürü temelinde oluşturduğu bir köydür. Köyde birbirinden bağımsız 20 sülale (millet),zaman içinde farklılaşmış olarak 40 dolayında soyadı vardır. Köyün asıl arazisi vaktiyle, tımar sisteminin kalıntısı olarak Yenihan'da oturan ve toprağı yarıcı, kiracı ya da düpedüz azap/maraba konumundaki köylülere işleten Baytaroğlu isminde bir aileye aitti. Köylüler farklı yöntemlerle bu aileyi arazisini satmaya ve köy ile bağını kesmeye zorladılar. Nüfus arttıkça, bozdan sökülerek tarla şeklinde işlenen arazinin eklenmesiyle tarım alanları ayrıca genişletildi. Köye ilişkin eski bir resmi kayıt şöyledir: Tarih: 08/Z /1331 (Hicrî)[Miladi 1915] Dosya No:34 Gömlek No:24 Fon Kodu: DH.EUM.EMN. "Yıldızeli kazası Keman karyesinde yonca rey etmek maddesinden dolayı meydana gelen olayda on kişiyi yaralayan mütecasirlerin adliyeye sevk edildiği."

"Kaman kariyesi" ile ilgili tarihi bir atıf da Mustafa Kemal Atatürk'ün Nutuk'unda geçer. Mustafa Kemal, Nutuk'un II. Cildinin baş sayfalarında iç isyanlardan sözeder. Bu bağlamda "Yenihan, Yozgat ve Boğazlayan İsyanları" başlığı altında şunları söyler: "14 Mayıs 1920 tarihinde, Postacı Nazım ve Çerkez Kara Mustafa namında bir takım adamlar, otuz, kırk kişi ile Yenihan'a tabi Kaman karyesinde isyan ettiler. Bu hareket, mütezayit [giderek artan] bir şiddetle tevessü etti [genişledi]. Asiler, 27/28 Mayıs 1920 gecesi Çamlıbel'de bulunan bir müfrezemizi basarak esir ettiler. 28 Mayıs 1920'de diğer bir kısım usat [asiler] da Tokat civarında yürüyüş halinde bulunan bir taburumumuza hücum ederek dağıttılar ve kısmen esir ettiler. Cüretlerini artıran asiler, 6/7 Haziran 1920 gecesi Zile'yi işgal ettiler. Oralardaki askerlerimiz Zile kalesine çekilerek müdafaa ettiler. Askerin erzak ve cephanesi tükendikten 3 gün sonra usata teslim oldular. Usat 23/24 Haziran 1920'de Boğazlıyan'a baskın yaptılar. Orada bulunan bir müfrezemizi dağıttılar. Amasya'da bulunan Beşinci Kafkas Fırkası başında Cemil Cahit Bey olduğu halde, usat aleyhine tahrik edildi. Ayıntap [Antep] mıntıkasında bulunan Kılıç Ali Bey de, bir milli müfreze ile bu havaliye sevkedildi. Erzurum'dan Ankara'ya gelmekte olan bir Erzurum milli müfrezesi de o havalide terk olundu. 1920 senesi Temmuzunun evasıtına [ortalarına] kadar, bu usatın takip ve tenkili [uzaklaştırılması, cezalandırılması] ile uğraşıldı. Yenihan isyanı Orta Anadolu'nun diğer yerlerindeki erbabı fesadı [bozguncuları] da harekete getirdi."

Bu satırlar, Ulusal Kurtuluş Savaşı'nın sadece Batı Anadolu'yu işgal eden Yunan ordusuna karşı değil, aynı zamanda iç isyanlara karşı da verildiğini ve çok zor koşullarda kazanıldığını açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Bu iç isyanlar, Milli Mücadele Kuvvetlerine ve yeni kurulan Türkiye Büyük Millet Meclisi hükümetine karşı, "Din elden gidiyor", "Padişahımız Halifemize sahip çıkalım" yaygarasıyla, İstanbul'daki Damat Ferit hükümeti tarafından başlatılmıştır. Ancak bu satırların yanlış anlaşılmaya uygun bir tarafı da vardır. Dikkat edilmediği ve sorgulanmadığı takdirde, sanki isyanı Kaman Karyesi halkı başlatmış ve sürdürmüş gibi anlaşılabilir. Bu türlü bir yanlış algılama yazılı tarihin de gerçeğe uymayan bir biçimde oluşmasına yol açabilir. Bu, düzeltilmesi gereken bir yanılgı olur. TBMM hükümetine ve o zamanki söylemle Kongre'ye karşı başkaldıranlar Kaman Kariyesi'nden kişiler değildir. Çünkü, Mustafa Kemal Atatürk'ün adını verdiği asiler, Postacı Nazım ve Çerkez Kara Mustafa Kamanlı değillerdir. Zaten o tarihte Kaman Kariyesi'nde herhangi bir postacı olmadığı gibi, hiçbir zaman da Çerkez kökenli bir kimse yaşamamıştır. Bu kişiler atlı ve silahlı bir grup olarak, Çakraz ve Yavu tarafından Kaman'a gelmişler, atlarıyla köyün ekinlerini ve yoncalıklarını yaymışlar ve köylüleri taciz etmişlerdir. Amaçları Çamlıbel üzerinden Tokat tarafına geçmektir. Bazı gençleri zorla çetelerine kazanmaya çalışmışlarsa da, Kaman Kariyesi'nden tek bir kimse onlara katılmamıştır. Tam tersine, onların şerrinden korkan köy halkı kadın ve çocuklarını Artova'nın akraba köylerine kaçırmışlardır. Bir süre sonra Kaman Yamacı'na mevzilenen bir milli müfrezenin top ateşiyle, isyancı çete köyü terketmiş ve Atatürk'ün sözünü ettiği eylemleri gerçekleştirmek üzere Tokat tarafına geçmiştir. Kaçan köylüler ise onların köyden ayrılması üzerine geri dönmüşlerdir.

Kültür

Kaman köyü, geçim koşulları ve yaşam biçimince belirlenen, Sivas ve Tokat köy geleneklerinden etkilenmiş olan tipik bir İç Anadolu köyünün kültürüne sahiptir. Dinsel inançları güçlü olmakla birlikte bağnazlıktan ve ayırımcılıktan uzaktır. Beş komşusundan dördü Sünni yurttaşların yaşadığı köyler olup, bugüne kadar onlarla ciddi hiçbir çatışma yaşamamış, tam tersine iyi komşuluk ilişkilerini sürdürmüştür. Erkek çocukların okutulması alışkanlığının en azından 70 yıllık bir geçmişi bulunmaktadır. 1930'lu yıllardan itibaren köyün yerlisi, Eğitmen Cemal ASLAN; halkı eğitim ve öğretime özendirmiş, Pamukpınar Köy Enstitüsü'nden 6 öğretmen yetişmiştir. Onların da örnek olmasıyla köylü gençler okumaya yönelmiştir. Köyde okul açılmadan önce de kızlar ve hatta evli kadınların okuma-yazma öğrenmesi için kurslar düzenlenmiş, okul açıldıktan sonra ise tüm kız çocukları tıpkı erkek çocukları gibi istisnasız okutulmuştur. Beslenme esas olarak kendi üretim kompozisyonuna bağlı olarak biçimlenmiştir. Sebze ve meyve üretimi kıt olduğundan son zamanlara kadar asıl gıda buğday, mercimek, patates, süt, yumurta ve çok sınırlı miktarda da et bazlıdır. 1960'lardan bu yana giderek artan biçimde domates, biber, fasulye, patlıcan, kabak gibi sebzeler diyete dahil olmuştur. Kaman'ın tereyağıyla yapılan içli sini böreği; pağaç, katmer, sini kömbe, kül kömbesi, içi yağlı ve benzeri unlu mamülleri; sütlacı; kuymağı: hingeli; değişik yoğurt çorbaları; alıç ve dal turşuları kendine özgüdür. Giyim kuşam, ev eşyası, konut mimarisi, toplumsal ritüeller ve diğer örf ve adetler açısından Kamanlılar yeniliğe açıktırlar. İyi ve kötü günde her Anadolu köyünde gördüğümüz dayanışmacı anlayış Kaman'da da aynen geçerlidir. Kız alıp kız verme açısından en yoğun ilişki Yıldızeli'nin yakın köyleri dışında en fazla Tokat'ın Artova köyleri iledir. Şarkışla'nın Emlek yöresiyle de bu anlamda ilişki vardır. Kuşkusuz bütün bu maddi ve manevi kültür ögeleri, köy dışına göç ile birlikte köklü biçimde değişim geçirmektedir.

Coğrafya

Kaman Köyü, Yıldızeli'nin batısına düşer. Sivas il merkezine 67 km, Yıldızeli ilçesine 29 km uzaklıktadır. Sivas-Ankara karayoluna ulaşmak için 4'er km'si toprak, geri kalanı bozuk asfalt olmak üzere yaklaşık 13 km uzunluğunda, biri Sandal üstünden, öteki Ortaklar'dan geçen iki ayrı yol vardır. Ayrıca Yaraş Beli ile Kaman arasında yine 13 km çeken tümüyle toprak bir eski yol bulunur. Kaman Köyü, kuzey doğusundan poyraza açık bir boğazın iki yanında yükselen dağların eteğinde, güneyden ve batıdan GELMUAT OVASI'na açılan ve AKDAĞLAR'ı uzaktan gören az eğimli bir plato üzerinde kurulmuştur. BOĞAZ'ın kuzey yönünde devamındaki YAYLA'yı ve ötesindeki tepeleri aşan eski yol ÇAMLIBEL'e çıkar. Kaman'ın doğusunda KÖSE ZİYARET ya da ÇAMLIK denilen tepe yükselir. Kuzeyinde ÇAL adı verilen ve doğu-batı yönünde uzanan 1700 mt yükseklikte bir sıradağ vardır. Alt etekleri meşe ormanı olan bu dağın üst kısımları büyük ölçüde taşlık ve kayaç yapıdadır. Batısında GELMUAT OVASI ve AKDAĞLAR olan Kaman'ın güneyinde, kendi adıyla anılan alçak tepelerin uzandığı bir yamaç vardır, ki köyün asıl tarıma elverişli arazisi ÇAL ile KAMAN YAMACI arasındaki kesimde yer alır. Kaman'ın sınır komşuları, Ortaklar(Çavuşlu), Üyük Yaylası, Çobansarayı, Subaşı ve Sandal köyleridir. Kaman Köyü'nün kurulu olduğu zemin, süngerimsi bir dokuya sahip, uzun yıllara yayılan oluşum sürecini yansıtırcasına katmanları ayırdedilebilen ve yöresel dilde "söngüt" olarak anılan sağlam bir kireçtaşı kitlesidir. Söngüt, gözenekli olduğu için hafif, hava ile temasa geçtiğinde sertleşen, blok tabakalar halinde kesilerek çıkarılabildiği ve kolay işlenebildiği için kullanımı yaygın bir taştır. Bu zemin yapısı nedeniyle köyün sel, çığ, heyelan ve deprem riski yoktur. Poyraza açıklığı ve oturduğu platonun yüksekliği nedeniyle nem oranı çok düşük ve havadardır. Tarım arazisinin su gereksinimi iki yoldan karşılanır. Birincisi, BOĞAZ yönünden gelen ve köyün hemen kıyısından geçen ırmaktır. Bu ırmak yaz kış hiç kurumaz, ama sulu tarım için hacimsel debi açısından da yetersiz kalır. Asıl kaynağı YAYLA'dan gelen tatlı su olmakla birlikte, BOĞAZ'ın batı yakasındaki ÇAL'dan karışan acısu, doğu yakasındaki KENGERLİK dağının altından kaynayan ünlü maden suyu ile zenginleşir. Yakın zamana kadar içme ve kullanma suyu bu ırmağı besleyen yeraltı sularının söngüt kayaçlar arasından geçerek doğal süzülümle oluşan bir damar üzerindeki DERE PINAR adlı çeşmeden sağlanırdı. 50 yıl önce YAYLA'dan su getirilerek, köyün 5 ayrı noktasına ortak çeşmeler yapıldı. 1993'te de yayla suyu şebekesi, depolar yardımıyla güçlendirildi ve evlere kadar ulaştırıldı. Köse Ziyaret'in öteki yakasından doğan ikinci bir ırmak daha vardır. CIRLAVUK adı verilen bu ırmak, Subaşı Köyü sınırından Kaman toprağına girerken yaklaşık 60 mt'lik bir çavlandan BÜK isimli vadiye dökülür ve batıya döner. Bu ırmak üstünde 1963'te yapılan sulama göleti şu anda büyük ölçüde mille dolmuşsa da, kuşları ve çevresini saran bitki örtüsüyle doğal bir güzellik oluşturur. Bu ırmağın doğal yatağındaki akıntı, birinci ırmakla köyün altında birleşir. Kaman coğrafyasının büyük bölümünü yaylaklar ile tarım arazileri oluşturur. Önemli bir kısmı sarp olan yaylakların bitki örtüsü çok çeşitli, ama yaylım açısından zayıftır. Tarım arazisinin yaklaşık yüzde 25'i sulanabilir rakımdadır, fakat su yetersizliği nedeniyle ancak yüzde 10 kadarı sulanabilmektedir. Yaylak ve tarlalardan sonra geri kalan arazi meşe, çam ve çalı tipi ağaçlarla kaplıdır. 1974'ten sonra köylülerin ortak kararıyla keçi yasaklandığı için, ÇAL'ın eteklerinde ve BÜK'te meşe ormanı gelişti. Köy bahçelerinde çok büyük oranda erik, az biraz da elma, vişne, armut, iğde vs bulunur. Su kenarları köylüler eliyle dikilen söğüt ve kavak ağaçlarıyla kaplıdır. Tarla kıyılarında ise kendiliğinden gelen ahlat, alıç, karamuk, kuşburnu gibi soğuk ve kurak iklime dayanıklı ağaçlar yetişir. Bağcılık ve pazara dönük sebzecilik yapılmadığından köyde yetişen tüm sebze ve meyveler yüzde yüz doğaldır.

İklim

Köyün iklimi, karasal iklim etki alanı içerisindedir.

Nüfus

Anadolu'nun çoğu köylerinde gözlemlendiği gibi Kaman Köyü de son 40 yılda büyük göç vermiştir. 2012 itibariyle, Sivas, Ankara, İzmir ve İstanbul başta olmak üzere diğer illerde ve az sayıda yurt dışında Kaman kökenli aile bulunmaktadır. Ekim-Mayıs arası dönemde köyde yaşayanların sayısı 100'ün de altına düşmekte, ama Haziran-Eylül döneminde geçici olarak köyüne tatil ya da ziyarete gelenlerle nüfus artmaktadır. 2002'den beri her yıl düzenli biçimde yapılagelen Köy Şenliği sırasında, düğünde ve cenazede köy nüfusunun dikkat çekecek biçimde yükselmesi, başka yörelerde mekan tutan Kamanlıların köyleriyle hala sıkı ilişki içinde olduklarını göstermektedir.

Ekonomi

Köyün ekonomisi esas itibariyle tarım ve hayvancılığa dayanır. Tarım yaklaşık 35 yıldan beri traktör, batöz, biçer-döver gibi mekanize araçlarla yapılır. Tarım ürünleri başta buğday olmak üzere, arpa, yulaf ve çok az miktarda mercimektir. 60 yıl öncesinde köyde çemen, afyon, burçak ve çavdar ile yaklaşık 20 yıl öncesine kadar kendir de üretilmekteydi. Afyon çok eskiden yasaklandı. Henüz hayvan gücüyle tarım yapıldığı dönemde, lifleri ev sergisinde kullanılan çuldan zahire saklanan seklem ve çuvala; urgandan zelve bağına kadar çok değişik ve zorunlu gereksinimler için kullanılan ve çedenesi kıymetli bir yağlı tohum olarak yenen kendir de, dünyanın başka yörelerinde uyuşturucu yapımında kullanıldığı gerekçesiyle yasaklandı. Tabii şunu da belirtmek gerekir ki, günümüzde kendirden yapılan çul, çuval ve urgana da artık gerek kalmadı. Fig ve yonca tarımı hayvanlar için yapılır. 1940'lı yılların sonuna doğru şeker pancarı üretimiyle birlikte köye para girmeye başlamıştır. İklim soğuk olduğundan şeker pancarı, patates, üretimi geçimlik ve istisnai olmakla birlikte havuç, şalgam ve turp gibi yumru bitkiler lezzet ve besin değeri açısından son derece kalitelidir. Bazı köylüler kendi tüketimleri için sebze ve meyve üretimi yapmaktadırlar. Ayrıca vişne, kuşburnu ve erikten yapılan marmelat ve reçel doğallığı ve lezzeti ile bilinir. Havancılık yakın tarihe kadar küçük ve büyük baş hayvan üzerineydi. Keçi 1970 ortalarında köyün ortak kararı ile yasaklandı. Yaklaşık toplamı 2 bini geçen koyun sürüleri de artık hiç yok. Şimdi sadece büyükbaş hayvan olarak inek besleyen bazı aileler var. Onlar ürettikleri süt ve süt ürünlerini Yıldızeli ve Sivas'ta sınırlı da olsa pazarlamaya başladılar. 1998'e kadar modern usullerle arıcılık yapan bir aile vardı. Bunu örnek alan bazı köylüler de hiç değilse kendi gereksinimleri için arı beslerlerdi. Nüfusun çok azalması ve köyde yaşlıların kalması nedeniyle kovan sayısı çok azaldı. Son yıllarda köyün geç solan ve el değmemiş çiçek çeşitliliğinden, geçici olarak Ordu'dan gelip kamp kuran arıcılar yararlanmaktadır. Nüfusun azalması nedeniyle kümes hayvanı adedi de sınırlı haldedir ve yumurta satışından el harçlığı ölçüsünde para kazanan birkaç aile vardır. Köyün tarım ve hayvancılık dışında ek geliri, söğüt ve kavak satışından sağlanan kazanç, tarla, gübre ve mazot destekleme paraları, bazı köylülerin aldığı sosyal güvenlik aylıkları ve kentte yaşayan yakınlarının gönderdiği maddi katkılardır.

Altyapı bilgileri

OKUL: 1970 öncesinde yaklaşık 120 hanesi ve 800 dolayında nüfusuyla yörenin en büyük köylerinden biri olan Kaman'da 1954'te öğretime açılan, lojmanı ve daha sonra yapılan bir ek binası bulunan bir ilköğretim okulu vardır. Ancak, son 40 yılda yaşanan büyük göç nedeniyle öğrenci sayısı yeterli olmadığından 8 yıldan beri açık değildir.

ELEKTRİK: Köyde 1970'li yıllardan beri elektrik ve 1988'den beri sabit telefon vardır. Ancak cep telefonları köy içinden çekmediği gibi, analog telefon şebekesi internet kullanımına uygun değildir. Elektrik kesintileri de sıkça yaşanmaktadır.

SU: Evlere dağıtımı olan içme suyu şebekesi 1993'te inşa edilmiştir. Ancak yetersizlikten dolayı Temmuz ayından sonra yaklaşık 4 ay, evlere günün belli saatlarında su verilebilmektedir.

KANALİZASYON: 2011'de kanalizasyon altyapısı köylülerin maddi katkıları, İl Özel İdaresi'nin de kısmi araç ve malzeme desteğiyle yapılmıştır.

YOL: Köye ulaşım, Samsun-Sivas hattı arasındaki Subaşı tren istasyonundan ve Sivas-Ankara karayolunun Sandal, Yaraş ve Ortaklar yol ayrımından sağlanır. Tren istasyonuna, komşu köylere, şehirlerarası karayoluna, Yıldızeli ve Sivas'a erişim özel otomobiller, traktör ve dolmuş-minübüs ile sağlanmaktadır. Ancak anılan yol ayrımlarından asfalt olarak başlayan bu yolların asıl Kaman'a giden 3–4 km'lik son kesimi topraktır, asfalt mevcut değildir.

SAĞLIK: Sağlık ocağı ve sağlık evi bulunmamaktadır. Ancak, ulaşımın nispeten kolaylaşması ve sosyal güvenlik kapsamında bazı hastaların kamu olanaklarıyla hastaneye taşınması nedeniyle, eski dönemlerdeki sağlığa erişim güçlükleri hafiflemiştir. Köyde, halkın kendi olanaklarıyla yaptığı bir morg bulunmaktadır, ki uzaktan gelen yakınların defin işlemine yetişebilmesi açısından bu önemli bir gereksinimi karşılamaktadır.

İLETİŞİM: PTT şubesi yoktur.

2013 itibariyle köyün beş temel gereksinimi bulunmaktadır: 1-Köyden çıkan yolların ilk 4'er km'lik bölümleri topraktır. Ulaşım, yağışta çamur, kuru havada toz nedeniyle müşkülatla yapılabilmektedir. 2- İnternet kullanımına uygun telekomünikasyon sistemi mevcut değildir. Baz istasyonlarının yetersizliği yüzünden cep telefonlarıyla dahi konuşulamamaktadır. 3- Köyün gerek içme suyu, gerek tarla sulama suyu sıkıntılıdır. Yıllardır projeye bağlandığı halde, mevcut göletin yenilenmesi bir türlü sonuçlandırılamamıştır. 4- Köyde kıymetli bir maden suyu kaynağı vardır. İlk ihaleyi alan yüklenicinin ruhsatı yasa gereği iptal edilmiş, ama maden suyunun Kızılay tarafından işletileceği bildirilmesine karşın bu konuda 2 yıldan beri herhangi bir gelişme olmamıştır. 5- Köyde 1970'li yıllarda kurulan ve daha sonra kamunun el koyduğu eski kooperatifin binası ve arsası 33 yıldan beri atıl ve metruk bir biçimde durmaktadır. Bu taşınmazların köy tüzel kişiliğince kullanılması için konuya devlet tarafından bir açıklık getirilmesi ve çözüm bulunması beklenir.

Dış bağlantılar

This article is issued from Vikipedi - version of the 9/29/2016. The text is available under the Creative Commons Attribution/Share Alike but additional terms may apply for the media files.