Merkez bankası
Merkez bankası (rezerv bankası, para otoritesi), bir ülkenin ya da ülkeler grubunun para politikasından sorumlu kurumdur. Merkez bankasının temel amacı para biriminin ve para arzının istikrarının sürdürülmesidir. Fakat merkez bankalarının bunun dışında bankacılık sektörünün son kredi mercii olmak, faiz haddinin kontrolü gibi görevleri de vardır. Bunun yanında merkez bankasının, bankalar ve diğer finansal kurumları, tedbirsizlik ve dolandırıcılığa karşı denetlemek gibi yetkileri de olabilir.
Günümüzde birçok zengin ülkenin, siyasî müdahaleleri engelleyen yasalarla çalışan, bağımsız merkez bankaları bulunmaktadır. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, Bank of England, Şili Merkez Bankası, Reserve Bank of Australia, Reserve Bank of India, Avrupa Merkez Bankası, Bank of Canada, Banco de la República de Colombia, Norveç Merkez Bankası ve Federal Reserve (FED) günümüz bağımsız merkez bankası örnekleridir. Bazı merkez bankalarının sahibi kamu iken, bazıları teoride, özel mülkiyettedir. Pratikte kamu mülkiyeti ve özel mülkiyet arasındaki fark çok küçüktür çünkü ikinci durumda bankanın elde ettiği kârın tamamına yakını hükûmete vergi olarak ödenmektedir.
Faaliyet ve sorumluluklar
Merkez bankasının işlevleri (bu işlevlerin tümü tüm merkez bankaları için geçerli değildir) şunlardır:
- Para politikasının uygulanması,
- ülkenin toplam para arzının kontrolü,
- hükûmetin ve bankaların bankası (son kredi mercii) olma,
- ülkenin döviz ve altın rezervlerini yönetme,
- bankacılık sektörünün düzenlenmesi ve denetlenmesi,
- resmî faiz oranını -enflasyon ve ülkenin döviz kurunu yönetmek amacıyla- belirlemek ve bu oranın çeşitli politika mekanizmaları aracılığıyla piyasada etkili olmasını temin etmek.
Merkez bankasının amaçları (bu işlevlerin tümü tüm merkez bankaları için geçerli değildir, amaçlardan bazıları birbirleriyle çelişkili olabilir) şunlardır:
- Fiyat istikrarının sağlanması,
- Döviz piyasasında istikrar sağlanması,
- Para piyasasında istikrar sağlanması,
- Büyüme,
- Tam istihdamın sağlanması
Para politikası
Merkez bankaları, ülkenin seçilen para politikasını uygular. Bu temel olarak ülkenin ne tür bir para birimi olacağını içerir. Kâğıt (fiat) para, banknot (altına dayalı para - IMF üyesi ülkelerde izin verilmez), para kurulu ya da para birliği. Bir ülkenin kendi ulusal para birimi olduğunda, bu hâlde kâğıdın, belirli şartlar altında "para"ya dönüştürüleceği taahhüdünü de içerir. Bu taahhüt, eskiden, parayı sabit bir miktardaki değerli metallerle değiştirme taahhüdüydü. Çoğu para biriminin kâğıt (fiat) para olduğunu günümüzde, "ödeme taahhüdü", aynı para birimi toplamının ödenmesi taahhüdünden başka bir şey içermiyor.
Birçok merkez bankası varlık (döviz, altın ve diğer finansal varlıklar) ve yükümlülüklere sahip olmaları yönüyle "banka"dır. Bir merkez bankasının birincil yükümlülükleri, dolaşımdaki paradır ve bu yükümlülükler, bankanın varlıklarına dayanır. Fakat, ender görülen bir şekilde, FED gibi kâğıt (fiat) para konusunda yetkili olan merkez bankaları yükümlülüklerini desteklemek için teorik olarak sınırsız miktarda para yaratabilir.
Birçok ülkede merkez bankası, bir "para kurulu" kullanmak yoluyla bir başka ülkenin para birimini doğrudan (para birliği) ya da dolaylı olarak kullanabilir. İkinci durumda yerel para birimi merkez bankasının dövizlerine doğrudan, sabit bir oranda dayandırılır. Bu mekanizma Hong Kong ve Estonia'da ciddî bir biçimde kullanılmaktadır.
Kâğıt (fiat) para kullanılan ülkelerde para politikası, faiz oranı hedeflerine ulaşmak ve para otoritesince üstlenilen diğer aktif işlemler gerçekleştirmek için kullanılabilir.
Merkez Bankalarını Adlandırmak
Bir merkez bankasını adlandırmak için standart bir terminoloji yoktur. Fakat çoğu ülkede merkez bankaları "Ülke Bankası" olarak adlandırılır. Örneğin; İngiltere Bankası, Kanada Bankası, Japonya Bankası... Kimi merkez bankaları "ulusal banka" olarak adlandırılır; örneğin Ukrayna Ulusal Bankası...
Diğer adlandırmalarda "merkez" sözcüğü banka adına eklenir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, Avrupa Merkez Bankası, İrlanda Merkez Bankası.... Birçok ülkede "ulusal" sözcüğünü ticaret unvanına ekleyen özel bankalar olabilir. Birçok ülkenin kamu mülkiyetinde olup ya da diğer yarı kamu mülkiyetinde olup da, ithalat ve ihracatı finanse etmek gibi tamamen farklı işlevleri olan kurumları vardır.
Ayrıca "rezerv" sözcüğü de ABD, Avustralya, Yeni Zelanda, Güney Afrika ve Hindistan'da kullanılmaktadır.
Bağımsızlık
Merkez Bankası bağımsızlığı ile, merkez bankasının para politikası ile ilgili kararların alınmasında ve uygulamasında doğrudan politik baskılardan uzak hareket edebilme yeteneği kastedilmektedir. Son yıllarda birçok ülkede merkez bankalarının bağımsızlığı büyük ilgi odağı haline gelmiştir ve siyasi iktidarlardan bağımsız, özerk bir merkez bankacılığı anlayışı giderek yaygınlaşmaktadır. Bağımsızlık kavramı, para ve banka sisteminin işleyiş ve denetiminde ortaya çıkan ve sürekli artış gösteren karmaşık problemlere çözüm olarak ortaya çıkmış; her ülkenin sosyal, politik, ekonomik ve kurumsal özelliklerine göre zamanla uygulanış aşamasında farklılık göstermiştir.
Literatürde merkez bankasının bağımsızlığı; siyasî iktidardan bağımsızlık, başka bir deyişle,hükûmetin merkez bankası üzerinde etkinliğinin kalmaması olarak yorumlanmaktadır (Aktan, vd., 1998;111). Merkez bankasının bağımsızlığından söz edilebilmesi için, merkez bankasının paranın istikrarını sağlama görevini yerine getirirken siyasî otoriteden direktif almaması gerekmektedir. Bir başka deyişle, merkez bankasının bağımsızlığının birincil koşulu para politikasına ilişkin temel kriterleri belirleme ve uygulamada serbestlik içinde olmasıdır. Ancak bu bağımsızlık, merkez bankasının hükûmetin ekonomi politikalarına uygun para politikalarını belirleyip uygulamaları anlamındadır. Diğer bir deyişle, merkez bankasının bağımsızlığından ziyade, özerkliğinden bahsetmek yerinde olacaktır.[1]
Tarihi
Avrupa da 17. yy başlarında paranın çoğu mal-para (özellikle altın ya da gümüş) idi. Fakat en azından 500 yıldır madene dayalı paralar (banknot) hem Avrupa'da hem de Asya'da kullanılıyor ve kabul görüyordu. Ortaçağ Avrupa Tapınak Şövalyeleri belki de bir merkez bankasının en iyi bilinen erken prototipini oluşturdular. Taahhütleri geniş ölçüde kabul ediliyordu ve üstlendikleri birçok faaliyet, günümüz çağdaş bankacılık sistemine önderlik etti. Yaklaşık olarak aynı zamanlarda Çin, Moğol hakanı Kubilay Han sayesinde kâğıt (fiat) parayı tanımıştır.
Dünyanın en eski merkez bankası, Hollandalı bir işadamının yardımıyla 1668 yılında İsveç'te kurulan Riksbank'tır. Bunu, İngiliz hükûmetinin savaş için yardım ödemesi yapmasını istemesi üzerine İskoç işadamı Willieam Peterson tarafından 1694'te Londra'da kurulan İngiltere Bankası (Bank of England) izlemiştir. Bulgar Ulusal Bankası 25 Ocak 1879'da kurulmuştur. FED ise Glass-Owen Bill'in kongreden geçmesi ve Başkan Woodrow Wilson'ın 23 Aralık 1913 tarihindeki onayıyla kurulmuştur.
Çin Halk Bankası, merkez bankası işlevini 1979 yılında, ülkenin piyasa ekonomisine girişiyle almış ve 1989 yılında bu işlevi, en azından ihracat bakımından genellikle kapitalist bir yaklaşımda olması dolayısıyla bu işlevi artmıştır. 2000 yılında Çin Halk Bankası tüm yönleriyle çağdaş bir merkez bankasıydı ve kısmen Avrupa Merkez Bankası'na karşılık ortaya çıkmıştı.