Türk Boğazları krizi
Türk Boğazları krizi | |||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|
Soğuk Savaş & Boğazlar Sorunu | |||||||
İstanbul ve Çanakkale boğazları | |||||||
| |||||||
Taraflar | |||||||
Türkiye ABD | Sovyetler Birliği | ||||||
Komutanlar ve liderler | |||||||
İsmet İnönü Harry Truman |
Josef Stalin Vyaçeslav Molotov | ||||||
Güçler | |||||||
Bilinmeyen sayıda ABD Deniz Kuvvetleri danışmanı |
Çeşitli savaş gemileri Belirsiz miktar kara kuvvetleri |
Türk Boğazları krizi, Soğuk Savaş sırasında Türkiye ile Sovyetler Birliği arasındaki kısa süreli bölgesel krizdir. Türkiye, II. Dünya Savaşı'nın sonuna kadar tarafsızlığını korumayı başarmıştı. Sovyet hükümeti tarafından Türk hükümetine, Rus nakliye gemilerinin Karadeniz'i Akdeniz'e bağlayan Türk boğazları'ndan serbestçe geçebilmesi için baskı yapılmaya başlandı. Türk hükümetinin, Sovyetler Birliği'nin taleplerini kesin bir dille reddetmesi, bölgedeki tansiyonu arttırarak, krizi bir güç gösterisine dönüştürdü. Bu olay, daha sonra Truman Doktrini'nin ortaya çıkmasına belirleyici bir faktör olarak hizmet etti.[2] Bu kriz Türkiye'nin yüzünü tamamen Batı'ya, yani Amerika Birleşik Devletleri ve NATO'ya döndürmesine neden oldu. Bu tarz olaylar Türkiye'nin günümüzde dünya üzerindeki gücünü pekiştirdi.
Arka plan
Boğazların önemi
Bu iki boğaz, Karadeniz ve Akdeniz'i birbirine bağlamaktadır ve başta Türkiye olmak üzere, Karadeniz'e kıyısı olan Sovyetler Birliği, Romanya ve Bulgaristan gibi Varşova Paktı ülkeleri için çok büyük öneme sahipti.[3] Türk boğazları, askeri strateji bakımından da çok önemli bir yere sahipti. Karadeniz'e kıyısı olan ülkelerin donanmaları için diğer denizlere çıkışın tek yolu bu boğazlardı.
Siyasi arka plan
Türkiye ile Sovyetler Birliği arasındaki bu krizin temelleri, II. Dünya Savaşı öncesine ve savaşların olduğu döneme dayanır. 1930'ların son yarısına kadar Türk-Rus ilişkileri sıcak ve biraz kardeşçe idi. İki taraf, aralarında imzaladıkları Moskova Antlaşması ile birbirleriyle işbirliği sözü vermişlerdi.[4]
1936'da Türkiye, Sovyetler Birliği, Avustralya, Bulgaristan, Fransa, Almanya, Yunanistan, Japonya, Birleşik Krallık ve Yugoslavya'nın imzaladığı, Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile boğazlar üzerindeki askeri ve siyasi hakları düzenleme yetkisi Türkiye'ye bırakıldı.[5] Bu sözleşme, boğazlarla ilgili yapılan son görüşme oldu. Önceki antlaşmalar ve konferanslar, 19. ve 20. yüzyıllarda boğazların açıklığını esas almıştı. Sorun, Faşist İtalya'nın ve yayılmacı politikalarının yükselmesi ve Bulgaristan'ın boğazların Türkiye tarafından silahlandırılmasından endişe etmesi nedeniyle tekrar nüksetmişti.[6] 20 Temmuz 1936 tarihinde anlaşmanın imzalanmasından sonra Türkiye'ye boğazları silahlandırmasına ve düzenlemesine izin verildi. Antlaşmaya göre Karadeniz'e kıyısı olmayan ülkelerin gemileri Türkiye'den izin almak zorundaydı.[7] Josef Stalin, 1936 konvansiyonunun değiştirilmesi için uluslararası kamuoyuna baskı yapmaktaydı ve 1939'da boğazların Türkiye ve Sovyetler Birliği tarafından ortaklaşa kontrolünü teklif etti. Sovyetler Birliği'nin, Nazi Almanyası ile Molotov-Ribbentrop Paktı'nın imzalanması üzerine, Sovyet Dışişleri Bakanı Vyaçeslav Molotov zorla boğazları kontrol altına almak ve onların yakınında bir askeri üs kurmak için ülkesinin isteği konusunda Alman meslektaşını bilgilendirdi.[8]
Türkiye ile sınır anlaşmazlıkları
Sovyetler Birliği, Doğu Anadolu Bölgesi'nde Türkiye-Sovyetler Birliği sınırının Gürcistan SSC ve Ermenistan SSC lehine değiştirilmesini talep etti. Sovyet Başbakan Yardımcısı Lavrentiy Beria Gürcistan'ın güneybatısındaki Türk topraklarının Osmanlı döneminde Türkler tarafından Gürcülerden çalındığını iddia etti ve bu Stalin'in kulağına gitti. Beria'nın sözde teorisi Türk tarafından kabul edilecek olsaydı, Karadeniz ve Orta Doğu üzerinde Sovyet etkisi artacak ve süreç içinde ikinci bölgedeki Britanya İmparatorluğu'nun etkisini azaltacaktı.[9] Bu iddia, Mayıs 1953'te Boğazlar rejimi üzerindeki Sovyet şartları ile birlikte geri çekildi.[10]
Kriz
Kızışma
Sovyetler Birliği, Nazi Almanyası'nı kesin olarak yenince, 1945 ve 1946 yılında konuyu tekrar gündeme getirdi. 1946 yılı boyunca, Türk ve Amerikalı diplomatlar konuyla ilgili sık sık görüşmeler yaptı. Sovyetler Birliği, savaş sırasında Karadeniz'deki Sovyet Donanması'na ait gemilerin boğazlardan geçmesini istediyse de Türkiye buna izin vermeyince gerginlik daha da büyüdü. 6 Nisan 1946'da Amerikan savaş gemisi USS Missouri'nin Türkiye ziyareti Sovyetleri daha da kızdırdı. Gemi, Türkiye'nin ABD büyükelçisi Mehmet Münir Ertegün'ün cenazesini Türkiye'ye getirmişti. Fakat Sovyetler geminin gelişinin tesadüfi olmadığını iddia ettiler. Geminin bölgeye gelmesi sürpriz olmamasına rağmen Sovyetler Birliği'nin ABD büyükelçisi Nikolay Vasileviç Novikov, Missouri'nin boğazlara gelmesinin "Sovyetler Birliği'ne karşı bir askeri-politik bir gösteri" olduğunu ve bu durumun Montrö Boğazlar Sözleşmesi'nin açıkça ihlali olduğunu Amerikalı yetkililere bildirdi.[11]
Sovyet görüşü
Sovyet Dışişleri Komiserliği 7 Ağustos 1946 tarihinde, Türk Dışişleri Bakanlığı'na "artık boğazların diğer Karadeniz ülkelerinin de güvenlik çıkarlarını temsil ettiğini" ifade eden bir nota verdi. Sovyetler, bununla İtalyan ve Alman savaş gemilerinin boğazlardan çatışma olmaksızın geçebildiğine göndermede bulunmaktaydı. (Türkiye, 23 Şubat 1945'te Almanya'ya savaş ilan etti ve Türk kuvvetleri boğazlardaki Alman gemilerine el koydu.) Sovyetler, notada ayrıca Montrö Boğazlar Sözleşmesi'ni yeniden düzenleyen bir uluslararası konferansın toplanmasını talep etmekteydi.[12]
Amerikan görüşü
Sorun, Potsdam Konferansı'nda ABD Başkanı Harry S. Truman'ın da gündemine geldiğinde, Boğazlar sorununun Türkiye ve SSCB ile ilgili bir iç siyaset sorunu olduğunu ve iki tarafın arasında çözülmesi gerektiğini söyledi.[13] ABD Potsdam'da Sovyetlerle anlaşmazlığa düşmek istemediğinden böyle bir yol izlemişti. Karadeniz ve Akdeniz arasında önemli bir stratejik geçidi Sovyetlere bırakmak, muhtemelen Türkiye'yi Komünist bir ülke yapardı. Paris'teki barış görüşmelerindeki diplomatlara, ABD Dışişleri müsteşarı Dean Acheson tarafından gönderilen gizli telgrafta, Boğazlar konusunda ABD'nin tutumu açıklandı:
“ | Kanımızca Sovyetler Birliği'nin birincil amacı, Türkiye üzerinde kontrol elde etmektir. İnanıyoruz ki Sovyetler Birliği, silahlı kuvvetler zoruyla görünürdeki amacı olan boğazların ortak kontrolünü sağlamayı başarırsa, bu kuvvetini Türkiye üzerinde kontrol sağlamak amacıyla kullanacaktır. Kanımızca, bu nedenle Türkiye tüm imkanlarıyla Sovyet saldırganlığına karşı direnme kararını zamanı gelince alacaktır. Bu politika ışığında Sovyetler Birliği'nin yapacağı her askeri ve siyasi harekete ve Türkiye'nin Sovyet saldırganlığının nesnesi haline gelmesine kesin bir inanç ve kararlılıkla izin veremeyiz. | „ |
—Dean Acheson, Paris'te Dışişleri Bakanı'na telgraf – 8 Ağustos 1946 |
20 Ağustos 1946 tarihinde, Müsteşar Acheson durumun aciliyetini açıklamak ve Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti'nin bilinen görüşlerini açıklamak için 15 gazeteci ile bir araya geldi.[14]
NATO desteği ve gerginliğin düşmesi
Sovyetler Birliği, 1946 sonbahar yaz aylık döneminde Türk kıyılarına yakın manevralara sahip savaş gemileriyle Karadeniz'deki donanma varlığını artırdı. Kara birliklerinin önemli bir kısmı Balkanlara sevk edildi. Hızla artan Rus baskısından kurtulmak için Türkiye, birkaç gün sonra ABD'den yardım istedi. Başkan Truman yönetimine danıştıktan sonra Türkiye'ye bir deniz görev kuvveti gönderdi.[15] 9 Ekim 1946 tarihinde Amerika Birleşik Devletleri, Birleşik Krallık ve ilgili hükümetler Türkiye'ye verdikleri desteği yinelediler.[16] 26 Ekim'de Sovyetler Birliği, Türk Boğazları kontrolüne ilişkin yeni bir zirve için kendine özgü talebini ve kısa bir süre sonra da bölgeden askeri güçlerinin çoğunu geri çekti. Türkiye tarafsızlık politikasını terk etti. Ayrıca Türkiye ve Yunanistan'da Sovyet etkisinin yayılmasını sona erdirilmesini amaçlayan Truman Doktrini planı kapsamında 1947 yılında ABD'den ekonomik ve savunma yardımı olarak USD $ 100,000,000 kabul etti. Bu iki ülke 1952 yılında NATO'ya katıldı.[17]
Tartışmanın devam etmesi (1947-1953)
Türk hükümeti, Kasım 1946'da Moskova'ya yeni bir büyükelçi olarak Faik Akdur'u atadı. Türkiye Cumhurbaşkanı İnönü, Sovyet Rusya ile ilişkilerin daha da geliştirilmesi odaklanması için Akdur'a talimat verdi. Ayrıca boğazlar ile ilgili görüşmelerde bulunması kesin olarak yasaklandı.[18]
Amerika Birleşik Devletleri, Çanakkale ve İstanbul Boğazı'nın kaderini belirlemek için uluslararası bir konferansın yapılmasını önerdi. Sovyetler Birliği, Amerika Birleşik Devletleri tarafından açıklandığı gibi bir ortamda düzenlenen bir konferansın kabul edilemez olduğunu iddia etti. 10 Aralık 1946'da Moskova'daki Sovyet Dışişleri Bakanlığı'na Türkiye'deki Sovyet Büyükelçisi S. Vinogradov tarafından gönderilen muhtıraya göre, Sovyet görüşünün azınlıkta kalacağı bu konferansta Boğazların statüsü ile ilgili önemli bir değişiklik yapılmasının beklenmesinin mümkün olmadığı dile getirilmekteydi.[19]
Büyükelçi S. Vinogradov 1948'de Politbüro kararıyla görevinden alındı. Yerine atanan yeni büyükelçi Aleksandr Lavrişev'e, Sovyet Dışişleri Bakanlığı tarafından boğazlar ile ilgili son derece önemli bilgileri ihtiva eden bir dizi talimat gönderdi.
“ | Türkler, boğazlar ile ilgili tavrımızı bilmek istiyorsa şu şekilde bir cevap verielecektir: "Sovyet tavrı 7 Ağustos ve 24 Eylül 1946 tarihli notalarda belirtilmiştir." | „ |
—Sovyet Dışişleri Bakanlığı, "Türkiye Büyükelçisi Talimatları" #4 Nokta – 29 Mart 1948[20] |
Joseph Stalin'in ölümünden sonra 30 Mayıs 1953 tarihinde yeni gelen Sovyet hükümeti boğazlar üzerindeki hak iddialarını reddetti. Sovyet Dışişleri Bakanı Molotov, İstanbul ve Çanakkale Boğazları üzerindeki Rus iddialarını, hem de Türk-Ermenistan-Gürcistan sınırı boyunca diğer toprak anlaşmazlıklarını sahiplenmedi.[21]
Sonuç
Uluslararası görüşün Türkiye lehinde olması, ayrıca Türkiye'nin kararlı tutumu sayesinde Sovyetler Birliği, boğazlar üzerindeki tüm iddialarından vazgeçti. Ortadoğu'da bir güç olabilmenin yolunun Türkiye ile iyi ilişki kurmaktan geçtiğini anlayan Sovyetler Birliği bu yönde hareket etti. Türkiye'nin 1952'de NATO'ya girmesiyle Sovyetler Birliği bu politikadan vazgeçmek zorunda kaldı.[22] 1936 Montrö Antlaşması, SSCB ve ardıl devletleri ile Türkiye arasında günümüzde hala yürürlüktedir.[23]
Ayrıca bakınız
- Demir Perde
- Domino teorisi
- SSCB-Türkiye ilişkileri
- ABD-Türkiye ilişkileri
- Birleşik Krallık-Türkiye ilişkileri
Kaynakça
- ↑ Rozakes, Chrestos (1987). Turkish Straits. Dordrecht: Martinus Nijhoff Publishers. s. 43.
- ↑ "Turkish Straits Crisis". 6 Ocak 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. http://web.archive.org/web/20150106222200/http://teachingamericanhistory.org/static/neh/interactives/coldwareuropemap/data/info_10.html. Erişim tarihi: 26 May 2013.
- ↑ Rozakes, Chrestos (1987). Turkish Straits. Dordrecht: Martinus Nijhoff. s. 7.
- ↑ Hasanlı, Cemil (2011). Stalin ve Türk Boğazları Krizi, 1945–1953. Lexington Books. s. 1.
- ↑ Christos L. Rozakis, Petros N. Stagos, The Turkish Straits, p. 123. Martinus Nijhoff Publishers, 1987. ISBN 90-247-3464-9
- ↑ Christos L. Rozakis, Petros N. Stagos, The Turkish Straits, s. 101. Martinus Nijhoff, 1987. ISBN 90-247-3464-9
- ↑ "Montreaux_ENG". 23 Aralık 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. http://web.archive.org/web/20151223112414/http://sam.baskent.edu.tr:80/belge/Montreux_ENG.pdf. Erişim tarihi: 26 Mayıs 2013.
- ↑ Christos L. Rozakis, Petros N. Stagos, The Turkish Straits, p. 44. Martinus Nijhoff Publishers, 1987. ISBN 90-247-3464-9
- ↑ (Rusça) Рецензия на сборник «Армения и советско-турецкие отношения»
- ↑ Ro'i, Yaacov (1974). From Encroachment to Involvement: A Documentary Study of Soviet Policy in the Middle East, 1945–1973. Transaction Publisher. s. 106–107.
- ↑ "Mezhdunarodnaia zhizn". 16 Nisan 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. http://web.archive.org/web/20160416071250/http://www.ca-c.org/c-g/2009/journal_eng/c-g-1/13.shtml. Erişim tarihi: May 29, 2013.
- ↑ "Soviet Plans Related to the Straits and their Failure". 16 Nisan 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. http://web.archive.org/web/20160416071250/http://www.ca-c.org/c-g/2009/journal_eng/c-g-1/13.shtml. Erişim tarihi: 26 May 2013.
- ↑ Hasanli, Jamil (2011). Stalin ve Türk Boğazları Krizi, 1945-1953. Lexington Books. s. 123.
- ↑ Hasanlı, Cemil (2011). Stalin ve Türk Boğazları Krizi, 1945-1953. Lexington Books. s. 233.
- ↑ "Russian Pressure: Basis for US Aid in Turkey". 23 Haziran 2006 tarihinde kaynağından arşivlendi. http://web.archive.org/web/20060623215704/http://history.acusd.edu:80/gen/USPics3/72141.jpg. Erişim tarihi: 26 Mayıs 2013.
- ↑ "Nota Velikobritanii—MID SSSR". 16 Nisan 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. http://web.archive.org/web/20160416071250/http://www.ca-c.org/c-g/2009/journal_eng/c-g-1/13.shtml. Erişim tarihi: 26 Mayıs 2013.
- ↑ "Turkey 1." The Columbia Encyclopedia, 2004.
- ↑ Hasanlı, Cemil (2011). Stalin ve Türk Boğazları Krizi, 1945-1953. Lexington Books. s. 248.
- ↑ Hasanlı, Cemil (2011). Stalin ve Türk Boğazları Krizi, 1945-1953. Lexington Books. s. 248–249.
- ↑ Hasanlı, Cemil (2011). Stalin ve Türk Boğazları Krizi, 1945-1953. Lexington Books. s. 249–250.
- ↑ Hasanlı, Cemil (2011). Stalin ve Türk Boğazları Krizi, 1945-1953. Lexington Books. s. 250.
- ↑ "Turkey's Relations with NATO". Republic of Turkey Ministry of Foreign Affairs. 27 Kasım 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. http://web.archive.org/web/20151127183855/http://www.mfa.gov.tr:80/nato.en.mfa. Erişim tarihi: 23 August 2013.
- ↑ "TURKEY." The Encyclopedia of World History. 2001.