Yugoslavya Cephesi

Yugoslavya Cephesi
Balkan Cephesi (II. Dünya Savaşı)

Saat yönünde sol üstten: Ante Pavelić Adolf Hitler'i Berghof'ta ziyaret ederken, Hırvat Partizan Stjepan Filipović işgal güçlerince asılırken, Draža Mihailović askerleriyle görüşürken, bir grup Çetnik Alman askerleriyle, Josip Broz Tito bir Britanya misyonuyla
Tarih6 Nisan 1941 - 15 Mayıs 1945
BölgeYugoslavya
SebepYugoslavya'nın işgali
SonuçKomünist direnişçilerin zaferi, Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti'nin kuruluşu
Taraflar
Yugoslav Partizanları
Yugoslav Halk Ordusu
SSCB (1944-1945)
Bulgaristan (1944-1945)
Almanya
İtalya
Hırvatistan Bağımsız Devleti
Bulgaristan
Macaristan
Sırp Ulusal Kurtuluş Hükümeti
Arnavutluk
Karadağ Bağımsız Devleti
Sloven Ulusal Muhafazası
Çetnikler
Yugoslavya Krallığı (1941)
Komutanlar ve liderler
Josip Broz Tito Maximilian von Weichs
Alexander Löhr
Ante Pavelić
Dragoljub Mihailović

Yugoslavya Cephesi veya Yugoslavya Halk Kurtuluş Savaşı, II. Dünya Savaşı sırasında işgal edilen Yugoslavya topraklarında meydana gelen silahlı çatışmalar bütünüdür. Savaş, Yugoslavya Krallığı'nın Mihver Devletleri tarafından işgal edilip Almanya, İtalya, Macaristan, Bulgaristan ve başka kukla rejimler tarafından bölüşülmesiyle başladı. Büyük ölçüde Komünistlerin öncülük ettiği direniş hareketi bir gerilla savaşı olarak işgalci Mihver güçleri ve onların kurdurduğu Hırvatistan Bağımsız Devleti ve Sırp Ulusal Kurtuluş Hükümeti gibi kukla rejimlere karşı verildi. Aynı zamanda Partizanlarla işgalcilerle işbirliği yapan Sırp Çetnikler arasında da bir iç savaş yaşandı.

İlk önceleri Partizanlar da Çetnikler de işgalcilere karşı direnişe geçmişlerdi. Ancak 1941'den sonra Çetnikler işbirlikçi bir siyaset benimsediler. Çetnikler büyük ölçüde ve sistematik olarak İtalyanlarla işbirliği yaptılar, İtalya'nın Müttefiklere teslim olmasından sonra ise Almanlar ve Ustaşa hareketiyle işbirliğine yöneldiler. Mihver güçleri 1943'ün kış ve ilkbahar aylarında Partizanları imha etmeye yönelik bir dizi saldırı düzenledi. Tüm bu saldırılar karşı koymayı başaran Partizan hareketi, Müttefiklerin siyasi ve askeri desteğini sağladığı gibi savaş sonrası oluşturulacak Yugoslav devletinin kurumlarının temellerini attı. Batılı Müttefik devletlerden ulaşan lojistik, ekipman, eğitim ve hava gücüne ek olarak Sovyet Kızıl Ordusu'nun da desteğini sağlayan Partizanlar savaşı kazanarak tüm Yugoslavya'nın mutlak hakimi oldular.

Arka plan

Almanlar, Sovyetler Birliği'ne saldırmadan önce, aynen Fransa'ya saldırmadan önce kuzey kanatlarını güvence altına almak için İskandinav ve Benelüks ülkelerini işgal etmeleri gibi, bu sefer güney kanatlarını, yani Balkanları güvenlik altına almak istediler. Bunun için kendilerine yakın hükümetlerin işbaşında olduğu Macaristan, Romanya ve Bulgaristan üzerinden Yugoslavya sınırlarına yığınak yapmaya başladılar.

Yugoslavya'nın ise, halkları arasındaki uygarlık düzeyi ve din farklıları nedeniyle iç yapısı zayıf durumdaydı. Sırplar, Hırvatlar, Slovenler, Boşnaklar ve Karadağlılar, aslen Slav olmalarına rağmen birbirlerinden farklıydılar. Özellikle Slovenler ve Hırvatlar uzun süre Avusturya'nın yönetimi ve Katolik etkisi altında kalmışlardı. Sırplar ise Osmanlı yönetimi altında kalmışlardı ve Ortodoks'tular. Birincilerin alfabesi Latin, ikincilerin ise Kirildi. Yugoslavya'nın çoğunluğunu oluşturan Sırplar I. Dünya Savaşı'nda savaşmışlardı ve bu yüzden yeni kazanılan yerlere "fethedilen topraklar" gözüyle bakıyorlardı. İşte bu etnik dengesizlikler, ekonomik eşitsizlikler ve sosyal adaletsizliklerle içyapısı zayıflayan Yugoslavya Almanlar için kolay lokma haline gelmişti.[1]

II. Dünya Savaşı'nın hemen başlarında bölgede üstün konuma geçen Mihver Devletleri'ne karşı Yugoslavya'nın izlemeye çalıştığı tarafsızlık politikası ancak Mart 1941'e değin sürdürülebildi. Almanya 1941 Şubatında Yugoslavya'ya ittifak önerdi. Yugoslav kralı Petar çok küçük olduğu için ülkeyi kral naibi olarak yönetmekte olan Prens Pavle Karađorđević Viyana'da 24 Mart'ta ittifakı imzaladı, ama bu sırada Belgrad'da işler karıştı. Hükümetin bu tarihte Alman baskısına boyun eğmesi üzerine, başkentte gerçekleştirilen bir darbe sonucu Başbakan Dragiša Cvetković düştü. Almanlarla ittifak reddedildi ve on sekiz yaşındaki Petar krallığı ele alarak başbakanlığa Cvetković'in yerine General Dušan Simović'i getirdi. Bu gelişmeler üzerine Yugoslavya'ya ders vermek isteyen Almanlar büyük bir gücü Yugoslavya üzerine gönderdi.[2]

İşgal ve parçalanma

Adolf Hitler işgalden sonra Maribor'u (Slovenya) ziyaret ederken

6 Nisan 1941'de Belgrad'ın Alman hava kuvvetleri (Luftwaffe) tarafından bombalanmasının ardından Almanya'nın öncülüğündeki İtalyan, Macar ve Bulgar askerleri Yugoslavya sınırlarına birkaç koldan saldırdı. Alman Ordusu'yla karşılaştırılamayacak kadar kötü donanımlı olan Yugoslav Ordusu yine de sınırlarını savunmaya girişti. Buna ek olarak nüfusun bir kısmı Almanları kurtarıcı olarak görmesi nedeniyle savaşmadı. İşgale karşı koyamayarak dağılan Yugoslavya ordusu 17 Nisan'da teslim oldu. Atina'ya kaçmak zorunda kalan kral ve bakanları daha sonra Londra'ya geçerek bir sürgün hükümet oluşturdu.

Bu arada askeri yenilgiyi izleyen düzenlemelerle Yugoslavya birkaç parçaya bölündü. Avusturya'nın yani Almanya'nın bir parçası olarak görülen Slovenya doğrudan bu ülkeye bağlandı. İtalya daha önce hak iddia ettiği Slovenya'nın güneyi ile Dalmaçya'nın önemli bir bölümünü aldı. Karadağ'ı işgal eden İtalyan birlikleri göstermelik bir meclisle bağımsızlık ilan etti. Arnavutların çoğunlukta olduğu Kosova gibi Yugoslavya toprakları gene İtalyan nüfuzu altındaki Arnavutluk'a verildi. Vojvodina'nın büyük bölümü Macarlarca ilhak ilhak edilirken, Banat doğrudan Alman yönetimine girdi. Sınırları iyice daralan Sırbistan'da kukla bir rejim başa geçirildi. Sırbistan ve Makedonya'nın geri kalan kesimi Bulgaristan'a bırakıldı.

Bosna-Hersek'in bağlandığı Hırvatistan'da ise Ustaşa önderi Ante Pavelić'in yönetiminde Hırvatistan Bağımsız Devleti (NDH) adından faşist bir rejim kuruldu. Faşist Hırvat rejimi elindeki topraklarda Nazi uygulamalarını bile aşan acımasız bir soykırım harekatına girişti. Yahudi ve Çingene azınlıklarla birlikte Sırpların büyük bir bölümü ortadan kaldırıldı. Ustaşa çeteleri Katolik din adamlarıyla birlikte kırsal kesimde terör estirerek Sırpların önemli bir bölümünü Katolikliği benimsemeye zorlandı..

Direniş ve Partizanların zaferi

Tito İvan Ribar ile birlikteyken, 1943

İşgale karşı ilk direniş hareketi Karadağ'da kukla yönetimin ilanıyla birlikte yerel ayaklanmalarla başladı. Yugoslavya ordusundan artakalan bazı birlikler, bozgundan hemen sonra Albay Draža Mihailović'in önderliğinde Çetnikler olarak bilinen çeteleri kurdular. Çetnik birlikleri krallığı sahiplenmelerinin yanında diğer etnik unsurlara hiç sıcak bakmadılar; Boşnakların onlar tarafından da bir etnisite olarak değil, sadece din değiştirmiş Sırplar olduğu düşüncesi hakimdi. Bu arada Çetniklerin, Yugoslav Krallığı artıklarının üzerine inşa edildiği için ilk başlarda Müttefikler tarafından desteklendi.

İşgale karşı bir başka direniş odağı Josip Broz Tito yönetimindeki Yugoslavya Komünist Partisi'nin Temmuz 1941'de başladığı silahlı ayaklanmayla ortaya çıktı. Sosyalist bir düzende Yugoslavya halklarını birleştirmek isteyen Partizanlar, etnik bir ideale bağlanmadıklarından dolayı, başlangıçta çoğunlukla Hırvatlardan oluşmalarına rağmen, yavaş yavaş tüm bölge halklarını kapsamaya başlamıştı.[1]

Partizanlar olarak anılan komünist gerillalar Eylül 1941'de Užice kentini ele geçirdikten sonra Sırbistan ve Bosna'nın bazı yörelerini içine alan bir sovyet cumhuriyeti oluşturdular. Bütün ülkeyi "Büyük Sırbistan" çevresinde yeniden birleştirme hedefini güden Çetniklerin izlediği strateji Müttefiklerin bölgede başlatacağı bir harekatı temel alıyordu. Federal bir cumhuriyet programıyla ortaya çıkan Partizanlar ise direnişi bütün ülkeye yayacak bir stratejiyi öngörüyordu. Bu nedenle Mihver kuvvetlerinin direniş hareketini ezmek için Ekim 1941'de başlattığı saldırı karşısında eşgüdüm sağlanamadığı gibi, Çetnikler ve Partizanlar arasında sert ve kanlı bir çatışma kaçınılmaz hale geldi.

Mihver saldırısı üzerine Bosna'ya çekilerek "işçi tugayları"na dayalı yeni bir savaş taktiğini seçen Partizanlar, İtalyan, Alman, Ustaşa ve Çetnik birliklerinin Mart 1942'de giriştiği harekattan sonra Bosna'nın kuzeybatı kesimini üs edindi. Tito'nun Kasım 1942'de topladığı Yugoslavya Antifaşist Ulusal Kurtuluş Konseyi (AVNOJ) direniş hareketinin bütün Yugoslav halklarını birleştirecek bir siyasal programa kavuşmasını sağladı.

Müttefiklerin Balkanlar'a çıkarma yapmasından önce Yugoslavya'daki Partizan hareketini boğmak isteyen Almanlar, 1942-43 kışında toptan imhayı hedef alan yeni bir harekat düzenlediler. Öncelikle Çetnikleri saf dışı ederek konumlarını sağlamlaştıran Partizan kuvvetleri, ardından Alman kuşatmasını yararak Karadağ'ın Durmitor bölgesine geçtiler. Mayıs 1943'te bu bölgeye yönelik ikinci Alman kuşatma harekatı da boşa çıktı. Üstün Alman birlikleriyle şiddetli çarpışmalardan sonra sarp bir geçidi aşan Partizan kuvvetleri sonunda Bosna'nın orta kesimine ulaşmayı başardı. Yugoslavya'nın bağımsızlık mücadelesinde bir dönüm noktası sayılan bu zafer, aynı zamanda Partizan hareketine Müttefiklerin siyasi ve askeri desteğini sağladı. İtalya'nın Müttefiklere teslim olmasından sonra Partizanların denetimine giren geniş kıyı şeridi, silah ve askeri gereç almak için önemli bir kapı durumuna geldi. Bu arada Kasım 1943'te ikinci toplantısını yapan AVNOJ, bir "geçici hükümet" oluşturduğunu ilan etti.[3]

Mayıs 1944'te Tito'nun karargahına yönelik son Alman saldırısını da atlatan Partizanlar, sonraki aylarda işgal kuvvetlerini Sırbistan'a doğru geriletmeye başladı. Aynı zamanda bozgun içindeki Alman ordularını izleyen Sovyet Kızıl Ordusu Romanya ve Bulgaristan sınırlarına dayanmış bulunuyordu. Daha önce bağımsız bir çizgide direttiği için Stalin'in tepkisini çekmiş olmakla birlikte Moskova'ya giderek Sovyet ileri harekatıyla belirli bir eşgüdümü sağlayan Tito, bir yandan da Londra'daki sürgün hükümetiyle görüşmelere oturdu. Tito'ya önemli bir siyasi ağırlık kazandıran görüşmeler sonunda kurtarılmış bölgelerde kurulan ulusal kurtuluş komiteleri geçici yönetim organları olarak kabul edildi. Çetniklerle iç savaş biçimini alan Sırbistan'daki Partizan ilerleyişi, Alman ordularının geri çekildiği sonbahara doğru büyük ölçüde başarıya ulaştı. Partizan kuvvetleri ile Sovyet birliklerinin ortak harekatıyla Ekim 1944'te Belgrad ele geçirildi. Sürgün hükümetinin başbakanı Ivan Šubašić'in Belgrad'a dönmesinden sonra koalisyon niteliğinde bir geçici hükümet oluşturuldu. Bütün Yugoslav toprakları Partizanların denetimine girerken, son Çetnik kalıntıları da temizlendi.

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. 1 2 Ömer Alkan, Çift Kutuplu Dünya’da Bir Bağlantısız Örneği: Tito Dönemi Yugoslavyası
  2. Oral Sander, Siyasi Tarih 1918-1994, İmge Kitabevi, Kasım 2005. ISBN 975-533-005-4.
  3. Encyclopædia Britannica Fifteenth Edition
This article is issued from Vikipedi - version of the 9/1/2016. The text is available under the Creative Commons Attribution/Share Alike but additional terms may apply for the media files.