Azerbaycan'da din

Bu maddenin tarafsızlığı konusunda kuşkular bulunmaktadır.
Ayrıntılar için lütfen maddenin tartışma sayfasına bakınız.
Şablonu maddeden çıkarmadan önce lütfen şablonun yardım sayfasını inceleyiniz. (Ağustos 2015‎)
Azerbaycanda Din[1][2]
İslam
 
93.4%
Hıristiyanlık
 
3.1%
Dinsizlik
 
3.0%
Diğer
 
0.5%

Azerbaycan'da din. Azerbaycan Cumhuriyeti Anayasasına göre Azerbaycan laik devlettir. Azerbaycan Cumhuriyeti'nde din devletten ayrıdır.

Bağımsız Azerbaycan'da Müslüman olmayan dinleri

Din ve halkın inançları sorunu Azerbaycan toplumunu periyodik heyecanlandıran önemli sorunlardan biri olarak kalmaktadır. Bu alanda Sovyetler sonrası dönemde belirgin değişiklikler olmuştur.

Geçtiğimiz yıllar boyunca bu değişiklikler hiç de net karşılanmamış, birçok durumlarda çelişkili olmuştur. Bir yandan Sovyet ideolojik sisteminin çöküşü insanların manevi yaşamlarında boşluklar yaratmıştır. Çoğunluk komünist ideolojisinin tutarsız olduğunu görmüş, manevi yaşamlarını değiştirerek, çeşitli dinlere yüz tutmuştur. Mesele şuradadır ki, Sovyet sistemi dinlere karşı siyasıt götürüyordu. Din çoğu zaman halkın adetleri ve milli değerleri ile karışık şekilde sunulduğundan ona dönüş kültürel ve ahlaki köklerimize dönüş olarak değerlendirilmiştir.

Dine dönüş süreçlerine Azerbaycan'daki dayanıklı olmayan askeri-siyasi durum da etkisini göstermiştir. Ermenistan ile savaş, çok sayıda kurbanların verilmesi ve mültecilerin ortalığa çıkması ile sonuçlanmış. İşte bu olaylar da dine yatkınlığa yol açmıştır. Çünkü bu gibi aşırı durumlarda birçok kişi faciaların neden oluşmasını köklerini arayarak, bunların nedenlerini kendilerinin ve toplumun suçlu olmasında görürler. Böyle duygular onları kurtuluşun dinde olduğu anlamına geliyordu.

Sovyet sisteminin çöküşü ve sınırların açılması yabancı dini misyonerlerin ülkemize gelmesine yol açmıştır. 1980 lı yılların sonundan itibaren Azerilerin ayrı dinlere ve tarikatlara akımı başlamıştır.

Krişnaçılar, Yahudiler ve Bahai'lerin etkinliği

Misyoner aktivitesini ilk olarak Uluslararası Krişna Bilinci Derneği takipçileri göstermişlerdir. Bakü ve başka şehirlerin merkezi sokaklarına çıkarak kendi inançlarını sürekli teşvik krişnaçıların toplantılarında bu dönemde birçok kişi katılmıştır. Sıradan insanlarla sohbetler etmek, onları toplantılarına çağırmak, kitapları satmak onların propaganda biçimleri idi.

1980'li yıllarda yaptıkları aktif propagandaya rağmen, krişnaçıların popülaritesi azaldı, halk kitleleri arasında kendi inançlarını duyura bilmediler. Onların eğitimi birçok vesilelerle karmaşık olduğundan, basit insanlar onu kavramakta güçlük çekiyorlardı. Uluslararası Krişna Bilinci Cemiyeti Başkanının sözlerine göre, günümüzde Bakü'de bulunan krişnaçıların toplantılarına 350 kişiden fazla insan katılmıyor. Onlardan ise inançlarında aktif olanların sayısı 150'den fazla değildi[3].

Qırmızıkənd yahudilerin en yoğun yaşadığı yerdir

Yahudi dinin takipçilerinin sayısı ülkede on binlerce, onların çoğunu tatlar oluşturur. Guba ilçesinin Qırmızıkənd kasabasında kompakt halde yaşayan tatlar Oğuzda ve ülkenin diğer kuzey bölgelerinde de yerleşmişler. Başkentde ise bunların dışında Avrupa Yahudileri de yaşıyorlar. Bakü'de, Guba`da, Oğuzda bağımsızlık döneminde birkaç yeni sinagog inşa edilmiş, bazılarında ise esaslı onarım ve restorasyon çalışmaları gerçekleştirilmiştir.

Bağımsızlık yıllarında Bahai toplulukları da Azerbaycan'da faaliyetlerini restore etmiştir. Bahailik XIX yüzyılın sonu - XX yüzyılın ilk yıllarında şimdiki Azerbaycan Cumhuriyeti topraklarında yayılmaya başlamıştır[4].Bu inancın kökleri o zaman İran'ı bürümüş babiler hareketinden geliyor. Bahailer XX yüzyılın 90'lı yıllarında Gence, Bakü, Sumgayıt ve Selyanda kendi icmalarını oluşturdular. Şu anda Azerbaycan'da 9 Bahai topluluğu faaliyet göstermektedir[5].Faaliyetleri resmi devlet kurumları ile mutabakata varılandır.

Hıristiyan topluluklarının çağdaş durumu

Rus Ortodoks Kilisesi

Azerbaycan'ın geleneksel Hıristiyan kiliselerinden biri Rus Ortodoks Kilisesi'dir. Onu temsil eden en büyük ve saygın kurum Bakü ve Azerbaycan Yeparxiyası. Ülkedeki pravoslavların sayısı Müslümanlardan sonra ikincidir. Son zamanlarda ülkede birçok eski Ortodoks kilisesi tamir edilip ibadete açılmıştır. Rus Ortodoks Kilisesi ve diğer Ortodoks kiliselerin yüksek temsilcileri periyodik Azerbaycana gelir, onların ülke başkanları ve Müslüman rakamları ile çok iyi ilişkileri vardır. Azerbaycan'da yaşayan pravoslavların faaliyeti ülke mevzuatına tam uyumludur.

Alban-Udin Hıristiyan topluluğu

Alban kilisesi

2003 yılında Alban-Udin Hıristiyan topluluğu resmen tescil edilmişdir. Bu da geçmişte görülmüş Alban Kilisesi'nin yeniden kurulması yönünde ilk adım olarak değerlendiriliyor. Alban Kilisesi'nin varlığına XIX yüzyılın ilk yarısında son konmuş, yapısı ve emlakı Ermeni Kilisesi'ne verilmiştir[6].Bu nedenle Ermeni Kilisesi bütün Azerbaycan arazisini kendi kanonik yeri saymakla beraber, Ermeni təcavüzünü destekler ve Ermenistan'ın Azerbaycan'a karşı toprak iddialarını haklı bulur.[7].

Alban Kilisesi'nin takipçilerinin sayısı pek fazla değildir, beş bin kadar yakındır.[8]

Katolik ve Lutheran kiliseleri

Baküde Lutheran kilisesi

Ülkede Katolik ve lüteranlar azınlık oluşturuyor. Lüteranlar toplantılarını Rusya İmparatorluğu döneminde başkentte inşa edilen Kirxada geçiriyorlardı. Ayrıca, bir zamanlar büyük Alman toplumunun yaşadığı Göygöl ilçesinde de tarihi Lutheran Kilisesi tamir edilmiş, ibadet için açılmıştır. Katolikler için ise Bakü'de kilise yapılmıştır. Onlar, ayrıca kimsesizler için ev de tutuyorlar.

Başka kiliselerin misyonerlik faaliyetleri

Diğer Hıristiyan mezhepleri ve denominasiyaları ise Ermenistan'la savaşın kızgın çağlarında Azerbaycan'da özel etkinlik göstermemişlerdir. Bu da onların güvenliği açısından doğru bir adım olmuştur. Çünkü o dönemde Hıristiyan odaklı inançların yayılmasına gayret edilmesi düşman propagandasına destek vermek gibi değerlendirilebilir olabilir. Aslında Azerbaycan-Ermenistan savaşı hiçbir zaman dinlerarası çatışma halini almamıştır. Buna rağmen, savaşın aktif aşaması sırasında Hıristiyan tebliğatçıları kendi inançlarını açıkça yaymaktan sakınmış. Bazı Hıristiyan tarikatları ise henüz o çağlarda kendi işlerini yarıgizli olarak hayata geçirmişler.

1994 yılında Ermenistan ile ateşkes anlaşması yapılmasından sonra Azerbaycan onu sarmış derin krizden çıkmaya başladı. Bu yeni durumda yabancı ülkelerden gelmiş misyonerler Azerbaycan halkı arasında geniş kapsamlı açık propagandaya başlamışlardır. Özellikle Batı ülkelerinden gelmiş çeşitli Protestan kiliselerinin davetçileri Bakü, Gence ve diğer şehirlerde kendi toplantılarını geçirmiş, bu amaçla geniş konser zallarını kiraya götürmüş, orada dualar, vaazlarda ve dini içerikli dersler okumuşlar.

Aynı dönemde yurtdışından ülkemize gelmiş Hristiyan-Protestan öğretim ve din görevlilerinin çabaları sonucu dini tarikatlara pek çok insan dahil edilmişti. Birçok dini davetçiler köylerde, aynı zamanda basit insanların yaşadıkları yerlerde evleri kiraya alarak halkla iletişime girip, orada propaganda yapmış, gençleri kendi mezheplerine dahil etmişlerdi.

Onların misyoner çalışmaları sonucunda, bir çok insan bu tarikatların inançlarını benimsediler. Bunun bir çok öznel ve nesnel nedenleri vardı. İlk etapta sosyal nedenler geliyordu. O yıllarda ülkenin durumu oldukça fenalaşmış, insanların bugüne ve geleceğe inançları ortadan çıkmıştı. Ekonomik sorunlar, nüfusun yoksulluğu da bir çoklarının dini propagandalara uymaya mecbur ediyordu. Çünkü tarihin bu gibi çağlarında uluslar sakrallığa meyilli olur, ideal dünyada kurtarıcı arayışında olur, mucizelere inanır, mesih-kurtarıcısı bekliyorlar. İşte tarikat tebliğatçıları da onlara psikolojik etki göstererek takipçilerinin dini trans hallerine düşürüyor, vaatler verdiler. Dış tarikatların davetçileri göklerden gelen kurtuluş vaatleri ile yetinmemiş, hem laik araçlardan de kullanmışlardır.

Nüfusun o zamanki yoksul durumundan yararlanarak, Azerbaycanlılara maddi yardımlar yapmış, yaşamlarında olan çeşitli sorunlarını çözmüşler. Bu veya başka tarikatın üyesi olmak bazıları için çok elverişli olmuştur. Ayrıca, dini tarikatların aracılığıyla İngilizce ve başka Avrupa dillerine yiyelenme, yabancı eğitim kurumlarında okuma, iyi iş bulma şanslarını elde ediyorlardı. Hem de tarikatlara üye olmak insanların dış ülkelere göç imkanlarını da kolaylaştırmış oluyordu. Bu ise o zamanki ağır durumda çok kişinin arzusu idi.

Bazen ise yabancı din tarikatçılarının propagandası siyasi nitelik taşımıştır. Bunlardan bazıları kendi dinlerinin Ermenilerle Azerilerin barış elde etmesine yardımcı olacağını iddia ediyorlardı. Onlara göre, bu durumda Azerbaycanlılar da Ermeniler gibi, Hıristiyan olacak ve Hıristiyan kardeşliği fikirler ile bu savaşı çözmek mümkün olacaktır.

Aynı zamanda Azerilere, onların yurtlarının aslında Arap, sonra ise Türk "istilaçıları" tarafından sıkıştırılıb üretilen Hıristiyan ülkesi olduğu fikri aşılanırdı. Demek ki, İslam dini Azerbaycan'a özgü olmayan yabancı inanç gibi kaleme verilirdi.

Azerbaycan'da Hıristiyanlığın "restorasyonu" konusunu kaldıran dış tarikatçı kurumların temsilcileri milletlerarası sorunlara da değinirlerdi. Önceden hepsi Azerilerin İslam'ın pratik taleplerini icra etmeseler bile, toplu şekilde Hıristiyanlığa uzak tutmalarının imkansız olduğunu biliyorlardı. Çünkü İslam dini bu halkın bilinçaltı katında yer almış ve Azeriler kendi milli kimliklerini ve kültürünü bu dinle bağlıyorlar.

Dolayısıyla da tarikatçılar ülkede özellikle milli azınlıklara yönelik propaganda yapmışlardır. Ajitasyon öncelik yönelim gibi, ülkenin kuzeyinde yaşayan Kafkas kökenli halklar önem vermişlerdir. Onlar bu halkları Kafkas Albaniyasının doğrudan varisleri gibi kaleme vererek, bu fikri onlara yeritmişlər. Azerbaycan'ın Türk ve iran kökenli halkı ise gelme, kafkaslılara yabancı olan İslam dinini öğreten uluslar gibi sunmuşlardır.

Böylece, yabancı misyoner mezheplerinin Azerbaycan'daki faaliyetleri bazı durumlarda milletlerarası gerginlik yaratmış ve nüfusun bir bölümünde bölücü moralin oluşmasına katkıda bulunmuştur. Bu gibi sorunlar üzere Azerbaycan basınında zaman zaman malzeme yayımlanmıştır.

Ermeni tarafı da Hıristiyanlığın Azerbaycan'da yaşayan etnik azınlık arasında yayılmasını desteklemiş, etnik çatışmalar yoluyla ülkeyi parçalamak isteğinde olmuşlardır. Bu konularda Erivan'da bu güne kadar konferanslar yapılmaktadır.

Hem de çeşitli misyoner kuruluşlarının üyeleri ve tebligatcilari İslam aleyhine kampanyalarlar yürütmüşlerdir. Onlar İslam'ı gerici ve vahşi din gibi değerlendirmiş, Müslüman kültürüne, inançlı Müslümanlara karşı hakaretler seslendirmişler[9].

Ayrı ayrı tarikatların öğretilerini kabul etmiş Azerbaycanlılara onlara uymayan toplumla ve ailelerle ihtilafa girmek fikri aşılanırdı. Misyonerlerin dile getirdikleri amaçları tüm Azerbaycan'ın hıristiyanlaşması olmuştur. Bu yolda, ilk olarak, her beşinci azerbaycanlını Hıristiyan yapmak planı açıklanıyordu.

Tarikatçılar gençler arasında daha etkin olmuş, orduda da kendi tebliğatlarını götürmeye gayret göstermişlerdir. Misyonerler "hümanizm" prensiplerini gençlere aşılamış, onları ele silah almaktan sakındırmışlardır. Gerçi onlar Ermenilerin Hıristiyan Azerilerin din kardeşleri olması duygularını aşılamışlar[10].Sonra bu tarikatların çoğunluğunun Ermeni karşı-istihbaratı ile bağlantıda olması olgusu ortalığa çıkmıştır.

Kanunların güçlendirilmesi ve misyoner aktifliğinin zayıflaması

Ancak tarikatçıların hepsi negatif işlerle meşgul olmamışlardır. Onların arasında samimi inançlılar da olmuştur. Ancak genel olarak, bu dini kurumların faaliyetleri yukarıda belirtilen faktörler üzere Azerbaycan devletçiliyine aykırı olmuştur. Bu yüzden de sağlamlaştırılmış devlet 1995 yılından sonra tehlikeli tarikatlara karşı aktif önlemler planı hayata geçirmeye başlamıştır. Yıkıcı faaliyetlerde bulunan yabancı dini propagandacılar ülkeden kovulmuş, çeşitli dini kurumların finansal akımları gözaltına alınmıştır[11].Çünkü tüm dini kurumlar kendi faaliyetlerini Azerbaycan yasalarınca uygunlasdirmali idiler.

Bu yönde tedbirler gerçekleştirildikten sonra tarikatçı kurumların aktifliği azalmış ve halk arasında nüfuzlarını kaybetmişlerdir. Üyelerinin sayısı en aza inmiş ve insanlar giderek bu tarikatlardan uzaklaşmışlardır. Günümüzde Azerbaycan yasalarına aykırı olmayan tarikatlar ülkede faaliyetlerini devam etmektedirler. Resmi dairelerin bildirdiklerine göre, geleneksel olmayan tarikatların takipçilerinin sayısı pek fazla değildir ve bu dini toplulukların hiçbiri Azerbaycan'ın milli çıkarlarına tehlike değildir[12]

Bununla birlikte, bazı uluslararası kuruluşlar Azerbaycan'da yapılan din politikasını eleştirdi ülke yetkililerini dini özgürlüğün boğulmasına suçluyorlar. Buna örnek olarak ABD Dışişleri Bakanlığı'nın 2010 yılında yayımlanan raporunu gösterilebilir[13].Ancak Azerbaycan yetkilileri bu gibi raporu tamamlanmamış, netleşdirilmemiş ve düzeltmelere ihtiyacı olan belge olarak değerlendirirler[14].Mesele şuradadır ki, Azerbaycan'da dini kurumların faaliyetleri için mevzuat geliştirilmiştir. Söz konusu tarikatların hepsi sadece ülke yasalarına aykırı işlere yol vermedikleri halde çalışabilir.

Tarikatçı kurumların etkinliğinin zayıflamasının ana nedeni sadece yasal tedbirlerin oluşturulması yok, Azerbaycan'ın daha önce yaşadığı bunalımlı durumdan çıkması olmuştur. Yavaş yavaş bir sürü sorunları çözülmüş, onlar iyi yaşamaya, bugüne ve yarına güvenle bakmaya başlamışlardır. Aynı zamanda cephe hattı stabilize, askeri gerilemeye son konmuş, ordu desteklenmektedir. Ülkenin güçlenmesi yabancı dini kurumların Azerbaycan'ı Hristiyanlaştırmak planlarını bozmuştur.

Hıristiyan dini tarikatçılığının karşısında daha önemli bir faktör de olmuştur: yüzyıllar boyu sürmüş Azerilerin gelenekleri. Bu gelenekler çoğu zaman İslam bakış açısı ile karışık olarak kendini göstermektedir. İslam Azerbaycanlılar için pratik olarak icra edilen dinden çok, kültürlerinin ayrılmaz parçasıdır. Bu yüzden de Azerbaycan toplumunun büyük bölümü yabancı tarikatların aktif propagandasına karşı olmuştur. Ülke vatandaşlarının çoğu bu propagandası anlamak bile istememiş, ona uyanları ise kınamışlardır. Ailelerde ve kamusal alanlarda bu zeminde çatışmalar da olmuştur. Belki de aynı tarikatların aktifleşmesi nüfusun bu tür tepkisine yol açmıştır.

Böylece, Azerbaycan Cumhuriyeti'nin bağımsızlık yıllarında olmayan İslam tarikatları yönümünde yapılan siyaseti başarılı sayılabilir. Bu politika sayesinde ülkede dini tolerans hakim, tüm dinler ve mezhepler kanun çerçevesinde faaliyet gösterirler.

Azerbaycan'da İslam

Baküde 13-cü yüzyıla ait Bibi-Heybet camisi

Resmi rakamlara göre, Müslümanlar ülke nüfusunun %93 oluştururlar[15].İslam dini sadece ibadet edilecek inançlar sistemi değil, hem de Azerbaycan halkının kültürünün bir parçasıdır. İslam'a bağlılık hem Azerbaycanlıların çoğu ulusal düşüncesinde yer almıştır.

Ülkede nüfusun İslâm'ın hangi kollarına ait olduğuna dair son zamanlarda hiçbir net bir ististik yoktur. Ancak resmi ve akademik verilere göre, Azerbaycan Müslümanlarının 85%'nin Şii, 15%'nin Sünni olduğu hesaplanmaktadır.[16][17] Bununla birlikte, ülkede seküler (dünyevi) ilkeler hakim. Buna göre, vatandaşlar büyük çoğunluğu kendi günlük hayatlarında İslam kanunlarını uygulamıyor ve Müslüman mezheplerinin arasındaki farklara varmıyor. Böylece, Azerbaycan'da Şii-Sünni dağılımı çoğu zaman resmi nitelik taşımaktadır.

İslam ehkamlarının günlük hayatta uygulanması meselesi üzere Azerilerin çoğu yaklaşımı hiç de kesin değildir. İnsanların çoğu bu kanunlarla tam yaşamaması gerçeği göz önündedir. Örnek için, sokaklarda başörtülü kadınlara çok az rastlanır; insanlar arasındaki ilişkiler, ticaret, işlemler vb. İslam dininin ehkamlarına tam uyumlu değildir.

Bu da nüfusun çok bölümünün dine olan yaklaşımının göstergesidir. Bu yaklaşımlarda belli sorunlar ve çelişkili görüşler vardır. Bir yandan Azerbaycanlıların çoğu kendilerini Müslüman sayarak bu dini kendi kültürlerinin bir parçası sayarlar. Ancak öte yandan, onlar İslam kanunlarının toplumda artmasını da istemiyorlar. Çokluk bu ehkamları sadece bireysel dini pratikte görür. Böylece, bağımsızlık yılları boyunca dini ehkamları kendi hayatlarında uygulayan kişilerin sayılarının artmasına rağmen, dünyevi dünyagörüşü Azerbaycan toplumunda avantaj teşkil etmektedir.

Laiklik düşüncelerinin geliştirilmesi

Güney Kafkasya Müslümanlarının arasında yayılan laik düşüncenin yeni dönemimizde artık 150 yıllık tarihi vardır. Bilindiği gibi, Rus-Türk ve Rus-İran savaşlarının sonunda Rus İmparatorluğu bünyesine katılmaya zorlanmışdırlar.

Bu yüzden de Güney Kafkasya Rusya İmparatorluğu'na kartıldıkdan sonra Türk soylu maarifçiler geçmişte büyük imparatorluk halkı olan Türklerin inmesi ve Ruslara yenilib, sömürgeye çevrilerek konumlarını kaybetmesi nedenlerini araştırdılar. Onlardan birçokları bunu milletin aşırı dini kanunlara ve adetlere bağlı olmasında görmüşlerdir. Onlara göre, dini kanunlarla çerçevelenmiş Türkler gelişememişler. Onların rakipleri ise tüm kannunlardan özgür olarak, serbest olmuş, Türklerin karşısında avantaj elde bilmişdirlər.

Azerbaycanda dini eleştiren Ekinçi gazetesi

Böylece, 19. yüzyılın ikinci yarısında Güney Kafkasya'da Türk maarifçilerinin faaliyetleri başlatılmıştır. Bu faaliyetin en başlıca amacı ilerleyen Avrupa kültürüne ulaşabilmek idi. Ancak bu yolda esas engel milli ve dini adetler olmuşlardır. Buna göre de, işte bu değerler maarifçilerin keskin eleştirilerini uğramışdırlar. Neredeyse, o çağların tüm tanınmış şairleri, yazarları, düşünürleri laik fikirleri ortalığa atmış, bir çok gelenek ve kanunları eleştiri etmişlerdir. Gerçi onlar dini tam olarak inkar etmemiş, sadece onun toplumdaki rolünün ve nüfuzunun azaltılmasını istedi. Bununla paralel olarak, Avrupa değerlerine yiyelenme isteği ile birlikte, ulusal kendini tanıma süreci de güçlenmiştir.

Tüm bu işlemler, hem de Rusya İmparatorluğu'nun çöküşü 1918'de bağımsız Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti'nin kurulması ile sonlanmış. Yeni oluşmuş ülkenin üstünlük verdiği başlıca ilkeler dünyevi milliyetçilik ve avrupalaşma olmuştur. Bununla birlikte, İslam değerleri de milletin kültürel değeri olarak değerlendirilmiştir.

Sovyet dönemi

Sovyet döneminde de laiklik süreci devam etmişdir. Azerbaycan'ın 70 yıl kadar Sovyetler Birliği'nde olmasının sonunda insanların dine bağlılıkları en aza ulaşmıştır. İslam dininin kanunlarını ve ritüellerini çok az kişi takip ediyordu. Camilerin sayısı en aza indirilmiştir, dini okullar hiç olmamıştır.

Bunların yanı sıra, o dönemde halk ayrı ayrı dini bayramları kutluyordu, cenazeler İslam kuralları ile toprağa veriliyordu, işlerinin düzelmesi için sadakalar verip kurban kesiyordular. Ancak din o zaman mövhumat biçimini almıştır. Her yerde ölü azizlerin mezarlarına ve başka sakral nesnelere ziyaretler ediliyordu. Onların arabuluculuğu ile insanlar hastalıklardan iyileşme ve kendi işlerinin düzelmesini ederlerdi. İslam dinine bağlı olan kutsal eşyalara inanç ve Kuran sayfalarında fala bakmalar da yayılmıştır.

O çağlarda belli kadar dini sinkretizm de olmuştur. Kendilerini müslüman sayan birçok kişiler kendi sorunlarının çözülmesini dilemek için Hıristiyan kiliselerine geliyorlardı. Geleneksel Hıristiyan olan sakinler ise Müslümanların ziyaret ettikleri kutsal yerlere yüz veriyorlardı. Bakü'deki iki merkezi camilerin girişlerinde kiliselerdeki gibi mumlar yakılıyordu.

Bağımsızlık dönemi

Azerbaycan yeniden bağımsızlık kazandıkdan sonra ülkede İslam hakkında bilgiler çoğalmış, yeni camiler inşa edilmiş, medreseler ve üniversiteler kurulmuş, gençler yurtdışında ilahiyat bilimleri eğitimi almaya gitmişler. Buna rağmen, yukarıda belirtilen mövhumatlar basit halk arasında günümüzde de devam etmektedir. Hatta tüm bunlar daha da gelişmiştir.

Ölü azizlerin mezarları ve diğer sakral nesneler daha da abadlaşdırılmış, onların üstünde dini mahiyette binalar yapılmıştır. Orada sadakaların hasatı devam ettirilmiştir. Pek çok insan o yerlere inançlarını kapatıp ziyarete çıkıyorlar. Bunun sonucunda problemlerinin çözülmesine inanırlar. Halk arasında kiminse o yerlere ziyaret ettiğinden sonra iyileşmesi, birilerinin işlerinin çözülmesi gibi rivayetler yayılır.

Kutsal ölülerin mezarlarından başka, Azerbaycan'ın ayrı ayrı bölgelerinde totemizmə yaklaşan ilkel inançlar da vardır. Örnek için Bakü'nün yakınlarında deve ve ilan ocakları vardır. Oraya gelen çocukları olmayan kadınlar devenin altından geçerek hamile olacaklarını sanıyorlar, yılanlardan ise iyileşme diliyorlar. Animistik (onların ruhların gelişine inanç) inançlar da vardır.

Bu inançların çok eski köklerinin olduklarına rağmen, halk içinde hepsini İslam'la bağlıyorlar.

Doğrudan İslam dinine bağlı olan yapılara, kuruluşlara, eğitim ve ibadet ocaklarına gelince, Azerbaycan'ın bağımsızlığı boyu onların sayısı görünecek kadar artmıştır. 2011 yılında ülkede camilerin sayısı 1802 e yükselmişti. Onlardan çoğu hala Sovyetler döneminden önce inşa edilmiş eski binalardır. Yeni inşa edilen camilerin sayısı ise 595 olmuştur. Dini Kurumlarla İş Devlet Komitesi çoğu Müslümanların olan 534 dini topluluklar kayda almıştır.

Bağımsız Azerbaycan'da dini eğitim

Müslümanların dini eğitim kurumlarına gelince, onların faaliyetlerine ancak Azerbaycan'ın Eğitim Bakanlığı verdiği lisans bazında izin verilir. Bundan önce ise onlar bu bakanlığa DQİDK-dan onların kanuna uygunluğunu doğrulayan belge verilmelidir[18]. Azerbaycan'ın dini eğitim ocaklarının mezunlarına dini propagandanın yürütülmesi ve dini görevlerin tutmasında tercih edilir.

Ülkemizde Bakü Devlet Üniversitesi nezdinde yüksek eğitimli ilahiyatçı kadroları yetiştiren İlahiyat Fakültesi de faaliyet gösteriyor. Bu fakülte 1992/93 yıllarında Azerbaycan'ın Eğitim Bakanlığı, Bakü Devlet Üniversitesi ve Türkiye'nin Diyanet Vakfı arasında imzalanan anlaşmanın temelinde açılmıştır. Orada okuma süresi beş yıldır, mezunlar ise ilahiyatçı ve Arap dili öğretmeni ihtisasını alırlar[19].

Bağımsızlık yıllarında Azerbaycan'da Bakü İslam Üniversitesi gibi daha büyük eğitim ocağı açılmıştır. O QMRİ nin bünyesinde faaliyet gösteriyor. Bu üniversitede 2 fakülte İslamşünaslık ve Şeriat fakülteleri vardır. Onun hemde ülkenin başka şehirlerinde şubeleri vardır.

Kaynak

  1. Islam per beginning of the article.
  2. Christianity per percent of Russians and Armenians in Azerbaijan plus estimates.
  3. "Exo" gazetesi № 196, 25 Ekim 2008.
  4. Bahai toplumunun tarihi
  5. Bahai topluluğu bugün
  6. Alban-udin kilisesinin tarihi.
  7. Сармакешян. Наука в интересах справедливости / Новости Армении. 11.09.2007.
  8. Robert Mobili: “Azerbaycan'da kendimizi aynı ailenin üyeleri sayıyoruz”
  9. Azerbaycan "misyoner yuvası" na dönüşüyor / Yeniçağ gəzetesi.
  10. Azerbaycan ordusundaki protestanstlar Ermenilere karşı savaş yapmayacaklar - İslam Universitetininin Rektörü. / Trend.
  11. Миссионерские организации в поле зрения азербайджанских спецслужб. Newsru.com, 2001.
  12. "Hiçbir tarikat veya mezhep mensupları devlet için sorun yaratacak güçte değil"
  13. U. S. Departament of State / International Religious Freedom Report 2010. Azerbaijan.
  14. Dini Komite alkışlıyor ve teessuf ediyor / Ayna Gazetesi, 08.10.2011
  15. Hidayet Orucov: "Üç yıl içinde Azerbaycan'da 512 dini topluluk kayıt altına alınmışdır" / Səs Haber Ajansı.
  16. Administrative Department of the President of the Republic of Azerbaijan - Presidential Library - Religion
  17. "Azerbaijan" (İngilizce). Background Note. U.S. Department of State. Mart 2009. 9 Aralık 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. http://web.archive.org/web/20151209003243/http://www.state.gov/r/pa/ei/bgn/2909.htm. "Religion: Muslim 93.4% (majority Shi'a)"
  18. Mail Ağaxanov . Azerbaycan'da medreseler ve dini eğitim.
  19. Bakü Devlet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi resmi sitesi / Fakültenin tarihi.
This article is issued from Vikipedi - version of the 12/28/2016. The text is available under the Creative Commons Attribution/Share Alike but additional terms may apply for the media files.