Küpeli, Özvatan
Küpeli | |
— Mahalle — | |
Kayseri'nin Türkiye'deki konumu | |
Küpeli Küpeli'nin Kayseri'deki konumu |
|
Koordinatlar: 39°6′K 35°46′D / 39.1°K 35.767°D | |
Ülke | Türkiye |
---|---|
İl | Kayseri |
Coğrafi bölge | İç Anadolu Bölgesi |
Zaman dilimi | UDAZD (+3) |
İl alan kodu | 0352 |
İl plaka kodu | 38 |
İnternet sitesi: |
Küpeli, Kayseri ilinin kuzey doğusunda, Kızılırmak yakınlarında Özvatan ilçesine bağlı bir belde. Kayseri şehrinden mesafasi 40 km.
Küpeli beldesi
Küpelinin yapısı
Kale Mahallesi , Cumhuriyet Mahallesi , Yeni Mahallesi (Bucak ve Kuştepesi dahi)
- Beldede yaşayan Nüfus: 385
- Dışarıda yaşayan Nüfus: yaklaşık 8890 bin
- Toplam Nüfus: 9145 bin
Genel bilgi
Çevrenin en eski ve en büyük köylerinden olan Küpeli tarihten önceki çağlardan beri yerleşim yeri olarak kullanıldığı bilinmektedir. Küpeli'nin batısında bulunan Kale denilen mevkide mağara devrinden bu yana insanların yaşadığının izlerine rastlanmaktadır. Kale adı verilen yer tıpkı Ürgüpde ki peri bacaları gibi taştan oyma evlerle doludur. Bu oyma evlerde kaleye tırmanan merdivenler, buğday saklama depoları,taştan oyma ambarlar, çeşitli taş içine oyulmuş odalar, raf şeklinde oyulmuş taş duvarlar mevcuttur. Kalenin üstüde özellikle mezarlık olarak kullanılmıştır. Kale üstündeki taştan oyma mezarlarda birtakım ölene ait eşyalarda bulunmuştur.
Coğrafyasi, Tarihi, Nüfusu, Konumu ve Kültürü
Genel tarihi
MÖ 1400 yıllarında Hitit Krallığı, MÖ 600 yıllarında Asurlular, MÖ 500 yılında Pers İmaparatorluğu, MÖ 430 yılında Romalılar, (MÖ) 350 yılında Kapadokya krallığı (Büyük İskenderin ölümünden sonra kurulan krallık) M.S. 395 yılından 1077 yılına kadar Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğu buralarda hüküm sürmüşlerdir. O zamanlar yerleşim yeri olarak Gavur Öreni, Kersen, Abdal Öreni, Saray Burunu gibi bölgeler kullanılmıştır. Kısa Sürelerle Arapların akınına uğramışsa da 1077 yılında Türk Topraklarına katılmıştır.
Küpeli ve çevresinde önceleri Danişmendliler (1127) daha sonra Anadolu Selçukluları (1162) hüküm sürmüşlerdir. Küpeli şimdiki yerine 14. yüzyıl ın sonuna doğru kesin bir kanıt olmamakla birlikte Dulkadiroğulları beyliği tarafından kurulduğu tahmin edilmektedir. Yavuz Sultan Selim'in 1515 yılında İran seferi dönüşünde bu bölgeyi Dulkadiroğullarından almasıyla Küpeli de Osmanlı topraklarına katılmıştır. Kurulduğunda birkaç kabileden oluşan Küpeli zamanla yeni kabilelerin katılmasıyla çevrenin en büyük yerleşim yerlerinden biri durumuna gelmiştir.
Kuruluşuyla ilgili değişik rivayetler söylenmektedir; bunlardan birisi, üç kardeşten sarışın olanın Sarıoğlan'ı, başı kel olanın Kermelik'i, kulağı küpeli olanın Küpeli'yi kurduğu şeklindedir bir başka rivayete göre de Küp-elli (eli bol cömert) insanlar tarafından kurulduğu rivayet edilmektedir. Küpeli etrafı çok eski yerleşim alanlarıyla doludur. Küpeli mahallesi ise sonradan bulunduğu yörede kurulmuştur. Küpeliye birçok yöreden insanlar gelerek yerleşmiştir. Osmanlı döneminde kalabalık Boşnak bir grup Gemerek kazasının Sızır yöresine yerleştirilmiştir. Doksan sekiz yaşında vefat eden kiymetli bir Küpeli yerlisinin aslının Sızırdan gelme oldugunu söyledigi bilinir. Halen Sızırda sarışın ve mavi gözlü Boşnakların soyu devam etmektedir. Sızırdan göç ederek Küpeli mahallesine yerleşmiş olanların soyundan gelen sarışın ve mavi gözlü Boşnak genetik yapısını koruyan birçok Küpelili insan vardır. Bunların bir kısmı benim akrabalarım. Arastirmaya göre gercekten Küpeli yerlisinin bir kismi Sızırdan gelme ve sarışın ve mavi gözlü Boşnak kökenli oldukları ispatlandi.
Küpeli yakınında bulunan tuzla gölü bölgenin uzun zaman önce denizlerle kaplı olduğunu göstermektedir. Birkaç milyon sene önce deniz çekilirken çukur bir bölgede birikmiş olan tuzlar zamanla denizin çekilmesinden sonra ortaya bir göl çıkarmıştır. Denizin çekilmesiyle deniz suyunun tuzları bu gölde birikerek tuz gölünü oluşturmuştur. Tuz gölü içerdiği mineraller ve karışımlar nedeniyle bazı hastalıklara iyi gelmekte ve tedavi edici özelliği bulunmaktadır. Bu yörede yaşayan Rumlar bu gölün suyunun hangi hastalıklara iyi geldiğini uzun yıllar deneyerek öğrenmişlerdi. Zaman zaman buradan göç etmiş olan Rum asıllı aileden gelme bazı doktorlar bu göle gelerek suyunu tedavi amaçlı olarak ülkesine götürmektedir. Ne yazık ki ilgisizlik yüzünden tuz gölünün bazı hastalıkları tedavi edici özelliği yörede yetişen genç nesiller tarafından adeta unutulmuştur.
Küpeli mahallesinin dağ yamacında kurulmasından dolayı en güzel manzaralı günü sabah güneş doğarken ortaya çıkmaktadır. bu mahallesi ziyarete gidenler özellikle sabah güneş doğmasına yakın bir zaman da kalkarak güneşin doğmasını seyrederse son derece romantik bir manzarayla karşı karşıya kalacaktır. çukurda olan köyler henüz güneşi görmezken dağ yamacında kurulmuş olan küpeli de güneşin doğuşu bölgeye ayrı bir güzellik vermektedir. bölgeyi ziyaret edenler bu manzarayı özellikle sabah güneş doğmadan önce seyrederek doğanın o muhteşem unutulmayacak manzarasını fotoğraf makinesiyle resim çekmeyi unutmasınlar.
Küpeli mahallesinin üstünde bulunan seki adı verilen düzlük de yörenin eskiden deniz olduğunu göstermektedir. Deniz dalgaları binlerce yıl boyunca kireç taşlarını tıraşlayıp düz bir şekle getirmiştir. Denizin çekilmesiyle birlikte kireç taşları yakıcı güneşin etkisiyle kuruyup sertleşerek mermere dönüşürken ortaya kilometrelerce uzanan düz bir kaya kitlesi üstünde ki ovayı ortaya çıkarmıştır. Doğanın sabırla milyonlarca yılda oluşturduğu bu ovanın adı küpeliler tarafından Seki olarak bilinmektedir.
Coğrafyasi
Küpelinin çevresi ve coğrafik özelliği
Küpeli bir dağ mahallesi olması sebebiyle burada oksijen daha azdır. Oksijen azlığından dolayı bu yörede yaşayan insanların akciğerleri daha fazla hava solumak zorunda kalmaktadır. Bu durum Küpeli de yaşayan insanların akciğerlerinin daha çok gelişmesine yardımcı olmaktadır. Normalde spor yaparak akciğerlerin hava soluma oranını üç misli artırabilirsiniz.Küpeli de ise spor yapmadan bu yörede yaşayarak akciğerlerinizin hava soluma oranı kendiliğinden gelişir. İşte Küpeli bu özelliği ile akciğer rahatsızlığı olan insanlar için adeta tedavi edici bir yöre konumundadır. Mahallede birkaç ay yaşadıktan sonra rakımı(yüksekliği) daha az olan yerlere gittiğiniz de bu rahatlamayı bedeninizde hissedersiniz.
Küpeli yerleşim yeri volkanik bir arazi üzerinde bulunmaktadır. Erciyes eski adı Ark ateş anlamına gelir Geos ise dağ anlamına gelir Arkgeos ateşdağ anlamındadır kelime zamanla değişime uğrayarak Erciyes adını almıştır. Yani Erciyes kelimesi yanmakta olan ateş dağ anlamındadır. Hatta bu yörede bulunan tarihi eski paralarda Erciyesin bir yanardağ olarak sembolü vardır.
Erciyes dağının külleri yaklaşık 50 kilometre kadar uzağa gitmekte idi. Ürgüp Göreme Nevşehir yöresini Erciyes dağının püskürttüğü lavları şekillendirmiştir. Erciyes dağının püskürttüğü lavlar Küpeli çevresini de şekillendirmiştir. Bilindiği gibi en iyi en verimli tarım arazileri volkanik dağ çevresinde bulunan bölgelerdir. Neden çünkü yerkürede bulunan birçok mineral buradan erimiş olarak dışarı çıkmaktadır. Yanardağdan çıkan bu erimiş mineraller içinde birçok element bulunmaktadır. Bitkilerin iyi yetişebilmeleri için en uygun araziler bu yüzden volkanik dağ kenarlarıdır.
Kayserilileri zeki yapan zekası ile fıkralara konu olan etken Erciyes dağının püskürttüğü lavlardır. Aynı şey İngiltere için de geçerlidir. İskoçya da bulunan volkanik dağ ve onun püskürttüğü lavlar İskoçyalıları da tıpkı Kayserililer gibi zeki yapmakta İskoçları zekasıyla fıkralara konu yapmaktadır. Küpeli yöresinin en kıymetli varlığı lavlardan oluşmuş volkanik topraklarıdır. İşte bu yüzden Ürgüp Avanos veya Küpeli gibi yörelerin bağlarından üzüm alıp başka yörelere ekince aynı tadı vermemektedir. Küpeli Ürgüp Avanos tan getirdiğim üzüm fidelerini İstanbul da ektim aynı tadı vermedi. Sebebi ekildiği toprağın volkanik olmasındandır. Maalesef yerliler üzerinde yaşadıkları toprağın altın gibi kıymetli olduğunun bilincinde değiller. Erciyes dağının 50 kilometre kadar etrafında bulunan topraklar Erciyesin püskürttüğü lavlarla dolmuştur. Volkanik topraklardır. Bu topraklarda yetişen bitkiler meyve ve sebzeler hem daha lezzetli hem daha besleyicidir. Hatta insanların fizyolojisine olduğu kadar zekasına da tesir etmektedir. Sakıp Sabancı devamlı Kayseriden Yamula patlıcanı getirtirdi. İstanbulda patlıcan olmadigindan degil. Sebebi İstanbulda yetişen patlıcan Yamula patlıcanı ile aynı tadı aynı lezzeti vermez. Patlıcanın lezzetli olması yetiştiği volkanik araziden kaynaklanıyordu.
Dünyada volkanik dağ etrafında ki topraklar gübre diye satılmaktadır. Bu yolla milyarlarca dolar kazanıyorlar. Malesef o yörenin yerlileri üzerinde yaşadığı toprağın altın kadar kıymetli olduğunu bilmez ve iş aramaya yurt dışına gider. Gerçek altın Küpelide, gerçek altın Erciyes dağının lavlarını püskürttüğü yörelerde. Bu yörede yaşayan insanlara bu volkanik toprağın değeri öğretilmeli. Benim de çocukluğum Küpeli de geçti. Koşuda birincilik madalyaları aldım çünkü benim fizyolojim Küpelide ki yediğim gıdalarla gelişti. Satranç da da birincilik madalyaları aldım çünkü zekam Küpelide yaşarken o yörenin bitkileriyle gelişti. Küpelinin bağlarında yetişen şeker üzümünü başka illerimizde ektim aynı lezzeti aynı tadı vermedi. Küpelinin gül üzümünü diğer illerimiz de ektim yine aynı kokuyu vermedi. Türkiye lezzetli sebze ve meyve yemek isterseniz Erciyes dağına gidin. Erciyesin etrafında ki topraklarda Türkiyenin en lezzetli sebze ve meyveleri yetişir. Türkiyenin en lezzetli patlıcanları Erciyes dağı etrafında ki volkanik küllerin olduğu yörede yetişir bu yerleredn birinin adın Yamuladır. Aksini iddia eden varsa buyursun ispatlasın.
Doğa Erciyes dağını volkanik bir dağ olarak yaratarak ve Erciyesin lavlarını 50 kilometre uzağa püskürterek adeta bizlere torpil geçmiş. Kayserili olanlar fıkralara bile konu olan bu zekalarını ARKGEOSA yani adı ATEŞDAĞ olan ERCİYESE borçlular.
Küpeli yöresi ayrıca birkaç maden türünün bulunduğu yöredir. Bulunan madenlerin etkisinden dolayı yer yer toprak rengi değişmektedir. Madenli yörelerde yetişen bitki ve ağaç türleri de cılız bir şekilde gelişebilmektedir. küpeli yöresi ayrıca birkaç maden türünün bulunduğu yöredir. Bulunan madenlerin etkisinden dolayı yer yer toprak rengi değişmektedir. Madenli yörelerde yetişen bitki ve ağaç türleri de cılız bir şekilde gelişebilmektedir.
Küpeli yöresinde zaman zaman deprem görülmekte ve fay kırıkları ortaya çıkmaktadır. Kilometrelerce uzanan bu fay kırıkları özellikle hala bölgenin jeolojik olarak hareketli ve değişken bir yapıda olduğunu göstermektedir. Ayrıca Küpeli yöresinde zaman zaman çöküntü depremleri de meydana gelmektedir. Kermelik mahallesinden Küpeliye doğru giderken kızılırmak nehrinin birkaç yüz metre üstünde oluşmuş olan çöküntü depremi açık bir şekilde kendini göstermektedir.
Küpeli mahallesi yöresi genellikle kireç taşı madenleriyle doludur. Kireç taşının zamanla değiştiği sular tarafından oyularak yer altı suyunun oluştuğu yöreler dünya da nadirdir. En tatlı ve en lezzetli içme suları genellikle bu tür yörelerden çıkmaktadır. Küpeli de çıkan sular da tat ve lezzet yönünden Türkiye de çıkan en değerli su kaynaklarından biridir. zaten türkiye tatlı su kaynakları yönünden dünyanın en önde gelen ülkelerinden biridir. küpeli de ki içtiğiniz tatlı suyun lezzetini birçok avrupa ülkesinde ABD bulabilmeniz zordur. bölgede ki orman örtüsünün ortadan kaldırılmasıyla yörede çıkan su kaynakları da zamanla azalmıştır.
Kurulduğunda çevresi ormanlarla kaplı olduğu eski evlerin üzerindeki Ardıç ağaçlarından; Ardıcın İçi, Karga Sekmez diye adlandırılan mevkilerin isimlerinden de anlaşılmaktadır.Eski nesiller bir zamanlar kalenin çam ve ardıç ağaçlarıyla dolu ormanlık bir yer olduğunu anlatırlardı. Doksan sekiz yaşında ölen dedem biz çocukken kale ormanlık bir yerdi biz korkar bu ormanlık yere giremezdik diye anlatırdı. Günümüzde ise maalesef kalede bir tek çam ağacına bile rastlayamazsınız. Bir zamanlar Küpelinin çevresi hayvancılık ve ziraate uygun suları bol olan bir arazi olduğundan ve birçok yerinde şelaleler fışkıran köy olduğundan dolayı burada yaşayan insanların hali vakti yerinde varlıklı bir hayat sürdükleri anlaşılmakta belki de bu yüzden Küpeli'nin ilk isminin Tok Aslan olduğu eski kayıtlarda belirtilmektedir.
1831 yılında Kayseri Sancağında yapılan ilk nüfus sayımında Küpeli'nin adı "Karyeyi Tok Arslan (Namı diğer Küpeli)" olarak geçmektedir ayrıca 1834 yılında temettü defterinde (gelir vergisi) Karyeyi Tok Arslan 80 hane olarak belirtilmektedir.
KÜPELİ İSMİ NEREDEN GELİR
anadolu da yaklaşık 20.000 kadar antik kent bulunmaktadır. nereye giderseniz gidin antik kentlere rastlarsınız. küpeli yöresinde de birçok antik yerleşim yeri bulunmaktadır. hititler anadoluya yaklaşık milattan 2000 sene kadar öce göçebe bir millet olarak gelip yerleştiler ve birçok beykikler kurdular. hititler dönemin de küpeli son derece önemli bir yerleşim yeri idi. hitit kültürü tarih sayfasına ilk olarak kaniş (kültepe) de ortaya çıktı aslında konuştukları lisan kanişce idi ülkenin ismi de kaniş ülkesi idi. yazılı kaynaklarda kaniş ülkesi diye geçer.fakat alman bir arkeolog tevratta geçen bir ismi hititler için kullandı ve böylece hitit ismi kalıcı hale geldi.
kaniş (kültepe) kurulduğun da hitit karalı ülkesini yüksekten seyredebileceği ve yaz sıcağından uzaklaşabileceği yüksek bir yer arıyordu. birçok yeri inceledi öyle bir yer seçmeliydi ki ülkesini yüksekten kuşbakışı seyredebilmeliydi. toprakları verimli olmalıydı şelaleler bulunmalıydı. en sonunda yazları sayfiye yeri ( yaz aylarında yaşayabileceği tatil yapabileceği dinlenme yeri olarak) olarak küpeli yöresine yerleşmeye karar verdi. bu bölgeye antik kentlerini kurdu kızılırmağın üst kısmın da yeryüzünden çıkan sıcak su kaynağının etrafına taşları oydurdu ve hamamını yaptırdı. burası doğa harikası bir yerdi. bir yerden soğuk su başka bir yerden de sıcak su çıkıyordu. hiç zahmet etmeden yerden çıkan bu sudan faydalanıyordu. burası yıllarca hitit kıralının yaptırdığı taştan oyma hamam olarak kullanıldı biz çocukken etrafı meyva bahçeleriyle dolu olan bu hamama gider ve taştan oyma bu hamam da yıkanırdık.
hitit kıralı kızılırmağın etrafına üzüm bağlarını kurdurdu en tatlı ve en lezzetli üzümleri topladı ve burada yetiştirmeye başladı özellikle ince kabuklu olan üzümler kapadokaya bölgesinin en tatlı üzümleridir. kabuğu ince olduğu için kışları dayanıklı değildir o yüzden birçok kişi bu endemik nadir bulunan bu üzümü bağlarından söktüler. çocukken biz bu hitit kıralının getirtip üzüm bağlarına aşıladığı üzümlerden yedik bu lezzeti dünyanın hiçbir yerin de bulamadım zaten kapadokya bölgesi volkanik arazi olması nedeniyle dünyanın en tatlı üzümlerine ev sahipliği yapmaktadır. hitit devleti çökeli asırlar geçti fakat yörede üzüm bağları helen devam ediyor. bir gün küpeliye diderseniz ince kabuklu bal üzümü adı verilen üzümü tatmadan bu yöreden ayrılmayın
hitit kıralı iklimi ve havası en güzel yöreyi tespit etti. buraya malikanesini yaptırdı meyva bahçelerini kurdurdu ve heykellerini diktirdi. hitit kıralının yaşadığı bu antik kentte etraf kıral ve kıraliçenin heykelleriyle doluydu. hititler tarih sayfasından kayboldu ama bu heykeller varlığını sürdürmeye devam etti. hitit kıralı ve hitit kıraliçesi her ikisi de kulaklarına iri küpeler takıyordu. hem kıral hem de kıraliçenin tüm heykellerin de taktıkları küpeler kendini gösteriyordu. anadolu da her yer heykel dolu ama buranın heykelleri farklıydı. çünkü bu heykellerin kulakların da küpe vardı insanlar bir yeri tarif ederken genel de en belirgin özelleiğini isim olarak kullanılır. buranı tarif edilen ismi de küpeli heykellerin olduğu yer diye tarif edilirdi. cumhuriyet dönemin de halk dilin de yerleşmiş olan bu isim anadolu haritasını hazırlayan memurların hoşuna gitti. köylülerle konuşarak bu ismi beğenip bu köye küpeli adını verdiler. küpeli ismini hitit kıralı ve kıraliçesinden almaktadır. dedelerimiz mahallede var olan ve kulaklarında küpe buluna heykelleri bize anlattılar fakat tarihi eser kaçakçıları bu heykelleri kaçırarak yurt dışına sattılar. kulakların da küpe bulunan hitit kıral ve kıraliçesinin heykelleri parise berline londraya newyorka gitti ve geriye bir tek heykel bile bırakmadılar. hititler tarih sayfasında silineli 2000 kadar yıl geçti. hitit kıral ve kıraliçesi için yapılan heykellerin hepsi yok oldu ama geriye kıralın ve kıraliçenin heykellerin deki sembol olarak kullanılan küpelerin ismi kaldı. hititler gitti ama hititleri temsil eden küpeli ismi hala yaşıyor.
Kersen
Kersen adı verilen yerde yerleşim kalıntıları mevcuttur. Buradan birçok tarihi eser ortaya çıkarılmıştır. Kersen bir ören yeri olup halen eski evlerin duvarları topraktan çıkarak kendini göstermektedir. Bulunan tarihi eserler burada büyük bir kent yerleşim yeri olduğunu belli etmektedir. Kersende ki tarihi kalıntılar geniş bir alana yayılmaktadır. Halen bazı yağmurlardan sonra burada metalden yapılmış eşyalar ortaya çıkmaktadır.kersen adı verilen ı verilen şelaleninin olduğu yerden eskiden camız gövdesi gibi su çıkarmış. Mahallede ben çocukken Kersendeki şeşalenin olduğu yerden tavşan gövdesi gibi su çıkardı. Otuz beş yıl sonra Kersene vardığımda ise ancak parmak kalınlığında su akmaktaydı. Bir zamanlar etrafıda bol kaynak sular fışkıran Küpelide maalesef gün geçtikçe su sıkıntısı kendini göstermeye başladı.
Seki (seki kelimesi sümerce bir kelime olup yüksek düzlük anlamına gelir. 5.000 senedir bu yöre seki ismiyle anılmaktadır)
Küpeli özellikle Kapadokya kültürü döneminde önemli bir yerleşim yeri olmuştur. Kapodokyalılar mezarlarını oyma kayalara yaparlardı. Seki adı verilen Kalenin üstü olan yörede birçok Kapadokya krallığına ait mezar bulunmaktadır. Kapadokyalılar ölülerini kullandığı takılarla ve ziynet eşyası ile birlikte gömerlerdi. Küpeler süs eşyaları bilezikler ve bazende para da korlardı. Kapadokyalılar ölülerin yeraltı dünyasında yaşamaya devam ettiğine inanırlardı. Hades Kapadokya kırallığında yer altı tanrısına verilen isimdir. Kapodokyalılar ölen insanların ruhlarının yer altı dünyasında yaşamaya devam ettiğine inanırlardı. Yer altı dünyasının dört ayrı çıkış kapısı olduğuna sanılırdı. Rüyada yakınlarına gözüken insanlar bu dört kapıdan birinden çıkarak yaşayan akrabalarını görmeye geldikleri inancı egemendi. Kapadokya kültürü tanrıların bol olduğu bir kültür idi. Yaklaşık otuz bin tanrı dünya ve evreni yönetmekte idi. Özellikle seki adı verilen yörede bol miktarda kapadokya kırallığına ait kaya mezarları bulunmaktadır. Kale adı verilen mağaraların olduğu yöre en eski yerleşim yeridir. Mağara içine oyulmuş odalar bulunmaktadır. Bu mağara evlere taştan oyulmuş merdivenlerle çıkılır. Erzak saklamak için buğday arpa meyve gibi ürünlerin saklandığı taştan oyma erzak depoları mevcuttur. Kale içinde bulunan odalar buraların en az beş altı bin yıldır insanların bu yörede yaşadığını göstermektedir. Seki adı verilen bu ova, yükse plato 20 km uzunluguna sahip bir platodur. Rakımın yüksekliğinden dolayı bol rüzgarlıdır. Temmuz ağustos aylarında bile burada gömlekle gezemez üşürsünüz. Seki platosunun yüksekliği sebebiyle çevreyi kuşbakışı seyredebileceğiniz nadir yörelerden biridir. Sekinin ve rakımı da oldukça yüksektir. Ağustos ayında bile burada bol rüzgar esmektedir. bu bölge türkiyenin iç anadoluda bulunan en çok rüzgar esen bölgelerinin başında gelmektedir. bu bölge rüzgar enerjisinden elektrik üretmek için muazzam bir rüzgar gücüne sahiptir. hatta türkiyenin en rüzgarlı yörelerinden biridir. maalesef bu bölgede ki rüzgar enerji potansiyeli değerlendirilememekte ve değerlendirileceği günü beklemektedir.
Seki adı verilen yörede bol miktarda kaya mezarları mevcuttur. Bu mezarlar daha çok Kapadokya krallığının kültürünü yansıtmaktadır. Kale adı verilen mağaradan oyulmuş yerleşim yerinde ise mağaradan oyma evler bulunmaktadır.Kersen adı verilen yerde eski bir uygarlığın kalıntıları mevcuttur ve bu yöreden birçok tarihi eser ve heykelçikler çıkmıştır.Küpelinin her tarafından tarih fışkırmaktadır.Kızılırmak kenarında sıcak kaynak suyunun çıktığı yerde ise birçok tarihi eser mevcuttur. Bu yörede etrafa yayılmış heykel parçalarını görebilirsiniz.
Sekinin yüksekliği ve düzlüğünden dolayi kar motorlu spor için harika bir yerdir. Kar motorlarının spor alanı olarak kullanılırsa dünyanın en güzel kar motorları spor alanı olmaya aday yörelerden biri olma özelliğini taşımaktadır. maalesef bu potansiyel de değerlendirilememektedir.
Seki bulunan bol rüzgar ve kuşbakışı yüksekliği yamaç paraşütü sporları için son derece uygundur. Özellikle kalenin üzerinden süzülerek atlayacak olan yamaç paraşütü için aşağıya olan eğimi bölgeyi istisnai bir yer haline getirmektedir.
Kale (kale ismi sümerce den gelir. sümerce gala sonra hititçe gala ismiyle anılmıştır. küpelilerde gala ismini kullanır sonraları kale olarak değiştirenler var)
Küpeli de bulunan Kale adı verilen yüksek taş çıkıntısı ise bölgenin bir deprem fayı üstünde olduğunu göstermektedir. Seki adı verilen düzlük deprem fayı ile kırılarak Kale kayalıkları ortaya çıkarmıştır. Zamanla kırılan bu fay arası açılarak ortaya dik kilometrelerce uzanan kaya uzantısını çıkarmıştır. Kızılırmak deprem fayıyla ayrılmış olan bu yarıktan akmak suretiyle dağların arasını oyarak bölgeyi şekillendirmiştir. Dünyanın birçok yerinde gözüken yüksek ve kilometrelerce uzanan kaya çıkıntıları kırılan deprem fayları ile oluşur. Küpeli deki bu kırık fay kayaların yüksekliğine bakıldığında çok eski olmadığını göstermektedir. Daha önce Küpeli de olan artçı bir depremde kırılan bir fay hattı küçükte olsa kilometrelerce uzanan bir yarık ortaya çıkarmıştı. Bu da Küpelinin aktif bir deprem fayı üstünde olduğunu göstermektedir. Deprem fayı ile kırılan ve arası açılarak vadiye dönüşen boşluk Kızılırmak tarafından oyularak yeryüzü şekillendirilmiş bir doğal oluşum yapısı göze çarpmaktadır.
Küpeli kültürü ve yaşam tarzı
Küpeli Osmanlılar döneminde imparatorluğa çok sayıda asker vermiş bilhassa Kurtuluş Savaşı sırasında pek çok Küpeli'li şehit olmuştur. Kurulduğu sıralarda İlçe olarak Pınarbaşı (Aziziye) İl olarak da Sivas'a bağlanmış Cumhuriyetle birlikte İlçe olarak İl olarak da Kayseri'ye bağlanmıştır. 1960 yılında Sarıoğlan ilçesine 1984 yılında da Özvatan ilçesine bağlanmıştır. Daha önceleri Küpeli'de oturdukları halde çeşitli nedenlerle Kuştepesi, Abdalören, Bucak mevkilerine yerleşen vatandaşlarımız Küpeli'ye bağlı olarak buralarda hayatlarını sürdürmektedirler. Küpeli tarihinde belirli mevkilere gelmiş ünlü kişiler bulunmamaktadır.
Büyük Hoca diye bilinen H. Mehmet isimli zat iyi din eğitimi almış herkes tarafından sevilen, saygı duyulan bir kişidir. Şimdi bile Askere ve yurt dışına gidenler onun mezarından toprak alırlar. Küpelinin eteğine kurulduğu Evliya Tepesi ve onun arkasındaki şehitlik mevkii kutsal yerlerdendir. Küpeli mertlik dürüstlük ve misafir perverliğiyle tanınır. Küpeli'ye gelen hiçbir misafir açıkta kalmamıştır.
Küpelinin kültüründe halen orta Asyadan gelmiş olan Şaman gelenekleri mevcuttur. Ateşe su dökülmez, (ateşe su dökme ocağın söner) derler Şamanizm de güneş ve ateş kutsal bir varlıktır Şaman kültürünün bir uzantısı olan Japonlar bayrak semboli olarak eski bir Şaman geleneği olan ateşi yani güneşi kutsal kabul etmiş ve güneşin simgesini bayrağına koymuştur. Dağlama geleneği Yeni doğan çocuklar belli bir süre geçince karın bölgesine kızarmış iğneler batırılarak yatay ve dikey çizgiler oluşturulur. Küpelide yaşarken çocuk yaşımda bu geleneği banada uyguladılar bu bir şaman gelenegidir. Şaman kültürüne göre dağlama yapılanlar Orta Asyada ki belli bir Şaman soyunun devamı olduğunun izlerini taşır.
Ağaca bez bağlama geleneği Sekide bulunan ve kutsal kabul edilen ardıç ağacına dilekte bulunarak bez bağlanır.Sekiden geçerken kutsal kabul edilen bu ağaca bakacak olursanız bağlanan bezlerin bir flama gibi dalgalandığını görürsünüz. Eski nesil kadınlarda iki kaş arasına mavi bir nokta oluşturulurdu. Bu göz değmemesi için yapılırdı bu da eski bir şaman geleneğidir. Zamanla şamanizmin gelenekleri unutulmakta izleri silinmektedir. Şamanizm geleneğini taşıyan insanlar doğmatik düşüncelerin dışına çıkarak daha akılcı düşünmekte ve doğayla uyum içinde yaşayan daha naturalist bir kültür barındırmaktadır.
Küpeli'de ilkokul 1942 yılında iki aşamalı olarak eğitim öğretime başlamıştır. 1978 yılında orta okul açılmış 1991 yılında ilk okulla birleşerek ilk öğretim okulu olmuştur.
ÖRF VE ADETLERİMİZ
1-yaş olarak büyüklerimiz gelince ayağa kalkmak
2-yaş olarak büyükler konuşurken susmak
3-sesini yükseltmeden konuşmak
4-habersiz yemeğe misafir getirmemek
5-selamlaşırken yaş olarak büyüklerin elini öpmek
6-herkesle birlikte yemeğe başlamak
7-sofrayı hazırlayanın eline sağlık demek
ÖNEMLİ GÜNLER
1-askere gitme günü özel kutlama yapılır
2-ramazan bayramı
3-kurban bayramı
4-dini kandil günleri
5-sünnet düğünü gibi
EVLİLİK
genellikle görücü usulüyle olur
söz kesmede erkeğin ailesi herhangi bir şekilde kız ailesinden bir randevu isteyerek ziyarete geleceklerini bildirir.gün kararlaştırılır. kız tarafı beklenen günü bildirir.
genellikle akşam yemeğinden sonra ziyaret yapılır. erkek tarafı bu ilk ziyarette tatlı şeker ve çiçek ellerine alarak gelir. ziyaret yapılınca önce havadan sudan konuşulur. sonra kahve içilir ve kahve içilirken evlilik konusnu konuşmaya geçilir. kahve içildikten sonra erkek tarafından en kıdemli en yaşlı olanı kızı istemeye geldiklerini bildirir. allahın emri peygamberin kavliyle diyerek konuya girilir.....
kız tarafı töre gereği—hele bir düşünelim—der gençlerin aileleri önceden anlaşmış ise konu uzatılmaz.
KÜPELİ DE EKONOMİK YAPI
küpelinin ekonomik yapısı dört temel konu üzerin de yoğunlaşmıştır
1- tarım ve hayvancılık
2-sanayileşmiş ülkelere olan göç (nüfusunun yarıdan fazlası almanya hollanda belçika fransa gibi ülkeler de yaşar ve genellikle sanayi dalında fabrikalarda işçi olarak çalışır
3-küpeliden büyük kentlere göçmüş olanlar da genellikle ticaret devlet memurluğu ve çeşitli iş dalların da çalışmaktadır.
4-küpelinin osmanlı dönemin de çok önemli kuş besleme ekonomik yapısını oluştururdu. insanlar eski çağlardan beri kuş beslemeyi ve kuşları örneğin güvercinleri posta güvercini olarak kullanmayı öğrenmişlerdi. marko polo çine gittiğin de kubilay hanın vergi memuru olarak çalışmış ve neredeyse tüm çinin önemli bölgelerini ziyaret etmişti. marko polo yazıların da kubilay hanın 20.000 kadar posta güvercini beslediğini yazar. kubilay han bu güvercinlerin ayağına bağlı mesajları yazarak eğitilmiş güvercinlerle mesajlarını yollarmış.
osmanlı döneminde de aynı kuş besleme yöntemi haberleşme de kullanılıyordu. örneğin ali kuşcunun babası kuşlar birliği komutanı olduğu için adı ali kuşcu olarak kalmıştır. kuşlar birliğinde üç dört önemli kuş türü eğitilerek mesajları iletmek için kullanılırdı.
-güvercinler
-şahinler
-doğanlar
-kartallar
osmanlı ordusun da kuşlar birliğin de
güvercinlerle ilgilenen güvercinci başı
şahinlerle ilgilenen şahinci başı
doğanlarla ilgilenen doğancı başı
ve kartallarla ilgilenen kartalcı başı vardı.
küpeli rakımı yüksek olan bulunduğu coğrafya itibarı ile kuş yetiştirmeye son derece müsait bir yöreydi. burada yetiştirilen ve eğitilen güvercinler şahinler doğanlar ve kartallar iyi fiyatlarla kuş pazarların da satılır ve böylece küpelililer oldukça iyi bir gelir elde derlerdi. zamanla birçok ailede kuş besleme meslek haline geldi. uzun yıllar küpelililer kuş besleyerek giderek bu konuda ki bilgilerini artırdılar.hatta çeşitli kuş organizasyonları yaparak kuşlarını birbirleriyle yarıştırırlardı. kuşlar arasın da yapılan kuş dövüşü güvercinler arasın da yapılan hangisi daha çok fazla takla atma yarışları yapılırdı. bizler küpeli de yetişirken bu kuş yarışları seyrederdik. dünya da teknoloji ilerledi önce telgraf telefon radyo ve televizyon gibi teknolojik gelişmeler ortaya çıkınca küpeli de yıllarca insanların geçimini sağlamış olan kuş besleme işi de maalesef zamanla unutuldu. küpeli de yaşayan insanlar cumhuriyet dönemin de bile kuş besleme alışkanlığını devam ettiriyorlardı. mahallede dayımın beslediği 50 kadar güvercin vardı. almanya ya işçi olarak gidince güvercinler orta da kaldı yurt dışına çalışmaya giden birçok insan beslediği kuşlarını doğaya saldı. zamanla doğaya bırakılan güvercinler ve diğer kuş türleri vahşi olan türlerle çifleşince ortaya çok gelişmiş melez kuş türleri çıktı. özellikle sık sık takla atan güvercinler sürüsü küpeli kırsalının dağların da yaşar. bu bölgede yaşayan kuş türleri oldukça gelişmiş bir yapıya sahipler. biz eski nesiller küpeli köylülerimizin birçoğunun osmanlı dönemin de uzun yıllar kuş besleyerek geçindiklerini biliriz. eski küpelilerin birçok kuş türünü tanıdığını yüzden fazla kuş türü ismi kullandığını biliriz. yeni nesillerse değil kuş türlerini bu bölge insanlarını bir zamanlar kuş besleyerek geçindiklerini bile bilmezler. atalarımızdan bize miras kalmış olan kuşları tanıma kuşları besleme ve kuşları eğitme kültürümüz zamanla unutuldu. bu konuda birçok bilgim olmasına rağmen ancak bu kadarını yazıyorum. mahallesimüzde bulunan birçok aile cumhuriyetle birlikte besledikleri kuş ismini kendilerine soy isim olarak almışlardır. artık küpeli de kuş besleme kültürü unutuldu ama kuş besleyen aileler kendilerine kuş soy isimlerini alarak kuşların ismini hala yaşatıyorlar.
KÜPELİ YÖRESİNDE YAŞAYAN KUŞ TÜRLERİ
serçe
güvercin
kartal
doğan
bülbül
şahin
sığırcık
kırlangıç
akbaba
turna kuşu
kelaynak
baykuş
saksağan
dağ ispinozu
çalı kuşu
ardıç kuşu
kuzgun
atmaca
ibibik
pelikan
martı
saka
tarla kuşu
çayır kuşu
uzun kuyruk
dik kuyruk
kuyruk sallayan
arı kuşu
sinekkapan
ağaçkakan
puhu kuşu
karakuş
kerkenez
karabatak
balıkçıl
su tavuğu (kızılırmakta yaşar)
toy kuşu
uzunbacak
ibikli kuş
çulluk kuşu
sumru
ebabil kuşu (renkleri güzel olduğu için cennet kuşu da denir)
Küpeli nüfusu
1990 yılında yapılan nüfüs sayımında nüfusunun 2821 çıkmasından sonra Küpeli Belediye olmaya hak kazandı. Bunun üzerinde 1994 yılında 3 Muhtarlık ve belediye kuruldu. Mahalleler: Cumhuriyet Mahallesi, Yeni Mahalle ve Kale Mahallesidir.
Küpeli Nüfusunun büyük bir kısmı yurt dışında yaşamaktadır bunu sonucu olarak geniş otlaklar ve ziraat alanlarına sahip olmasına rağmen hayvancılık ve ziraatta önemli bir gerileme olmuştur. Son yıllarda ziraate ve pancar üretimine yeniden önem verilmeye başlanmıştır. Hayvancılıktaki gerileme devam etmektedir. Geçmişte 10 000 baş civarında olan büyük ve küçük baş hayvan sayısı 1 000 baştan aşağı düşmüştür.
Küpeli'den yurt dışına, Sarıoğlan'a ve Kayseri'ye çok sayıda göç olmuştur. Buna rağmen Özvatan İlçesinin en büyük beldesi olup Kayseri'de de adından söz ettiren her geçen gün gelişen modern bir yerleşim yeri durumundadır.
Osmanlı döneminde Küpeliden kırk kadar aile toplu halde Kayseri ilinin Gesi ilçesine Rumlardan boşalan yerlere yerleşmişlerdir. Gesili bazı eski nesiller bizim dedelerimiz küpeliden gelme derlerdi. Küpeliden Gesiye göç etmiş olanların soyundan gelen Doktor Nihat Demirkan seksen altı yaşında olup halen İstanbulda yaşamaktadır. Nihat bey dedesinden Küpeli hakkında duyduklarını anlattı. Bir zamanlar Küpeli kaynak suların bol olduğu şelaleler dolu bir köymüş.
Küpeli eskiden etrafı Rum köyleriyle çevrili olan bir yöredir. Özvatan da ki Rumlar A.B.D. Kanada ve Yunanistana göç etmiştir. Küpeli mahallesi etrafında ki Rumların boşalttıkları köylere Balkanlardan gelen göçmenler (muhacirler) yerleştirilmiştir. Örneğin Özvatan ilçesi yakınında ki Rumların yaşadığı Kiliseköy ün adı Kiseköy olarak değiştirilmiştir.
Osmanlı döneminde tanınmış Küpelili Aşık Ömer bir Osmanlı Ozanı ve halk şairidir. Edebiyata geçmiş şiirleriyle ve türküleriyle kültürümüzü zenginleştirmiştir.
Küpeli mahallesinden yurt dışına göç etmiş pek çok insan vardır.
Küpelilerin göç ettiği ülkeler
- Almanya (özellikle Remscheid'de 1450 civarında Küpelili var)
- Hollanda
- Belçika
- İsviçre
- Danimarka
- Kanada
- Avustralya
- Fransa
- A.B.D.
- Suudi Arabistan
- İsveç
- İngiltere
- Japonya
- Italya
Küpeliye komşu olan köy kasaba ve çeşitli yerleşim yerlerine uzaklığı
Belde | Belde/Şehir/Yer | Mesafe |
---|---|---|
Küpeli | Üzerlik | 6 km |
Küpeli | Özvatan | 6,2 km |
Küpeli | Tuzla gölü | 6,4 km |
Küpeli | Bucak | 6,5 km |
Küpeli | Kizilpinar | 7,7 km |
Küpeli | Taşlıkköy | 8,8 km |
Küpeli | Kaleköy | 11,6 |
Küpeli | Karpinar | 11,7 |
Küpeli | Yozgat il siniri | 15,0 km |
Küpeli | Sarıoğlan | 16,5 km |
Küpeli | Karaözü | 17,5 km |
Küpeli | Felahiye | 17,6 km |
Küpeli | Sivas il siniri | 21, 0 km |
Küpeli | Kayseri merkez meydan | 48,0 km |
Küpeli | Ankara | 266,0 km |
Küpeli | Antalya | 510,0 km |
Küpeli | Istanbul | 616,0 km |
Küpeli | Izmir | 754,0 km |
Küpeli | Remscheid (Almanya) | 2690,0 km |
Küpeli | New York (A.B.D.) | 8650,0 km |
Küpeli | Brüksel (Belçika) | ? ;-) |
Küpelide bulunan Soy isimler
- Adıgüzel
- Akkaya
- Aynacı
- Akdemir
- Aktaş
- Alkan
- Akşin
- Babacan
- Bagcivan
- Bağcı
- Bağbaşı
- Baş
- Büyükodabaşı
- Büyükşahin
- Büyükünlü
- Çadırkaya
- Çayırpınar
- Çetinkaya
- Demir
- Doğan
- Duman
- Ekinci
- Erdoğan
- Erodabaşı
- Günal
- Güngör
- İçer
- Karaca
- Karataş
- Kaya
- Keklik
- Keserci
- Küçükdoğan
- Küçükodabaşı
- Küçükşahin
- Küçükünal
- Kursuncu
- Küçükünlü
- Mamacı
- Maviş
- Mert
- Odabaşı
- Özdemir
- özsönmez
- Poyraz
- Saraç
- Sarıkaya
- Sönmez
- Sönmezer
- Sönmezçiçek
- Sönmezdağ
- Şahin
- Şahinci
- Şanlıünal
- Sen
- Taşhan
- Toy
- Turgut
- Ünal
- Ünlü
- Ünsal
- Vural
- Yaralı
- Yeniavcı
- Yeşil
- Yeşilbala
- Yılmaz
- Sevinmez
- Sönmezateş
Küpeli şivesi
Küpeli beldesinde kullanılan şivenin Batı Anadolu ağızları içindeki konumu Prof. Dr. Leyla Karahan'ın Anadolu Ağızlarının Sınıflandırılması (Türk Dil Kurumu yayınları: 630, Ankara 1996) adlı çalışmasına göre Batı Gurubu 8. alt gurubta sıralanmıştır:
|
Küpelilerin şivesinde kullanılan kelimeler
aba - anne
ana - anne
arapaşı - hamurun kaynatılarak tepsiye dökülmesi ile elde edilen ettli çorba ile yenen yemek
astap - çamaşır giysi
ame - hala
avrat - hanım
ayeti kürsü duası - hanifi mezhebinden olanların inandığı yazılı olarak eve asınca ve her gün okuyunca cennete gitme duası
hanifi, şafii, maliki ve hanbeli; her mezhep kendilerine mahsusu olan duanın her gün okunması ve bu duanın eve asılması ile cennete gideceğine inanır.
hanefi mezhepten olanlar ayeti kürsü duasını evine asar ve her gün bu duayı okursa cennete gidermiş
şafi mezhebinden olanlar yasin suresi duasını evine asar her gün bu duayı okursa cennete gidermiş
küpeliler hanifi mezhebinden olduğu için eskiden hemen her evde ayeti kürsü duası asılı idi
bakla - fasulye
bakraç - su doldurulan kova
bıldır- geçen yıl
bismillahirahmanirahim euzi billa şeytanniracim - türkçesi şeytanı taşlarım Allahın adıyla başlarım demek eski küpeliler bu duayı iki değişik niyetle okurlardı
1- gece falan korku anında şeytan kaçırma duası olarak
2-yemeğe başlarken veya bir işi yapmaya başlarken şeytanı lanetleyip Allahın adıyla o işi yapmaya başlamak için
bulamaç - yöresel bir yemek türü
buraal - buraya gel
camuz - manda
cıranı - yufkadan daha kalın ve daha küçük hazırlanmış ekmek türüne verilen ad.
çalhana- ayran
çelik çomak oynamak- konserve tenekesi ve sopalarla oynanan mahalli bir oyuna verilen ad
çimmek - yıkanmak
davar - koyun keçi gibi ufakbaş hayvan sürüsü
deynek veya değnek - odun çubuk
dıgız- sert
dinelmek- ayakta durmak
döşek - yatak
ebe - babaanne veya anneane
elinin körü - kızılan insana söylenen söz
çerçi - eşekle atla dolaşan seyyar satıcı
çot - çolak
çömçe - kepçe
cücük -civciv
çaput - bez parçası
çörek - pohçaya benzer şeilde yapılan
daş - taş
davar - koyun keçi gibi küçükbaş hayvanlara verilen isim.
dulda - gölgeli rüzgarsız yer
essah- doğru gerçek
emmi -amca
erinmek- üşenmek
firik - civcivin büyük hali , tavugun kücük hali
gadasını almak - sevdiğini belirten bir ifade
geleni-tarla faresi
gıdık -çene altı
gözelağa - kayına verilen isim
güğüm - su kanan kap
gümpür - patates
hasbin Allaı veni vel vekil - kızınca söylenen bir deyim
hatça - hatice
hızır reis - hırıstiyanlarda noel baba insanlara mal para ve hediyler dağıtılır müslümanlarda da hızır reis yardıma muhtaçlara arzuladıklarını verir
irecep - recep
katık - azık
kaşağı - büyükbaş hayvanların vucut kıllarını taramak için kullanılan demir tellerden oluşan tarak
kavurga- kavrulmuş buğday bazen içine çedene de karıştırılır
kefen - dikenli bitki türü kışın soba yakma da kullanılır
kenef - tuvalet
kenef ağızlı -ağzından devamlı kötü söz çıkan insanlara söylenen bir deyim.
la havle vella kuvvet ella billa -eskiden bazı küpeliler kızınca bu duayı okurlardı anlamı belayı defetme duasıdır. insan bir sorunla başa çıkamayınca bu duayı okuyarak yaradana içini döker ve Alahım bu belayı sana havale ediyorum anlamında bu duayı okurdu.
lokman hekim - kuranda adı geçen doktorun adı insanlara şifa veren hastalıkları iyileştiren doktor kimilerine göre hipokrat islam kültürüne lokman hekim olarak geçmiştir.
mal - inek camız gibi büyükbaş hayvanlara verilen ad
mıh - çivi
mintan -gömlek
minever - münevver
münker ve nekir - islam dininde insanlar ölünce mezar da günah ve sevapları sorgulayacak olan meleklerin isimleri
muska - din adamlarının kâğıtla yazıp üçgen şekle getirerek bezle diktiği kuran ayetleri yazılı tılsımlı takı
eskiden bazıları elbiselerine çatal iğne ile tutturulmuş muska ile dolaşırdı hatta bazı küpelilerin iki üç ve dört muska ile dolaştığı bile olurdu din adamlarını yazdığı tılsımlı muskalar genellikle şeytanın şerrinden korunmak göz değmesinden korunmak hastalıktan korunmak gibi maksatlarla kullanılırdı bazı insanlar kurşun geçirmez muskaların bile olduğuna inanırdı kurşun geçirmez muskası takanlara kurşun falan işlemezmiş
nacak -balta
nazar boncuğu - eskiden küpelili kadınların göz değmesin diye üzerlerine taktıkları cam şeklinde insan gözüne benzer boncuk
nodul - eşeği yürütmek için küçük tahta içine gömülmüş çivili sopa avuç içine sığacak kadar küçük
norüyong - ne yapıyon
nırıidiyon - nereye gidiyorsun
omaç - pekmez yufka yoğurt vs karıştırılarak yapılan yöreye mahsus yemek türü adı
ötace - obür taraf ( diger mahalle anlaminda kulanulır )
pısırık- çekingen
pisik - kedi yavrusu
pürçüklü- havuç
iramis veya feramis -rasim
sele - çamaşır sepeti
siddi - amca/dayı karısı
sirkenni - kalın yufka arasına konan ıspanak et veya patatesle yapılan yöresel pişmiş yemek türü
süleman - süleyman
sokum- yufkadan yapılan dürüm
sorutmak-gülmeden durmak
şimşir- parlak
tiltili - pişmaniyeye benzeyen küpeli yöresine ait yapılan tatlı türü
ümüğünü sıkmak -hasmını rakibini tuş etmek gibi bir deyim olarak kullanılır
yil - rüzğar
yıldızname - din adamlarının baktıkları bir tür fal insanların kaderinin bu falda yazılı olduğuna inanılırdı eskiden birçok küpelili kadın çocuklarının ve kendinin gelecekte başına gelecekleri akıbeti öğrenmek için din adamlarına gider ve para karşılığında yıldızname falına baktırırdı.küpeli de görev yapan birçok din adamı (imam) para karşılığında yıldızname falına bakarak tatlı kazanç elde ederlerdi. din adamlarının en çok kullandıkları yıldızname fal kitabı İbni Sinadan kalanıdır.
yunmak - yıkanmak
Küpeli yöresinde sıkça kullanılan Atasözleri
- Baş söz ile tartılır
- öküz altında buzağı arama
- Sigara içme parasını el alır kokusunu yel alır zararı sana kalır
- Deli dana akılı buzağı yavrulamaz
- Tırnağın varsa başını kaşı
- Ummadığın taş baş yarar
- Her akıllıdan bir veli her veliden de bir deli doğarmış
- Herkes kendi evinde rahat edermiş o yüzden misafirlikte fazla kalma
- Taşıma su ile değirmen dönmez
- Akıllı evladın var malı neylesin
- Tembele iş buyur sana akıl öğretsin
- her uyanığın bir keriz (enayi) tarafı vardır.
- iki tavşanı kovalayan hiçbirini yakalayamaz
- param olursa hacı ağa derler param olmazsa deli hacı derler
- ağlayanın bir derdi varsa gülenin beş derdi var
- cahil kedinin düşmanıdır sana nasıl dost olur
- gezen tilki yatan aslandan iyidir
- arsız güçlü olunca hırsız ve soysuzları haklı çıkarırmış
- tanıdık şeytan yabancıdan iyidir
- eşek sürüsü başsız olmaz
- ateş dumansız olmaz genç kişi günahsız olmaz
- kişi şişirilmiş tulum gibidir ağzı açılınca söner
- güzele kırk günde doyulur da huyu güzel olana kırk yılda doyulmaz
Küpeli yöresinde genel özellikler
Küpeli yöresinde hüküm sürdüren uygarlıklar
- HATTİLER HATTİLERE İLİŞKİN PEK YAZILI KAYNAK BULUNMAMAKTADIR HİTİT EL YAZMALARINDA ANADOLUYA HATTİ ÜLKESİ DENDİĞİ ANLATILMAKTADIR HİTİTLERİN BAŞKENTİ HATTUŞAŞ DA HATTİLERİN BAŞKENTİ ANLAMINA GELİR.
- HİTİTLER
- KAPODAOKYA KRALLIĞI (BÜYÜK İSKENDERİN KURDUĞU KRALLIKTAN SONRA ORTAYA ÇIKAN YENİ DEVLETE VERİLEN AD)
- GÜNEY KAPODOKYA KRALLIĞI (KAPODOKYA KRALI DEVLETİ İKİ OĞLU ARASINDA İDARE OLARAK BÖLÜŞTÜRDÜ.
- KUZEY KAPODOKYA KRALLIĞI BAŞKENTİ TRABZON
- GÜNEY KAPODOKYA KRALLIĞI BAŞKENTİ İSE KAYSERİ OLDU.
- KAYSERİ VE TRABZON İSMİ KAPODOKYA KRALLIĞINDAN KALMA BİR İSİMDİR.
- ROMA İMPARATORLUĞU
- BİZANS İMPARATORLUĞU
- SELÇUKLU DEVLETI
- OSMANLI İMPARATORLUĞU
- TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ
ANADOLU KELİMESİ RUMCA DOĞU ANLAMINA GELEN ANATOLE KELİMESİNDEN TÜREMİŞTİR BU SÖZCÜK RUMCA ANATOLLEİN DOĞMAK FİİLİNDEN GELİR DOĞU ÜLKESİ ANLAMINA GELEN ANATOLİA ROMA DÖNEMİNDE 7. YÜZYILDA AFYON ISPARTA KONYA KAYSERİ İÇEL YÖRESİ İÇİN KULLANILMIŞ İDARİ YÖREYE VERİLEN İSİMDİR YANİ BU BÖLGE ADI ANATOLIAN OLAN BİR EYALETTİR. SONRA LATİNLER ANATOLİA YA KAPODOKYALILARIN VERDİĞİ MİCROASİA DEYİMİNİ ASİA MİNOR (KÜÇÜK ASYA) LATİNCE OLARAK DEĞİŞTİREREK KULLANMIŞLARDIR.KAYSERİ İLİ VE KÜPELİ KÖYÜ BU ANATOLIAN EYALETİNİN TAM ORTASINDA YER ALMAKTADIR.
Küpeli yöresinde konuşulmuş uygarlık ve konuşulan diller
- HATTİCE
- LUWİCE HTİTLERİN AKARABASI OLAN BİR DİL
- HİTİTÇE LİKYA DİLİ DEMİR ÇAĞINDA KONUŞULMUŞ LUWİCENİN SOYUNDAN GELİR
- MİNYAN DİLİ LİKYACANIN BİR LEHÇESİ
- KARYA DİLİ
- HURRİCE DİLİ
- FRİGCE DİLİ
- PSİDYA DİLİ VE SİDE DİLİ PAMFİLYA DEVLETİ DİLİ
- LİDYA DİLİ
- MYSİA DİLİ
- PAFLAGONYA DİLİ (PAFLAGONYA KAPODOKYANIN ÖNCEKİ ADIDIR)
- KAPODOKYA DİLİ (ESKİ YUNANCANIN BİR KOLU)
- LATİNCE DİLİ
- TÜRKÇE DİLİ
Kayseri yöresine yerleştirilmiş çerkes nufus oranı da epeyce yoğundur çerkezce genel olarak kafkas dillerine verilen genel bir isimdir.
sarıoğlan ilçesine de Balkan göçmenleri getirilmiştir Bulgarlara verilen isimde pomaktır müslümanlığı benimsemiş bazı pomaklar (bulgaristanlılar) Sarıoğlan yöresine yerleştirilmiştir
bu iki kültürde çerkez kafkas kültürü ve pomak bulgaristan kültürü yöre halkıyla kaynaşmıştır. Küpeli mahallesinden çerkez ve pomak kökenli göçmenlerle evlenen birçok insan vardır.
ANADOLUDA HÜKÜM SÜREN DİLLERİN HEPSİDE İZLERİNİ BIRAKMIŞLARDIR.
Hititçeden bugüne kadar günümüze kalan kelimeler ve kaynakları
- adaniya ------- adana
- ip ------ ip
- er --------- er adam
- aga -------- ağa
- anna ------- ana anne
- il kelimesi Türkçeye hattilerin dilinden geçmiştir
- latince morali yunancaya moraliun türkçeye de marul olarak geçmiştir
- latince brassica pırasa kelimesi prason olarak yunancaya pırasa olarak da türkçeye geçmiştir
- pipper latince biber türkçeye biber olarak geçmiştir
- istavrit, çinokop, levrek, kefal gibi balık isimleri genellikle rumcadır
- akasya, sedef,gibi ağaç isimleri genellikle rumcadır
- anihta rumca açmak fiilidir anahtiri rumca açmaya yarayan alet demektir türkçeye anahtar olarak geçmiştir
- kleo rumca kapamak eyleminden türeyen kleidi türkçeye kilit olarak geçmiştir
- çorak kelimesi ermeniceden türkçeye geçmiştir
- cacık kelimesi ermeniceden geçmedir
- çemen kelimesi ermeniceden geçmedir
- madımak kelemesi ermeniceden geçmedir
- subat,nisan,haziran, eylül ayların isimleri süryanicedir
Kapadokya krallığından kalan isimler
- keseria kayseri
- trapezus trabzon
- prusias bursa
- attalia antalya
- nagdos niğde
- mersini mersin
- selefkia silifke
- sevastia sivas
- ikonıum konya
- kastranmoni kastamu
- adrionupolis edirne
Bütün bu şehir isimleri kapadokya krallığından kalmıştır.
Dünya da ırkların en fazla karıştığı yer Anadoludur burası Asya Avrupa ve Afrikanın kesiştiği yerdir insanlık ırkı en çok bu yörede birbirine karışmıştır. Küpeli de Anadolunun merkezindedir. Burası hem insanların genetik olarak Karıştığı hem de kültürlerin sentezlendiği bir araya geldiği yer olmuştur.bu yöre de birçok uygarlığın izlerini konuşma dilinde bulmak mümkündür.
Türkçe ve Isveççede ortak ya da benzeri kelimeler
İSVEÇÇE --------- TÜRKÇE
- att ---------- ata
- göl ---------- göl
- burg ---------- burç
- spar ---------- siper
- hakan --------- hakan
- kyndil -------- kandil
- mena --------- mana
- namn ---------- nam
- şön ----------- şen
- gas --------- kaz
- arlig -------- erlik
- okse ------- öküz
- külle ---------- kule
- so --------- su
- göm ---------- göm
- halsa ---------hal
- heyda --------- hayda
- köya -------- köy
Inançlardan veya mitolojiden kalan kelimeler
Hititçe
HİTİTLER DÖNEMİ TANRILARI tanrıların sayısı 1000 kadar Hititler bin tanrılı ülke olarak da kil tablet yazılarında geçer
- Kibela ------ güzellik tanrıçası Türkçe diline sibel olarak geçmiştir.
Hititler ana tanrıçaya dua eden anaerkil bir toplumdu. Ana tanrıçaya yönelerek yapılan ibadet zamanla isim değiştirerek
KIBELA kelimesinin E harfi kısaltılarak KIBLA olmuştur.
Daha sonra da KIBLA kelimesi değişime uğrayarak KIBLE olmuştur ve bu haliyle de Müslümanlığa geçmiştir
ayrıca kıbela kelimesi değişime uğrayarak önce kıbel daha sonra da sıbel ve sibel olmuştu. Sibel ismi kök olarak hititlerin ana tanrıçası olan KIBELA dan türemiştir ve güzel kadın anlamındadır
- arinna ---- güneş tanrıçası
- siu (sius) ---- tanrıların başkanı tanrılar tanrısı
Yunanca
Yunancaya ZEUS olarak geçmiştir tanrıların tanrısı
Latinceye ise DEUS olarak geçmiştir tanrılar tanrısı
Kapadokya kırallığı
KAPODOKYA KRALLIĞI DÖNEMİNE AİT TANRILAR tanrıların saysı 30 000 kadar
- zeus—tanrıların başkanı en yetkili ve en büyük tanrı. Tanrılar tanrısı
- dike --- adalet tanrısı
- artemis—ana tanrıça
- eros --- aşk tanrısı
- athena --- zeka tanrısı
- hypnos ---- uyku tanrıs
- pan --- kır tanrısı
- kronos --- zaman tanrısı kronometre ismi buradan gelir
- afrodit aşk ve güzellik tanrısı
Misir kültüründeki tanri isimleri
- Ra --- mısır kültüründe tanrı anlamına gelir. O zamanlar kırallar hem kıral hem de tanrı idi. Ra kelimesi ibranice ve arapçaya geçti Rabbim olarak değişti yani Rabbim demek tanrım demek
- Geb --- yeryüzü tanrısı
- osiris --- en büyük tanrılardan
- isis --- en büyük tanrıçalardan
KÜPELİ (ANADOLU) YÖRESİNDE HÜKÜM SÜREN TANRI SAYISINA GÖRE İMPARATORLUKLAR
- Bin tanrılı imparatorluk ------ Hititler
- Otuz bin tanrılı imparatorluk ------ Antik Yunan (kapadokya krallığı)
- tek tanrılı imparatorluklar -------- Roma imparatorluğu ve Osmanlı imparatorluğu
KÜPELİ (ANADOLU DA) SİLSİLEYLE DEĞİŞEN TANRILAR TANRISININ İSİMLERİ
- SEUS -------- Hititlerde tanrılar tanrısı
- ZEUS -------- Yunanlarda tanrılar tanrısı
- DEUS -------- Romalılarda tanrılar tanrısı
KÜPELİ (ANADOLU DA) UYGARLIKLARA GÖRE DEĞİŞEN GÜZELLİK TANRIÇASI İSİMLERİ
- KİBELA ----- Hititlerde güzellik tanrıçası ismi
- AFRODİT ----- Yunanlarda güzellik tanrıçası ismi
- VENÜS ---- Romalılarda güzellik tanrıçası ismi
Küpelinin nüfus gelişimi
Tarih | Nüfus |
---|---|
1930 | 1205 |
1945 | 1588 |
1950 | 1715 |
1960 | 1825 |
1965 | 1995 |
1970 | 1929 |
1975 | 1774 |
1980 | 2067 |
1985 | 1648 |
1990 | 2593 |
2000 | 2382 |
2004 | 1646 |
2007 | 717 |
2008 | 689 |
2009 | 678 |
2010 | 614 |
2012 | 385 |
|