Küpeli, Özvatan

Küpeli beldesi ve Işıl

Koordinatlar: 39°6′N, 35°46′E

Küpeli
  Mahalle  
Kayseri'nin Türkiye'deki konumu
Küpeli

Küpeli'nin Kayseri'deki konumu

Koordinatlar: 39°6′K 35°46′D / 39.1°K 35.767°D / 39.1; 35.767
Ülke Türkiye Türkiye
İl Kayseri
Coğrafi bölge İç Anadolu Bölgesi
Zaman dilimi UDAZD (+3)
İl alan kodu 0352
İl plaka kodu 38
İnternet sitesi:

Küpeli, Kayseri ilinin kuzey doğusunda, Kızılırmak yakınlarında Özvatan ilçesine bağlı bir belde. Kayseri şehrinden mesafasi 40 km.


Küpeli beldesi

Küpelinin yapısı

Kale Mahallesi , Cumhuriyet Mahallesi , Yeni Mahallesi (Bucak ve Kuştepesi dahi)

Beldede yaşayan Nüfus: 385
Dışarıda yaşayan Nüfus: yaklaşık 8890 bin
Toplam Nüfus: 9145 bin

Genel bilgi

Çevrenin en eski ve en büyük köylerinden olan Küpeli tarihten önceki çağlardan beri yerleşim yeri olarak kullanıldığı bilinmektedir. Küpeli'nin batısında bulunan Kale denilen mevkide mağara devrinden bu yana insanların yaşadığının izlerine rastlanmaktadır. Kale adı verilen yer tıpkı Ürgüpde ki peri bacaları gibi taştan oyma evlerle doludur. Bu oyma evlerde kaleye tırmanan merdivenler, buğday saklama depoları,taştan oyma ambarlar, çeşitli taş içine oyulmuş odalar, raf şeklinde oyulmuş taş duvarlar mevcuttur. Kalenin üstüde özellikle mezarlık olarak kullanılmıştır. Kale üstündeki taştan oyma mezarlarda birtakım ölene ait eşyalarda bulunmuştur.

Coğrafyasi, Tarihi, Nüfusu, Konumu ve Kültürü

Genel tarihi

MÖ 1400 yıllarında Hitit Krallığı, MÖ 600 yıllarında Asurlular, MÖ 500 yılında Pers İmaparatorluğu, MÖ 430 yılında Romalılar, (MÖ) 350 yılında Kapadokya krallığı (Büyük İskenderin ölümünden sonra kurulan krallık) M.S. 395 yılından 1077 yılına kadar Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğu buralarda hüküm sürmüşlerdir. O zamanlar yerleşim yeri olarak Gavur Öreni, Kersen, Abdal Öreni, Saray Burunu gibi bölgeler kullanılmıştır. Kısa Sürelerle Arapların akınına uğramışsa da 1077 yılında Türk Topraklarına katılmıştır.

Küpeli ve çevresinde önceleri Danişmendliler (1127) daha sonra Anadolu Selçukluları (1162) hüküm sürmüşlerdir. Küpeli şimdiki yerine 14. yüzyıl ın sonuna doğru kesin bir kanıt olmamakla birlikte Dulkadiroğulları beyliği tarafından kurulduğu tahmin edilmektedir. Yavuz Sultan Selim'in 1515 yılında İran seferi dönüşünde bu bölgeyi Dulkadiroğullarından almasıyla Küpeli de Osmanlı topraklarına katılmıştır. Kurulduğunda birkaç kabileden oluşan Küpeli zamanla yeni kabilelerin katılmasıyla çevrenin en büyük yerleşim yerlerinden biri durumuna gelmiştir.

Kuruluşuyla ilgili değişik rivayetler söylenmektedir; bunlardan birisi, üç kardeşten sarışın olanın Sarıoğlan'ı, başı kel olanın Kermelik'i, kulağı küpeli olanın Küpeli'yi kurduğu şeklindedir bir başka rivayete göre de Küp-elli (eli bol cömert) insanlar tarafından kurulduğu rivayet edilmektedir. Küpeli etrafı çok eski yerleşim alanlarıyla doludur. Küpeli mahallesi ise sonradan bulunduğu yörede kurulmuştur. Küpeliye birçok yöreden insanlar gelerek yerleşmiştir. Osmanlı döneminde kalabalık Boşnak bir grup Gemerek kazasının Sızır yöresine yerleştirilmiştir. Doksan sekiz yaşında vefat eden kiymetli bir Küpeli yerlisinin aslının Sızırdan gelme oldugunu söyledigi bilinir. Halen Sızırda sarışın ve mavi gözlü Boşnakların soyu devam etmektedir. Sızırdan göç ederek Küpeli mahallesine yerleşmiş olanların soyundan gelen sarışın ve mavi gözlü Boşnak genetik yapısını koruyan birçok Küpelili insan vardır. Bunların bir kısmı benim akrabalarım. Arastirmaya göre gercekten Küpeli yerlisinin bir kismi Sızırdan gelme ve sarışın ve mavi gözlü Boşnak kökenli oldukları ispatlandi.

Küpeli yakınında bulunan tuzla gölü bölgenin uzun zaman önce denizlerle kaplı olduğunu göstermektedir. Birkaç milyon sene önce deniz çekilirken çukur bir bölgede birikmiş olan tuzlar zamanla denizin çekilmesinden sonra ortaya bir göl çıkarmıştır. Denizin çekilmesiyle deniz suyunun tuzları bu gölde birikerek tuz gölünü oluşturmuştur. Tuz gölü içerdiği mineraller ve karışımlar nedeniyle bazı hastalıklara iyi gelmekte ve tedavi edici özelliği bulunmaktadır. Bu yörede yaşayan Rumlar bu gölün suyunun hangi hastalıklara iyi geldiğini uzun yıllar deneyerek öğrenmişlerdi. Zaman zaman buradan göç etmiş olan Rum asıllı aileden gelme bazı doktorlar bu göle gelerek suyunu tedavi amaçlı olarak ülkesine götürmektedir. Ne yazık ki ilgisizlik yüzünden tuz gölünün bazı hastalıkları tedavi edici özelliği yörede yetişen genç nesiller tarafından adeta unutulmuştur.

Küpeli mahallesinin dağ yamacında kurulmasından dolayı en güzel manzaralı günü sabah güneş doğarken ortaya çıkmaktadır. bu mahallesi ziyarete gidenler özellikle sabah güneş doğmasına yakın bir zaman da kalkarak güneşin doğmasını seyrederse son derece romantik bir manzarayla karşı karşıya kalacaktır. çukurda olan köyler henüz güneşi görmezken dağ yamacında kurulmuş olan küpeli de güneşin doğuşu bölgeye ayrı bir güzellik vermektedir. bölgeyi ziyaret edenler bu manzarayı özellikle sabah güneş doğmadan önce seyrederek doğanın o muhteşem unutulmayacak manzarasını fotoğraf makinesiyle resim çekmeyi unutmasınlar.

Küpeli mahallesinin üstünde bulunan seki adı verilen düzlük de yörenin eskiden deniz olduğunu göstermektedir. Deniz dalgaları binlerce yıl boyunca kireç taşlarını tıraşlayıp düz bir şekle getirmiştir. Denizin çekilmesiyle birlikte kireç taşları yakıcı güneşin etkisiyle kuruyup sertleşerek mermere dönüşürken ortaya kilometrelerce uzanan düz bir kaya kitlesi üstünde ki ovayı ortaya çıkarmıştır. Doğanın sabırla milyonlarca yılda oluşturduğu bu ovanın adı küpeliler tarafından Seki olarak bilinmektedir.

Coğrafyasi

Küpelinin çevresi ve coğrafik özelliği

Küpeli bir dağ mahallesi olması sebebiyle burada oksijen daha azdır. Oksijen azlığından dolayı bu yörede yaşayan insanların akciğerleri daha fazla hava solumak zorunda kalmaktadır. Bu durum Küpeli de yaşayan insanların akciğerlerinin daha çok gelişmesine yardımcı olmaktadır. Normalde spor yaparak akciğerlerin hava soluma oranını üç misli artırabilirsiniz.Küpeli de ise spor yapmadan bu yörede yaşayarak akciğerlerinizin hava soluma oranı kendiliğinden gelişir. İşte Küpeli bu özelliği ile akciğer rahatsızlığı olan insanlar için adeta tedavi edici bir yöre konumundadır. Mahallede birkaç ay yaşadıktan sonra rakımı(yüksekliği) daha az olan yerlere gittiğiniz de bu rahatlamayı bedeninizde hissedersiniz.

Küpeli yerleşim yeri volkanik bir arazi üzerinde bulunmaktadır. Erciyes eski adı Ark ateş anlamına gelir Geos ise dağ anlamına gelir Arkgeos ateşdağ anlamındadır kelime zamanla değişime uğrayarak Erciyes adını almıştır. Yani Erciyes kelimesi yanmakta olan ateş dağ anlamındadır. Hatta bu yörede bulunan tarihi eski paralarda Erciyesin bir yanardağ olarak sembolü vardır.

Erciyes dağının külleri yaklaşık 50 kilometre kadar uzağa gitmekte idi. Ürgüp Göreme Nevşehir yöresini Erciyes dağının püskürttüğü lavları şekillendirmiştir. Erciyes dağının püskürttüğü lavlar Küpeli çevresini de şekillendirmiştir. Bilindiği gibi en iyi en verimli tarım arazileri volkanik dağ çevresinde bulunan bölgelerdir. Neden çünkü yerkürede bulunan birçok mineral buradan erimiş olarak dışarı çıkmaktadır. Yanardağdan çıkan bu erimiş mineraller içinde birçok element bulunmaktadır. Bitkilerin iyi yetişebilmeleri için en uygun araziler bu yüzden volkanik dağ kenarlarıdır.

Kayserilileri zeki yapan zekası ile fıkralara konu olan etken Erciyes dağının püskürttüğü lavlardır. Aynı şey İngiltere için de geçerlidir. İskoçya da bulunan volkanik dağ ve onun püskürttüğü lavlar İskoçyalıları da tıpkı Kayserililer gibi zeki yapmakta İskoçları zekasıyla fıkralara konu yapmaktadır. Küpeli yöresinin en kıymetli varlığı lavlardan oluşmuş volkanik topraklarıdır. İşte bu yüzden Ürgüp Avanos veya Küpeli gibi yörelerin bağlarından üzüm alıp başka yörelere ekince aynı tadı vermemektedir. Küpeli Ürgüp Avanos tan getirdiğim üzüm fidelerini İstanbul da ektim aynı tadı vermedi. Sebebi ekildiği toprağın volkanik olmasındandır. Maalesef yerliler üzerinde yaşadıkları toprağın altın gibi kıymetli olduğunun bilincinde değiller. Erciyes dağının 50 kilometre kadar etrafında bulunan topraklar Erciyesin püskürttüğü lavlarla dolmuştur. Volkanik topraklardır. Bu topraklarda yetişen bitkiler meyve ve sebzeler hem daha lezzetli hem daha besleyicidir. Hatta insanların fizyolojisine olduğu kadar zekasına da tesir etmektedir. Sakıp Sabancı devamlı Kayseriden Yamula patlıcanı getirtirdi. İstanbulda patlıcan olmadigindan degil. Sebebi İstanbulda yetişen patlıcan Yamula patlıcanı ile aynı tadı aynı lezzeti vermez. Patlıcanın lezzetli olması yetiştiği volkanik araziden kaynaklanıyordu.

Dünyada volkanik dağ etrafında ki topraklar gübre diye satılmaktadır. Bu yolla milyarlarca dolar kazanıyorlar. Malesef o yörenin yerlileri üzerinde yaşadığı toprağın altın kadar kıymetli olduğunu bilmez ve iş aramaya yurt dışına gider. Gerçek altın Küpelide, gerçek altın Erciyes dağının lavlarını püskürttüğü yörelerde. Bu yörede yaşayan insanlara bu volkanik toprağın değeri öğretilmeli. Benim de çocukluğum Küpeli de geçti. Koşuda birincilik madalyaları aldım çünkü benim fizyolojim Küpelide ki yediğim gıdalarla gelişti. Satranç da da birincilik madalyaları aldım çünkü zekam Küpelide yaşarken o yörenin bitkileriyle gelişti. Küpelinin bağlarında yetişen şeker üzümünü başka illerimizde ektim aynı lezzeti aynı tadı vermedi. Küpelinin gül üzümünü diğer illerimiz de ektim yine aynı kokuyu vermedi. Türkiye lezzetli sebze ve meyve yemek isterseniz Erciyes dağına gidin. Erciyesin etrafında ki topraklarda Türkiyenin en lezzetli sebze ve meyveleri yetişir. Türkiyenin en lezzetli patlıcanları Erciyes dağı etrafında ki volkanik küllerin olduğu yörede yetişir bu yerleredn birinin adın Yamuladır. Aksini iddia eden varsa buyursun ispatlasın.

Doğa Erciyes dağını volkanik bir dağ olarak yaratarak ve Erciyesin lavlarını 50 kilometre uzağa püskürterek adeta bizlere torpil geçmiş. Kayserili olanlar fıkralara bile konu olan bu zekalarını ARKGEOSA yani adı ATEŞDAĞ olan ERCİYESE borçlular.

Küpeli yöresi ayrıca birkaç maden türünün bulunduğu yöredir. Bulunan madenlerin etkisinden dolayı yer yer toprak rengi değişmektedir. Madenli yörelerde yetişen bitki ve ağaç türleri de cılız bir şekilde gelişebilmektedir. küpeli yöresi ayrıca birkaç maden türünün bulunduğu yöredir. Bulunan madenlerin etkisinden dolayı yer yer toprak rengi değişmektedir. Madenli yörelerde yetişen bitki ve ağaç türleri de cılız bir şekilde gelişebilmektedir.

Küpeli yöresinde zaman zaman deprem görülmekte ve fay kırıkları ortaya çıkmaktadır. Kilometrelerce uzanan bu fay kırıkları özellikle hala bölgenin jeolojik olarak hareketli ve değişken bir yapıda olduğunu göstermektedir. Ayrıca Küpeli yöresinde zaman zaman çöküntü depremleri de meydana gelmektedir. Kermelik mahallesinden Küpeliye doğru giderken kızılırmak nehrinin birkaç yüz metre üstünde oluşmuş olan çöküntü depremi açık bir şekilde kendini göstermektedir.

Küpeli mahallesi yöresi genellikle kireç taşı madenleriyle doludur. Kireç taşının zamanla değiştiği sular tarafından oyularak yer altı suyunun oluştuğu yöreler dünya da nadirdir. En tatlı ve en lezzetli içme suları genellikle bu tür yörelerden çıkmaktadır. Küpeli de çıkan sular da tat ve lezzet yönünden Türkiye de çıkan en değerli su kaynaklarından biridir. zaten türkiye tatlı su kaynakları yönünden dünyanın en önde gelen ülkelerinden biridir. küpeli de ki içtiğiniz tatlı suyun lezzetini birçok avrupa ülkesinde ABD bulabilmeniz zordur. bölgede ki orman örtüsünün ortadan kaldırılmasıyla yörede çıkan su kaynakları da zamanla azalmıştır.

Kurulduğunda çevresi ormanlarla kaplı olduğu eski evlerin üzerindeki Ardıç ağaçlarından; Ardıcın İçi, Karga Sekmez diye adlandırılan mevkilerin isimlerinden de anlaşılmaktadır.Eski nesiller bir zamanlar kalenin çam ve ardıç ağaçlarıyla dolu ormanlık bir yer olduğunu anlatırlardı. Doksan sekiz yaşında ölen dedem biz çocukken kale ormanlık bir yerdi biz korkar bu ormanlık yere giremezdik diye anlatırdı. Günümüzde ise maalesef kalede bir tek çam ağacına bile rastlayamazsınız. Bir zamanlar Küpelinin çevresi hayvancılık ve ziraate uygun suları bol olan bir arazi olduğundan ve birçok yerinde şelaleler fışkıran köy olduğundan dolayı burada yaşayan insanların hali vakti yerinde varlıklı bir hayat sürdükleri anlaşılmakta belki de bu yüzden Küpeli'nin ilk isminin Tok Aslan olduğu eski kayıtlarda belirtilmektedir.

1831 yılında Kayseri Sancağında yapılan ilk nüfus sayımında Küpeli'nin adı "Karyeyi Tok Arslan (Namı diğer Küpeli)" olarak geçmektedir ayrıca 1834 yılında temettü defterinde (gelir vergisi) Karyeyi Tok Arslan 80 hane olarak belirtilmektedir.

KÜPELİ İSMİ NEREDEN GELİR

anadolu da yaklaşık 20.000 kadar antik kent bulunmaktadır. nereye giderseniz gidin antik kentlere rastlarsınız. küpeli yöresinde de birçok antik yerleşim yeri bulunmaktadır. hititler anadoluya yaklaşık milattan 2000 sene kadar öce göçebe bir millet olarak gelip yerleştiler ve birçok beykikler kurdular. hititler dönemin de küpeli son derece önemli bir yerleşim yeri idi. hitit kültürü tarih sayfasına ilk olarak kaniş (kültepe) de ortaya çıktı aslında konuştukları lisan kanişce idi ülkenin ismi de kaniş ülkesi idi. yazılı kaynaklarda kaniş ülkesi diye geçer.fakat alman bir arkeolog tevratta geçen bir ismi hititler için kullandı ve böylece hitit ismi kalıcı hale geldi.

kaniş (kültepe) kurulduğun da hitit karalı ülkesini yüksekten seyredebileceği ve yaz sıcağından uzaklaşabileceği yüksek bir yer arıyordu. birçok yeri inceledi öyle bir yer seçmeliydi ki ülkesini yüksekten kuşbakışı seyredebilmeliydi. toprakları verimli olmalıydı şelaleler bulunmalıydı. en sonunda yazları sayfiye yeri ( yaz aylarında yaşayabileceği tatil yapabileceği dinlenme yeri olarak) olarak küpeli yöresine yerleşmeye karar verdi. bu bölgeye antik kentlerini kurdu kızılırmağın üst kısmın da yeryüzünden çıkan sıcak su kaynağının etrafına taşları oydurdu ve hamamını yaptırdı. burası doğa harikası bir yerdi. bir yerden soğuk su başka bir yerden de sıcak su çıkıyordu. hiç zahmet etmeden yerden çıkan bu sudan faydalanıyordu. burası yıllarca hitit kıralının yaptırdığı taştan oyma hamam olarak kullanıldı biz çocukken etrafı meyva bahçeleriyle dolu olan bu hamama gider ve taştan oyma bu hamam da yıkanırdık.

hitit kıralı kızılırmağın etrafına üzüm bağlarını kurdurdu en tatlı ve en lezzetli üzümleri topladı ve burada yetiştirmeye başladı özellikle ince kabuklu olan üzümler kapadokaya bölgesinin en tatlı üzümleridir. kabuğu ince olduğu için kışları dayanıklı değildir o yüzden birçok kişi bu endemik nadir bulunan bu üzümü bağlarından söktüler. çocukken biz bu hitit kıralının getirtip üzüm bağlarına aşıladığı üzümlerden yedik bu lezzeti dünyanın hiçbir yerin de bulamadım zaten kapadokya bölgesi volkanik arazi olması nedeniyle dünyanın en tatlı üzümlerine ev sahipliği yapmaktadır. hitit devleti çökeli asırlar geçti fakat yörede üzüm bağları helen devam ediyor. bir gün küpeliye diderseniz ince kabuklu bal üzümü adı verilen üzümü tatmadan bu yöreden ayrılmayın

hitit kıralı iklimi ve havası en güzel yöreyi tespit etti. buraya malikanesini yaptırdı meyva bahçelerini kurdurdu ve heykellerini diktirdi. hitit kıralının yaşadığı bu antik kentte etraf kıral ve kıraliçenin heykelleriyle doluydu. hititler tarih sayfasından kayboldu ama bu heykeller varlığını sürdürmeye devam etti. hitit kıralı ve hitit kıraliçesi her ikisi de kulaklarına iri küpeler takıyordu. hem kıral hem de kıraliçenin tüm heykellerin de taktıkları küpeler kendini gösteriyordu. anadolu da her yer heykel dolu ama buranın heykelleri farklıydı. çünkü bu heykellerin kulakların da küpe vardı insanlar bir yeri tarif ederken genel de en belirgin özelleiğini isim olarak kullanılır. buranı tarif edilen ismi de küpeli heykellerin olduğu yer diye tarif edilirdi. cumhuriyet dönemin de halk dilin de yerleşmiş olan bu isim anadolu haritasını hazırlayan memurların hoşuna gitti. köylülerle konuşarak bu ismi beğenip bu köye küpeli adını verdiler. küpeli ismini hitit kıralı ve kıraliçesinden almaktadır. dedelerimiz mahallede var olan ve kulaklarında küpe buluna heykelleri bize anlattılar fakat tarihi eser kaçakçıları bu heykelleri kaçırarak yurt dışına sattılar. kulakların da küpe bulunan hitit kıral ve kıraliçesinin heykelleri parise berline londraya newyorka gitti ve geriye bir tek heykel bile bırakmadılar. hititler tarih sayfasında silineli 2000 kadar yıl geçti. hitit kıral ve kıraliçesi için yapılan heykellerin hepsi yok oldu ama geriye kıralın ve kıraliçenin heykellerin deki sembol olarak kullanılan küpelerin ismi kaldı. hititler gitti ama hititleri temsil eden küpeli ismi hala yaşıyor.

Kersen

Kersen adı verilen yerde yerleşim kalıntıları mevcuttur. Buradan birçok tarihi eser ortaya çıkarılmıştır. Kersen bir ören yeri olup halen eski evlerin duvarları topraktan çıkarak kendini göstermektedir. Bulunan tarihi eserler burada büyük bir kent yerleşim yeri olduğunu belli etmektedir. Kersende ki tarihi kalıntılar geniş bir alana yayılmaktadır. Halen bazı yağmurlardan sonra burada metalden yapılmış eşyalar ortaya çıkmaktadır.kersen adı verilen ı verilen şelaleninin olduğu yerden eskiden camız gövdesi gibi su çıkarmış. Mahallede ben çocukken Kersendeki şeşalenin olduğu yerden tavşan gövdesi gibi su çıkardı. Otuz beş yıl sonra Kersene vardığımda ise ancak parmak kalınlığında su akmaktaydı. Bir zamanlar etrafıda bol kaynak sular fışkıran Küpelide maalesef gün geçtikçe su sıkıntısı kendini göstermeye başladı.

Seki (seki kelimesi sümerce bir kelime olup yüksek düzlük anlamına gelir. 5.000 senedir bu yöre seki ismiyle anılmaktadır)

Küpeli özellikle Kapadokya kültürü döneminde önemli bir yerleşim yeri olmuştur. Kapodokyalılar mezarlarını oyma kayalara yaparlardı. Seki adı verilen Kalenin üstü olan yörede birçok Kapadokya krallığına ait mezar bulunmaktadır. Kapadokyalılar ölülerini kullandığı takılarla ve ziynet eşyası ile birlikte gömerlerdi. Küpeler süs eşyaları bilezikler ve bazende para da korlardı. Kapadokyalılar ölülerin yeraltı dünyasında yaşamaya devam ettiğine inanırlardı. Hades Kapadokya kırallığında yer altı tanrısına verilen isimdir. Kapodokyalılar ölen insanların ruhlarının yer altı dünyasında yaşamaya devam ettiğine inanırlardı. Yer altı dünyasının dört ayrı çıkış kapısı olduğuna sanılırdı. Rüyada yakınlarına gözüken insanlar bu dört kapıdan birinden çıkarak yaşayan akrabalarını görmeye geldikleri inancı egemendi. Kapadokya kültürü tanrıların bol olduğu bir kültür idi. Yaklaşık otuz bin tanrı dünya ve evreni yönetmekte idi. Özellikle seki adı verilen yörede bol miktarda kapadokya kırallığına ait kaya mezarları bulunmaktadır. Kale adı verilen mağaraların olduğu yöre en eski yerleşim yeridir. Mağara içine oyulmuş odalar bulunmaktadır. Bu mağara evlere taştan oyulmuş merdivenlerle çıkılır. Erzak saklamak için buğday arpa meyve gibi ürünlerin saklandığı taştan oyma erzak depoları mevcuttur. Kale içinde bulunan odalar buraların en az beş altı bin yıldır insanların bu yörede yaşadığını göstermektedir. Seki adı verilen bu ova, yükse plato 20 km uzunluguna sahip bir platodur. Rakımın yüksekliğinden dolayı bol rüzgarlıdır. Temmuz ağustos aylarında bile burada gömlekle gezemez üşürsünüz. Seki platosunun yüksekliği sebebiyle çevreyi kuşbakışı seyredebileceğiniz nadir yörelerden biridir. Sekinin ve rakımı da oldukça yüksektir. Ağustos ayında bile burada bol rüzgar esmektedir. bu bölge türkiyenin iç anadoluda bulunan en çok rüzgar esen bölgelerinin başında gelmektedir. bu bölge rüzgar enerjisinden elektrik üretmek için muazzam bir rüzgar gücüne sahiptir. hatta türkiyenin en rüzgarlı yörelerinden biridir. maalesef bu bölgede ki rüzgar enerji potansiyeli değerlendirilememekte ve değerlendirileceği günü beklemektedir.

Seki adı verilen yörede bol miktarda kaya mezarları mevcuttur. Bu mezarlar daha çok Kapadokya krallığının kültürünü yansıtmaktadır. Kale adı verilen mağaradan oyulmuş yerleşim yerinde ise mağaradan oyma evler bulunmaktadır.Kersen adı verilen yerde eski bir uygarlığın kalıntıları mevcuttur ve bu yöreden birçok tarihi eser ve heykelçikler çıkmıştır.Küpelinin her tarafından tarih fışkırmaktadır.Kızılırmak kenarında sıcak kaynak suyunun çıktığı yerde ise birçok tarihi eser mevcuttur. Bu yörede etrafa yayılmış heykel parçalarını görebilirsiniz.

Sekinin yüksekliği ve düzlüğünden dolayi kar motorlu spor için harika bir yerdir. Kar motorlarının spor alanı olarak kullanılırsa dünyanın en güzel kar motorları spor alanı olmaya aday yörelerden biri olma özelliğini taşımaktadır. maalesef bu potansiyel de değerlendirilememektedir.

Seki bulunan bol rüzgar ve kuşbakışı yüksekliği yamaç paraşütü sporları için son derece uygundur. Özellikle kalenin üzerinden süzülerek atlayacak olan yamaç paraşütü için aşağıya olan eğimi bölgeyi istisnai bir yer haline getirmektedir.

Kale (kale ismi sümerce den gelir. sümerce gala sonra hititçe gala ismiyle anılmıştır. küpelilerde gala ismini kullanır sonraları kale olarak değiştirenler var)

Büyük Mağara'dan Kirkmerdiven'e bakış

Küpeli de bulunan Kale adı verilen yüksek taş çıkıntısı ise bölgenin bir deprem fayı üstünde olduğunu göstermektedir. Seki adı verilen düzlük deprem fayı ile kırılarak Kale kayalıkları ortaya çıkarmıştır. Zamanla kırılan bu fay arası açılarak ortaya dik kilometrelerce uzanan kaya uzantısını çıkarmıştır. Kızılırmak deprem fayıyla ayrılmış olan bu yarıktan akmak suretiyle dağların arasını oyarak bölgeyi şekillendirmiştir. Dünyanın birçok yerinde gözüken yüksek ve kilometrelerce uzanan kaya çıkıntıları kırılan deprem fayları ile oluşur. Küpeli deki bu kırık fay kayaların yüksekliğine bakıldığında çok eski olmadığını göstermektedir. Daha önce Küpeli de olan artçı bir depremde kırılan bir fay hattı küçükte olsa kilometrelerce uzanan bir yarık ortaya çıkarmıştı. Bu da Küpelinin aktif bir deprem fayı üstünde olduğunu göstermektedir. Deprem fayı ile kırılan ve arası açılarak vadiye dönüşen boşluk Kızılırmak tarafından oyularak yeryüzü şekillendirilmiş bir doğal oluşum yapısı göze çarpmaktadır.

Küpeli kültürü ve yaşam tarzı

Küpeli Osmanlılar döneminde imparatorluğa çok sayıda asker vermiş bilhassa Kurtuluş Savaşı sırasında pek çok Küpeli'li şehit olmuştur. Kurulduğu sıralarda İlçe olarak Pınarbaşı (Aziziye) İl olarak da Sivas'a bağlanmış Cumhuriyetle birlikte İlçe olarak İl olarak da Kayseri'ye bağlanmıştır. 1960 yılında Sarıoğlan ilçesine 1984 yılında da Özvatan ilçesine bağlanmıştır. Daha önceleri Küpeli'de oturdukları halde çeşitli nedenlerle Kuştepesi, Abdalören, Bucak mevkilerine yerleşen vatandaşlarımız Küpeli'ye bağlı olarak buralarda hayatlarını sürdürmektedirler. Küpeli tarihinde belirli mevkilere gelmiş ünlü kişiler bulunmamaktadır.

Büyük Hoca diye bilinen H. Mehmet isimli zat iyi din eğitimi almış herkes tarafından sevilen, saygı duyulan bir kişidir. Şimdi bile Askere ve yurt dışına gidenler onun mezarından toprak alırlar. Küpelinin eteğine kurulduğu Evliya Tepesi ve onun arkasındaki şehitlik mevkii kutsal yerlerdendir. Küpeli mertlik dürüstlük ve misafir perverliğiyle tanınır. Küpeli'ye gelen hiçbir misafir açıkta kalmamıştır.

Küpelinin kültüründe halen orta Asyadan gelmiş olan Şaman gelenekleri mevcuttur. Ateşe su dökülmez, (ateşe su dökme ocağın söner) derler Şamanizm de güneş ve ateş kutsal bir varlıktır Şaman kültürünün bir uzantısı olan Japonlar bayrak semboli olarak eski bir Şaman geleneği olan ateşi yani güneşi kutsal kabul etmiş ve güneşin simgesini bayrağına koymuştur. Dağlama geleneği Yeni doğan çocuklar belli bir süre geçince karın bölgesine kızarmış iğneler batırılarak yatay ve dikey çizgiler oluşturulur. Küpelide yaşarken çocuk yaşımda bu geleneği banada uyguladılar bu bir şaman gelenegidir. Şaman kültürüne göre dağlama yapılanlar Orta Asyada ki belli bir Şaman soyunun devamı olduğunun izlerini taşır.

Ağaca bez bağlama geleneği Sekide bulunan ve kutsal kabul edilen ardıç ağacına dilekte bulunarak bez bağlanır.Sekiden geçerken kutsal kabul edilen bu ağaca bakacak olursanız bağlanan bezlerin bir flama gibi dalgalandığını görürsünüz. Eski nesil kadınlarda iki kaş arasına mavi bir nokta oluşturulurdu. Bu göz değmemesi için yapılırdı bu da eski bir şaman geleneğidir. Zamanla şamanizmin gelenekleri unutulmakta izleri silinmektedir. Şamanizm geleneğini taşıyan insanlar doğmatik düşüncelerin dışına çıkarak daha akılcı düşünmekte ve doğayla uyum içinde yaşayan daha naturalist bir kültür barındırmaktadır.

Küpeli'de ilkokul 1942 yılında iki aşamalı olarak eğitim öğretime başlamıştır. 1978 yılında orta okul açılmış 1991 yılında ilk okulla birleşerek ilk öğretim okulu olmuştur.

ÖRF VE ADETLERİMİZ

1-yaş olarak büyüklerimiz gelince ayağa kalkmak

2-yaş olarak büyükler konuşurken susmak

3-sesini yükseltmeden konuşmak

4-habersiz yemeğe misafir getirmemek

5-selamlaşırken yaş olarak büyüklerin elini öpmek

6-herkesle birlikte yemeğe başlamak

7-sofrayı hazırlayanın eline sağlık demek

ÖNEMLİ GÜNLER

1-askere gitme günü özel kutlama yapılır

2-ramazan bayramı

3-kurban bayramı

4-dini kandil günleri

5-sünnet düğünü gibi

EVLİLİK

genellikle görücü usulüyle olur

söz kesmede erkeğin ailesi herhangi bir şekilde kız ailesinden bir randevu isteyerek ziyarete geleceklerini bildirir.gün kararlaştırılır. kız tarafı beklenen günü bildirir.

genellikle akşam yemeğinden sonra ziyaret yapılır. erkek tarafı bu ilk ziyarette tatlı şeker ve çiçek ellerine alarak gelir.  ziyaret yapılınca önce havadan sudan konuşulur. sonra kahve içilir ve kahve içilirken evlilik konusnu konuşmaya geçilir.
kahve içildikten sonra erkek tarafından en kıdemli en yaşlı olanı kızı istemeye geldiklerini bildirir. allahın emri peygamberin kavliyle diyerek konuya girilir.....

kız tarafı töre gereği—hele bir düşünelim—der gençlerin aileleri önceden anlaşmış ise konu uzatılmaz.

KÜPELİ DE EKONOMİK YAPI

küpelinin ekonomik yapısı dört temel konu üzerin de yoğunlaşmıştır

1- tarım ve hayvancılık

2-sanayileşmiş ülkelere olan göç (nüfusunun yarıdan fazlası almanya hollanda belçika fransa gibi ülkeler de yaşar ve genellikle sanayi dalında fabrikalarda işçi olarak çalışır

3-küpeliden büyük kentlere göçmüş olanlar da genellikle ticaret devlet memurluğu ve çeşitli iş dalların da çalışmaktadır.

4-küpelinin osmanlı dönemin de çok önemli kuş besleme ekonomik yapısını oluştururdu. insanlar eski çağlardan beri kuş beslemeyi ve kuşları örneğin güvercinleri posta güvercini olarak kullanmayı öğrenmişlerdi. marko polo çine gittiğin de kubilay hanın vergi memuru olarak çalışmış ve neredeyse tüm çinin önemli bölgelerini ziyaret etmişti. marko polo yazıların da kubilay hanın 20.000 kadar posta güvercini beslediğini yazar. kubilay han bu güvercinlerin ayağına bağlı mesajları yazarak eğitilmiş güvercinlerle mesajlarını yollarmış.

osmanlı döneminde de aynı kuş besleme yöntemi haberleşme de kullanılıyordu. örneğin ali kuşcunun babası kuşlar birliği komutanı olduğu için adı ali kuşcu olarak kalmıştır. kuşlar birliğinde üç dört önemli kuş türü eğitilerek mesajları iletmek için kullanılırdı.

-güvercinler

-şahinler

-doğanlar

-kartallar

osmanlı ordusun da kuşlar birliğin de

güvercinlerle ilgilenen güvercinci başı

şahinlerle ilgilenen şahinci başı

doğanlarla ilgilenen doğancı başı

ve kartallarla ilgilenen kartalcı başı vardı.

küpeli rakımı yüksek olan bulunduğu coğrafya itibarı ile kuş yetiştirmeye son derece müsait bir yöreydi. burada yetiştirilen ve eğitilen güvercinler şahinler doğanlar ve kartallar iyi fiyatlarla kuş pazarların da satılır ve böylece küpelililer oldukça iyi bir gelir elde derlerdi. zamanla birçok ailede kuş besleme meslek haline geldi. uzun yıllar küpelililer kuş besleyerek giderek bu konuda ki bilgilerini artırdılar.hatta çeşitli kuş organizasyonları yaparak kuşlarını birbirleriyle yarıştırırlardı. kuşlar arasın da yapılan kuş dövüşü güvercinler arasın da yapılan hangisi daha çok fazla takla atma yarışları yapılırdı. bizler küpeli de yetişirken bu kuş yarışları seyrederdik. dünya da teknoloji ilerledi önce telgraf telefon radyo ve televizyon gibi teknolojik gelişmeler ortaya çıkınca küpeli de yıllarca insanların geçimini sağlamış olan kuş besleme işi de maalesef zamanla unutuldu. küpeli de yaşayan insanlar cumhuriyet dönemin de bile kuş besleme alışkanlığını devam ettiriyorlardı. mahallede dayımın beslediği 50 kadar güvercin vardı. almanya ya işçi olarak gidince güvercinler orta da kaldı yurt dışına çalışmaya giden birçok insan beslediği kuşlarını doğaya saldı. zamanla doğaya bırakılan güvercinler ve diğer kuş türleri vahşi olan türlerle çifleşince ortaya çok gelişmiş melez kuş türleri çıktı. özellikle sık sık takla atan güvercinler sürüsü küpeli kırsalının dağların da yaşar. bu bölgede yaşayan kuş türleri oldukça gelişmiş bir yapıya sahipler. biz eski nesiller küpeli köylülerimizin birçoğunun osmanlı dönemin de uzun yıllar kuş besleyerek geçindiklerini biliriz. eski küpelilerin birçok kuş türünü tanıdığını yüzden fazla kuş türü ismi kullandığını biliriz. yeni nesillerse değil kuş türlerini bu bölge insanlarını bir zamanlar kuş besleyerek geçindiklerini bile bilmezler. atalarımızdan bize miras kalmış olan kuşları tanıma kuşları besleme ve kuşları eğitme kültürümüz zamanla unutuldu. bu konuda birçok bilgim olmasına rağmen ancak bu kadarını yazıyorum. mahallesimüzde bulunan birçok aile cumhuriyetle birlikte besledikleri kuş ismini kendilerine soy isim olarak almışlardır. artık küpeli de kuş besleme kültürü unutuldu ama kuş besleyen aileler kendilerine kuş soy isimlerini alarak kuşların ismini hala yaşatıyorlar.

KÜPELİ YÖRESİNDE YAŞAYAN KUŞ TÜRLERİ

serçe

güvercin

kartal

doğan

bülbül

şahin

sığırcık

kırlangıç

akbaba

turna kuşu

kelaynak

baykuş

saksağan

dağ ispinozu

çalı kuşu

ardıç kuşu

kuzgun

atmaca

ibibik

pelikan

martı

saka

tarla kuşu

çayır kuşu

uzun kuyruk

dik kuyruk

kuyruk sallayan

arı kuşu

sinekkapan

ağaçkakan

puhu kuşu

karakuş

kerkenez

karabatak

balıkçıl

su tavuğu (kızılırmakta yaşar)

toy kuşu

uzunbacak

ibikli kuş

çulluk kuşu

sumru

ebabil kuşu (renkleri güzel olduğu için cennet kuşu da denir)

Küpeli nüfusu

1990 yılında yapılan nüfüs sayımında nüfusunun 2821 çıkmasından sonra Küpeli Belediye olmaya hak kazandı. Bunun üzerinde 1994 yılında 3 Muhtarlık ve belediye kuruldu. Mahalleler: Cumhuriyet Mahallesi, Yeni Mahalle ve Kale Mahallesidir.

Küpeli Nüfusunun büyük bir kısmı yurt dışında yaşamaktadır bunu sonucu olarak geniş otlaklar ve ziraat alanlarına sahip olmasına rağmen hayvancılık ve ziraatta önemli bir gerileme olmuştur. Son yıllarda ziraate ve pancar üretimine yeniden önem verilmeye başlanmıştır. Hayvancılıktaki gerileme devam etmektedir. Geçmişte 10 000 baş civarında olan büyük ve küçük baş hayvan sayısı 1 000 baştan aşağı düşmüştür.

Küpeli'den yurt dışına, Sarıoğlan'a ve Kayseri'ye çok sayıda göç olmuştur. Buna rağmen Özvatan İlçesinin en büyük beldesi olup Kayseri'de de adından söz ettiren her geçen gün gelişen modern bir yerleşim yeri durumundadır.

Osmanlı döneminde Küpeliden kırk kadar aile toplu halde Kayseri ilinin Gesi ilçesine Rumlardan boşalan yerlere yerleşmişlerdir. Gesili bazı eski nesiller bizim dedelerimiz küpeliden gelme derlerdi. Küpeliden Gesiye göç etmiş olanların soyundan gelen Doktor Nihat Demirkan seksen altı yaşında olup halen İstanbulda yaşamaktadır. Nihat bey dedesinden Küpeli hakkında duyduklarını anlattı. Bir zamanlar Küpeli kaynak suların bol olduğu şelaleler dolu bir köymüş.

Küpeli eskiden etrafı Rum köyleriyle çevrili olan bir yöredir. Özvatan da ki Rumlar A.B.D. Kanada ve Yunanistana göç etmiştir. Küpeli mahallesi etrafında ki Rumların boşalttıkları köylere Balkanlardan gelen göçmenler (muhacirler) yerleştirilmiştir. Örneğin Özvatan ilçesi yakınında ki Rumların yaşadığı Kiliseköy ün adı Kiseköy olarak değiştirilmiştir.

Osmanlı döneminde tanınmış Küpelili Aşık Ömer bir Osmanlı Ozanı ve halk şairidir. Edebiyata geçmiş şiirleriyle ve türküleriyle kültürümüzü zenginleştirmiştir.

Küpeli mahallesinden yurt dışına göç etmiş pek çok insan vardır.

Küpelilerin göç ettiği ülkeler

  1. Almanya (özellikle Remscheid'de 1450 civarında Küpelili var)
  2. Hollanda
  3. Belçika
  4. İsviçre
  5. Danimarka
  6. Kanada
  7. Avustralya
  8. Fransa
  9. A.B.D.
  10. Suudi Arabistan
  11. İsveç
  12. İngiltere
  13. Japonya
  14. Italya

Küpeliye komşu olan köy kasaba ve çeşitli yerleşim yerlerine uzaklığı

  Belde   Belde/Şehir/Yer Mesafe
  Küpeli   Üzerlik 6 km
  Küpeli   Özvatan 6,2 km
  Küpeli   Tuzla gölü 6,4 km
  Küpeli   Bucak 6,5 km
  Küpeli   Kizilpinar 7,7 km
  Küpeli   Taşlıkköy 8,8 km
  Küpeli   Kaleköy 11,6
  Küpeli   Karpinar 11,7
  Küpeli   Yozgat il siniri 15,0 km
  Küpeli   Sarıoğlan 16,5 km
  Küpeli   Karaözü 17,5 km
  Küpeli   Felahiye 17,6 km
  Küpeli   Sivas il siniri 21, 0 km
  Küpeli   Kayseri merkez meydan 48,0 km
  Küpeli   Ankara 266,0 km
  Küpeli   Antalya 510,0 km
  Küpeli   Istanbul 616,0 km
  Küpeli   Izmir 754,0 km
  Küpeli   Remscheid (Almanya) 2690,0 km
  Küpeli   New York (A.B.D.) 8650,0 km
  Küpeli   Brüksel (Belçika) ? ;-)

Küpelide bulunan Soy isimler

Küpeli şivesi

Küpeli beldesinde kullanılan şivenin Batı Anadolu ağızları içindeki konumu Prof. Dr. Leyla Karahan'ın Anadolu Ağızlarının Sınıflandırılması (Türk Dil Kurumu yayınları: 630, Ankara 1996) adlı çalışmasına göre Batı Gurubu 8. alt gurubta sıralanmıştır:

Küpelilerin şivesinde kullanılan kelimeler

aba - anne

ana - anne

arapaşı - hamurun kaynatılarak tepsiye dökülmesi ile elde edilen ettli çorba ile yenen yemek

astap - çamaşır giysi

ame - hala

avrat - hanım

ayeti kürsü duası - hanifi mezhebinden olanların inandığı yazılı olarak eve asınca ve her gün okuyunca cennete gitme duası

hanifi, şafii, maliki ve hanbeli; her mezhep kendilerine mahsusu olan duanın her gün okunması ve bu duanın eve asılması ile cennete gideceğine inanır.

hanefi mezhepten olanlar ayeti kürsü duasını evine asar ve her gün bu duayı okursa cennete gidermiş

şafi mezhebinden olanlar yasin suresi duasını evine asar her gün bu duayı okursa cennete gidermiş

küpeliler hanifi mezhebinden olduğu için eskiden hemen her evde ayeti kürsü duası asılı idi

bakla - fasulye

bakraç - su doldurulan kova

bıldır- geçen yıl

bismillahirahmanirahim euzi billa şeytanniracim - türkçesi şeytanı taşlarım Allahın adıyla başlarım demek eski küpeliler bu duayı iki değişik niyetle okurlardı

1- gece falan korku anında şeytan kaçırma duası olarak

2-yemeğe başlarken veya bir işi yapmaya başlarken şeytanı lanetleyip Allahın adıyla o işi yapmaya başlamak için

bulamaç - yöresel bir yemek türü

buraal - buraya gel

camuz - manda

cıranı - yufkadan daha kalın ve daha küçük hazırlanmış ekmek türüne verilen ad.

çalhana- ayran

çelik çomak oynamak- konserve tenekesi ve sopalarla oynanan mahalli bir oyuna verilen ad

çimmek - yıkanmak

davar - koyun keçi gibi ufakbaş hayvan sürüsü

deynek veya değnek - odun çubuk

dıgız- sert

dinelmek- ayakta durmak

döşek - yatak

ebe - babaanne veya anneane

elinin körü - kızılan insana söylenen söz

çerçi - eşekle atla dolaşan seyyar satıcı

çot - çolak

çömçe - kepçe

cücük -civciv

çaput - bez parçası

çörek - pohçaya benzer şeilde yapılan

daş - taş

davar - koyun keçi gibi küçükbaş hayvanlara verilen isim.

dulda - gölgeli rüzgarsız yer

essah- doğru gerçek

emmi -amca

erinmek- üşenmek

firik - civcivin büyük hali , tavugun kücük hali

gadasını almak - sevdiğini belirten bir ifade

geleni-tarla faresi

gıdık -çene altı

gözelağa - kayına verilen isim

güğüm - su kanan kap

gümpür - patates

hasbin Allaı veni vel vekil - kızınca söylenen bir deyim

hatça - hatice

hızır reis - hırıstiyanlarda noel baba insanlara mal para ve hediyler dağıtılır müslümanlarda da hızır reis yardıma muhtaçlara arzuladıklarını verir

irecep - recep

katık - azık

kaşağı - büyükbaş hayvanların vucut kıllarını taramak için kullanılan demir tellerden oluşan tarak

kavurga- kavrulmuş buğday bazen içine çedene de karıştırılır

kefen - dikenli bitki türü kışın soba yakma da kullanılır

kenef - tuvalet

kenef ağızlı -ağzından devamlı kötü söz çıkan insanlara söylenen bir deyim.

la havle vella kuvvet ella billa -eskiden bazı küpeliler kızınca bu duayı okurlardı anlamı belayı defetme duasıdır. insan bir sorunla başa çıkamayınca bu duayı okuyarak yaradana içini döker ve Alahım bu belayı sana havale ediyorum anlamında bu duayı okurdu.

lokman hekim - kuranda adı geçen doktorun adı insanlara şifa veren hastalıkları iyileştiren doktor kimilerine göre hipokrat islam kültürüne lokman hekim olarak geçmiştir.

mal - inek camız gibi büyükbaş hayvanlara verilen ad

mıh - çivi

mintan -gömlek

minever - münevver

münker ve nekir - islam dininde insanlar ölünce mezar da günah ve sevapları sorgulayacak olan meleklerin isimleri

muska - din adamlarının kâğıtla yazıp üçgen şekle getirerek bezle diktiği kuran ayetleri yazılı tılsımlı takı

eskiden bazıları elbiselerine çatal iğne ile tutturulmuş muska ile dolaşırdı hatta bazı küpelilerin iki üç ve dört muska ile dolaştığı bile olurdu din adamlarını yazdığı tılsımlı muskalar genellikle şeytanın şerrinden korunmak göz değmesinden korunmak hastalıktan korunmak gibi maksatlarla kullanılırdı bazı insanlar kurşun geçirmez muskaların bile olduğuna inanırdı kurşun geçirmez muskası takanlara kurşun falan işlemezmiş

nacak -balta

nazar boncuğu - eskiden küpelili kadınların göz değmesin diye üzerlerine taktıkları cam şeklinde insan gözüne benzer boncuk

nodul - eşeği yürütmek için küçük tahta içine gömülmüş çivili sopa avuç içine sığacak kadar küçük

norüyong - ne yapıyon

nırıidiyon - nereye gidiyorsun

omaç - pekmez yufka yoğurt vs karıştırılarak yapılan yöreye mahsus yemek türü adı

ötace - obür taraf ( diger mahalle anlaminda kulanulır )

pısırık- çekingen

pisik - kedi yavrusu

pürçüklü- havuç

iramis veya feramis -rasim

sele - çamaşır sepeti

siddi - amca/dayı karısı

sirkenni - kalın yufka arasına konan ıspanak et veya patatesle yapılan yöresel pişmiş yemek türü

süleman - süleyman

sokum- yufkadan yapılan dürüm

sorutmak-gülmeden durmak

şimşir- parlak

tiltili - pişmaniyeye benzeyen küpeli yöresine ait yapılan tatlı türü

ümüğünü sıkmak -hasmını rakibini tuş etmek gibi bir deyim olarak kullanılır

yil - rüzğar

yıldızname - din adamlarının baktıkları bir tür fal insanların kaderinin bu falda yazılı olduğuna inanılırdı eskiden birçok küpelili kadın çocuklarının ve kendinin gelecekte başına gelecekleri akıbeti öğrenmek için din adamlarına gider ve para karşılığında yıldızname falına baktırırdı.küpeli de görev yapan birçok din adamı (imam) para karşılığında yıldızname falına bakarak tatlı kazanç elde ederlerdi. din adamlarının en çok kullandıkları yıldızname fal kitabı İbni Sinadan kalanıdır.

yunmak - yıkanmak

Küpeli yöresinde sıkça kullanılan Atasözleri

Küpeli yöresinde genel özellikler

Küpeli yöresinde hüküm sürdüren uygarlıklar

  1. HATTİLER HATTİLERE İLİŞKİN PEK YAZILI KAYNAK BULUNMAMAKTADIR HİTİT EL YAZMALARINDA ANADOLUYA HATTİ ÜLKESİ DENDİĞİ ANLATILMAKTADIR HİTİTLERİN BAŞKENTİ HATTUŞAŞ DA HATTİLERİN BAŞKENTİ ANLAMINA GELİR.
  2. HİTİTLER
  3. KAPODAOKYA KRALLIĞI (BÜYÜK İSKENDERİN KURDUĞU KRALLIKTAN SONRA ORTAYA ÇIKAN YENİ DEVLETE VERİLEN AD)
  4. GÜNEY KAPODOKYA KRALLIĞI (KAPODOKYA KRALI DEVLETİ İKİ OĞLU ARASINDA İDARE OLARAK BÖLÜŞTÜRDÜ.
    1. KUZEY KAPODOKYA KRALLIĞI BAŞKENTİ TRABZON
    2. GÜNEY KAPODOKYA KRALLIĞI BAŞKENTİ İSE KAYSERİ OLDU.
    3. KAYSERİ VE TRABZON İSMİ KAPODOKYA KRALLIĞINDAN KALMA BİR İSİMDİR.
  5. ROMA İMPARATORLUĞU
  6. BİZANS İMPARATORLUĞU
  7. SELÇUKLU DEVLETI
  8. OSMANLI İMPARATORLUĞU
  9. TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ

ANADOLU KELİMESİ RUMCA DOĞU ANLAMINA GELEN ANATOLE KELİMESİNDEN TÜREMİŞTİR BU SÖZCÜK RUMCA ANATOLLEİN DOĞMAK FİİLİNDEN GELİR DOĞU ÜLKESİ ANLAMINA GELEN ANATOLİA ROMA DÖNEMİNDE 7. YÜZYILDA AFYON ISPARTA KONYA KAYSERİ İÇEL YÖRESİ İÇİN KULLANILMIŞ İDARİ YÖREYE VERİLEN İSİMDİR YANİ BU BÖLGE ADI ANATOLIAN OLAN BİR EYALETTİR. SONRA LATİNLER ANATOLİA YA KAPODOKYALILARIN VERDİĞİ MİCROASİA DEYİMİNİ ASİA MİNOR (KÜÇÜK ASYA) LATİNCE OLARAK DEĞİŞTİREREK KULLANMIŞLARDIR.KAYSERİ İLİ VE KÜPELİ KÖYÜ BU ANATOLIAN EYALETİNİN TAM ORTASINDA YER ALMAKTADIR.

Küpeli yöresinde konuşulmuş uygarlık ve konuşulan diller

Kayseri yöresine yerleştirilmiş çerkes nufus oranı da epeyce yoğundur çerkezce genel olarak kafkas dillerine verilen genel bir isimdir.

sarıoğlan ilçesine de Balkan göçmenleri getirilmiştir Bulgarlara verilen isimde pomaktır müslümanlığı benimsemiş bazı pomaklar (bulgaristanlılar) Sarıoğlan yöresine yerleştirilmiştir

bu iki kültürde çerkez kafkas kültürü ve pomak bulgaristan kültürü yöre halkıyla kaynaşmıştır. Küpeli mahallesinden çerkez ve pomak kökenli göçmenlerle evlenen birçok insan vardır.

ANADOLUDA HÜKÜM SÜREN DİLLERİN HEPSİDE İZLERİNİ BIRAKMIŞLARDIR.

Hititçeden bugüne kadar günümüze kalan kelimeler ve kaynakları

Kapadokya krallığından kalan isimler

Bütün bu şehir isimleri kapadokya krallığından kalmıştır.

Dünya da ırkların en fazla karıştığı yer Anadoludur burası Asya Avrupa ve Afrikanın kesiştiği yerdir insanlık ırkı en çok bu yörede birbirine karışmıştır. Küpeli de Anadolunun merkezindedir. Burası hem insanların genetik olarak Karıştığı hem de kültürlerin sentezlendiği bir araya geldiği yer olmuştur.bu yöre de birçok uygarlığın izlerini konuşma dilinde bulmak mümkündür.

Türkçe ve Isveççede ortak ya da benzeri kelimeler

İSVEÇÇE --------- TÜRKÇE

Inançlardan veya mitolojiden kalan kelimeler

Hititçe

HİTİTLER DÖNEMİ TANRILARI tanrıların sayısı 1000 kadar Hititler bin tanrılı ülke olarak da kil tablet yazılarında geçer

Hititler ana tanrıçaya dua eden anaerkil bir toplumdu. Ana tanrıçaya yönelerek yapılan ibadet zamanla isim değiştirerek

KIBELA kelimesinin E harfi kısaltılarak KIBLA olmuştur.

Daha sonra da KIBLA kelimesi değişime uğrayarak KIBLE olmuştur ve bu haliyle de Müslümanlığa geçmiştir

ayrıca kıbela kelimesi değişime uğrayarak önce kıbel daha sonra da sıbel ve sibel olmuştu. Sibel ismi kök olarak hititlerin ana tanrıçası olan KIBELA dan türemiştir ve güzel kadın anlamındadır

Yunanca

Yunancaya ZEUS olarak geçmiştir tanrıların tanrısı

Latinceye ise DEUS olarak geçmiştir tanrılar tanrısı

Kapadokya kırallığı

KAPODOKYA KRALLIĞI DÖNEMİNE AİT TANRILAR tanrıların saysı 30 000 kadar

Misir kültüründeki tanri isimleri

KÜPELİ (ANADOLU) YÖRESİNDE HÜKÜM SÜREN TANRI SAYISINA GÖRE İMPARATORLUKLAR

KÜPELİ (ANADOLU DA) SİLSİLEYLE DEĞİŞEN TANRILAR TANRISININ İSİMLERİ

KÜPELİ (ANADOLU DA) UYGARLIKLARA GÖRE DEĞİŞEN GÜZELLİK TANRIÇASI İSİMLERİ


Küpelinin nüfus gelişimi

  Tarih   Nüfus
  1930   1205
  1945   1588
  1950   1715
  1960   1825
  1965   1995
  1970   1929
  1975   1774
  1980   2067
  1985   1648
  1990   2593
  2000   2382
  2004   1646
  2007   717
  2008   689
  2009   678
  2010   614
  2012   385
This article is issued from Vikipedi - version of the 9/23/2016. The text is available under the Creative Commons Attribution/Share Alike but additional terms may apply for the media files.