Osmanlı toplumu
Osmanlı İmparatorluğu Kültürü |
---|
Görsel Sanatlar |
Sahne Sanatları |
Diller ve edebiyat |
Spor |
Diğer |
|
Osmanlı toplumu, Osmanlı İmparatorluğu bünyesinde yaşamış halkların bütününü ifade eder. Toplum, müslüman ve müslüman olmayan "millet"lerden oluşuyordu.[1] Gayri müslimler ayrıca "cizye" vergisi ödemek dışında toplumdan bir ayrıma tabi değildi. Müslüman toplumun yaşantısı şeriat ile şekillenirken farklı milletlerin din ve örflerine göre mahalli yaşam tarzlarını koruma imkanı vardı.[2] Toplumu yönetenler ve yönetilenler olarak, art zamanlı şekilde, iki sınıfa ayırmak mümkündür. Sınıflar arası geçiş yasak değildir, ancak sınırlı tutulmuştur.[3]
Toplumsal sorunlar
Katip Çelebi'ye göre: "insansız mülk olmaz, ordusuz halk olmaz, parasız ordu olmaz, halk olmadan da para olmaz." Halk ile devletin ilişkisine dair özet bir yorum getirir.[4] Halk vergi ve asker kaynağıdır. Ulema, kan ile özdeşleştirilir. Asker, balgam; tüccar, safra; yapısı süfli toprakta olan reaya da sevda derecesindedir.[5] Katip Çelebi ve Naima insanın geçirdiği bedensel aşamaları devletin de geçirdiğini savunmuştur. Gelişme, kemalat ve yaşlılık dönemleri ile devleti betimlemeye çalışmışlardır. Koçi Bey ve Lütfi Paşa kendi döneminde toplumdaki bozuklukları ve askeri yapıdaki aksaklıkları tahlil etmişlerdir. Mustafa Ali toplumun gerilemesini yolsuzluk, sorumsuzluk, adaletsizlik, harem kadınları ile ağaların siyasete etkisi gibi nedenlere bağlamıştır. Fleischer'e göre Osmanlı'da toplumsal sarsıntının bazı simgeleri: I. Süleyman'nin Şehzade Mustafa'yı idam ettirmesi, II. Selim'in mutlak otoriteyi Sokullu Mehmet Paşa'ya bırakması, rüşvete göz yumulması sayılabilir.[6]
Yöneten ve yönetilen ayrımı
Osmanlı'da belirsiz biçimde bir toplumsal sınıflandırma mevcuttur. Katı ve kesin bir sınıflar ayrımı bulunmamakla birlikte zaman içinde değişen ve Meşrutiyet sonrasında yok olan bir ayrımdan söz edilebilir. Sina Akşin'e göre şöyle bir sınıflandırma yapmak mümkündür:[7]
|
|
Yönetenler (Beraya)
- İlmiye (Şer ehli): Din, eğitim ve hukuk ihtisası olan kişilerdir. Divan üyeleri şeyhülislam ve kazasker bu sınıftadır Kadılar, müderrisler, muallimler, hocalar, müezzinler bu sınıfa mensup olanlar arasındadır. Medrese tahsili almışlardır.
- Kalemiye (Kalem ehli): Maliye ve yazı işleri ile ilgili bürokrasi sınıfıdır. Divanıhümayun üyelerinden defterdar, nişancı, reisülküttap bu sınıfta yer alır. Divan katipleri bu sınıfa mensup vazifelilerdir. Genellikle Enderun Mektebi çıkışlı kişilerdir.
- Seyfiye (Kılıç ehli) Yönetim, idare ve askeri alanda görev yapan kişilerdir. Sadrazam, vezirler, kaptanı derya, yeniçeri ağası bu sınıfta yer alır. Beylerbeyi, sancak beyi, subaşı bu sınıftandır. Genellikle Enderun Mektebi çıkışlı kişilerdir.
Yönetilenler (Reaya, Tebaa)
Yaşam ortamına göre
Köy
Nüfusun çoğunu köylüler oluşturmaktaydı. Çiftçi kendisine verilen toprağı işleyip vergisini Tımarlı Sipahiye veya bir vakfa verirdi. Köylü, toprağı üç yıl üst üste boş bırakıp işlemezse “Çiftbozan” adıyla vergi öderdi. Bundaki amaç üretimi arttırmak, toprağın boş kalmasını önlemekti. 16. yüzyılın sonlarında tımar sisteminin bozulması ile “İltizam sistemi” yaygınlaştı. İltizam sistemi sonucunda reayanın durumu kötüleşti. Köyden kente göçler başladı. Bu göçlerle; şehirdeki sorunlar artmaya, köyler boşalmaya ve tarım üretimi azalmaya başladı.
Şehir
Osmanlı şehirleri her türden malın ticaretinin yapıldığı, sanayi işletmeciliğinin var olduğu ve çeşitli sosyal kurumların örgütlendiği; idari, askeri ve dini işlerin görüşüldüğü yerleşim merkezleridir. Osmanlı şehir halkını; Askerler, Tacirler (tüccarlar) ve Esnaflar (Ahiler) oluşturuyordu.
Göçebeler (Konargöçerler)
Yörük olarak da adlandırılan bu insanlar hayvancılıkla geçimlerini sağlıyorlardı. Devletin kendileri için düzenlediği kanunlar çerçevesinde hayatlarını sürdürüyorlardı. Devlet göçebelerden; Adet-i Ağnam, Ağıl resmi, Kışlak ve Yaylak adlı vergileri alırdı. Devlet göçebelerin vergi ve asker toplamada sorun olmaları nedeni ile onları yerleşik hayata geçirmeye çalışmışsa da başarılı olamamıştır.[8]
Ekonomik yapı
Osmanlı'da zengin sınıf gerek vakıf anlayışı, gerekse devletin iktidar kaygısı ile fazla büyümemiştir. Ancak devlet görevlilerinin imkanları çoktu ve genellikle zengindiler. Bürokratlar Osmanlı toplumunun en zengin ve kudretli sınıfıdır. Prof. İnalcık'a göre; "1500'lerde bir sancak beyinin yıllık geliri 4 bin 12 bin düka altını arasında değişiyordu. Oysa aynı dönemde Bursa'nın zengin bir tüccarı dört bin altın servete nadiren sahipti" .[9] Çok küçük bir bürokratlar sınıfı padişah ailesinden sonra, en zengin kesimi oluşturuyordu. Ardından yabancı tüccarlar ve müslümanlar geliyordu. Örneğin: Lütfi Barkan'ın 1528'de Rumeli'deki dört sancakta tespit ettiğine göre: toplam gelirin % 35'i padişahın haslarına, % 54'ü tımar ve zeamete, % 7'si sancak beyleri hassına ve ancak % l'i mülk ve vakıf araziye aittir. Merkezi devlet toplam gelirin ancak % 37'sine el koyabilmekte, artan kısmı eyaletlerde kalmaktadır. Bu da devletin militarist ve sürekli seferberlik halinde olmasından ileri geliyor.[10]
Tarihsel süreçte toplum yapısı
Kuruluş Devri
Selçuklu devrinde çok sayıda Oğuz Türkleri İran'a, Azerbaycan'a, Anadolu'ya ve Suriye'ye yayıldı. İlk kurulan devletlerin ideolojik yönelimi ve yönetim biçimi Arap ve İran-İslâm geleneklerine dayanıyordu. Ordunun çoğunluğunu hayvancılığa dayalı, yarı göçebe Oğuz Türkleri oluşturuyordu. Sivil ve mali idarede İranlı vezirler ve kâtipler, kültür yaşamında İranlı ve Arap şair ve yazarlar, medreselerde Arapça'yı benimsemiş alimler ağır basıyordu. Günlük hayatın dili Türkçe idi. Yönetim ve edebiyat alanlarında Farsça, medreselerde Arapça yerleşmişti.[11] Medreselerde yetişen kadılar, ülkenin çeşitli yörelerinde şeriat hükümlerini uyguluyordu.Sınır bölgelerinde Müslüman olmakla beraber iç Asya geleneklerini sürdüren Türkmen hayat biçimi ve töresi yaygındı. Hayvancılık yapan Türkmenler, kışın ovada, yazın yaylada otlak arayarak yarı yerleşik yaşam sürüyorlardı. Ayrıca Bizans bölgelerine yapılan akınlardan alınan ganimetler de önemli gelir kaynağıydı. Ahiler ticarete hakim oldular şehirli halkın dayanışmasını, hatta tehlikeli anlarda örgütlenerek savunma ve korunmasını sağladılar. Ayrıca siyasal dağınıklık dönemlerinde Anadolu'nun toplumsal dinginliğin korunmasına yardımcı oldular.
Yükseliş
On dördüncü yüzyıla gelindiğinde devlet küçük bir uç toplumundan başlayıp, hoşgörülü ve adil bir yönetim sayesinde, Tuna'dan Kızılırmak'a uzanmıştı. Adalet ve müsamaha, Balkanlar'da ortodoks idarelerden ele geçirilen yörelerin elde kalmasını sağlıyordu.Devletin ve toplumun hukuksal temelini, şeriat oluşturmaktaydı. Ancak örfi kurallar da göz ardı edilmiyordu.[12] Vergi düzenini açıklayan en eski Osmanlı belgeleri on beşinci yüzyıldadır. Yeni ele geçirilen yörelerdeki düşük vergiler yerel halkın Osmanlı'yı tercih sebebiydi.[13]
Asker dışındaki halk, "reaya", devlete vergi ödemekteydi.Osmanlı siyasal uygulamasında asker ve reaya kesin kurallarla ayrılmıştı.[11] Reayanın reaya olarak kalması ve asker çocuklarının asker olması teşvik ediliyordu.Sultan Süleyman'ın sadrazamlarından Lütfi Paşa Asafname isimli eserinde "Reayadan olup ata ve dededen sipahizade olmayanı sipahi etmemek gerek. Kapı açılınca herkes reayadan kaçıp sipahi olur." demiştir.[13] Toplumsal köken, yetişme koşulları ve resmi görev bakımından askeri sınıf: kılıç ve kalem ehli olarak ikiye ayrılmaktaydı. Gayri müslim halk müslümanlardan farklı olarak cizye vergisi ödemekteydi. Cizye dışında Osmanlı vatandaşları arasında fark yoktur. Şehirli, göçebe ve köylü halkın vergilendirilme biçimi değişiklik gösterir.[14]
Sina Akşin Klasik dönemde toplumu şöyle tasnif eder:[15]
- I. Yönetenler (askerîler) sınıfı A. İcraî Askeriler 1. Maaşlılar 2. Zaimler ve tımarlı sipahiler B. Ulema
- II. Yönetilenler (reaya) sınıfı A. Kentliler 1. Lonca esnafı 2. Tüccar ve sarraflar B. Köylüler C. Göçebeler
Toplumun farklı noktaları ortak paydada birleştirilmeye çalışıldı. Hiçbir unsurun baskın olmasına, iktidarı ele geçirebilmesine imkan tanınmıyordu. Örneğin: tüccarlardan çok zenginleşen biri olursa, müsadere yoluyla mallarına el konuluyordu. Belli bir bölgede güçlenen halk, boy, oba olursa hemen tehcir edilir. İktidar imkanı kaldırılırdı. Ziya Gökalp devşirme çocukların yüksek yönetici oldukları Enderun ile medreseleri karşılaştırırken, birincisinin Türk olmayanı alıp Türk yaptığını, ikincisinin Türk'ü Arap haline getirdiğini söyler.[16] Enderun'da dil Türkçe iken, ilim ve medrese dili Arapçaydı. Askeri sınıfta Müslüman kökenliler yerine hristiyan devşirmeler tercih sebebiydi.[17] Genellikle ülkenin padişahtan sonra en zengin ikinci adamı sadrazamdı. Sadrazam çocuklarının yerleşebildiği devlet makamına hristiyan bir çobanın çocukları da gelebilmekteydi. Tüccar sınıfının büyümemesi için çaba gösterilmiştir. Yalnızca şehirler arası ticareti yürüten lonca üyelerine imkan veriliyordu. Özel teşebbüsün kapital olmasının önü engellenmiştir. Köylüler göçebelere tercih edilmiştir. Köylülerin yeri yurdu belliydi ve vergi ödemekteydiler. Göçebeler ise adresi belli olmayan, vergi ve asker konusunda sıkıntılı, silahlı ve üstüne fazla varılamayan bir kesimdi. Göçebeleri köylüye dönüştürmek Osmanlılar'ın en büyük uğraşlarındandır.[18]
Duraklama ve gerileme
Coğrafi keşiflere ve batıda gerçekleşen teknolojik gelişmelere ayak uyduramayan devlet iç işlerinde isyanlarla uğraşmak zorunda kalmıştır. Bu dönemde artan vergi yükü ve enflasyon nedeniyle devlet- halk çatışması baş göstermiştir. Ayanlar bu dönemde devlet erkini yerel olarak temin etmişlerdir. Dünyada değişen ticaret yolları ve alternatif üretim biçimleri Osmanlı halkını ekonomik zorluğa soktu.[19] Eğitim alanında 1700'lerde batı usulü ile tanışıldı.[20] 3. Selim ve 2. Mahmut gibi padişahlar toplumu batı yöntemiyle geliştirmeye uğraştılarsa da bunlar tabana yayılmadı.
Tanzimat sonrası
Tarihî nüfus | ||
---|---|---|
Yıl | Nüfus | %± |
1520 | 11.692.480 | — |
1566 | 15.000.000 | %+28.3 |
1683 | 30.000.000 | %+100.0 |
1831 | 7.230.660 | %−75.9 |
1856 | 35.350.000 | %+388.9 |
1881–93 | 17.388.604 | %−50.8 |
1905 | 20.884.000 | %+20.1 |
1906 | 20.975.345 | %+0.4 |
1919 | 14.629.000 | %−30.3 |
Tanzimatta sanayileşme atılımları görülse de bu çabalar olgunlaşmaz.[21] Batılı güçler karşısında kendini muhafaza etmeye çalışan imparatorluk toplumsal hayatı düzenleyici tedbirler almaya çalıştı. Gayri müslim halk için büyük düzenlemeler yapıldı. Genellikle batı güdümünde gelişen olaylar sonucunda memur olma hakkı, eşit vergi, askerlik gibi hususlarda tanzimat yapıldı.[22]
Ayrıca bakınız
- Osmanlı'da eğitim
- Osmanlı İmparatorluğu'nun iktisadi yapısı
- Osmanlı İmparatorluğu'nun ekonomik tarihi
Galeri
- Bayezid'in tahta çıkışı, 15. yy.
- İstanbul'da heyeti uyku ilerde dapibus ydi eject
- Surname-i Vehbi, 1582
- Minyatür atölyesi, Talikizade, 1609
- Takiyüddin'in Rasathanesi 17. yy. sonu
- Sultan Ahmet ulema ile yemek yiyor, 17. yy,Levni
- 1710'da İstanbul
- 18. yüzyılda kadınların müzik meclisi
- 18.yy.Yirmisekiz Mehmet Sait Paşa
- Közbekçi Mustafa Ağa ve maiyeti, 18.yy.
- 18.yy. da bir kadın eşi hakkında Kadı'ya şikayette bulunuyor
- 18.yy. dansçı, Levni
- 3. Ahmet ve şehzade, 18. yy. ikinci yarısı
- 3.Selim'in cülusu, Konstantin Kapıdağlı
- Türk, Ermeni, Rum kadınları, 1825
- Pazar, 1851
- Çarşı, 1878
- 1873'te Selanikli kadınlar
- Bir çizime göre Osmanlı giyimi
- Göksu'da Sefa, Fausto Zonaro 19.yy
- 1912'de Osmanlı mülteciler
- Son halife Abdülmecit tarafından yapılan, Haremde klasik müzik icrası, 1915
İleri okuma
- İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, cilt III - 2. Kısım (Türk Tarih Kurumu yayını, Ankara 1954)
- Ömer Lütfi Barkan, Osmanlı imparatorluğunda Çiftçi Sınıflarının Hukukî Statüsü, Ülkü dergisi sayı 49-59 (Ankara 1937-38)
- Ö. L. Barkan, Çiftçi Sınıfları, Ülkü, sayı 58, s. 259 ve sayı 53,
- İ. H. Uzunçarşılı, Osmanlı imparatorluğu Teşkilatı, (Türk tarihinin anahatları eserinin müsveddeleri, Seri 3, No: 14, İstanbul 1935)
- Sencer Divitçioğlu, Asya Tipi Üretim Tarzı ve Osmanlı Toplumu, (IÜF yayını, İstanbul, 1967)
- Muzaffer Sencer, Dinin Türk Toplumuna Etkileri, s. 186 (İstanbul 1968)
- Halil İnalcık, Tanzimat, (Tarih araştırmaları) 1940-1941, DTCF tarih enstitüsü neşriyatı, N. 4, s. 237-260
- Berkes, Niyazi, Türkiye’de Çağdaşlaşma , yay. haz. Ahmet Kuya ş, 6. B., İstanbul, Yapı Kredi Yayınları, 2004.
- Goffman, Daniel, Osmanlı Dünyası ve Avrupa: 1300–1700 , Çev: Ülkün Tansel, İstanbul, Kitap Yayınevi, 2004.
- Kantemir, Dimitri, Osmanlı İmparatorluğu’nun Yükseliş ve Çöküş Tarihi , C. II., 6. B., Çev: Özdemir Çobanoğlu, İstanbul, Cumhuriyet Kitapları, 2005.
- Karal, Enver Ziya, Büyük Osmanlı Tarihi , C. I., Ankara, TTK Yayınları, y.y.
Kaynakça
- ↑ http://sablon.sdu.edu.tr/fakulteler/iibf/dergi/files/2003-2-16.pdf
- ↑ http://acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/1220/1813.pdf
- ↑ http://webftp.gazi.edu.tr/hukuk/dergi/8_12.pdf
- ↑ Ayhan Bıçak, Türk Düşüncesi, Dergah Yayınları, s.322
- ↑ Katip Çelebi, Bozuklukların Düzeltilmesinde Tutulacak Yollar, Kültür Bakanlığı, 1982, s.22-23
- ↑ Ayhan Bıçak, Türk Düşüncesi, Dergah Yayınları, s. 322-326
- ↑ Sina Akşin, Osmanlı-Türk Toplumundaki Sınıf Yapısı Üzerine bir Deneme, Toplum ve Bilim. 2. sayı, 1977
- ↑ ekrembugraekinci.com/makale.asp?id=436
- ↑ H. İnalcık, Ottoman Empire s.115
- ↑ İlber Ortaylı,Türkiye Teşkilat ve İdare Tarihi,s. 130
- 1 2 Halil İnalcık (1996). Osmanlı İmparatorluğu - Toplum ve Ekonomi. Eren Yayıncılık. s. 1-15. ISBN 9757622095.
- ↑ http://sablon.sdu.edu.tr/dergi/sosbilder/dosyalar/16_1.pdf
- 1 2 Kollektif. Türkiye Tarihi 2 Osmanlı Devleti 1300- 1600. Cem Yayınevi. s. 57. ISBN 9754065640.
- ↑ http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/26/1027/12426.pdf
- ↑ Türkiye'nin Tarihi, Sina Akşin, s.23
- ↑ http://www.cumhuriyetarsivi.com/katalog/192/sayfa/2006/4/15/2.xhtml
- ↑ Türkiye'nin Tarihi, Sina Akşin, s.27
- ↑ tdae.ege.edu.tr/files/dergi_12/28.pdf
- ↑ http://www.turkiyat.selcuk.edu.tr/pdfdergi/s17/hulur.pdf
- ↑ http://www.egitim.aku.edu.tr/ergun1.htm
- ↑ "Tanzimatta Osmanlı". 4 Mart 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. http://web.archive.org/web/20110304143107/http://iibfdergi.cumhuriyet.edu.tr:80/archive/tanzimat%20d%C3%B6neminde%20osmanl%C4%B1%20b%C3%BCrokratik%20yap%C4%B1%20ve%20d%C3%BC%C5%9F%C3%BCncesinin%20de%C4%9Fi%C5%9Fimi.pdf. Erişim tarihi: 12 Ocak 2014.
- ↑ http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/19/1335/15451.pdf
|