Misis
Misis antik kenti (Mopsuestia), Ceyhan Nehri kenarında, tarihi İpek Yolu üzerinde kurulmuş, Adana'dan sonra gelen ikinci bir geçit durumundadır.
Misis'in tarihi, antik kentin üzerinde bulunduğu ve Neolitik Çağ'la tarihlenen höyük ile başlar. Misis'i Truva kahramanlarından Mopsos'un kurmuş olduğu söylenmektedir. Hitit, Asur, Makedonya ve Selevkosların eline geçmiş, Roma ve Bizans devirlerinde de önemli bir merkez olmuştur. M.S. 8. yüzyıldan itibaren Abbasiler döneminde yeniden imar edilmiştir. 965'te yeniden Bizans'a geçen kent, sırasıyla 1082'de Anadolu Selçukluları'nın eline geçse de daha sonra Antakya Prensliği, Bizans ve Kilikya Ermeni Krallığı arasında el değiştirmiş ve 12. yüzyılın sonunda burası Kilikya Ermeni Krallığı'na bağlanmıştır. 14. yüzyılın başlarında Memlüklerin eline geçen ve günümüzde bu bölgede yaşayan Yörük aşiretlerinin yerleştiği kent, Memlüklere bağlı Ramazanoğlu Beyliği'nce yönetilmiştir. 1517 yılından sonra Osmanlı Devleti'nin hâkimiyetine giren ve 1602'ye kadar Ramazanoğullarının yönettiği Misis'te bugün ayakta kalmış olan eserler M.S. 4. yüzyıla ait bir bazilikanın mozaik taban döşemeleri, dokuz gözlü bir taş köprü, akropol deki surlar, su kemerleri ve hamam kalıntıları ile ve Selçuklu ve Osmanlı döneminden kalan Havraniye Kervansarayı ve tek kubbeli mescittir. Beldenin bugünkü adı Yakapınar'dır.
Ayrıca Misis'te Lokman Hekim'in Misis Köprüsü'nden geçerken ölümsüzlük ilacını kaybettiği, Yedi uyurlardan Karataş Dedenin Mezarınında burada bulunduğu rivayet edilmektedir.