Hasan Sabbah

Hasan Sabbah
Doğum 1050'ler (11.yy ortaları)
Ölüm 12 Haziran 1124
Milliyet Fars[1][2][3][4]

Hasan Sabbah (Farsça: حسن صباح, Hasan Sabbāh) ya da (Arapça: el-ḥasan bin eṣ-ṣabbāḥ, الحسن بن الصباح); İslam'ın İsmaililik mezhebine dayalı olarak kurduğu Haşhaşiler tarikatı ile bilinen, bir Orta Çağ lideridir. Farklı bir dini ekole dayalı üst düzey dini bilgi birikimine ve otoriter bir liderlik karakterine sahip olduğu bilinen Hasan Sabbah kurduğu tarikatın suikaste dayanan farklı askeri taktikleri ve 34 yıl boyunca dışına çıkmadan yaşadığı Elemût Kalesi ile tanınmaktadır.[5]

Hayatı ve dini eğitimi

Hasan Sabbah On iki İmam Şiiliği'nin kalesi olan Kum kentinde dünyaya gelmiştir. On İki İmamcı olan babası Kufe'den gelmişti.[6] Rivayete göre Yemen kökenliydi. İnandırıcı olmayan bir söylentiye göre ise kadim Himyer krallarından birinin soyundan geliyordu. Hasan Sabbah'ın doğum tarihi günü gününe bilinmemekle birlikte 11. yüzyılın ortalarına rastlar. Dini eğitimini Rey şehrinde alan Hasan Sabbah, bu sırada İsmaili bir refik ile karşılaşmıştır. Kendi otobiyografisinde bu olayı şöyle anlatır:

Çocukluk günlerimden beri öğrenmenin her türlüsüne yönelik içimde bir aşk uyanmıştı. Din alimi olmak istiyordum. On yedi yaşıma kadar bilginin arayıcısı ve araştırıcısı oldum. Rey şehrinde Emire Zerrab adında bir refikle karşılaştım. İsmaili öğretisinin felsefeden ibaret olduğunu düşünüyordum. Emire Zerrab iyi huylu bir adamdı. İlk sohbetimizde "İsmaililer böyle böyle söylüyor" diye anlatmıştı. Ben de ona "dostum, bana onların kelimeleriyle konuşma, kelamları dine aykırıdır" demiştim. Aramızdaki tartışmalar sonucu inandığım her şeyi çürüttü ve yok etti. Düşündüm de gerçek iman muhakkak bu olmalı. Lakin şimdiye dek bunun farkına varamamıştım. Artık ecel saatim geldi ve hakikate vasıl olmadan ölümü tadacağım.[6]

Fâtımîler Hâlifeliği devrinde Ebû Tamîm Ma’add el-Mûstensir bil-Lâh'ın İsfahan Bâb-ı Hûcceti ve Dâ’î-i Â'zamı olan Abd’ûl-Melik bin Attaş[7][8] tarafından henüz On Yedi yaşında iken Dâ’î yardımcılığına getirilen Hassan-ı Sabbah, daha sonra “Fâtımî Hâlifesi Ebû Tamîm Ma’add el-Mûstensir bil-Lâh'ın huzurunda Kahire'de yemin ederek resmen İsmâilî Dâvah hareketini ve İmâmet (İsmâilî i'tikadı)'i benimsedi.

Hasan Sabbah ile ilgili Edward Fitzgerald tarafından Rubaiyat tercümesinin önsözündeki bir hikayede Hasan Sabbah, Nizamülmülk ve Ömer Hayyam'ın sınıf arkadaşı olduğu ve aralarında yaptıkları bir anlaşmaya göre hangisi önce başarı kazanırsa diğerlerine de yardım edecektir. Nizamülmülk vezir olmuş ve ikisine de valilikler önermiştir. Ancak Hayyam kendisine bir emeklilik maaşı bağlanmasını, böylece başıboş bir hayat sürebilmeyi, Hasan ise saray içerisinde daha yüksek bir mevki istemiştir. Hasan çok geçmeden vezirlik makamına göz dikmiş, vezir de aleyhinde işler çevirerek Hasan'ın şerefini lekelemiştir. Böylece Hasan intikamını alacağı Mısır'a gitmiştir. Bu hikayedeki başlıca tutarsızlık Nizamülmülk ( 10 Nisan 1018 - 14 Ekim 1092 ) ile Hasan (?-1124) ve Ömer Hayyam (18 Mayıs 1048 - 4 Aralık 1131 ) arasında yaklaşık 30 yaş fark olmasıdır. Günümüz araştırmacıları bu tuhaf hikayeyi bir efsane olarak görmektedir.[6]

Hasan Sabbah Rey'den ayrılırken İsfahan, Azerbaycan, Silvan, Mezopotamya, Suriye ve Filistin kıyılarından geçerek Mısır'a ulaşmıştır. Üç sene Mısır'da kalan Hasan Sabbah muhtemelen Bedr el-Cemâli ile aralarındaki bir ihtilaf sebebiyle Kuzey Afrika'ya sürülmüş, Sonra da Suriye'ye ulaşmıştır. 10 Haziran 1081'de İsfahan'a ulaşmış olan Hasan Sabbah dokuz sene boyunca "davet" in hizmetinde İran'ı dolaşmıştır.

Hasan daha sonra ilgisini İran'ın kuzeyine yöneltmiştir. Özellikle Deylem bölgesi ile ilgilenmiştir. Bu bölge İslam'ı zorla kabul etmeyen, toprakları zor fethedilen, savaşçı ve eski gelenekleri sürdüren yerli bir halkın kontrolündeydi. Sabbah bir süre sonra Deylem'de faaliyetlerini yürütebilmek için Kazvin'e yerleşmiştir. Bu sırada yeni müritler toplayan Hasan Sabbah, amaçları için uygun bir mekan aramaktaydı.

Sonunda Hasan Sabbah Elburz Dağları'ndaki Elemût Kalesi'nde karar kıldı. Kale geniş bir vadiye egemen konumdaki büyük bir kayalık üzerine inşa edilmişti. İki bin metre yükseklikteki kale kayanın tabanının yüzlerce metre üzerinde, yalnızca sarp ve dolambaçlı bir patikadan çıkılabilen bir yerde bulunmaktaydı. Rivayete göre kale Deylem krallarından biri tarafından inşa edilmişti. Kral kartalını salmış, kartal ise bu kayalığa konmuş, böylece kalenin yapımına başlanmıştı. Ve kaleye "kartalın öğretisi" anlamında "Aluh Amut" ismi verilmişti.[5]

Hasan Sabbah'ın buraya vardığı sırada kale onu Selçuklu sultanından almış olan Alevi Mehdi adındaki bir hükümdarın elindeydi. Önce bölgeye dailerini yollayan Hasan, bölge halkını ve Alamut'ta yaşayanları kendi tarafına çekmiştir. Hasan Sabbah bu olayları şöyle anlatmaktadır:

Ve sonra Kazvin'den Alamut'a bir dai gönderdim. Alamut insanlarından bazıları dainin telkinlerine uyup mezhep değiştirdiler ve Alevileri de buna teşvik ettiler. Dai yenilgiye uğramış gibi göründü, ancak bir yolunu bulup dönmelerin tümünü kale dışına çıkardı ve bütün kapıları kapatarak kalenin sultanın malı olduğunu ilan etti. Uzun münakaşalardan sonra onları yeniden içeri aldı ve insanlar da daha kötüsüyle karşılaşmamak için onun himayesi altına girdiler.

Bundan sonra 4 Eylül 1090 günü gizlice kaleye alınmış, kalenin önceki sahibi elinden bir şey gelmediği için kaleyi terk etmiştir. İranlı tarihçilere göre Hasan Sabbah, Mehdi'ye üç bin altın dinar değerinde bir senet vermiştir. Böylece Hasan Sabbah, Haşhaşin tarikatını resmen kurmuştur.[9]

Hasan Sabbah, Alamut'a yerleştikten sonra 34 yıl boyunca buradan hiç ayrılmamıştır. Rivayetlere göre Alamut'taki kendi odasından bile sadece birkaç kez çıkmıştır. Alamut'a yerleştikten sonra Büyük Selçuklu Devleti ve Abbasilere yönelik mücadelesine başlayan Hasan Sabbah, kendi döneminde elliye yakın suikast gerçekleştirmiştir. Bunların en önemlisi ve ilki Nizamülmülk'ün öldürülmesidir.Diğerleri ise Selçuklu üst düzey devlet görevlileri ve Abbasi din adamlarına yönelik suikastlerdir. Nizamülmülk'ün öldürülmesi ve ardından Melikşah'ın ölümü sonrasında Sencer, Berkyaruk ve Muhammed Tapar arasında taht kavgaları başlamış ve Selçuklular gerilemeye başlamıştır. Hasan Sabbah Selçuklu sarayındaki taht kavgalarını kendi lehine kullanmıştır. Ayrıca Hasan Sabbah döneminde başka önemli kaleler de ele geçirilmiştir.[6]

Hasan Sabbah döneminin en ilginç olaylarından biri de büyük Sünni tarihçi Alâeddin Atâ Melik Cüveynî'nin aktardığı olaydır. Cüveynî'ye göre Muhammed Tapar'ın ölümünden sonra tahta geçen Sencer'e barış elçileri gönderen Hasan Sabbah, tekliflerin kabul edilmemesi nedeniyle saraydan birilerini yanına çekerek sultanın başucuna bir hançer saplanmasını sağlamıştır. Ayıldığında büyük paniğe kapılan Sultan olayı gizli tutmaya çalışmış ancak olayın hemen ardından bir elçiyle gelen mesajda Hasan Sabbah:

Ben istemez miydim ki o hançer sert taşa değil de sultanın yumuşacık göğsüne saplansın.

demiştir. Bu olaydan sonra İsmaililer, Sencer döneminde oldukça rahatlamıştır.[6]

Ölümü

Mayıs 1124'te hastalanıp yatağa düşen Hasan Sabbah, ölümünün yaklaştığını düşünerek halefi olması için Lemeser Kalesi komutanı Kiya Buzrug Ummid'i seçti. Ebu Ali'yi sağına oturttu ve kendisini misyonerlik faaliyetlerinin başına getirdi. Kasranlı Adem'in Oğlu Hasan'ı sağına ve ordularının komutanı Kiya Ebu Cafer'i de önüne oturttu ve onlara imamın gelip devletin başına geçeceği güne dek Kiya Buzrug Ummid'in liderliğinde uyum içinde çalışmalarını salık verdi. Ve 23 Mayıs 1124 Cuma günü öldü.[10]

Bu aynı zamanda göz alıcı bir liderliğin de sonuydu. Sünni ve Şiî İsmaili birçok vakanüvis onu keskin zekalı, yetkin, aritmetik, astronomi, büyü ve daha pek çok alanda bilgi sahibi biri olarak tarif eder. İsmailileri sevmeyen bir Arap biyografi yazarına göre Alamut'ta ikamet ettiği otuz beş yıl boyunca, ne bir kimse ortalık bir yerde şarap ebilmiş ne de testilere şarap doldurulabilmişti. Oğullarından birini şarap içtiği, diğeriniyse asılsızlığı kanıtlanmış olan Dai Hüseyin Kaini'nin katlini azmettirmek suçundan idam ettirmişti.[6]

Hasan Sabbah aynı zamanda bir yazardı. Sünni yazarlar eserlerinden iki parçayı, bir otobiyografik metni ve bir ilahiyat risalesini muhafaza etmişlerdi. Hasan Sabbah asla imam olduğunu iddia etmemiştir. Yalnızca imamın bir temsilcisi olduğunu söylemiştir.[6]

Hakkında Yazılan Akademik Eserler

Bahsedilen Popüler Eserlere Örnek

Dış bağlantılar

Kaynaklar

  1. Rashid ud-din Fazalellah 'Jame-ut-Tawrikh', pg. 1
  2. Farhad Daftary, The Isma'ilis: Their History and Doctrines, (Cambridge University Press, 2007), 311;"Hasan was born in the mid-1050s in Qumm into a Twelver Shi'i family. His father, 'Ali b. Muhammad b Ja'far b. al-Husayn b. Muhammad b al-Sabbah al-Himyari, a Kufan Arab claiming Yamani origins..."
  3. Lewis, Bernard (November 2002). "3. The New Preaching". The Assassins. Basic Books. ISBN 978-0-465-00498-0. "Hasan-i Sabbah was born in the city of Qom, a stronghold of Twelver Shi'ism. His father, a Twelver Shi'ite, had come from Kufa in Iraq, and was said to be of Yemeni origin."
  4. Daftari, Farhad (Eylül 2007). "Nizari Isma'ili history during the Alamut period". The Isma'ilis: Their History and Doctrines. Cambridge University Press. s. 311. ISBN 978-0-521-61636-2. "His father, 'Ali b. Muhammad b. Ja'far b. al-Husayn b. Muhammad b. al-Sabbah al-Himyari, a Kufan Arab claiming Yamani origins, had migrated from the Sawad of Kufa to the traditionally Shi'i town of Qumm in Persia."
  5. 1 2 Peter Willey, Elemût Kalesi, Haşhaşiler, Hasan Sabbah ve Fedaileri, Nokta Yayınları.
  6. 1 2 3 4 5 6 7 Lewis, Bernard, Elemût Kalesi ve Hasan El Sabbah, Nokta Yayınları.
  7. Balcıoğlu, Tahir Harimi, Türk tarihinde mezhep cereyanları, Kanaat Yayınları, Ahmet Sait baskısı, 1940.
  8. Encyclopædia Iranica, ʿAṬṬĀŠ
  9. James Waterson, Alamut'un Fedaileri, İkon Kitap.
  10. Farhad Daftary, İsmaililer, Tarihleri ve Öğretileri, Doruk Yayınları, ?.
This article is issued from Vikipedi - version of the 12/27/2016. The text is available under the Creative Commons Attribution/Share Alike but additional terms may apply for the media files.