Kazaklar
Toplam nüfus | |
---|---|
16 milyon | |
Önemli nüfusa sahip bölgeler | |
Kazakistan | 10.098.600 |
Özbekistan | 2.500.000[1] |
Çin | 2.200.000[2] |
Rusya | 1.310.000[3] |
Moğolistan | 100.000 |
Türkmenistan | 120.000 |
Afganistan | 45.000 |
Kırgızistan | 45.000 |
Türkiye | 30.000 |
Almanya | 17.000 |
Tacikistan | 15.000 |
İran | 15.000 |
Ukrayna | 15.000 |
Fransa | 15.000 |
ABD | 10.000 |
Belarus | 5.000 |
Kanada | 5.000 |
Azerbaycan | 3.000 |
Gürcistan | 3.000 |
Moldova | 3.000 |
Pakistan | 3.000 |
Büyük Britanya | 2.000 |
Litvanya | 2.000 |
Ermenistan | 1.000 |
Estonya | 1.000 |
İsveç | 1.000 |
Diller | |
Kazakça | |
Din | |
Çoğunluk; İslam (Sünni) Azınlık olarak; Hıristiyanlık |
Kazaklar, (Kazakça: Қазақтар, UFA: [qɑzɑqtɑr]), Kazakistan'da yaşayan Türk halkı. XV. yy'da Kuzey Türkistandan, Deşti Kıpçaktan Kıpçak Türklerinin güneye göçüşü sırasında bir kısımları ayrılıp bu göçe iştirak etmemiş ve bu sebep ile Kazak ismiyle anılır olmuşlardır. Dilleri Kazakçadır.
Kırgızca, Nogayca, Karakalpakça, Başkurtça ve Tatarca ile akraba olan ve Kıpçak bölümüne giren Kazakça'yı konuşurlar.
Kazaklar Kazakistan, Türkiye, Moğolistan, Özbekistan, Kırgızistan, Afganistan, Çin, Rusya, Türkmenistan ve AB'de de yaşar. Çin'de Kazakların çoğunluğu 1.110.800 Kazak, kuzey Sincan-İli Kazak Özerk İli (Çin'deki en büyük özerk bölge) ve Mori ile Barköl ilçelerinde yaşamaktadır.
Abay Kunanbayoğlu, Muhtar Avezov, Şekerim Kudayberdioğlu, Mağcan Cumabayulı gibi şairler, yazarlar ve düşünürler yetiştirmiştir.
13. yüzyılda Altınorda Hanlığı topraklarının doğu kanadını oluşturan Deşt-i Kıpçak ahalisinde yaşayan ve Moğol istilasından etkilenmiş Türk boyları bir araya gelerek Kazak Hanlığı etrafında toplandılar. Söz konusu hanlığın yapılanmasında bazı Kırgız boyları ile kadim Kıpçak boylarının ardılları rol oynadı.
Kazaklar; Kırgızlar, Kıpçaklar, Nogaylar gibi boyların birleşimi ile ortaya çıkmış bir Türk Uruğu 14. yüzyıldan sonra yeni bir boy olarak Orta Asya arenasında yerini almıştır. Orta Asya'da Ruslar ile ilk teması kuran Türk topluluğu Kazaklar olmuştur.
Kazaklarda Türklük Bilinci
Kazaklar, Asya'nın ortasında Türk Dünyasının göbeğinde yer almaktadır. Gerek Doğu Türkistan'ın kuzeyindeki Altay bölgesi, gerek Moğolistan'ı batısındaki Altay ve Bayan-Ölgey bölgesi, gerek Altay Cumhuriyetinin sahası Kazak Türkleri ile meskundur. Kazak Türkleri, Türk toplulukları arasında en çok soykırıma uğramış bir halktır. Bu sebeple de Orta Asya Birliği fikri Kazakistan'da ortaya çıkmıştır. Sultanmhamut Toraygırov'un Kazak Türkçesindeki bir şiirde Türklük bilinci şöyle belirtilmiştir.
Kiril | Latin | Sözcüğü Sözcüğüne Aktarım |
---|---|---|
Мен Қазақ, Қазақпын Деп Мақтанамын Ұранға Алаш Деген Атты Аламын |
Men Qazaq, Qazaqpın Dep Maqtanamın Uranğa Alaş Degen Attı Alamın |
Ben Kazak, Kazak'ım diye övünürüm Uranıma Alaş denilen adı almaktayım |
Kazak sözünün anlamı
"Kazak" kelimesinin anlamı konusunda ilk defa araştırmalar, Rusyada 18. yüzyıl ortasından itibaren yayın görmeye başlamış. Bu tarihten itibaren 2,5 yüzyıl geçmiş, konuyu tarihçilerden başka her çeşit ilim dallarına mensup olan kişiler araştırarak kendi görüşlerini öne sürmüşlerdir. Şimdiki zamanda "Kazak" kelimesine ilişkin araştırma yapan veya fikrini belirten araştırmacıların ve bilim adamlarının eserlerini toplamak işi bile çetin ve zor olmuş. Ama bunların içinde sadece tarihçilerin ve toplum bilimleri uzmanlarının fikirleri önem taşır. "Kazak" kelimesini araştırırken tarihçiler Kazak milletinin tarih sahnesine çıkışı ve tam ayrı bir millet olarak kuruluş tarihi hakkında kendi bilgilerini eklemiştir. Dolaysıyla burda konu 3 meseleye değinecek.
Konu hakkında ilk fikirlerini söyleyen G.F.Miller, İ.P.Rychkov, V.N.Tatişev, İ.G.Georgiy, İ.G. Andreyev, N.M.Karamzin. Bu bilim adamlarının tarihi eserleri 18 yy. 50y. - 19 yy. 30 y. kadar bir peryot içerisinde Rusyada yayınlamış ve ilmi çevrelerde itibar kazanmıştır. Bunlarin Kazak sözünün anlamıyla ilgili ilmi görüşlerinde bile hata ve noksanlar ziyade. Mesela P.İ. Rıçkov yanlış bir yol ile giderek milletin adını "kırgız kaysak" şeklinde anlatmış ve "kırgız" ve "kaysak" sözlerinin anlamını bulmaya çaba harcamış. Rıçkova göre "kırgız" evsiz, bozkırda gezen kişi demek imiş, "kazak" tek başına serbest, toplumdan ayrılmış kişi anlamına geliyormuş. Kazakların soyunun ise Alataw kırgızlarından çıktığı tartışma kabül etmez diyor.
Efsanelerde kazakların atası Kazak Han olarak kabul edilir. O da, Alaş Han’ın oğludur. Kazak Han'ın üç oğlu vardır:
- Bakarıs: Neslinden gelenler Uluğ Cüz’ü oluştururlar. (‘Sol Kazakları’ veya ‘Büyük Otağ’.)
- Akarıs: Soyundan gelenler Orta Cüz’ü oluştururlar. (‘Orta Kazakları’ veya ‘Orta Otağ’.)
- Yanarıs: Soyu Küçük Cüz adıyla anılmıştır. (‘Sağ Kazakları’ veya ‘Küçük Otağ’.)[5]
V.N. Tatişev ise "Kazak" sözünü kaçaklar olarak anlatmış. Kazak kelimesi Türkiye'de yiğit,cesur manalarına gelir. Ayrıca ilk anlaşılan anlam olarak da kalın giyim akla gelir.