Alevilikte dini ayinler
Nizârî Bâtınî-İsmâ‘îl’îyye, Hurûf’îyye, Keysân’îyye ve İmâm’îyye-i İsnâ‘aşer’îyye Şîʿîliğiyle alâkalı bir dizidir. |
Alevîlikte Önderler
Alevîlikte etkin kişiler
Diğer etkileşim grupları
|
Dînî âyinler, Alevîler, Muhammed’in son Peygamber olduğuna, Ali bin Ebu Talib’nin ise Veliliğine (ya da İmamlığına) inanırlar. Alevîler, ibâdetlerini Cemevi’nde yaparlar. Kadir Gecesi’yle bağlantılı olarak üç gün ve Muharrem ayında ise on iki gün oruç tutarlar. Muharrem’den sonra da üç gün Hızır Orucu tutarlar. Muharrem orucundan evvel üç gün Masumu Paklar orucunu tutarlar.
Cem
Cem, Alevîler’in toplu halde ettikleri ibâdetin adıdır. Kavram olarak "Cem" Arapça bir kelime olup toplanma, birikme, bir araya gelme manasına gelmektedir. Alevîlik’te, Cem’de bulunan bir kişi başka bir kişiye dargınsa, bu iki kişinin dargınlıkları giderilmeden, barışmaları sağlanmadan Cem’e başlanmaz. Alevîler’in toplu anlamda temel ibadeti olan Cem, bir Dede’nin gözetiminde ve önderliğinde yerine getirilir.
Cemevi
Alevî ibâdetinin uygulandığı mekân Cemevi/Pîrevi’dir. Alevîler’in ibâdet ettiği yere “toplanma” anlamında “Cemevi” denir; bir olma, bütünleşme yeri, Yaratan’la bir olma, bütünleşme anlamındadır. Cem herhangi bir yerde yapılabilir. Evde ya da temiz olan her yerde yapılabilir. Önemli olan Allah’a sığınmak ve ibâdet etmektir. Alevî geleneğinde Cemevleri, salt tapınma (ibâdet) maksadı ile kullanılmamış ve kullanılmamaktadır. Topluluğunun dinî gereksinimi yanında toplumsal, bireysel sorunların çözüme kavuşturulduğu bir meclis işlevi de görmüş ve görmektedir.
Duaz ve deyiş
Duaz, Duazdeh’in kısaltılmış halidir. Duazdeh Farsça olup oniki (12) anlamına gelmektedir. Duaz, Cem âyinlerinde söylenen ve Oniki İmamlar’ın adlarının geçtiği deyişlerdir. Bazen dua olarak da nitelendirilirler. Bu deyişlerde ayrıca Oniki İmamlar’ın yanı sıra başta Muhammed ve Hacı Bektaş Veli olmak üzere Alevî ulularının adları geçmektedir. Alevîlik’te duazın, nefesin, türkünün, deyişin farklı anlamları bulunmaktadır. Fakat günümüzde genellikle “Deyiş” Alevîliği çağrıştıran her melodinin adı olarak benimsenir. Türkü, nefes, duaz da bunların alt adlardır. Alevîlik’te duaz ve deyişlerde kullanılan dil Türkçe’dir.
Mersiye
Mersiye, bir edebiyat terimidir. Dîvân Edebiyatı’nda ölen bir kimsenin yiğitliğini, cömertliğini, iyiliğini, yaptıklarını övmek ve ölümünden duyulan acıyı dile getirmek için yazılan şiir türüne mersiye adı verilir. Kutsal günlerde, ölüm törenlerinde mersiye okuyan kişiye de “mersiyehan” denir. Mersiyeler genellikle mesnevi ve terkib-i bent nazım biçimlerinde yazılmıştır. Ünlü divan şairi Baki’nin Kanuni Sultan Süleyman’ın ölümü üstüne yazdığı “Kanûni Mersiyesi”, bu türün önde gelen örneklerindendir. Sekiz beyitten oluşur. Arapça ve Farsça kelimeler çok olduğundan dili ağırdır. Aruz vezniyle yazılmıştır.
Semah
Semah, Cem’lerde deyişler eşliğinde yapılan dinsel törenin adıdır. Ulu Hünkâr Hacı Bektaş-ı Veli bu konuda şöyle söyler: "Semah, ariflerin aleti, muhiplerin ibadeti, taliplerin maksududur. Bizim Semahımız oyuncak değil, ilâhî bir sırdır. Bir kimse ki semahı oyuncak sayar, o cahildir". Semahın kaynağı "Kırklar Meclisi"’ne dayanır. İnanca göre bu meclise gelen İslam peygamberi Muhammed’e Salmân-ı Fârisî tarafından bir üzüm tanesi verilir ve Salmân-ı Fârisî kendisinden bunu paylaştırmasını ister. Muhammed, Cebrâil’in getirdiği tabakta bu üzüm tanesini sıkar. Bunu içen Kırklar "Ya Allah" deyip Semah dönmeye başlarlar. Geçmişte sadece Cem’lerde dönülen semahlar, özüne aykırı düşmedikçe izleyiciler önünde de icra edilmektedir. Günümüzde en özgün semah âyini Hubyarlılar tarafından icra edilmektedir.