İldenizliler

Azerbaycan Atabeyləri
اتابکان آذربایجان‎
Atabakan-e Āzarbayjan[1][2]
 

1136–1225  

 

Bayrak

Başkent Nahçıvan (1136-1175)
Hemedan (1175-1191)
Tebriz (1191-1225)
Dil(ler) Azerbaycan Türkcesi
Farsça
Din Sünni İslam
Yönetim Mutlak Monarşi
Atabey
 - 1136-1175 Şemseddin İldeniz (ilk)
 - 1210-1225 Sultan Müzaffereddin Özbek (son)
Azerbaycan tarihi
Türk tarihi
İran tarihi

İldenizliler, Kuzey ve Güney Azerbaycan'da kurulmuş atabeylik. Kurucusu, atabey Şemseddin İldeniz idi.

Kıpçak Türkü[3] olan Şemseddin İldeniz'in kurduğu atabeylik Nahçıvan merkezli olmak üzere Azerbaycan'ı yönetmiş.

Pehlivan döneminde başkent Nahçıvan'dan İran'ın batısındaki Hemedan'a geçirilmiştir. Kızıl Arslan döneminde ise Tebriz ele geçirilmiş (1174) ve burası başkent yapılmıştır.[4]

Kuruluşu

Şemseddin İldeniz'in ilk efendisi vezir Kemâlettîn Sumeyremî idi. Onun 9 Mayıs 1122 tarihinde bir suikast sonucu öldürülmesi üzerine bütün serveti Sultan Mahmud'a kaldı. İldeniz, Sultan Mahmut'un 10 Eylül 1131 tarihinde ölmesinden sonra en nihayet Sultan Mesut'un köleleri arasına girdi. Bu, İldeniz'in hayatının akışını değiştirdi. Zekâsı ve kabiliyetleri ile kısa bir sürede sultanın ilgisini çekerek sivrildi ve ikbal basamaklarını hızla tırmanarak askeri sınıfa dâhil edildi ve kısa sürede sultanın en çok güvendiği emirleri arasına katıldı. Sultan Mesut, kendisine bağlı bu emiri taltif ederek onu ölen kardeşi Tuğrul'un dul kalan karısı Mu'mine Hatun ile evlendirdi. Bu evlilik sonucu Selçuklu hanedanının da damadı olarak kendisine atabeylik göreviyle birlikte Azerbaycan eyaletinde bir bölge ikta edildi. 1139-1040 yılları civarında bu görevine başladı. Onu Azerbaycan'ın en büyük gücü haline getiren olaylar bu sırada gelişmeye başladı: İlk olarak Azerbaycan ve Arrân bölgesinin valisi ve hakimi pozisyonunda olan Atabeg Karasungur, Gürcüler ile yaptığı mücadelelerde eşini ve çocuklarını kaybettikten 1140-1141 yılları civarında sonra vefat etti. Onun ölümünden sonra kendisi gibi Sultan Tuğrul'un kölelerinden Çavlı Candar, bölgenin idaresini eline aldı ve bu durum; Sultan Mesut tarafından onaylandı[5]. Çavlı Candar, damarlarının kopması sonucu Ekim-Kasım 1146 tarihinde hayata veda ettikten sonra iktaları olan Gence ve Arân toprakları Hâcib Abdurrahman Togan Yürek'e atabeylik verilmek suretiyle ikta edildi. Bu emirin baskıcı ve isyancı hareketleri üzerine Sultan Mesut'un emriyle harekete geçen Emir Has Bey, Emir Zengi Candar'ın da yardımıyla, sefere çıkmaya hazırlanan Togan Yürek'i aynı yıl içerisinde öldürttü. Bu emirlerin ortadan kalkmalarından sonra bütün Azerbaycan’ın en güçlü emiri haline gelen İldeniz, ölümüne kadar Azerbaycan atabeyi olarak kalarak ve gittikçe güçlenerek varlığını devam ettirdi. Aynı zamanda kendisinden sonra oğulları ve torunlarının yaşatacağı Azerbaycan Atabeyliği'nin kurucusu olma vasfını taşıdı.

Şemseddin İldeniz dönemi (1142-1174)

Selçuklu Devleti hakimiyeti altındaki toprakları ikta sistemi denilen bir nevi federal bir yapı ile yönetiyordu. Şemseddin İldeniz aslen Kıpçak Türküydü ve Irak Seçuklu Devletinde memlük olarak hizmet etmekteydi. Daha sonra zekası ve kahramanlığı ile yükselerek Azerbaycan bölgesinde başarılı fetihlerde bulundu. Önceleri tabi olduğu Irak Selçuklu Devleti'ni bir süre sonra nüfuzu altına almayı başardı. 1142 yılından itibaren devleti müstakil şekilde yönetti. Gürcü ve Ermenilere başarılı seferler düzenledi. Sultan Mesud'un kardeşi I. Tuğrul'un dul eşiyle evlenen Şemseddin İldeniz'in bu evlilikten Muhammed Cihan ve Kızıl Arslan isimli iki oğlu oldu.[6]

Muhammed Cihan Pehlivan Dönemi (1174-1186)

İldeniz'in vefatından sonra hâkimiyete büyük oğlu Muhammed Cihan Pehlivan geçti. Muhammed Cihan Pehlivan hakimiyeti döneminde İldeniz devleti iktisadi ve siyasi açıdan daha da güçlendi. Muhammed Cihan Pehlivan sonuncu Irak Selçuklu sultanı III.Tuğrul' un (1176-1194) atabeyi idi. III Tuğrul, Cihan Pehlivan naipliği altında Nahçıvan’da yaşıyordu. Cihan Pehlivan Azerbaycan’ ın idaresini kardeşi Kızıl Arslan'a devretti ve oğlu Ebu Bekir’i atabeyi tayin etti. 1174 yılında payitaht Hemedan'a götürüldü; Tebriz ise Kızıl Arslan'ın ikametgâhına çevrildi. Cihan Pehlivan, sonraları ise Kızıl Arslan İldeniz devletinin siyasi dayanağını onaylatmak maksadı ile Selçuklu sultanlarının paylaştıkları ikta topraklarını kendi taraftarları olan feodallar arasında bölüştürdüler. Cihan Pehlivan yeni ikta toprakları almıştı ve bu emirlerin birlikleri ile 50 binlik mükemmel süvari ordu teşkil etti. İldenizler devletinin güney ve doğu sınırları genişledi. Cihan Pehlivan bir kez daha Gürcistan üzerine yürüdü. Bir sıra komşu ülke hükümdarları İldeniz devletinin müstakil hâkimiyetini kabul ettiler ve Cihan Pehlivanın adına hutbe okutturdular. Bölge melikleri kendi sikkelerinde İldenizler adını yazdılar. Şirvanşahlar, Hilafet, Diyarbakır, Fars hakimleri İldenizliler’in vassalları oldu. Cihan Pehlivan ayrı ayrı vilayetlerin idaresini oğulları arasında bölüştürdü: Rey, İsfahan ve Irak’ın bir sıra vilayetlerini Kutluk İnanç ve Emiran Ömer’e, Azerbaycan’ı Ebu Bekr’e, Hemedanın idaresini ise Özbek’e verdi. Cihan Pehlivanın hâkimiyeti devrinde İldenizliler devletinde ticaret, sanat, ilim ve medeniyette daha da ilerledi.

Kızıl Arslan Dönemi (1186-1191)

Ağabeyinin ölümü üzerine yerine geçen Muzafferüddin Kızılarslan Osman, Arslanşah Selçuklu tahtına oturduğunda İldeniz tarafından emîr-i silâh tayin edilmiş. 1161 yılında Emîr İnanç'ın tedib edildiği savaşa ve babasının son Gürcü seferine katılmıştı. Pehlivan atabeğ olunca da Azerbaycan'ın idaresiyle görevlendirilmişti. Pehlivan'ın ölümünü atabeğlerin baskısından kurtulmak için bir fırsat olacağını sanan II. Tuğrul, neticede hiç istemediği halde ümerânın tavsiyesi üzerine Kızılarslan'ı Hemedan'a davete ve eski statüyü sürdürmeye mecbur kaldı. Atabeg ilân edilen Kızılarslan daha başlangıçta bir suikast teşebbüsüne mâruz kalınca endişeye kapılarak gizlice kendini koruma hazırlıklarına girişti. Bu arada Pehlivan'ın dul karısı İnanç Hatun, kocasının ölmeden önce oğullarına amcaları Kızılarslan'a itaatte kusur işlememelerini vasiyet etmesine rağmen onların adına bir muhalefet cephesi açtı ve sultanla da iş birliği yaptı. Kızılarslan, uzun bir süre Sultan Tuğrul'la mücadele etti ve aralarında defalarca kanlı çarpış­malar meydana geldi. Halifenin kayıtsız şartsız desteğini ve askerî yardımını sağ­layan Kızılarslan bir süre sonra İnanç Hatun ile evlenip yeğenleriyle de barıştı. Bu arada bir hileye başvurarak kendisiyle anlaşmak istediğini bildirdiği Tuğrul'un Şehrizor hâkimi Türkmen beyi Kıpçak oğlu İzzeddin Hasan'ın yolladığı Türkmen askerlerini geri göndermesini sağladı; sonra da aniden saldırıp onu mağlûp etti. Önce İzzeddin Hasan'a ait bir kaleye sığınan Tuğrul daha sonra Hemedan'a döndü ve hükümdarlıktan vazgeçerek dedelerine ait bir türbede inzivaya çekildi. Onun ölümünden sonra hâkimiyete kardeşi Kızıl Arslan geçti. Kızıl Arslan merkeze tabi olmak istemeyen beylere karşı mücadele verdi.Şeklen bağlı olduğu Irak Selçuklu sultanı II.Tuğrul ile uzun mücadelere girişti. Tuğrulla Kızıl Arslan arasında birçok defa Mezanderan, Damğan və Hemedan etrafında muharebe oldu. Kızıl Arslan 1187’de Tuğrula karşı Bağdad Halifesi Nasr’ dan (1180-1225) yardım istedi. Halife Tuğrulu daha tehlikeli gördüğünden Kızıl Arslan’ı destekledi. Tuğrul 1188’de Halife’nin ordusunu, sonra ise Kızıl Arslan’ı mağlup etti. Fakat bu kesin netice vermedi. 1189’da Hemedan’ a hücum eden Kızıl Arslan Tuğrul’u oğlu Melikşahla birlikte hapsetti; onun mülklerini ve ikta yerlerini kendisine yakın beylere verdi. Karışıklıklardan yararlanmak isteyen Şirvanşahlarla’da bir muharebeye giren Kızıl Arslan onları mağlup etti. 1191’de Kızıl Arslan Halife Nasr’ın rızası ile kendini sultan ilan etti. Rey və İsfahan vilayetlerini yeniden İldenizliler toprağına kattı. Fars ve Huzistan'ın hâkimleri de İldenizliler devletine tabi edildi. İldenizliler devleti Şamahıdan İsfahan’a dek geniş bir alanı kaplıyordu. Kızıl Arslan’ın hâkimiyeti döneminde İldenizliler devletinin siyasi vaziyeti ülkenin gelişmesi için iyi bir ortam yarattı. Fakat bu durum uzun sürmedi, ikta topraklarından mahrum olmuş bazı Selçuk Emirlerinin suikastı neticesinde Kızıl Arslan öldürüldü.[7]

Ebu Bekr dönemi (1191-1210)

Onun ölümünden sonra başa Ebu Bekr geçti. Ebu Bekrin devrinde Cihan Pehlivanın oğulları arasında hâkimiyet mücadelesi neticesinde İldenizliler devletinin bölünmesi başladı. Kutluk İnanç ve Emiran Ömer’in hakim oldukları Irak-ı Acem, İsfahan ve Rey vilayetleri İldeniz devletinden ayrıldı. İldeniz devletinde meydana gelen iç çekişmelerden Harezmşahlar, Abbasiler, Eyyubi sultanları, Şirvanşahlar, Gürcü çarları istifade etmeye çalıştılar. 1192 yılında sultan Tuğrul ona sadık emirlerin yardımı ile hapisten kurtuldu ve kısa sürede Rey, İsfahan və Hemedan’da hâkimiyeti ele geçirdi. Kutluk İnanç Tuğrul’a karşı Harezmşah Tekiş’ten (1172-1200) yardım istedi. 1194 yılında Tekiş hücum ederek Horasan, Rey və Hemedan vilayetlerini tuttu. 25 Mart’ta Rey yakınlarında Tuğrul öldürüldü. Harezmşah işgal ettiği vilayetlerin idaresini Kutluk İnanca verdi. Ama Kutluk İnancın bağımsız devlet yaratmaya çalışması Tekiş’in ona münasebetinin kesin surette değişmesine sebep oldu. 1196 yılında Kutluk İnanç öldürüldü. 1197’de Hemedan uğrunda vuruşmada Harezmşah emirini mağlup eden Ebu Bekr kardeşi Özbek’i oraya hakim tayin etti. Az sonra Tekiş’ in askerleri Hemedan'ı yeniden ele geçirdiler. Tekiş’in (1200) ölümünden sonra Ebu Bekr Hemedanı geri aldı. Lakin siyasi istikrarın olmaması Ebu Bekrin hâkimiyeti devrinde beyler arasında çekişmenin atrması neticesi 1205 yılında Maraga hakimi Alaeddin Aksungur, Erbil hakimi Müzaffareddin Kökböri ile ittifak yaparak Tebriz’e hücum etti. Ebu Bekr emir Aytormuşla hücuma geçerek Maraga’yı kuşatma altına aldı. Alâeddin barış istedi ve aldığı yerleri geri verdi; karşılığında Urmiye şehrini aldı. 1208’de Aksungurlar’ın en son hakimi de ölünce bu bölgeyi İldenizliler’e kattı.

Özbek dönemi (1210-1225)

Ebu Bekrin vefatından sonra kardeşi Özbek tahta geçti. Özbek’in hâkimiyeti sırasında ekonomik ve siyasi yönden gittikçe zayıflayan ve merkezi otoriteyi kaybeden İldenizliler 1220'de Moğol istilasına uğradılar. Özbek, Nahçıvan'a kaçtı. Tebriz'i kuşatan Moğollar burada halk direnişiyle karşılaşınca geri çekildiler. Daha sonra Harezmşah hükümdarı Celaleddin Harezmşah Tebriz'i alarak İldenizliler'i kendisine bağladı ve Özbek'in yerine dilsiz ve sağır olan Kızıl Arslan Hamuş tahta geçirildi. Bu göstermelik hükümdarla birlikte İldenizliler devleti tarihe karıştı.

Kaynakça

  1. Hodgson, Marshall G.S. (1977). The expansion of Islam in the middle periods Volume 1. University of Chicago Press. s. 262. ISBN 0-226-34684-6. http://books.google.com/books?id=nzJeEKoZPhUC&pg=PA262.
  2. Luther, K.A. (December 15, 1987). "Atabakan-e Ādarbayjan". Encyclopedia Iranica. 2 Ağustos 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. http://web.archive.org/web/20160802225306/http://www.iranicaonline.org/articles/atabakan-e-adarbayjan. Erişim tarihi: October 28, 2010.
  3. Muhammed Cemaluddin Surur, en-Nüfûzu'l Fatımîyyîn fî Cezîreti'l-Arab, Kahire, 1993 s. 15
  4. Houtsma, M. T. E.J. Brill's First Encyclopaedia of Islam, 1913-1936, BRILL, 1987, ISBN 90-04-08265-4, s.1053
  5. Anili Samuel, Tables Chronologiques, St. Petersburg, 1876, II, s.463
  6. İslam Ansiklopedisi "İldeniz" maddesi, 1964, Ankara, Milli Eğitim Bakanlığı yayınları.
  7. Diyanet İslam Ansiklopedisi İldenizliler Maddesi c.22, Diyanet Vakfı Yayınları, 2005, İstanbul.
This article is issued from Vikipedi - version of the 1/9/2017. The text is available under the Creative Commons Attribution/Share Alike but additional terms may apply for the media files.