John Foster Dulles
John Foster Dulles | |
---|---|
52. Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanı | |
Görev süresi 26 Ocak 1953 - 22 Nisan 1959 | |
Başkan | Dwight D. Eisenhower |
Yerine geldiği | Dean Acheson |
Yerine gelen | Christian Herter |
Kişisel bilgiler | |
Doğum | 25 Şubat 1888 Washington, D.C. |
Ölüm | 24 Mayıs 1959 (71 yaşında) Washington, D.C. |
Partisi | Cumhuriyetçi |
Bitirdiği okul | Princeton Üniversitesi George Washington Üniversitesi Hukuk Fakültesi |
Dini | Presbiteryen |
İmzası |
John Foster Dulles (25 Şubat 1888 - 24 Mayıs 1959), ABD'li avukat ve siyaset adamı. Başkan Dwight D. Eisenhower döneminde ABD dışişleri bakanı (1953-1959). II. Dünya Savaşı'nı izleyen soğuk savaş döneminde ABD'nin dış politikasının belirlenmesinde önemli rol oynamıştır.
İlk yılları
Allen Macy ve Edith (Foster) Dulles'un beş çocuğundan en küçüğüydü. Annesinin babası John Watson Foster Başkan Benjamin Harrison'ın, eniştesi Robert Lansing de Başkan Woodrow Wilson'ın dışişleri bakanlığını yapmıştı. Orta öğrenimini bir Presbiteryen papazı olan babasının görev yaptığı Watertown'da (New York) tamamladıktan sonra Princeton, George Washington ve Sorbonne üniversitelerinde okudu. 1907'de daha 19 yaşındayken uluslararası II. Lahey Barış Konferansı'na Çin temsilcisi olarak katılan büyükbabası John Foster'a eşlik etti. 1911'de New York'ta Sullivan ve Cromwell Hukuk Bürosu'na girdi ve uluslararası hukuk alanında uzmanlaştı. 1927'de büronun başına geçti.
Siyasi kariyeri
I. Dünya Savaşı'ndan sonra toplanan Versailles Barış Konferansı'nda ABD delegasyonuna hukuk danışmanı olarak atanan Dulles, daha sonra savaş tazminatları komisyonu üyesi olarak görev yaptı. II. Dünya Savaşı sırasında Dumbarton Oaks Konferansı'na katılarak Birleşmiş Milletler Antlaşması'nın anahatlarını oluşturan önerilerinin hazırlanmasına yardımcı oldu. 1945'te Birleşmiş Milletler'in San Francisco Konferansı'nda üst düzey danışmanlardan biri olarak görev yaptı. SSCB'nin de katılacağı görüşmeler sonunda Japonya'yla ABD'nin isteklerine uygun bir barış antlaşmasının imzalanmayacağı ortaya çıkınca, Başkan Harry Truman ve Dışişleri Bakanı Dean Acheson, genel bir barış konferansının toplanması düşüncesinden vazgeçerek, antlaşma koşullarını tartışma ve antlaşmayı imzalama işiyle kişisel olarak Dulles'u görevlendirdiler. Dulles, konuyla ilgili çok sayıda ülkenin başkentini dolaşarak Japonya ve öteki 48 ülkenin 1951'de San Francisco'da imzaladıkları antlaşmanın hazırlanmasında önemli rol oynadı.
Bakanlığı
Ocak 1953'te Başkan Eisenhower tarafından Dış İşleri Bakanlığına atandığında, daha önceki başarılarından cesaret alarak, genellikle başkanın yetki alanı içinde görülen dış politikayı biçimlendirme işini doğrudan üstlenme yoluna gitti. Kararlılığı ve çalışkanlığıyla Başkan Eisenhower'ın güvenini kazandığından, dış politikaların planlanmasında geniş bir inisiyatif kullandı.
Komünizmin dünyaya, özellikle de az gelişmiş ülkelere yayılmasına şiddetle karşı koydu.SSCB'yi kuşatacak bir savunma sistemi için Kuzey Atlantik Antlaşması Teşkilatı'nın (NATO) yalnızca Batı Avrupa'nın savunulmasına dönük olduğu düşüncesinden hareketle, Ortadoğu, Uzakdoğu ve Pasifik Adalarındaki boşlukları yeni savunma halkalarıyla doldurmaya yönelik bir politika izledi. Bu amaçla 1954'te Manila Konferansı'nın toplanmasını sağladı. Bu konferans, Güneydoğu Asya yer alan ya da bu bölgede çıkarları bulunan sekiz ülkenin oluşturduğu Güneydoğu Asya Antlaşması Teşkilatı (SEATO) kurulmasıyla sonuçlandı. SEATO'yu 1955'te kurulan Bağdat Paktı izledi; sonradan Merkezi Antlaşma Teşkilatı (CENTO) olarak adlandırılan bu paktla Türkiye, Irak, İran ve Pakistan bir ortak savunma örgütünde birleşti. Avrupa'da da etkin bir politika izleyen Dulles, Avusturya'nın 1938'den önceki sınırlarını güvence altına alan ve Almanya ile Avusturya'nın gelecekte birleşmesini engelleyen Avusturya Devlet Antlaşması'nın (1955) son biçimini almasında ve Trieste'nin İtalya ve Yugoslavya arasında bölünmesini öngören Trieste Antlaşması'nın (1954) imzalanmasında belirleyici bir rol oynadı.
Dulles'ın dış politikasını belirleyen başlıca etkenler komünizme karşı beslediği büyük nefret, kamuoyuna yön verme tutkusu ve antlaşmaların değerine duyduğu güçlü inançtı. Avusturya Devlet Antlaşması görüşmeleri sırasında, SSCB'nin görüşmeleri yarım bırakmasından çekinen Avusturyalıların ricalarına karşın, bazı küçük noktalarda bile uzlaşmayı reddetmişti.
Aynı uzlaşmazlığı zaman zaman, ABD'nin müttefiklerine karşı da göstererek önemli sorunlara yol açtı. Avrupa Savunma Topluluğu'nun (EDC) kurulması konusundaki ısrarı, Batı dünyasında kutuplaşma tehlikesi yarattı. 1953'te Fransa'nın EDC'yi onaylamaması durumunda bunun ABD ile Fransa arasındaki ilişkilerin acı verse deyeniden değerlendirilmesiyle sonuçlanacağını açıkladı. Paris'te bulunduğu bir sırada SSCB'nin herhangi bir saldırısına ABD'nin topyekün nükleer misilleme ile yanıt vereceği biçiminde sert bir demeç verdi. Gözdağı vermeye yönelik bu ifadeleri, kendisinden sonra da ABD dış politikasının değişmez öğeleri oldu.
Temmuz 1956'da Mısır cumhurbaşkanı Cemal Abdül Nasır'ın Assuan Barajı'nın inşası için yardım isteğini kaba biçimde reddetmesi, Ortadoğu'da ABD etkisini zayıflatan gelişmelerin başlangıcı olarak değerlendirildi.Buna karşı Süveyş krizinde İsrail, Fransa ve Birleşik Krallık'ın Mısır'a saldırısını engellemeye çalıştı. ABD 6. Filosunu Formoza boğazında tutarak, Vietnam'ın paylaşılmasını onaylayarak (Cenevre Konferansı, 1954) ve Lübnan'a müdahale ederek (Temmuz 1958) elde edilmiş durumunu korumakla yetinmek zorunda kaldı.
Dulles görevi başındayken I. Çinhindi Savaşı'nda Viet Minh'e karşı Fransa'nın desteklenmesini savundu. Demokratik yöntemlerle işbaşına gelmiş olan İran'daki Muhammed Musaddık (Ajax Operasyonu, 1953) ve Guatemala'daki Jacobo Arbenz Guzmán Hükümetlerinin iktidardan uzaklaştırılmalarında büyük rol oynamıştır.
Başkan Eisenhower, ABD'de ve yurt dışında Dulles'a yönelik eleştirilere aldırmayarak onu destekleyen bir tutum takındı. Birçok batılı devlet adamı da sertliğinin Soğuk Savaş açısından yararlı olduğunu savundu. Dulles kanser hastalığının ağırlaşması üzerine 15 Nisan 1959'da görevinden istifa etti, yaklaşık bir ay sonra da yaşamını kaybetti. Ölmeden kısa süre önce Özgürlük Madalyası aldı.
|