Demokratik merkeziyetçilik

Lenin, Komintern'de konuşma yaparken, 7 Ağustos 1920

Demokratik merkeziyetçilik, siyasi bir partide çeşitli kararların alınması amacıyla yapılan tartışmalar sırasında, her konunun herhangi kısıtlama olmaksızın tartışılabileceğini fakat çoğunlukça hemfikir olunan bir kararın alınmasından sonra bu kararın uygulanmasında birlik sağlanması gerektiğini savunan Marksist-Leninist ilkeyi ifade eden terimdir.[1] Bu ilke, dünyadaki pek çok komünist partinin parti genel çizgisi olarak kabul görmüştür.

Tarihi

Lenin önderliğindeki Bolşevikler, Rusya'daki Çarlık rejimini kitlesel bir işçi devrimiyle devirmeyi amaçlayan disiplinli bir işçi partisini örgütlemeye ve gerçekleşecek bir ayaklanmaya önderlik edebilecek bir parti oluşturmayı amaçlamışlardır. Bu temellerde kurulan Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisi, Merkez Komite nezdinde demokratik merkeziyetçilik ilkesi çerçevesinde sıkı sıkıya bağlıydı. Lenin, bu ilkeyi "Tartışmada özgürlük, eylemde birlik"" şeklinde özetlemiştir.[1] Buna karşın, Menşeviklerin uyguladığı parti programları daha esnekti ve diğer siyasi partilerle daha kolay işbirliği yapıyorlardı.[2] Bolşevikler ise özellikle liberal partilerle işbirliği yapmayacak, diğer sosyalist partilerle de tanımlı ittifaklara girecektir.

Ekim Devrimi'nin başarısından sonra güçlenen Bolşevikler, dünyadaki tüm işçi hareketleriyle birlikte hareket etmek amacıyla örgütlenmeye gitmişlerdir. Bu amaçla Mart 1919'da kurulan Komünist Enternasyonal (Komintern), demokratik merkeziyetçilik ilkesini de içinde barındıran 12 maddeyi, yeni kurulan Enternasyonal'e katılma temelinde tüm sosyalist partilere göndermiştir. Buna göre; dünyadaki tüm devrimciler öncelikle kendi ülkelerinde faaliyet göstermeliydi, fakat demokratik merkeziyetçilik ilkesi uyarınca, gereken yerde Komintern müdahil olabilecekti.[3]

Hakkında

Demokratik merkeziyetçilik, özetle şu ilkeleri kapsar;[4]

  1. Parti üyeleri ve parti organlarının tamamının seçimle işbaşına gelmesi
  2. Parti organlarının kendi parti örgütlerine, faaliyetleri hakkında periyodik olarak hesap vermeleri
  3. Sıkı bir parti disiplini ve çoğunluğun verdiği kararlara azınlığın bağlı kalması
  4. Yüksek parti organlarının verdiği tüm kararların kesinlikle alt organlar ve bütün parti üyeleri için bağlayıcı olduğu

Lenin, 1901 yılında yayınlanan ünlü Ne Yapmalı eserinde, demokratik merkeziyetçilik ilkesini detaylıca anlatmıştır. Buna göre; bu ilkenin isminden de anlaşılacağı üzere, iki yönü bulunmaktadır. Birincisi; demokrasi yönü, ikincisi ise; merkeziyetçilik yönüdür. Lenin'e göre bu iki yön kopmaz bir biçimde birbirine bağlıdır ve proletarya partisi için vazgeçilmezdir. Bu ilkeye göre demokratik yön, koşullara göre değişebilir, yani, daraltılabilir veya genişletilebilir. Bu ilke kapsamında parti örgütleri aşağıdan yukarıya doğru seçim esasına göre kurulur ve parti, kongrelerini, toplantılarını açık bir şekilde yapar. Merkeziyetçilik yönü ise daima ön plandadır. Partinin, Merkez Komite özelinde bir merkezi önder organa sahip olmasını ve azınlığın çoğunluğa, her bir örgütün merkeze, alt örgütlerin ise üst örgütlere bağlı olmasını savunur. Parti, her iki ilkeyi birbirine karıştırmadan uygun biçimde hayata geçirmekle yükümlüdür.[5]

Demokratik merkeziyetçilik; iktidar olan partinin her organında, fabrika, işyeri, okul, semt, tüm çalışma, örgütlenme birim ve alanlarındaki organlarının da yaşantı ve işleyişinin düzenleyicisidir. Parti temel organları olan fabrika ve işyeri organlarının çalışma ve iç yaşamı da, kolektif demokratik bir örgüt ve organ yaşantısıdır. Ve parti yaşantısının temeli ve esası da, bu parti organlarının yaşantısıdır.[6]

Eleştiriler

Marksist-Leninist fikirlere karşıt görüşler hemen hemen her dönem bu ilkeye karşı çıkmışlardır. Dolayısıyla bu durum sosyalist fikirlerin ortaya çıkış tarihi kadar eskidir. Birinci Enternasyonal dönemindeki (1864) anarşistler ve Ekim Devrimi öncesinde Rusya'daki Menşevikler karşı çıkan gruplara örnektir.

Demokratik Merkeziyetçilik ilkesinin uluslararası komünist hareketin yönetiminde de kullanılmasıyla Komintern'e verilen bu müdahil olma yetki ve sorumluluğu, Ekim Devrimi'nden hemen sonra Sultan Galiyev gibi ulusal komünist isimler[7] ile özellikle 1960'lardan itibaren "Avrupa Komünizmi" gibi çeşitli sosyalist/komünist akımlar tarafından da eleştirilmiştir.[8]

Günümüzde ise liberalizm ve sosyal demokrasi yanlıları bu ilkeye karşı çıkan başlıca kesimlerdir.[9]

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. 1 2 Lenin, V.İ. (1906). "Report on the Unity Congress of the RSDLP (RSDİP Birlik Kongre Raporu)"
  2. Menşevikler 1917 yılında Geçici Hükümet'te de yer alacak ve Temmuz Günleri sırasında işçi ayaklanmasına karşı tavır alacaklardır.
  3. Chamberlin W.H. (1929) Soviet Russia: A Living Record and a History, bölüm 11
  4. "SBKP (B) Kısa Tarihi". İnter Yayınları. ss. 125. 11 Nisan 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. http://web.archive.org/web/20150411233143/http://www.tsip1974.com:80/Bolsevik%20Partisi%20Tarihi-%20Stalin.pdf. Erişim tarihi: 29 Ağustos 2015.
  5. Lenin, Ne Yapmalı, Sol Yayınları, s. 131. ISBN 975-7399-18-3
  6. "Demokratik Merkeziyetçi Parti Yaşantısı Üzerine", Özgürlük Dünyası, 274. sayı
  7. Sultangaliyev, Mirseyit; (yayına hazırlayan Özgür Erdem) (2006). Bütün Eserleri. İstanbul: İleri Yayınları. ISBN 9789756288795.
  8. Buci-Glucksmann Christine. "Avrupa Komünizmi." Sosyalizm ve Toplumsal Mücadeleler Ansiklopedisi. 5. cilt. İstanbul: İletişim Yayınları, 1988, s. 1582-1583.
  9. Steger, Manfred B. The Quest for Evolutionary Socialism: Eduard Bernstein And Social Democracy. Cambridge, England, UK; New York, New York, USA: Cambridge University Press, 1997. s. 146.
This article is issued from Vikipedi - version of the 6/3/2016. The text is available under the Creative Commons Attribution/Share Alike but additional terms may apply for the media files.