Dilaver Paşa
Dilaver Paşa | |
---|---|
Osmanlı Sadrazamı | |
Görev süresi 17 Eylül 1621 - 19 Mayıs 1622 | |
Hükümdar | II. Osman |
Yerine geldiği | Ohrili Hüseyin Paşa |
Yerine gelen | Ohrili Hüseyin Paşa |
Kişisel bilgiler | |
Ölüm | 19 Mayıs 1622 İstanbul |
Dilaver Paşa (ö. 19 Mayıs 1622) II. Osman saltanatı döneminde 17 Eylül 1621- 19 Mayıs 1622 tarihleri arasında sekiz ay iki gün sadrazamlık yapmış bir Osmanlı devlet adamıdır.
Hayatı
Hırvat asıllıdır.[1] Enderun'da yetişti. Sırasıyla zuluflu, baltacı ve casnigar oldu. Bir süre Mısır'da kullarağası, Desise nazırı ve çizye emini görevlerinde bulundu. Daha sonra İstanbul'a getirilerek sarayda çaşnigarbaşılığa tayin edildi. Bu görevde iken 1610'da Kırım Hani Selamet Giray'ın ölümü üzerine, İstanbul'da bulunan CaniBeg Giray'la birlikte Kırım'a giderek, onun han olmasında rol oynadı.
Dilaver Paşa, 1613 yılında Kıbrıs Beylerbeyiliği, ardından Bağdat beylerbeyliğine getirildi. Revan Seferine katıldı. 1616'da vezir ünvanıyla Diyarbakır beylerbeyliğine getirildi. Bu görev sırasında vakıf ve timar meselelerindeki haksızlıkları, eyaleti dahilindeki isyan hareketlerini ve bazı anlaşmazlıkları halletti. Sultan II. Osman'ın tahta çıkışından sonra Rumeli beylerbeyliğine getirilen Dilaver Paşa, beraberindeki kuvvetlerle İran seferine katıldı. Osmanlı Ordusunu yenilgisiyle sonuçlanan Serav Savaşı'ndan sonra imzalanan Serav Antlaşması'nın akdinde önemli rol oynadı.[1]
Daha sonra ikinci kez Bağdat beylerbeyliği görevine tayin edilen Dilaver Paşanın görevi kısa bir süre sonra Diyarbakır beylerbeyliği'ne çevrildi. Lehistan savaşında, Hotin Seferi sırasında Dinyester nehrine dayanan sağ kolda yer aldı. 17 Eylül 1621'de Ohrili Hüseyin Paşanın yerine sadrazam oldu.[1]
18 Mayıs 1622 günü Sultan II. Osman Kabe'yi ziyaretle hac yapmak ve bu arada yolda Celali eşkıya tenkil etmek olarak açıklanan niyetle otağ-ı humayun İstanbul'dan Üsküdar'a geçirilecekti ve Dilaver Paşa ve Nişancı ve Defterdar paşalara bu görev verilmişti. II. Osman kendine hac seferinde refaket etmek için sadece 1.000 sipahi ve 500 yençeri seçilmesini ve kapıkulu ordusunun İstanbul'da kışlalarında kalmasını planlamıştı. Bu haber ve Üsküdar'a geçiş kapıkulu kışlalarında tepki uyandırdı ve kazan kaldırdılar. Bu isyan haberi Paşakapısı'na yetişdiğinde Dilaver Paşa Çavuşbaşı Halıcizade'yi askere nasihat vermeye yolladı. Asi askerlere ulema sınıfı mensupları da katıldı. Büyük bir asker ve sivil kalabalık Süleymaniye Camii'nde toplandılar ve kapıkulları ise Etmeydanı'nda ve Atmeydanı'nda Sultan Ahmet Camii'nde toplandılar. İstanbul çarşıları kapandı. Bu arada Saraya asi kapıkullarının isteklerini Sultan'a anlatmak için gönderdikleri ulema heyetini Sultan azarlayıp asileri ölümle tehdit etti. Asiler Saraya doğru yürüyüşe geçtiler. Dilaver Paşa'nın gönderdiği Çavuşbaşı asilerin tam yola çıkacakları sırada önlerine çıktı; asilerin kendini taşlamaları üzerine nasihat veremeden saraya döndü.[2]
Ayaklanmacılar Şeyhülislam'a bir heyet gönderip padişahı kötü işlere sevkedenlerin idam edilmesi için bir fetva aldılar. Bu fetvayı Sultan Osman'a göstermek için bir ulema heyeti saraya gönderildi. Fetvayı okuyan Sultan onu yırtıp bir kenara attı ve böylece asileri iyice tahrik edecek ve onları çileden çıkaracak bir harekette bulundu. O gün silahsız olan bir grup ayaklanmacı Paşakapısına gitti. Dilaver Paşa'nın kapı halkı savunmaya geçip attıkları oklardan eylemcilerden bazılarını öldürdüler ve epey yaralı oldu. Bu silahlı savunma ertesi gün ayaklanmacıların silahlı olarak hareketlerine devam etmelerine bir vesile yarattı.[2]
19 Mayıs Perşembe günü seher vakti silahlanmış kapıkulu eylemcileri Odalar Meydanı'nda toplanıp Fatih Camii'ne yürüdüler ve orada büyük bir ulema kalabalığı onlara katıldı. Atmeydanı'na gidildi ve burada Sultanahmet Camii'nde büyük bir toplantı yapıldı. Ayaklanmacılar burada idamını istedikleri devlet erkanının bir listesini çıkardılar ve bu listenin başında sadrazam Dilaver Paşa, kızlar ağası, Rumeli kazaskeri, defterdar, İstanbul kadısı'nın isimleri bulunmaktaydı. Ulemadan bir grup Saraya istekleri bildirmek üzere gönderildi. Sultan Osman idamlara razı olmadı ve istekleri getiren ulema temsilcilerini de tutuklattı.[2]
Kendilerine katılan büyük halk kitleleri ile birlikte heyeti Sultanahmet'te boşuna bekleyen ayaklanmacılar sonunda Saraya yürümeye karar verdiler. Saray avlusunda bir direnme hazırlığı olmadığı Ayasofya minarelerine çıkarılan gözcüler tarafından bildirilince çoğu silahlı asi kalabalık saray avlusuna; oradan da Orta Kapı'dan geçerek değişik bölüklere ayrılarak Kubbealtı'na, mutfaklara ve Babüsaade'ye yöneldiler. Asi kapıkulu askerleri Babussade'yi de geçip Arzodasına zarar verdikten sonra Endürün avlusuna doluştular. Vezirler ve ulema önce Hastalar Sarayı önünde "tanıklık etmek üzere" toplandılar. Sonra asiler Endurun avlusunda beklerken vezirler ve ulema arka Hasbahçe'den dolaştırılıp Sofay-ı Humayun'da bir sedefkar tahta oturmuş II. Osman ile karşikarşıya görüşmeye başladılar. . II. Osman haca gitmekten vazgeçtiğini tekrar belirtti. Ama vezirler asilerin listede ismi bulunan devlet ricalinin idamında gayet kararlı olduklarını ve asilerin artık önlerinin alınmasının imkansız olduğunu Sultan'a inandırıcı olarak ifade ettiler.[2]
Avluda üç saattir bekleyen silahlı kapıkulu ayaklanmacılarını eylemden caydırmak için öğüt vermek hedefi ile Sadrazam Dilaver Paşa ile ulemadan bir grup arka yollardan geçerek bekleyen asilerin önüne çıktılar. Fakat asiler kılıçlarını çıkarıp bu nasihatları dinlemekten kaçındılar ve Dilaver Paşa burada tartaklandı. Hayatlarından korkan heyet geri kaçtı. Asiler Hırkay-ı Saadet ve Sofay-ı Humayun kapılarını zorlamaya başladılar ve Arzhane'ye girip kutsal emanetleri yağmaladılar. II. Osman korumalı bir kasra sığındı. Bir kısım kapıkulu I. Mustafa'yı haremdeki tutuklu olduğu dairesinden çıkartıp Divanhane'ye gördüler.[2]
Sultan Osman sonunda asilere karşı duramayacağını anladı ve başta Sadrazam Dilaver Paşa ve Kızlarağası Süleyman Ağa agakapısından dışarı çıkartılıp avluda kalan asilere teslim edildi. Asiler Dilaver Paşa'yı ve Süleyman Ağa'yı katlettiler.[2]
Dilaver Paşa'nın naaşı Mayıs 1622'de Üsküdar'daki Miskinler Mezarlığı'na gömüldü.
Popüler kültürdeki yeri
Muhteşem Yüzyıl: Kösem adlı Türk dizisinde Oğuz Okul tarafından canlandırılmıştır.
Kaynakça
- 1 2 3 Uzunçarsılı, İsmail Hakkı, (1954) Osmanlı Tarihi III. Cilt, 2. Kısım , XVİ. Yüzyıl Ortalarından XVİİ. Yüzyıl Sonuna kadar), Ankara: Türk Tarih Kurumu (Altıncı Baskı 2011 İŞBN:978-975-16-0010) say.373
- 1 2 3 4 5 6 Sakaoğlu, Necdet (1999), Bu Mülkün Sultanları, İstanbul:Oğlak ISBN 975-329-6 say.227
Dış bağlantılar
- Uzunçarsılı, İsmail Hakkı, (1954) Osmanlı Tarihi III. Cilt, 2. Kısım , XVI. Yüzyıl Ortalarından XVII. Yüzyıl Sonuna kadar), Ankara: Türk Tarih Kurumu (Altıncı Baskı 2011 ISBN 978-975-16-0010) say.373
- Danişmend, İsmail Hâmi (1971), Osmanlı Devlet Erkânı, İstanbul:Türkiye Yayınevi.
- Sakaoğlu, Necdet (1999), Bu Mülkün Sultanları, İstanbul:Oğlak ISBN 975-329-6 say.227
- Tektaş, Nazım (2002), Sadrâzamlar Osmanlı'da İkinci Adam Saltanatı, İstanbul:Çatı Yayınevi (Google books:
- Buz, Ayhan, (2009) Osmanlı Sadrazamları, İstanbul: Neden Kitap, ISBN978-975-254-278-5
Siyasi görevi | ||
---|---|---|
Önce gelen: Ohrili Hüseyin Paşa |
Osmanlı Sadrazamı 17 Eylül 1621 - 19 Mayıs 1622 |
Sonra gelen: Ohrili Hüseyin Paşa |