İsrail tarihi

İsrail tarihi, modern İsrail Devleti'nin tarihini ve İsrail topraklarındaki Yahudilerin tarihini içerir. Modern İsrail’in coğrafi büyüklüğü Galler ülkesi kadar ya da Kosta Rika’nın yarısı kadar küçüktür. Devletin bulunduğu alan, kabaca, antik İsrail ve Yehuda Krallıklarının bulundukları yerdir. İsrail'de konuşulan İbranicenin ve İbrahimi (Semavi) dinlerin doğduğu yerdir. Önce Yahudilik ve sonra Hristiyanlık, İslam, Dürzilik ve Bahailik inançlarına ait kutsal alanlar barındırır.

Çeşitli imparatorlukların egemenliği altına girmesine ve farklı birçok etnik unsura ev sahipliği yapmasına rağmen, Yahudi-Roma Savaşına kadar, antik İsrail ağırlıklı olarak Yahudi’ydi. Sonrasında, Galilee hariç, birçok bölgede Yahudiler azınlık olarak kaldı. Bölge 3. yüzyıl itibariyle giderek artarak Hristiyanlaştı ve 7. yüzyıl fethinden 20. yüzyılın ortasına kadar Müslümanlaştı. Roma fethinden sonra, Antik İsrail bölgesi, Kutsal Filistin Toprakları olarak adlandırıldı. 1096 ve 1921 yılları arasında, bölge, Hristiyan ve Müslümanlar arasında odak savaş noktasıydı. Haçlı Seferlerinin bitiminden, 1917 İngiliz fethine kadar Mısır Memlük Sultanlığıdaki Suriye vilayetinin bir parçasıydı ve 151 yılından sonra Osmanlı İmparatorluğunun bir parçası olarak kaldı.

19. yüzyılın sonlarına doğru, Avrupa’daki Yahudilere karşı zulüm, Siyonist hareketi doğurdu ve antik krallıkların bulunduğu, Filistin olarak adlandırılan bölgede Yahudilere ait bir anavatan kurulmasına yönelik uluslararası destek arttı. Suriye’nin İngilizler tarafından fethedilmesinden sonra, Birinci Dünya Savaşını takip eden Balfour Deklarasyonu ve Filistin mandasının kurulmasıyla birlikte, Aliyah (İsrail topraklarına diaspora Yahudilerinin geri dönmesi) arttı ve bu da Arap ve Yahudi milliyetçiliğinin çakışmasından dolayı Arap-Yahudi gerginliğinin artmasına sebep oldu. 1948 yılında İsrail Bağımsızlığının ilan edilmesiyle, Avrupa ve Müslüman ülkelerden birçok sayıda Yahudi İsrail’e göç etti ve birçok Arap ta İsrail’den göç etti. Bu göçler ilerde daha büyük Arap-İsrail Savaşlarına sebep olacaktı [1]. Dünya’daki Yahudilerin 42% si günümüzde İsrail’de yaşamaktadır.

1970’lerden beri ABD, İsrail’in esas müttefiki oldu. 1979 yılında Mısır-İsrail Barış Anlaşması, Camp David uzlaşmasıyla imzalandı. 1993 yılında, İsrail, Filistin Kurtuluş Örgütü ile Birinci Oslo Anlaşmasını imzaladı ve 1994 yılında, İsrail-Ürdün Barışı imzalandı. İsrail ve Filistin arasındaki barışı gerçekleştirme üzerine devamlı devam eden çalışmalara rağmen, savaş ve çatışma İsrail ve Filistin bölgelerinde devam etmekte ve uluslararası politikada ve iki bölgenin sosyal ve ekonomik yaşamlarında hissedilmektedir. İsrail’in ekonomisi başlangıçta sosyalistti ve ülke 1970’lere kadar Sosyal-demokratlar tarafından yönetildi. Sonrası gittikçe kapitalizme ve market ekonomisine kaydı ama sosyal refah sisteminin bazı özelliklerini korudu.

Giriş: Yahudi tarihi ve İsrail

İsrail'in ilk adı geçen belge olan Merneptah Steli (JE 31408), (Kahire Müzesi)

Tanah'ın Tekvin kitabına göre İbrahim'in, adı sonradan İsrail olacak olan Yakup adında bir torunu vardı. İsrail'in on iki oğlu, "İsrailoğulları"nı oluşturan on iki kabilenin atalarıydı. Yehuda, İsrail'in dördüncü oğluydu.

Antik Dönem

Tarih öncesi

2,6 ve 0,9 milyon yıl önce, insanımsıların, Afrika'dan Akdeniz'e dört bölümde yayıldıkları ve kültürel olarak birbirinden farklı oldukları bilinir. Bu ilk insanlardan kalan çakmaktaşından yapılmış insan yapımı gereçler, günümüz İsrail Devleti’nin sınırlarında keşfedildi. Bu yerlerin arasında, Afrika'dan sonra Dünya’da en eski taştan aletlerin bulunduğu Yiron vardır.

Karmel sıradağlarından El-Tabun ve Es Skhul’da [2] ilk modern insan ve İlkel insan kalıntıları bulundu. Bu kalıntıların içinde, daha sonra Tabun 1 olarak adlandırılan, İlkel bir kadın iskeleti bulundu ve günümüzde bu fosil, bulunan en önemli insan fosillerinden biri olarak bilinmektedir [3].

El-Tabun’daki kazılar, bölgedeki en uzun stratigrafik kaydı oluşturdu ve bu kayıt 600.000 ya da daha fazla yıllık insan faaliyetlerini ortaya çıkardı [4]. Paleolitik çağın en eski döneminden günümüze, insanların evrimini gösterdi [5].

İlk İsrailoğulları (MÖ 1200 – MÖ 950)

Kayıtlarda ilk İsrail (ysriar) adı, MÖ 1209'da Mısır Firavunu Merenptah adına dikilen Merneptah Steli'nde geçmektedir: "İsrail çöp serdi; tohumları bundan sonra yok."[6] William Dever, "İsrail"in, dağlıkların ortasında kültürel ve muhtemelen siyasi bir varlık olarak fakat organize devletten çok etnik grup olarak görüldüğünü belirtir.[7]

İsrailoğullarının ataları arasında, Kenan topraklarında yaşayan Samilerin ve Deniz Kavimlerinin olabileceği düşünülür.[8] McNutt'a göre, muhtemelen 1. Demir Çağ döneminde, nüfus kendini 'İsrailoğulları' olarak tanımlamaya başlamıştır; kendilerini Kenanlılardan farklı olarak görmeye başlamaları, karışık evlilik yapmama, aile ağacına verilen önem ve dinin farklılığından anlaşılır.[9]

Köylerde, çiftçilik ve hayvancılıkla kendi kendilerine yeten en fazla 300 veya 400 kişi yaşıyordu.[10][11][12] ekonomik değiş tokuş yaygındı.[13] Küçük yerleşim birimlerinde dahi yazı yazma bilinmekte ve kayıtlar tutulmaktaydı.[14] Arkeolojik kanıtlar köyvari merkezli toplumların varlığını göstermektedir fakat kaynakları sınırlı ve nüfusları azdı.[15]

İsrail ve Yehuda (~MÖ 1200 - MÖ 576)

Tanah'ta Yahudilerin, başkenti Gazze olan Filistlerle sürekli savaş halinde oldukları anlatılır.

İsrail (Samaria) ve Yehuda Krallıkları

MÖ 930'larda krallık, güneyde Yahudi Krallığı ve kuzeyde İsrail Krallığı olarak ikiye bölündü.

İsrailli Ahab ile Şamlı II. Ben Hadad arasındaki ittifak, Asurluların akınlarını püskürtmeyi başardı ve MÖ 854'te Karkar Savaşı'ndan zaferle çıkıldı. En nihayetinde İsrail Krallığı, Asur Kralı III. Tiglat-Pileser tarafından MÖ 750'lerde yıkıldı. Filistlerin krallığı da yıkıldı. Asurlular, İsrail Krallığı'ndaki kabilelerin çoğunu sürgüne gönderdi; bu kabilelere "Kayıp On Kabile" denir. Samiriler, Asur istilasından sağ kalan İsraillilerin soyundan geldiğini iddia eder. İsrail'in MÖ 724 - MÖ 722 yılları arasında gerçekleşen ayaklanması, II. Sargon'un Samarya'yı kuşatıp fethetmesiyle bastırıldı.

Antik İsrail

Asur Kralı Sanherib, Yehuda'yı fethetmeyi denediyse de başaramadı. Sanherib Prizması'nda Yehuda'nın cezalandırılıp terkedildiği yazılıdır.

Klasik Dönem (Milattan önce 538-636)

Babil yönetimi (Babil Tutsaklığı)

Asur İmparatorluğu, MÖ 612'de Medler ve Keldaniler tarafından yıkıldı. MÖ 586'da, Babil Kralı Nebukadnezar, Yehuda'yı fethetti. Tanah'a göre, Süleyman Mabedi'ni yıktı ve Yahudileri sürgüne gönderdi.

Pers ve Helen yönetimleri

İsrail müzesindeki İkinci Tapınak modeli

MÖ 538'de Büyük Kiros, Babil'i fethedip imparatorluğu eline geçirdi. Kiros bir bildiri yayınlayıp (aralarında Yehudalıların da bulunduğu) zaptedilmiş uluslara özgürlüklerini iade etti. Tanah'a göre, 50.000 Yehudalı Zerubabel önderliğinde Yehuda'ya geri dönüp tapınağı ikinci kez inşa etti. Her ne kadar Yahudi olmayanlar bunu engellemeye çalıştıysa da, MÖ 456'da 5000 kişilik Yehuda'ya dönen ikinci bir grubun önderliğini Ezra ve Nehemya yaptı.

MÖ 333'te Büyük İskender, Ahameniş İmparatorluğu'nu yenip toprakları eline geçirdi. Bu zamandan sonra Tanah Yunanca'ya tercüme edilmeye başlandı (Septuagint). İskender'in ölümünün ardından, fethedilmiş topraklar üzerinde, İskender'in generalleri hak talep edip aralarında çatıştı. Yehuda, Selevkos İmparatorluğu ile Batlamyos Mısırı arasında sınır oluşturdu ve en nihayetine Selevkos'a dahil edildi.

MÖ 2. yüzyılda, Selevkos İmparatorluğu'nun hakimi IV. Antiyokus Epifanes, Yahudiliği ortadan kaldırıp Helenistik din getirmeye çalıştı. Bu durum, MÖ 174 - MÖ 135 arasında süren Makkabi isyanına sebep oldu. Yehuda Makkabi tarafından liderliği üstlenilen ayaklanmadan zaferle dönüş bugün Hanuka bayramı olarak kutlanır. Makkabi kitaplarında isyan ve Yunan hakimiyetinin son buluşu anlatılır. Bir Yahudi partisi olan Hasidaniler hem Helenizm'e hem de ayaklanmaya karşıydı fakat en sonunda desteklerini Makkabilerden yana kullandılar. Modern yorumlamalar bu dönemde yaşananları, zamanın Helenistik Yahudileriyle Ortodoks Yahudileri arasında bir iç savaş olarak tanımlar.[16][17]

Haşmonayim Hanedanlığı

İçinde Farisiler, Sadukiler ve Esseniler sosyal akımlarını barındaran Haşmonayim hanedanlığı Yahudiye'ye hükmetti. Helenistik uygarlıkla mücadele etmek için Farisiler, muhtemelen dünyadaki ilk erkek din eğitim programını yürürlüğe sokup buluşma evlerinde halkı eğitti.[18] Böylece Rabinik Yahudilik doğdu. Adalet işleri, başkanına Nasi (başkan) denilen Sanhedrin'in elindeydi. Nasi'nin dini yetkileri zamanla Tapınağın başrahibine kaydı; bu kişi aynı zamanda Haşmonayimlerin kralıydı.

MÖ 125'de Haşmonayim Kralı Yohanan Hurkanus, Edom'u zaptedip dinlerini zorla Yahudiliğe geçirdi. Bu Yahudiliğe döndürmek için atılan, bilinen ilk ve tek girişimdir [19].MÖ 64 yılında Romalı Kral Pompey, Suriye’yi fethetti ve Kudüs’teki Haşmonayim sivil savaşına karıştı. MÖ 47 yılında, Julius Sezar ve Kleopatra’nın hayatları, Kral İkinci Hirkanus’un gönderdiği bir Yahudi bölüğü tarafından kurtarıldı. Bölüğü kumanda eden Antipater’in sonraki nesli, Seza tarafından Yehuda kralları olarak seçildi [20].

Herod Krallığı

MÖ 64'te, Roma generali Pompey Yahudiye'yi fethetti. Kudüs'teki Yahudi Tapınağı, Roma İmparatorluğu'nda, içinde imparatorun tasviri olmayan tek dini yapıydı.

MÖ 37 - MS 6 yılları arası, Edom soyundan gelen Herod hanedanı, Yahudi-Roma uydu krallığı olarak Yahudiye'ye hükmetti. Hirodes, tapınağı büyük ölçüde genişletip, bu zamanda dünyanın en büyük tapınağı haline getirdi. Şöhretinin aksine, İlel önderliğindeki Rabinik Yahudiliğin Tapınak rahipliği ün kazandı.

Hristiyanlık öncesi Roma (MÖ 64 - MS 324)

Yehuda, MÖ 6 yılında Yehuda tetrarşisinden, Roma bölgesine alınarak, bir Roma şehri yapıldı. Gelecek yıllarda, her ne kadar zenginlik içinde yaşasalar da, toplum, Greko-Roman ve Yahudi nüfusu arasındaki gerginliği yaşadı.

64 yılında, Hahambaşı Yeşua ben Gamla, bir dini gereksinim olarak, Yahudi çocukların 6 yaşından itibaren okuma yazma öğrenmeleri gerektiğini öne sürdü ve bu yeni yöntem, takip eden yüzyıllar boyunca Yahudi gelenekleri arasına yerleşti [21].

66 yılında Yahudiyeli Yahudiler ayaklanıp yeni krallıklarına "İsrail" adını verdi.[22] Bu ayaklanma, Yodfat'ı savunma çabaları, 70 yılındaki Kudüs kuşatması ve Elazar ben Yair liderliğinde ayakta kalan son Masada savunması, Yahudi önder ve tarihçi Josephus tarafından aktarılmıştır. Kudüs'ün büyük bir kısmı ve Tapınak harabeye döndü.

Yahudi ayaklanması sırasında, bu zamanda Yahudiliğin bir sekti olan Hristiyanlar Yahudiye'yi terketti. Sadukilerin tapınak rahipliğine muhalif olan rabinik/Farisi akımı, Yohanan ben Zakay liderliğiyle Romalılarla barış yapınca sağ kurtuldu.

115'ten 117'ye, Libya, Mısır, Kıbrıs, Kürdistan ve Lod'daki Yahudiler Roma'ya karşı ayaklandı. Olaylar sonucunda çok sayıda Romalı ve Yahudi katledildi. Kıbrıs'ın nüfusu büyük oranda azaldı ve Yahudilerin orada yaşaması yasaklandı.[23]

131'de İmparator Hadrianus Kudüs'ün adını "Aelia Capitolina" olarak değiştirip eski tapınağın bulunduğu yere bir Jüpiter Tapınağı inşa ettirdi. Arapların bölgeyi fethine kadar sürecek zaman içinde Yahudilerin Kudüs'e girmesi yasaklandı ve Yahudiye'nin adı Palestina olarak değiştirildi; bir bölgenin adını değiştirmeye sebep veren başka bir ayaklanma gerçekleşmedi.[24] Türkçe ve Arapça'daki "Filistin" adı bu isimden türemiştir.

132'den 136'ya kadar, Yahudi lider Şimon Bar Kohba, Romalılara karşı gerçekleştirdiği ayaklanma sonrasında ülkeye tekrar "İsrail" adını verdi.[25] Daha çok bilienen ve daha iyi belgelenmiş olan 70 yılı ayaklanmasına kıyasla Bar Kohba isyanı Romalılara muhtemelen daha büyük sorunlar yaşatmıştır.[26] Hristiyanlar ayaklanmaya katılmayı reddetti ve bu noktadan sonra Yahudiler tarafından Hristiyanlık ayrı bir din olarak kabul edilmeye başlandı.[27] En nihayetinde ayaklanma İmparator Hadrianus tarafından bastırıldı.

Tam olarak kesin olmamasına rağmen, ayaklanma sürecinde rabinik kurul hangi kitapların Tanah'ta yer alacağına karar vermiştir.[28]

Bar Kohba ayaklanması bastırıldıktan sonra Yahudileri Romalılara karşı temsil etmesi için Romalılar İlel hanedanını seçmiştir. Bu hanedandan en bilineni Rabi Yehuda HaNasi'dir. Yahudi okulları dinadamları üretmeye devam etti ve bunlardan en başarılıları Sanhedrin üyesi oldular.[29] Yahudilikte önemli bir metin olan Mişna bu dönemde tamamlandı.

Bar Kohba isyanında önce Celile'deki nüfusun 2/3'ü ve sahil nüfusunun 1/3'ü Yahudiydi.[30] Fakat, 3.yy'da zulümler ve Roma İmparatorluğu'nu etkileyen ekonomik kriz nedeniyle Yahudiler Filistin'den daha hoşgörülü olan Pers Sasani İmparatorluğu'na göç etti ve Babil bölgesindeki Yahudi cemaati kalkındı.

Hıristiyan Roma ve Bizans hakimiyeti (324–636)

4. yüzyılın başında Konstantinopolis Doğu Roma İmparatorluğu'nun başkenti oldu ve Hristiyanlık resmi din olarak kabul edildi. Kudüs (Jerusalem) adı şehire geri getirildi ve bir Hıristiyan şehri oldu. Yahudilerin Kudüs'te yaşaması halen yasak olmasına rağmen ziyaret etmelerine izin veriliyordu; bu dönemde, Tapınak'tan arda kalan Ağlama Duvarı kutsallık kazandı.

351-2'de, yozlaşmış Roma valisine karşı Yahudiler tekrar ayaklandı.[31] 362'de, son pagan Roma İmparatoru Julianus, Yahudi Tapınağı'nı tekrar inşa etmeye niyetlendiyse de 363'de Perslere karşı verdiği savaşta ölünce proje devam etmedi.

Roma İmparatorluğu ikiye bölününce bölge, Bizans İmparatorluğu olarak bilinen Doğu Roma İmparatorluğu'nun bir parçası oldu. Bizans'a (Yunan) Ortodoks Kilisesi hakimdi. 5. yüzyılda Batı Roma İmparatorluğu yıkılınca Filistin'e Hristiyan göçü başladı ve Hrsitiyanlar Filistin'de çoğunluğu ele geçirdi. Yahudilerin toplam nüfusa oranı %10-15'ti. Yahudilik, Hristiyanlık dışında hoşgörülen tek dindi fakat Yahudilerin yeni ibadet yerleri inşa etmesi, devlet bürolarında iş sahibi olması ve köle edinmesi yasaktı. Bu dönemde iki Samiri ayaklanması baş gösterdi.[32]

Bu zamanda İsrail'de yazılan kutsal Yahudi metinleri Gemara (400), Kudüs Talmudu (500) ve Pesah Hagadası'ydı.

Prokopius'a göre, 533'te general Belisarius, Yahudi tapınağı hazinesini Roma'dan alan Vandallardan geri aldı.

611'de Sasaniler Bizans'ı işgal etti ve uzun süren kuşatmanın ardından II. Hüsrev Kudüs'ü Yahudilerin yardımıyla ele geçirdi; yardım edenler arasında muhtemelen Yemen'deki Yahudi Himyar Krallığı da yer almaktaydı. 617'ye kadar, yönetilmek için Kudüs Yahudilere bırakıldı. Bizans İmparatoru Herakleios, Yahudilere haklar tanınacağını belirtip onların desteğini alarak Persleri yendi fakat ardından verdiği sözden geri adım atan imparator, Filistin'i ele geçirdikten sonra bir fetva yayınlayıp Yahudiliği Bizans İmparatorluğu'nda yasakladı. (Mısırlı) Koptik Hristiyanlar, bozulan yeminin sorumluluğunu aldı ve bugün dahi bunun anısına oruç tutmaktadırlar.[33] Bizans'tan kaçan Yahudiler Baltık bölgesine ve soylularla halkının bir kısmının Yahudiliğe geçtiği Hazar Kağanlığı'na yerleştiler.

Orta Çağ

Arap hakimiyeti (636–1096)

İslami geleneğe göre 620 yılında Muhammed, bugün Tapınak Dağı olduğu kabul edilen "en uzaktaki camiye" Mekke'den bu uzak mescide (arapça aksa=uzak anlamındadır)indirildii ve aynı gece geri döndü. 634-636'da Araplar Filistin'i fethetti ve böylece Yahudilerin Kudüs'te yaşama yasağı kalktı. Bunun ardından gelen birkaç asır içinde bölgedeki çoğunluk Hristiyanlardan Müslümanların eline geçti.

636'dan Haçlı Seferlerinin başlamasına kadar Filistin önce Medine merkezli Dört Halife, ardından Şam merkezli Emevi Halifeliği ve sonra da Bağdat merkezli Abbasi Halifeliği tarafından yönetildi. Emevi halife Abdülmelik (685-805) 691'de Tapınak Dağı'nda Kubbet-üs-Sahra'yı inşa ettirdi. Yahudilere göre burada Başlangıç Taşı bulunmaktadır ve bu Yahudilikteki en kutsal sitedir. Bu dönemde Tapınak Dağı'ndaki ikinci bina olan Mescid-i Aksa 705 yılında yapıldı.

Haçlılar hakimiyeti (1099 – 13. yüzyıl)

Haçlılar zamanında Filistin'deki Müslümanlar ile Yahudiler ayrım gözetmeksizin ya katledildiler ya da köle olarak satıldılar.[34] Haçlıların Yahudileri katletmesi, seferleri sırasında Avrupa'da başladı ve Kutsal Topraklarda devam etti..[35] Ortodoks Aşkenaz Yahudileri bugün dahi Haçlılar sebebiyle ölenler nedeniyle anma duası okurlar.

1099'deki Kudüs kuşatması - Birinci Haçlı Seferi

1187'de Eyyubi Sultan Selahaddin, Hıttin Muharebesi'nde Haçlıları yenip Kudüs'ü ve Filistin'in büyük bir kısmını eline geçirdi. Haçlılar, Akka merkezinde güçsüz bir devlet olarak bir asır daha hayatta kalmayı başardı.

1260'tan 1291'e kadar bu bölge Moğol işgalcileriyle Memlûk Sultanlığı'nın cephesi haline geldi. Çatışmalar sonunda fakirleşen ülkenin nüfusu büyük oranda azaldı. En nihayetinde Mısırlı Seyfeddin Kutuz, Moğolları Ayn Calut Muharebesi'nde yenilgiye uğrattı ve ardılı Baybars, Haçlıların Akka merkezli krallığına 1291'de son verdi.

Memluk hakimiyeti (13. yüzyıl – 1517)

Mısırlı Memluk Sultanı Baybars (1260-1277) Filistin'i fethetti ve Memlukların bölgedeki hakimiyeti 1517'ye kadar sürdü. Baybars Yahudilerin, Yahudilikte en kutsal ikinci site sayılan Hebron'daki Makpela Mağarası'nda ibadet etmesini yasakladı ve bu yasak İsrail kurulana kadar, yani 7 asır boyunca devam etti.[36]

Haçlıların yıkılmasıyla Avrupa'da Yahudilere yönelik zulümler ve Yahudilerin ülkelerinden kovulma olayları arttı. Yahudiler önce 1290'da İngiltere'den sonra da 1306'da Fransa'dan kovuldu.[37] İspanya'da, toplumla entegre olmuş başarılı Yahudi cemaatine karşı katliamlar ve zorla din değiştirtmeler başladı. Büyük Veba Salgını'nda, Yahudiler kuyulara zehir dökmekle suçlanıp öldürüldüler.

Hristiyanların İspanya'yı fethi tamamlandıktan sonra Yahudiler İspanya'dan 1492'de ve Portekiz'den 1497'de kovuldu. Bu Yahudiler Avrupa'daki en varlıklı ve en entegre olmuş Yahudilerdi. Çoğu Yahudi Hristiyanlığa geçtiyse de, Yahudi dönmelere karşı ön yargı devam etti ve bu kişiler "Yeni Dünya"ya göç etti (bkz. Latin Amerika'daki Yahudilerin tarihi). Kovulan İspanyol Yahudilerinin çoğu Kuzey Afrika, Polonya, Osmanlı İmparatorluğu ve İsrail'e göç etti. İtalya'da ise Yahudiler gettolarda yaşamaya zorlandılar.

Osmanlı hakimiyeti (1516–1917)

Filistin 1516-1517'de Türk Sultanı I. Selim tarafından fethedilip dört asır boyunca Halep Eyaleti'ne bağlandı.

1648-1654 yıllar arasında Ukrayna'da gerçekleşen Hmelnitski Ayaklanması sonucunda 100 binden fazla Yahudi katledildi ve bunun sonucunda sağ kalanlar İsrail'e göç etti. 1660'da Filistin yerlisi Yahudiler, 1660 Safed yıkımı ve 1660 Tiberya yıkımı olaylarında katledildiler.[38]

Kavalalı Mehmet Ali Paşa'nın Filistin'i fethetmesinin ardından gerçekleşen 1834 Safed pogromunda yerli Yahudiler katledildi. 1844'te Kudüs'ün çoğunluğu Yahudiyken 1890'da şehrin mutlak çoğunluğu haline geldi fakat bölgedeki Yahudi nüfusu toplam Yahudi nüfusunun %10'undan azdı.[39][40] 1890'da Filistin nüfusunun büyük kısmını Müslüman ve Hristiyan Araplar oluştururken bu topraklarda Yahudiler, Yunanlar, Dürzüler ve Bedevilerin yanı sıra diğer azınlıklar da yaşamaktaydı. Yahudi nüfusu daha çok Dört Kutsal Şehir'de yoğundu.

Siyonizm ve modern Antisemitizmin doğuşu

Avrupa'da Aydınlama Çağı'yla birlikte 18. ve 19. yüzyıllarda Haskala denen Yahudi aydınlanması da başladı. Fransız Devrimi ile birlikte Yahudilere 1871'de eşitlik ve sivil haklar tanındı; bu olay Yahudiler adına antik çağlardan beri bir ilkti. Napolyon İmparatorluğu, Yahudilere verilen eşit hakları Avrupa'ya yaydı. Britanya Yahudilere eşit hakları 1856'da, Almanya ise 1871'de verdi.

Batının liberal görüşleri yayılınca yeni aydınlanan Yahudilerde ilk defa laik sınıf ortaya çıkmaya başladı ve rasyonalizm, romantisizm ve nasyonalizm gibi akımların benimsenmesine olanak sağladı.

Doğu Avrupa'da zulmün artışı

Modern ulusların ve milli kimliklerin şekillenmesi beraberinde anti-Yahudi ön yargısında değişiklik getirdi. Bu zamana kadar dini olan antisemitizm bu zamandan sonra içinde ırkçı bir anlam muhafaza etmeye başladı. Yahudiler temel insan haklarından faydalanırken Rus Çarları ve Kiliseler gibi bazı gruplar güçlerini zamanla yitirmeye başladı; kolay hedef olan Yahudiler bu grupların içinde bulunduğu zor durumlarda komplo teorileriyle suçlandı.

19. yüzyılda çoğu Yahudi Rus İmparatorluğu'nda yaşamaktaydı. Her ne kadar 1790'larda Yahudiler Rusya'dan kovulduysa da, imparatorluğun genişlemesiyle elde edilen Doğu Avrupa topraklarında büyük Yahudi nüfuslarını kendi nüfuslarına eklemek zorunda kaldı. Yahudiler, kendilerine ayrılan bölümlerde (Pale) yaşamak zorundaydı.

1897'de 5 milyonluk Yahudi nüfusu toplam Pale nüfusunun %10'unu oluşturuyordu.[41] 1827'den 1855'e kadar Rus otoriteleri altı yıllık eğitim ile Yahudilerin dinlerini zorla değiştirmeyi ve Yahudi erkek çocukların 12 yaşında askerliğe alınıp 25 yıl hizmet etmelerini kararlaştırdı.[42] 1881 ile 1917 yılları arasında May Yasaları yürürlüğe kondu; böylece Yahudilerin kırsal alanlarda yaşamaları engellendi (çoğu zorla kovuldu) ve Pale'deki üniversitelere %10, Pale dışında %5 ve büyük şehirlerde %3 Yahudi öğrenci kotası getirildi.[43] Çar Rusyası'nda devlet ve kilise, farklı nedenlerle de olsa, Yahudileri düşman olarak göstermeyi çıkarlarına uygun buldu. 1880'lerin başında hükümet destekli organize pogromlar gerçekleşti. Her sorunu Yahudilere yıkan halk Çar rejimine olan kızgınlığını yine onlardan çıkardı.[44] Yahudilerin tıp ve hukuk okuması yasaklandı.

Antisemitizm sadece Doğu Avrupa ile sınırlı kalmadı; Almanya'da, 1882'de Dresden'de ve 1883'te Chemnitz'de Uluslararası Anti-Yahudi Kongreleri düzenlendi.[45] Fransa'da Dreyfus Olayı (1894–1906) ile birlikte antisemitizm Fransa ordusu ve hükümetin üst kademelerine kadar yayıldı.

Doğu Avrupa'dan göç

19. yüzyılın sonlarında milyonlarca Yahudi doğu Avrupa'yı terkedip çoğunluğu ABD'ye gitti, küçük bir yüzde ise İsrail'e yol aldı ve bu Yahudilerin arasında tekrar bağımsız bir ulus kurma ihtimalini göz önüne alanlar da mevcuttu.

1870'te Yafa'da Mikve İsrael adıyla bir ziraat okulu Alliance Israelite Universelle tarafından kuruldu. Filistin'deki ilk modern Yahudi yerleşimi 1878'de Petah Tikva'da ve ardından 1882'de Rishon LeZion'da kuruldu. Diğer yerleşim birimleri Bilu ve Hovevei Zion akımları üyeleri tarafından kuruldu. Bunu modern İbranice'nin tekrar hayata dönmesi takip etti. 'Siyonizm', dindar, laik, milliyetçi ve sosyalist gibi çeşitli görüşlere sahip Yahudileri cezbetti. Sosyalistlerin amacı işçi olarak ve Kibbutzlar kurarak topraklara sahip olmaktı. Siyonizm tarihinde Yahudi göç dalgalarına aliyah denir. 1882 ile 1903 yılları arasında gerçekleşen Birinci Aliyah'da yaklaşık 35.000 Yahudi Filistin'e taşındı.

Siyonist hareketin oluşumu

1896'da Theodor Herzl "Der Judenstaat" ('Yahudi Devleti') isimli eserini yayınlayıp Avrupa'da artan antisemitizme (ve "Yahudi Sorunu"na) çözüm sundu; çözüm bir Yahudi devleti kurmaktı. 1897'de Siyonist Örgüt kuruldu ve Birinci Siyonist Kongre'de amacın "uluslararası kanunlarla güvence altına alınmış Filistin'de bir Yahudi vatanı kurmak" olduğu belirtildi.[46] Fakat, Siyonizm'e Osmanlı liderlerince şüpheyle yaklaşılınca büyük bir ilerleme kaydedilemedi.

1904 ile 1914 yılları arasında gerçekleşen İkinci Aliyah'da 40.000 Yahudi Filistin'e yerleşti. Siyonist Örgüt Yafa'da 1908 yılında "Filistin Bürosu" kurdu ve Filistin'de sistematik Yahudi yerleşim politikası benimsendi. Göçmenlerin çoğu, Polonya'yı da içinde barındıran Rusya'daki zulümden kaçan Yahudilerdi. İlk kibbutz olan Deganya Alef, 1909'da Rus sosyalistler tarafından kuruldu. İlk "tümüyle İbranice konuşan şehir" Ahuzat Bayit (bugünkü adıyla Tel Aviv) 1909'da kuruldu. İbranice gazete ile kitaplar basıldı ve Yahudi siyasi partileri ile işçi örgütleri kuruldu.

Birleşik Krallık Filistin Mandası

Balfour Deklarasyonu

Fransız ve İngiliz etki ve kontrolü (Sykes-Picot Anlaşması, 1916)
Filistin'de bir Yahudi vatanını destekleyen Balfour Deklarasyonu, 1917.

I. Dünya Savaşı'nda Yahudilerin Almanları desteklemesinin sebebi Almanların savaş halinde olduğu Rusların esas düşman olarak görülmesiydi.[47] İngiltere'de hükümet, Osmanlı İmparatorluğu'nun Genç Türkler hareketi içinde "Yahudi gücü"nü hatalı şekilde bir antisemitizm olarak algılayıp çeşitli nedenlerle savaş için Yahudi desteği aradı,[48] Amerikan Yahudilerinin desteğini güvence altına alıp Amerika'nın yanlarında yer almasını arzu etti.

Aralarında Başbakan Lloyd-George'un da bulunduğu İngiliz hükümeti Siyonizm çabalarına sıcak bakıyordu.[49] 1917'nin sonlarında, içinde çoğunluğu Siyonist olan Yahudi lejyonu bulunan İngiliz ordusu[50] Türkleri Filistin'den çıkardı; İngiltere Dışişleri bakanı Arthur Balfour, Baron Rothschild'e bir mektup gönderdi. Bu mektup "Balfour Deklarasyonu, 1917" olarak bilinir. Mektupta "Filistin'de Yahudi ulusu için milli bir vatanın kurulmasına sıcak bakıldığı" ifade edildi.

1918'de, İngiliz Siyonist Federasyonu başkanı olan Chaim Weizmann, Siyonist Komisyon kurdu ve Filistin'e gidip Siyonizmin amaçlarını tanıttı.

Birleşik Krallık Filistin Mandası (1917–48)

Birleşik Krallık Filistin Mandası ve Balfour Deklarasyonu, Milletler Cemiyeti tarafından 1922'de onandı ve 1923'te yürürlüğe sokuldu. Ürdün'ü de içeren Filistin'in sınırları İngilizler tarafından çizildiyse de birkaç yıl sonra Ürdün, Churchill tarafından çıkarıldı. Britanya, Milletler Cemiyeti'ne katılmayan ABD ile bir anlaşma yapıp Manda konusunda destek aldı.

Manda'nın 4. maddesine göre 1921'de Siyonist Komisyon'a resmi olarak "Filistin Yahudi Ajansı" statüsü verildi. Araplar için benzer bir "Arap Ajansı" teklifi Arap liderler tarafından reddedildi.

Manda, Filistin'e Yahudi göçlerinin ve yerli Araplardan toprak satın alımının denetimini Yahudi Ajansı'na verdi. Yahudi Ajansı, kısa zamanda Siyonist liderliğin bir kolu olarak işlemeye başladı. Okul ve hastaneler işletip Haganah isimli milis grup kurdu. Chaim Weizmann hem Siyonist Örgüt'ün hem de Yahudi Ajansı'nın 1929'a kadar liderliğini yaptı. Yahudi Ajansı, yeni göçmenlere giriş izni (göçmen sayısı İngilizler tarafından sabitlenmişti) ve yurtdışındaki Yahudilerin verdiği bağışlardan para dağıttı.[51]

1920'den sonra Va'ad Leumi (Yahudi Ulusal Konseyi veya JNC), Birleşik Krallık Filistin Mandası'ndaki Yahudi cemaatinin (Yişuv) ana enstitüsüydü. Demokratik yolla seçiliyorlardı ve aralarında Siyonist olmayan Yahudiler de mevcuttu. Bu kuruluş Filistin Yahudilerinin zımni hükümetiydi. JNC'nin siyasi departmanı Araplarla olan ilişkilerden, Yahudi Ajansı ile olan bağlardan ve İngilizlerle yapılan anlaşmalardan sorumluydu. Yişuv'un genişlemesiyle JNC'nin sorumlulukları arttı ve eğitim, sağlık, sosyal güvenlik, dahili müdafa ve güvenlik konularını üstlendi.

Manda'nın elde ettiği gelirler Yahudi azınlık tarafından tedarik ediliyordu ve paralar İngiliz yönetiminde harcanıyordu. Bu nedenle İngilizlerin izniyle, JNC'ye kendileri için vergi topluyor[52] ve Yahudi nüfusu için bağımsız hizmetler sunuyordu.[53] Filistin'deki Yahudilere sunulan eğitim ve sağlık hizmetleri Siyonist siyasi partilerin elindeydi: Genel Siyonistler, Mizrahiler ve Sosyalist Siyonistler birbirlerinden bağımsız hizmetler sunuyordu; (Mizrahiler dışında) spor organizasyonları yerel vergiler, bağışlar ve aidatlarla yürütülüyordu. Siyonist akım 1925'te Kudüs'te İbrani Üniversitesi'ni ve Hayfa'da Technion'u (teknoloji üniversitesi) kurdu.

İki dünya savaşı arasındaki dönemde İngilizler, kontrolü elden bırakmama adına, Araplara Filistin hükümetinin kontrolünü bırakmamak için çoğunluk demokrasisini kabul etmemekteydi.

Yahudi göçü ve Arap muhalifler

1919 ve 1923 yılları arasında, çoğunu devrim sonrası Rusya kaosundan kaçanların oluşturduğu 40.000 Yahudi Filistin'e göç etti; buna Üçüncü Aliyah denir. Bu kişilerin çoğu 'öncüler' (halutzim) olarak bilinir; ziraat konusunda eğitimli ve deneyimliydiler. Jezreel Vadisi ve Hefer Düzlükleri'ndeki bataklıklar kurutulup tarıma elverişli hale getirildi.

Manda'nın koşulları ile Yahudi göçleri Arapların 1920 ve 1921'de ayaklanmasına yol açtı. Çözüm olarak İngilizler Yahudilere göç kotası koydu. Ayrıca 1000 pound'u olan Yahudiler (2000 yılı kurlarına göre hesaplandığında 100.000 pound'a denk gelmektedir) ve 500 pound'u olan Yahudi profesyoneller kotaya tabi tutulmamaktaydı. Arapların ırak Yahudi yerleşimlerine yaptığı saldırılarda İngilizler halkı koruyamayınca bu Haganah'nın ("Savunma") doğmasına sebep oldu; sosyalist yeraltı Yahudi milislerinden oluşan bu grubun amacı Yahudi yerleşimlerini korumaktı.

1923'te Filistin'deki Yahudilerin sayısı 90.000'e ulaştı. ABD'nin göç yasalarıyla Polonya ve Macaristan'daki antisemitizmden kaçan Yahudiler dışarıda kalınca 1924 ile 1929 yılları arasında 82.000 Yahudi daha Filistin'e yöneldi (4. Aliya). Bu yeni gelen orta sınıf göçmenler şehirlerde küçük işyerleri açtılar; ekonomik fırsatların yetersizliği nedeniyle bu göçmenlerin çeyreği Filistin'den ayrıldı.

1929 Filistin ayaklanması (ayrıca bkz. 1929 Hebron katliamı), Valdimir Jabotinsky'nin sağ görüşlü milis grubu olan Irgun'un kurulmasına yol açtı,

Arapların karşı çıkmasına rağmen 1930'larda Avrupa'daki zulümlerden kaçan Yahudiler Filistin'deki Yahudi nüfusunu arttırdı. Faşist rejim dalgası Avrupa'yı etkisi altına alınca Yahudiler vatandaşlıklarından soyuldu, insani ve ekonomik hakları ellerinden alındı ve nedensiz zulümlerle karşılaştılar. Nazi hakimiyetine giren veya Naziler ile ittifak halinde olan ülkelerden (Bulgaristan, Macaristan, Romanya, Hırvatistan, Slovakya ve Slovenya) kaçmak isteyenlerin sayısı artmaya başladı. 1929 ve 1939 yılları arasında 250.000 Yahudi Filistin'e vardı (5. Aliyah). Bu göç edenlerden 174.000'i 1933 ile 1936 yılları arasında geldiler ve bu zamandan sonra İngilizler göç politikalarında daha da kısıtlamacı oldu. Göçler yine genelde Avrupa'dan gerçekleşmekteydi ve bunların çoğu Alman doktor, avukat ve profesör gibi profesyonellerdi.

1933'te Nazilerle yapılan Haavara Anlaşmasıyla 50.000 Yahudinin toplam 100 milyon dolarlık varlıklarıyla Filistin'e transfer edilmesine izin verildi. Filistin'de, Yahudi göçü ekonominin kalkınmasına katkı sağladı. Hayfa'daki limanın ve petrol rafinerilerinin tamamlanmasıyla hali hazırda baskın olan Filistin'in ziraat ekonomisi değer kazandı. İngilizlerin kota sınırlaması ve Avrupa Yahudilerinin durumunun daha da sefilleşmesi Yahudileri Filistin'e yasadışı yollarla göç etmesine sebebiyet verdi. Yasadışı göçler (Aliyah Bet), Hagana'nın bir kolu olan Mossad LeAliyah Bet ve Irgun tarafından organize edildi. Yahudi mültecilerin çoğu gizlice deniz yoluyla az bir kısmı da Suriye'den kara yoluyla vardı.

Artan Yahudi göçü 1936-1939 yılları arasında Arap Ayaklanmasına sebebiyet verdi; bu ayaklanmanın amacı İngiliz hakimiyetine son vermekti. Buna çözüm olarak İngilizler Peel Komisyonu ile Celile ve sahil bölgelerinde sadece Yahudilerin ve diğer bölgelerde sadece Arapların yaşamasını kararlaştırdı. Bu konu Yahudiler arasında fikir ayrılıklarına yol açtıysa da Araplar derhal reddetti ve İngilizleri çözümsüz bıraktılar.[54]

Woodhead Komisyonu (1938) raporunda Peel Komisyonu'nun çözüm üretemediği aktarılıp bunun yerine daha küçük Arap ve Yahudi bölgelerinin yaratılması teklif edildi; fakat bu teklif hem Araplar hem de Yahudiler tarafından reddedildi. 20 yıl sonra Yahudi Ajansı lideri David Ben-Gurion (Peel Komisyonu teklifini kastederek) "Eğer taksim planı yürürlüğe girmiş olsaydı halkımızın tarihi farklı olurdu ve altı miyon Yahudi Avrupa'da ölmek yerine çoğu İsrail'de yaşıyor olurdu" dedi.[55] Arap Ayaklanmasına karşı, kutuplaşmayı önlemek için Ben Gurion, "Havgala" (misilleme yapmama) politikasıyla karşılık verdi. Bu politikaya karşı çıkan Irgun, Haganah'dan bu noktada ayrıldı.

Avrupa'da savaşın başlaması an meselesiyken İngilizler Filistin'deki Arapları sakinleştirmeye çalıştı. 1939 Beyaz Sayfa'da ifade edildiğine göre, Filistin'de 450.000'den fazla Yahudinin bulunmasıyla Balfour Deklarasyonunda belirtilen "Yahudi halkı için milli vatan" amacına ulaşılmıştır. Beyaz Sayfa, on yıl içinde Araplarla Yahudilerin bir arada yönettiği bağımsız bir Filistin devletini tavsiye etti. Beyaz Sayfa aynı zamanda 1940-1944 yılları arasında 75.000 Yahudinin Filistin'e göç etmesine izin verdi; bundan sonraki göçler ise Arapların onayını alacaktı. Hem Araplar hem de Yahudiler Beyaz Sayfa teklifini reddetti. Mart 1940'ta İngiliz Filistin Yüksek Komiseri, Yahudilerin Filistin topraklarının %95'inde toprak satın almasını yasakladı.

İkinci Dünya Savaşı ve Holokost (1939–45)

II. Dünya Savaşı sırasında Yahudi Ajansı İngilizlerin yanında çatışmak için bir Yahudi ordusu kurmaya karar verdi. Her ne kadar Churchill bu planı desteklediyse de İngiliz ordusu ve hükümeti buna karşı çıktı. İngilizler, Yahudi asker sayısı kadar Filistinli Arapların da aynı sayıda asker sunmasını talep etti[56] ancak çok az sayıda Arap, İngilizler için savaşmaya gönüllüydü. Haziran 1942'de Erwin Rommel'in ordusu Mısır üzerinden Filistin'i işgal etmeye gelmesine rağmen Yahudilerin asker tedarik etmesinin yasaklanması, Filistin'deki Siyonist liderlerin gözünde İngilizlerle sorun yaşanmasının an meselesi olduğu anlamına gelmekteydi.[57] Bu zamanda Yahudi Ajansı, genç kadın ve erkeklerin gönüllü olarak İngiliz ordusuna katılması çağrısında bulundu. İngilizler Haziran 1944'te Avrupa'da çatışmak üzere bir Yahudi Tugayı'nın yaratılmasını kabul etti.

Başta ABD ve Rusya olmak üzere, müttefik ordularda bir milyon Yahudi görev aldı. Sadece Rus ordusunda ölenlerin 200.000'i Yahudiydi.

200 aktivistten oluşan küçük bir grup İngiliz iradesine karşı direnmekten yana olduğu için, İngilizleri destekleyen Irgun'dan ayrılıp Avraham Stern önderliğinde "Stern Çetesi" de denen Lehi grubunu kurdu. 1943'te SSCB, Revisyonist Siyonist lider Menahem Begin'i gulagdan serbest bıraktı. Begin Filistin'e gidip, İngilizlerle artan sürtüşme döneminde Irgun'un başına geçti. Aynı zamanda Yitzhak Shamir, Lehi aktivistlerinin soruşturulmadan tutulduğu Eritrea'daki kamptan kaçmayı başardı ve Lehi'nin başına geçti.

Savaştan Ortadoğu'daki Yahudiler de etkilendi. Kuzey Afrika'nın büyük bir kısmı Nazi kontrolüne girince çoğu Yahudi köle olarak kullanıldı.[58] 1941'de Irak'ta yaşanan darbenin ardından Yahudiler katledildi. Öte yandan Yahudi Ajansı, Filistin'deki Yahudileri yok etmeyi planlayan Rommel'in bölgeye olası gelişine hazırlanmaktaydı.[59]

1939-1945 yılları arasında yaklaşık 6 milyon Yahudi, Nazi işgail altındaki Avrupa'da öldürüldü. Bunlardan hemen hemen çeyreği çocuklardan oluşmaktaydı. Holokost'un Yahudi dünyasındaki etkisi büyük olmuştur. 1945 öncesinde Polonya ve Almanya'da önemli roller üstlenen Yahudi cemaatleri bugün neredeyse yok olmuştur. ABD ve İsrail'deki Yahudilerin Avrupa'daki akrabaları ve kökleriyle bağları zamanla kopmuştur. Zamanında azınlık olan Sefaradlar Yahudi dünyasında etki sahibi olmaya başladı. Hayatta kalan ülkesiz Orta Avrupa Yahudileri'nin %97'si Filistin'e göç etmek istediklerini belirtmiştir.

Siyonist akımda ılımlı İngiliz yanlısı (ve İngiliz vatandaşı) Weizmann'ın oğlu RAF uçuşunda öldü fakat İngiltere, anti-Siyonist politikaları nedeniyle olayı önemsizleştirdi.[60] Bu zamandan sonra akımın liderliği, anti-İngiliz Sosyalist-Siyonist parti olan David Ben-Gurion liderliğindeki Mapai partisine geçti. Diasporadaki Siyonist akımın merkezi ise ABD'deydi.

Savaş sonrası yıllar (1945–47)

İngiliz İmparatorluğu, savaş yüzünden büyük ölçüde zayıfladı. Savaş, İngilizlerin Arap petrollerine bağımlı olduğunu farkına varmasını sağladı bu nedenle, Yahudilere bir anavatan kurmalarına yardım etmektense Araplarla samimi ilişkiler kurmaya önem verdiler. Savaşın ardından kısa bir süre sonra Britanya'daki genel seçimleri İşçi Partisi kazandı. Her ne kadar İşçi Partisi konferanslarında yıllarca Yahudilerin Filistin'de bir anavatan kurması dile getirildiyse de, parti hükümeti ele geçirince 1939 Beyaz Sayfa kısıtlamalarını uygulamaya karar verdi.

Yahudilerin Filistin'e ana giriş yolu yasadışı göçlerle (Aliyah Bet) gerçekleşmekteydi. Avrupa'da, eski partizanlar ve getto savaşçılarının kurduğu Bricha ("uçuş") örgütü Holokost'tan sağ çıkan Yahudileri kaçak olarak İtalya'ya, oradan deniz yoluyla İngilizlerin bloke ettiği denizden Filistin'e sokmaya uğraştı. Aynı zamanda Arap ülkelerindeki Yahudiler Filistin'e kara yoluyla varmaktaydı. İngilizlerin çabalarına rağmen 14 yıllık Aliyah Bet döneminde 110.000'den fazla Yahudi Filistin'e gizlice girmeyi başardı.

Bağımsızlıklarını kazanmak için Siyonistler İngilizlere karşı gerilla savaşı başlattılar. Yeraltı Yahudi milis grubu Haganah, İngilizlerle savaşmak için Irgun ve Lehi ile ittifak kurarak Yahudi Direniş Hareketi'ni oluşturdu. Haziran 1946'da, Yahudilerin sabotaj eylemlerinin ardında İngilizler Agatha Operasyonu'nu başlattılar ve Yahudi Ajansı liderleri dahil 2700 Yahudi'yi sorgusuz tutukladılar ve genel merkeze baskın düzenlediler.

Polonya'da Temmuz 1946'da gerçekleşen Kielce Pogromuyla Holokost'tan sağ çıkan Yahudiler Avrupa'dan kaçtı; İngilizler, Filistin'e yasadışı yollarla girmeye çalışan bu Yahudileri Kıbrıs temerküz kamplarına hapsetti. Holokost'tan sağ kurtulan tutuklulardan büyük bir kısmı çocuk ve yetimdi. Belgesiz ve ülkesiz olan bu Yahudilerin adada kalacağından endişe eden Kıbrıslıların korkusuna cevaben İngiltere ayda 750 Yahudinin Filistin'e girmesine izin verdi.

Birleşik Yahudi direniş hareketi, Irgun, İngiliz karargahının bulunduğu King David Oteli'ni bombalayıp 92 kişinin ölümüne sebep olunca bölündü. Bombalamayı takip eden günlerde, Filistin'deki Yahudi nüfusunun %20'sini oluşturan Tel Aviv Yahudilerine sokağa çıkma yasağı getirildi ve Yahudiler sorgulandı. ABD Kongresi, İngilizlerin olaya yaklaşımını eleştirdi ve savaş sonrası toparlanmaya yardım edecek olan borcu vermeyi erteledi. 1947'de İşçi Partisi hükümeti Filistin sorununu Birleşmiş Milletler'e taşıdı.

Birleşmiş Milletler Paylaşım Planı

Haganah örgütü savaşçıları, 1947

BM, Filistin konusunda ne yapılması gerektiğine karar verilmesi için Birleşmiş Milletler Filistin Özel Komitesi (UNSCOP)'ni oluşturdu. Temmuz 1947'de UNSCOP Filistin'e gidip Yahudi ve Siyonist delegelerle görüştü. Arap Yüksek Komitesi bu buluşmayı boykot etti. Aynı anda İngiliz Dışişleri Bakanı Ernest Bevin'in, yasadışı mültecileri taşıyan Exodus 1947 isimli gemiyi Avrupa'ya geri göndermesi tartışmalara sebep oldu. Mülteciler uzun süre gemi hapsinde tutulduktan sonra gemi Hamburg'ta boşaltıldı.

Siyonist olmayan Ortodoks Yahudi (veya Haredi) partisi UNSCOP'a, Ben-Gurion ile dini statüko anlaşmasına varıldığında bir Yahudi devletinin kurulmasına izin verilmesini tavsiye etti. Anlaşmaya göre yeşiva öğrencileri ve ortodoks kadınlar askeri hizmetten muaf tutuldu, Şabat milli haftasonu yapıldı, hükümet enstitülerinde Kaşer yemek verileceği sözü verildi ve ayrı eğitim sistemine tabi tutulmalarına izin verildi.[61]

Eylül 1947'de, Hindistan taksiminden bir ay sonra, UNSCOP Filistin'in taksim edilmesini tavsiye etti ve bu fikir BM Genel Kurul tarafından 29 Kasım 1947'de onaylandı.[62] Paylaşım planına göre, biri Yahudi ve biri Arap olan iki devlet kurulacak ve Kudüs Birleş Milletler'in kontrolünde olacaktı. İngilizlerin, topraklardan çekilme tarihi olarak 1 Ekim 1948 seçildi.

BM, İngilizlerden deniz limanlarını ve yeni göçmenlere yer açmak için cephe arkasındaki toprakları 1 Şubat 1948'e kadar boşaltmasını buyurdu. İngiltere ve BM Güvenlik Konseyi bu kararı yürürlüğe sokmayıp Filistin'e girmeye çalışan Yahudilere engel olmaya devam etti. Anglo-Arap ilişkilerinin sekteye uğramasından çekinen İngiltere, BM'in kararını uygulamayı reddetti. En nihayetinde İngiltere Mayıs 1948'de çekildi fakat "askerlik yaşı"nda olan Yahudileri aileleriyle birlikte Mart 1949'a kadar Kıbrıs'ta tutmaya devam etti.[63]

İçsavaş, Ocak - Mayıs 1948

Birleşmiş Milletler'in Filistin paylaşım planı kararının ardından Filistin'deki Arap ve Yahudi cemaatleri arasında çatışmalar patlak vermeye başladı. Komşu Arap ülkeler, bir Yahudi devleti yaratılmasına karar verilirse buna savaşla cevap vereceklerini duyurdu.[64] Ocak 1948'de, Filistinli ve Ortadoğu'daki Arap gönüllüler Suriye'de bir araya gelip Arap Özgürlük Ordusunu (AÖO) oluşturdular.

Arap-Yahudi şiddeti, İngilizlerin yavaşça bölgeden çekilmesiyle 1948 baharında yükselişe geçti. İngiltere silah ambargosu uyguladı fakat bu yalnızca Yahudileri etkiledi çünkü Filistinli Araplar sınırı bulunan komşu Arap ülkelerden silah tedarik edebilmekteydi.

Filistinli Arap güçler, Arap Özgürlük Ordusu destekli köy milislerinden oluşmaktaydı. Bunun tersine, Yişuv (Filistin'deki Yahudi cemaati) ise epey organizeydi ve Ben-Gurion liderliğinde daha iyi eğitim almış ve hazırlanmışlardı. Yahudi Ajansı'nın yerlatı milisleri arasında II. Dünya Savaşı gazileri ile birkaç bin kişiden oluşan elit ve profesyonel Palmah güçleri bulunmaktaydı. Yirmi ile kırk dört yaşları arasındaki erkeklerin sayısı kıyaslandığında Yahudiler, yerli Araplara göre daha avantajlıydı.[65] Ayrıca Yahudilerde yok edilme riskinin motivasyonu da mevcuttu.

Kuzeyde, Yahudiler Tiberya, Hayfa ve Safed'de başarılıydı. Arap Yüksek Komitesi'nin görüşüne göre Yahudi kontrolünde Araplar yaşamamalıydı bu nedenle Hayfa'daki Arap nüfus şehirden ayrıldı.[66]

Kudüs yakınlarında Araplar Kfar Etziyon'da 4 Yahudi yerleşim birimini kuşattı; toplam Yahudi nüfusunun altıda birini oluşturan 100.000 Yahudi Kudüs'te kuşatıldı. Tel Aviv'den Kudüs'e ulaşmak için Arapların kontrolündeki topraklardan geçmek gerekmekteydi.[67]

Büyük Yahudi yerleşim birimleriyle kuşatılmış Yafa'daki çatışmalar sonunda Arap nüfus evlerinden çıkarıldı.

Çoğunluğunu maddi durumları iyi olan Arapların oluşturduğu 100.000 Filistinli Arap, komşu ülkelere kaçtı. Mayıs 1948'de 150.000 Arap daha ya kaçtı ya çıkarıldı.[67]

İsrail Devleti'nin kurulması

14 Mayıs 1948'de son İngiliz güçleri Hayfa'yı terketti. David Ben-Gurion tarafından yönetilen Yahudi Ajansı, 1947 BM Paylaşım Planına göre İsrail Devleti'nin kurulduğunu bildirdi. Ben-Gurion, yeni devletin ilk başbakanı oldu. Süpergüç liderleri olan ABD Başkanı Harry S. Truman ve Sovyet lider Joseph Stalin, İsrail'i derhal tanıdı. Bu zamanda Filistin'deki nüfusun 650.000'ini Yahudiler 1,2 milyonunu Araplar oluşturuyordu.

İsrail Bağımsızlık Savaşı veya Birinci Arap-İsrail Savaşı (1948–49)

Arap istilası (14 Mayıs – 11 Haziran 1948)

Arap Birliği üyeleri olan Mısır, Transürdün, Suriye, Lübnan ve Irak, BM'in paylaşım planını reddedip tüm Filistin'in Arapların özerkliğinde olması gerektiğini iddia ettiler.[68] İsrail'e karşı savaş ilan edip derhal istila ettiler. İddialara göre Deir Yasin Katliamı, Arap hükümetlerin araya girmesini hızlandırmıştır. Suudi Arabistan ve Sudan da birlikleriyle destek verdiler. BM Genel Sekreteri Trygve Lie, bu çatışmayı "savaşın sonundan beri dünyanın gördüğü ilk silahlı saldırı" olarak tanımladı.[69]

Israel Galili komutasındaki Haganah, yeni İsrail devletinin organize ve etkili ordusuydu. Yigal Alon generalliğindeki Palmah ile birlikte 30.000 askerden oluşuyordu ve Haganah'nın yedekte 30.000 eğitimli askeri daha bulunmaktaydı. Buna ek olarak her Yahudi yerleşim birimi iyi eğitilmiş nöbetçilerle korunuyordu. Irgun 3500 ve Lehi 500 adamıyla Haganah'ya katıldı.

Her bir Arap gücü farklı kalitedeydi fakat Arap devletlerinin ağır ordu ekipmanları vardı. AÖO, 4 ana gruba ayrılmış ve iyi eğitilmemiş 4000 adamdan oluşuyordu. Arap güçleri arasında en iyi eğitilmiş olan Transürdün Arap Lejyonu 40 İngiliz subayın komutasında yaklaşık 10.000 askerden oluşuyordu. Irak, iki hava filosu, bir zırhlı tabur ve 10.000 asker gönderdi; Mısır iki hava filosu ve aralarında bağımsız birimlerin de bulunduğu 7500 asker; Suriye bir tank taburu, bir hava filosu ve 5000 asker; Lübnan ise 2500 asker ve birkaç topçu birliğiyle savaşa katıldı. Filistinli Araplar 4000 kişilik 'Kurtuluş Ordusu'nu oluşturdu.

İngilizler bölgeden ayrıldığında çoğu Arap Lejyonu Filistin topraklarında mevcuttu. Arap Lejyonu komutanları, 1948'de İngiliz ordusundan ayrılmış yüksek mertebedeki İngiliz komutanlardı ve başkomutan İngiliz Glubb Paşa'ydı. Ürdün güçleri genelde Yahudi devletinin bulunduğu topraklardan uzak durup Batı Şeria ve Doğu Kudüs'e odaklandı; sonradan bu topraklar Ürdün tarafından ilhak edildi.

Kuzey Filistin'de Suriye ve Lübnan güçleri ilk olarak cephede durakladılar. Irak, Nablus-Cenin bölgesine kadar ilerledi fakat bundan öteye geçemediler. İsrail'in Cenin'i geri alma çabaları püskürtüldü (1-4 Haziran). Suriye ve Lübnan güçleri, saldırılarını yinelediler (6-10 Haziran); AÖO ile birlikte Celile'nin büyük bir kısmını ele geçirdiler.

General Glubb'un Arap Lejyonu Kudüs'ün Eski Şehir kısmının çoğunu düşmanla karşılaşmadan ele geçirdi; daha da ilerleyip Yeni Kudüs'ün doğu ve güney kısımlarını da ele geçirdi (15-25 Mayıs). Yerli Filistinli Arapların yardımıyla Arap Lejyonu Eski Şehir'in Yahudi çeyreğini fethetti (15-28 Mayıs). Arap Lejyonu, Latrun'u da eline geçirdi ve İsrail'in sürekli ataklarına karşı korudu (25-30 Mayıs ve 9-10 Haziran). İsrail güçleri, Tel Aviv - Kudüs yolu üzerinde saldırılar düzenledi fakat Kudüs'e girmeyi başaramadı. Fakat, daha güneyde dağların içinden geçen yeni bir yol yaptılar. Bu yol 10 Haziran'da tamamlandı. Yahudiler en nihayetinde Tel Aviv - Kudüs arasında Arap köylerini yıktı.

Öte yandan Mısır, AÖO'nun elindeki Gazze üzerinden sahil şeridi boyunca ilerleme kaydetti ve Tel Avin'in 40 km güneyindeki Aşdod'a kadar vardı. Çoğunluğunu AÖO'nun oluşturduğu küçük bir bölük Kudüs'e kadar ilerledi. İsrail'in Aşdod'u geri alma çabaları püskürtüldü (2-3 Haziran). Mısır, iç topraklardan ilerleyip Beerşeba (20 Mayıs) ile Hebron'u (21 Mayıs) aldı ve Beytüllahim'deki Arap Lejyonu'yla birleşti (22 Mayıs).

Arap ordularının istilası başlangıçta başarılıydı fakat İsrail, dört taraftan aynı anda istila edilmenin şokunu çabuk atlattı. 29 Mayıs 1948'de, İngilizlerin sunduğu Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 50 no'lu kararıyla bölgeye silah ambargosu uygulanmaya başlandı. Çekoslovakya, İsrail'e silah göndererek BM'in kuralını çiğnedi. 20 Mayıs'ta BM Güvenlik Konseyi, İsveç asıllı Kont Folke Bernadotte'yi aracı olarak görevlendirildi. 11 Haziran'da BM bir aylık ateşkes ilan etti. Her iki taraf da toparlanıp yeniden organize olmak için bu fırsatı kolluyordu.

Bağımsızlığın ilanından sonra Haganah, İSK oldu. Palmah, Irgun ve Lehi gruplarının bağımsız eylemlerinin kesilmesi ve İSK'ye katılmaları şart koşuldu. Ateşkes döneminde Irgun, "Altalena" isimli bir gemiyle özel silah nakliyatı gerçekleştirmeyi denedi. Silahların hükümete verilmesi reddedilince Ben-Gurion geminin batırılması emri verdi. Çatışmada birkaç Irgun üyesi öldürüldü.

Çoğunu II. Dünya Savaşı gazileri ve Holokost'tan sağ çıkanların oluşturduğu yüklü miktarda Yahudi ülkeye göç etti ve İSK'ye katıldı.[70]

"On-Gün Hücumu" (9–18 Temmuz 1948)

İsrail'in Suriyelileri Ürdün üzerinden geri itme hücumu püskürtüldü (9-14 Temmuz). İsrail'in gerçekleştirdiği ikinci hücumdaysa sahil şeridinde Hayfa'nın kuzeyine kadar ve iç topraklarda Nazaret'e kadar ilerlendi (12-16 Temmuz). Şiddetli geçen çatışmaların ardında İsrail Lod ve Ramla'yı ele geçirdi (9-12 Temmuz) fakat Arap Lejyonu tarafında Kudüs'ten (9-18 Temmuz) ve Latrun'dan (14-18 Temmuz) püskürtüldü. Güneyde Mısırlılara karşı gerçekleştirilen akınlardan bir sonuç elde edilemedi.

İSK insiyatifi ele geçirdi ve Filistin'in büyük bir bölümünde ofansif hareket etti. Bu zamanda İsrail ordusunda 49.000 asker yer almaktaydı. Örgütlenmeleri ve ekipmanları her an gelişiyordu. Arapların erzak tedarik yolları ise uzun ve dayanıksızdı, savaşın süresi uzadıkça erzak tedarik etmekte zorluklarla karşılaşılıyordu.

İkinci ateşkes (18 Temmuz – 15 Ekim 1948)

İki taraf da dinlenip toparlanmayı dört gözle bekliyordu. Son çatışmalarda İsrail'in başarısı sınırlı olmuştu fakat işlerin kendileri lehine döndüğünü hissediyorlardı bu yüzden hücuma geçmek için daha fazla zamana ihtiyaçları vardı. Ateşkesten faydalanan İsrail asker sayısını ikiye katlayıp 90.000'e çıkardı, bu durum sayısal olarak Arap güçlerine karşı avantaj sağlamaktaydı. Araplar, İsrail'in direnme gücüne ve her cepheden saldırı düzenleme yetisine şaşırmıştı. Arap devletler savaşın bir an önce sona ermesini arzuluyordu. Zafere kesin gözüyle bakan İsrail, BM'in aracılık çabalarına kızgındı çünkü güçlükle kazanılmış toprakların geri verilmesi bekleniyordu. 17 Eylül 1948'de Kont Bernadotte, kimliği bilinmeyen üç kişi tarafından suikaste uğradı; bu kişilerin Lehi üyesi oldukları zannedilmektedir.

Eylül ortasında, ateşkes güneyde İsrail ve Mısır güçleri tarafından bozuldu. İsrail'in baskısı Al Falluca üzerine odaklanmıştı böylece sahildeki Mısır güçleriyle iç topraklardaki Mısır güçlerinin iletişimi kesilmek isteniyordu.

Yeniden savaş (6 Ekim – 5 Kasım 1948)

AÖO'nun Manara'ya saldırısı (22 Ekim) İsrail'in büyük bir karşı hücumla cevap vermesine neden oldu. Manara ve Hula Vadisi Arap askerlerden temizlendi ve AÖO Lübnana kadar itildi; İsrail güçleri güney Lübnan'a girip orada durdu. (22-31 Ekim)

İç bölgelerde is Tel Aviv-Kudüs cebinin genişletilmesi için Kudüs'ün kuzey ve güneyi itilmeye çalışıldı. Arap Lejyonu'na Bet Gubrin'de yenilen İsrail bu denemeden başarısızlıkla döndü.

İsraillilerin ana çabası güneydeydi; askerlerinin 15.000'ini bu cepheye yığan İsrail Mısır'a odaklanmıştı. Aşdod ve Gazze'ye düzenlenen ana saldırıda bu bölgeler ele geçirilemedi ve Refah'taki Mısır'ın iletişim hattını kıramadı (15-19 Ekim). Beerşeba'ya düzenlenen saldırı ise başarılıydı, böylece Negev'e giden yol açılmıştı. Hulaykat, ağır çatışmalar sonucunda ele geçirildi ve Mısır'ın iletişim hatları kesildi, böylece Hebron ve Falluca'daki Mısır güçleri izole edilmiş oldu. Mısır, Aşdod (27 Ekim) ile Mecdal'dan (5 Kasım) geri çekilmek ve geri kalan güçlerini Gazze bölgesinde odaklamak zorunda kaldı.

Kasım sonunda İsrail, Suriye ve Lübnan arasında sağlam temellere dayanmayan bir ateşkes ilan edildi. 1 Aralık'ta Ürdün Kralı Abdullah, Arap Filistini'nin Ürdünle birleştirilip Transürdün'ün oluşturulduğunu ve ülkenin isminin Ürdün Haşimi Krallığı olarak değiştirildiğini duyurdu. 'Arap Filistini Kralı' sıfatına benimsemesi çoğu Arap devletince nefretle karşılandı.

Mısır'ın yenilgisi (19 Kasım 1948 – 7 Ocak 1949)

Falluca cebini kırmaya çalışan Mısırlıların çabaları başarısızlıkla sonuçlandı (19 Kasım - 7 Aralık). Her cephede ateşkes ilan edilmesi, İsrail'in tüm güçlerini Mısır'a yönlendirip büyük bir saldırı düzenlemesine olanak sağladı (20 Aralık). İsrail Refah'ı kuşattı (22 Aralık), Asluj (25 Aralık) ve Auja'yı (27 Aralık) ele geçirdi. Albay Alon güneyde Sina'ya ilerledi, ardından kuzeye El Ariş'e yöneldi. Mısırlıların azimli direnişiyle daha fazla doğuya ilerleyemeyen İsrail bu sefer kuzeydoğuya Refah'a yöneldi. İsrail, Refah'a saldırıya hazırlanırken Mısırlılar BM Güvenlik Konseyi'nden bir an önce ateşkes ilan edilmesini istedi ve bu istek derhal yürürlüğe kondu (7 Ocak 1949).

Ateşkes Antlaşmaları (Mart - Temmuz 1949)

1949 Yeşil Hat sınırları

BM'den Dr. Ralph Bunche'nin arabuluculuğyla Rodos'ta barış görüşmeleri başladı. İsrail, Mısır (24 Şubat), Lübnan (23 Mart), Ürdün (3 Nisan) ve Suriye ile (20 Temmuz) ateşkes imzaladı. Aslen bir barış anlaşması imzalanmamıştır. Kalıcı ateşkesin yürürlüğe girmesiyle sonradan Yeşil Hat adı verilecek olan İsrail sınırları belirlenmiş oldu. İSK, Celile ve Negev'e kadar genişledi. Paylaşım planında İsrail'e bırakılan Taberiye Gölü kenarındaki şerit ise Suriye'ye bırakıldı. Lübnan, Roş Hanikra'da küçük bir alanı işgal etti ve Gazze şeridi Mısır'a kaldı. Mısır'ın İsrail topraklarında halen teslim olmuş askerleri bulunmaktaydı. Ürdün, savaşta işgal ettiği Batı Şeria'yı ve Doğu Kudüs'ü ilhak etti; Mısır ise Gazze'yi ilhak etmektense işgal altında tutmaya devam etti.

Ateşkesin ardından İngiltere Kıbrıs'taki 2000 Yahudi tutukluyu serbest bırakıp İsrail'i tanıdı. 11 Mayıs 1949'da İsrail, Birleşmiş Milletlerin bir üyesi olarak kabul edildi.[71] Savaşta, 650.000 kişilik İsrail nüfusundan, 4000'i İSK askeri olmak üzere 6000 kadın ve erkek öldürüldü.

Birleşmiş Milletlerin sunduğu rakamlara göre, 1947 ve 1949 yılları arasında 726.000 Filistinli kaçtı veya çıkarıldı.[72] Ürdün dışında, Filistinliler kalabalık halde kötü durumdaki büyük mülteci kamplarında kaldılar. Aralık 1949'da BM, İngilizlerin teklifine cevap olarak Filistinli mültecilere yardım amaçlı bir ajans kurdu (UNRWA).

1948-1954: Ben Gurion 1. Dönem

Hükümet ve politikalar

Knesset adı verilen İsrail'in 120 sandalyeli parlamentosu ilk olarak Tel Aviv'de toplandı ve 1949 ateşkesinden sonra Kudüs'e taşındı. Ocak 1949'da ilk seçimler yapıldı. Marksist-Siyonist partiler olan Mapai (46) ve Mapam (19) en çok sandalye toplayan partiler oldu. Mapai'ın lideri David Ben-Gurion İsrail'in ilk başbakanı oldu. Knesset, ilk İsrail cumhurbaşkanı olarak Chaim Weizmann'ı seçti.

Knesset'te hiçbir parti tek başına iktidara gelememiş, hep koalisyon kurulmuştur. 1948'den 1977'ye kadar, İsrail İşçi Partisi'nin temellerini oluşturan Mapai ve Alignment partileri hükümeti yönetmiştir.

Bu yıllarda İşçi Siyonistlerinin lideri Ben-Gurion'du ve İsrail siyaseti ile ekonomisi genelde sosyalist bir çizgi takip etmekteydi.

Göç

1948'den 1951'e kadar geçen üç yıl içinde Yahudi göç oranı iki katına çıkıp İsrail toplumunda silinmez bir iz bıraktı.[73] Göçmenlerin çoğu ya Holokost'tan kurtulanlar ya da Arap topraklarından kaçan Yahudilerden oluşmaktaydı. Her ne kadar Avrupa ve Ortadoğu'nun her köşesinden Yahudi göçü gerçekleştiyse de en kalabalık gruplar 100.000 üzeri nüfusla Irak, Romanya ve Polonya'dan geldi.[74]

1949-1951 yılları arasında Libya'dan 30.000 Yahudi kaçtı. 1950'de Knesset, Yahudi soyundan gelenlere eşleriyle birlikte İsrail'de yaşama ve vatandaşlık hakkını veren Geri Dönüş Yasası'nı meclisten geçirdi. %99'u gizli olmak üzere, 50.000 Temani Yemen'den İsrail'e kaçtı. 1951'de Irak Yahudilerine verilen geçici izinle, ülkedeki toplam Yahudi nüfusunun %90'ını oluşturan 120.000 Yahudi İsrail'e göç etme tercihini kullandı. Lübnan, Suriye ve Mısır'dan kaçan Yahudiler de mevcuttu. 1960'ların sonlarında yaklaşık yarım milyon Yahudi Cezayir, Fas ve Tunus'u terketti. Yirmi yıl içinde, hemen hemen Arap ülkelerdeki tüm Yahudiler, yaklaşık 850.000 kişilik nüfusla İsrail'e yerleşti.[75] Arkalarında bıraktıkları mal varlıklarının akıbeti hala tartışma konusudur. Bugün itibariyle, %75'i Fas'ta ve %15'i Tunus'ta olmak üzere Arap ülkelerinde 9000 Yahudi yaşamaktadır.

1948'den 1958'e kadar 800.000 kişilik İsrail'in nüfusu iki milyona yükseldi. Tasarruf dönemi diye bilinen dönemde yemek, yiyecek ve eşyalar karneye bağlandı. Göçmenlerin çoğunun parası veya eşyası yoktu ve maabara denen geçici kamplarda yaşamaktaydı.

1952'de 200.000'den fazla göçmen çadırlarda veya hükümetin yaptırdığı prefabrik kulübelerde yaşıyordu. İsrail, başta Amerika'daki Yahudi cemaati olmak üzere yurtdışından maddi destek aldı.[76] Yeni devletin maddi zorluklarının baskısı altında Ben-Gurion, Batı Almanya ile tazminat anlaşması imzaladı. Bunun üzerine Knesset'te tartışmalar sürdüğü sırada 5000 kişi gösteri düzenliyor ve polis Knesset'e koridor kurmak zorunda kalıyordu. Tartışmalarda Herut lideri Menahem Begin ile Ben-Gurion birbirilerini faşistlikle suçlayıp Begin, Ben-Gurion için "holigan" dedi.[77] Almanya ile diplomatik ilişkilerin açılması için İsrail'e birkaç milyar mark ödendi. 1953'ün sonunda Ben Gurion, Negev'deki Sde Boker isimli kibbutzda emekliye ayrıldı.

Eğitim

1949'da yeni hükümet bir kanun çıkarıp 14 yaşına kadar kişilerin eğitiminin ücretsiz ve mecburi olduğunu bildirdi. Devlet, iktidar partisi güdümlü Siyonist, dindarlar için ayrı ve Filistinli Araplar için ayrı müfredat uyguladı.

Okullar büyük partilerin elindeydi ve her okul göçmenleri kendi okullarına kabul etmek için yarışıyordu. Göçmenlerde "Siyonist motivasyon"un eksikliğinden endişe eden hükümet bütün parti güdümlü müfredatları yasaklayıp tek bir laik sosyalist eğitimi zorunlu kılmaya çalıştı.[78] Eğitim, göçmenlere iş, yemek ve ev tedarik eden "kamp yöneticileri"nin elindeydi. Bazı öğretmenler ortodoks Yemenli çocukların peyotlarını dahi kesip onları laik hayata adapte etmeye çalışıyordu. Siyasete muhalif olan göçmenler bazen ayrımcılığa uğrasa da hiç kimse aşsız veya evsiz bırakılmadı. Ortodoks çocuklara yapılan bu muamele ilk İsrail genel soruşturmasını başlattı.[79] Bu kriz koalisyonun yıkılmasına ve 1951'de seçimlere gidilmesine sebebiyet verdiyse de sonuç bir önceki seçimlerden farklı olmadı.

1953'te parti güdümlü eğitim sistemi kaldırıldı. Genel Siyonizm ile Sosyalist Siyonizm eğitim sistemleri birleştirilip laik bir eğitim sistemi oluşturuldu; Mizrahiler ise Modern Ortodoks sistemini oluşturdu. Dindar Agudat Israel'in ise kendi eğitim sistemini korumasına izin verildi.

Dış ilişkiler

ABD ve SSCB yeni devlete desteklerini sunarken İsrail herhangi bir süpergüce bağımlı olmamak için çaba sarfetti. 1952'de bir grup Yahudi doktor, Stalin'i zehirlemeye çalışma suçlamasıyla yargılandı (bkz Doktorların planı); benzer bir dava da Çekoslovakya'da gerçekleşti (bkz Slansky davası). Bu olaylar ve İsrail'in Bandung Konferansı'na davet edilmemesi, İsrail'in bağlantısız kalma çabalarını fiilen sona erdirdi.

19 Mayıs 1950'de Mısır Süveyş Kanalı'nı İsrail gemilerine ve ticaretine kapattı. 1952'de Cemal Abdülnasır darbeyle başa geldi. ABD, başta Mısır önderliğindeki Serbest Memur Hareketi ve Abdülaziz El Suud olmak üzere yeni Arap devletleriyle iyi ilişkiler kurmaya çalıştı.

İsrail, siyasi soyutlanmaya karşı çözümü, yeni bağımsızlığını ilan eden Afrika ülkeleri[80] ile Cezayir'le savaşa giren Fransa'yla iyi ilişkiler kurmakta buldu.

Şaret dönemi (1954–55)

İsrail'in Ocak 1955'te gerçekleşen seçimlerinde Mapai 40, İşçi partisi de 10 sandalye kazanınca Moşe Şaret, sol görüşlü koalisyonda İsrail'in başbakanı oldu.

Arkeolog ve General Yigal Yadin, Ölü Deniz parşömenlerini İsrail Devleti adına satın aldı. Keşfedilen ilk tomarın tamamı şimdi İsrail'in elinde İsrail Müzesi'ndeydi. 1954'te Uzi silahı ilk defa İSK'de kullanılmaya başlandı.

1953'te 1956'ya kadar, aralıklarla İsrail sınırında ateşkesi bozan Arap terörü ve İsrail'in karşı saldırıları gerçekleşiyordu. Genelde Mısır tarafından organize edilip desteklenen Filisitin'in "Fedayi" saldırıları yine Mısır işgali altındaki Gazze'den başlatılıyordu. Fedayi saldırılarına cevaben İsrail'in Gazze'ye misilleme uygulaması kısır döngü halinde gittikçe büyüyen karşılıklı şiddeti beraberinde getirdi.

1955'te Mısır hükümeti füze programları için eski Nazi bilimadamlarını topluyordu.[81][82] Yükselen gerilim sonucunda İsrail, Gazze, Ürdün ve Suriye'ye saldırılar düzenledi (Aralık 1955 - Temmuz 1956). SSCB destekli Arap devletleri durumu BM'e şikayet etti.

İki modern ortodoks (ve dini Siyonist) parti olan Mizrahi ve Hapoel HaMizrahi partileri birleşip Milli Dindar Parti'sini oluşturdu. 1992'ye kadar bu parti her koalisyonda yer aldı ve genelde bu partiye Eğitim Bakanlığı verildi.

ABD-Mısır ilişkilerini zedelemeyi ve Mısır'daki Amerikan sitelerini bombalamayı hedefleyen başarısız plan Lavon Olayı, Şaret hükümetinin sonunu getirdi. Planın başarısızlığa uğramasıyla 11 ajan tutuklandı. Sorumluluğu inkar etmesine rağmen olaylar sebebiyle Savunma Bakanı Pinhas Laavon suçlandı.[83] Lavon olayının ardından Şaret istifa etti ve Ben-Gurion tekrar makama döndü.

1956– 1963: Ben-Gurion 2. Dönem

1956'da, Fransızlar ve İngilizlerin sahibi olduğu, Mısır'a döviz akışının ana kaynağı olan Süveyş Kanalı'nın, her geçen gün daha Sovyet yanlısı olan Mısır Başkanı Abdülnasır tarafından millileştirildiği açıklandı. Mısır, İsrail'in Kızıldeniz'e ulaşımını engellemek için Akabe Körfezi'ni bloke etti. İsrail, Fransa ile gizli bir anlaşma yapıp Mısır'a karşı askeri bir harekat koordine etti. İngiltere ve Fransa askeri bir harekat için gizli hazırlıklarına başlamıştı. İddialara göre, Fransa İsrail için bir nükleer tesis kurmaya anlaştı ve 1968 itibariyle İsrail nükleer silah üretmeye başladı.

İngiltere ve Fransa, İsrail'e, Süveyş Kanalı'na yapılacak harekatın ön metnini sundu. Buna göre, İsrail Mısır'a saldıracak, İngiltere ve Fransa iki tarafa da geri çekilmesini söyleyecek, Mısır bunu reddedecek ve Kanal Anglo-Fransız güçler tarafından işgal edilip Kanal'ın kontrolünü eline alacaktı.

Moşe Dayan generalliğindeki İsrail güçleri, 29 Ekim 1956'da Mısır'a saldırdı. 30 Ekim'de, planlandığı üzere İngiltere ve Fransa iki tarafa, savaşmayı bırakıp geri çekilmesini, kendilerinin Kanal'ın kilit yerlerinde asker konuşlandıracaklarını söyledi. Beklenildiği gibi Mısır bu teklifi reddetti ve 31 Ekim'de Mısır'ın hava güçleri etkisizleştirildi.

5 Kasım'da İsrailliler Sina'yı aştı, aynı gün Anglo-Fransız güçlerin akını başladı. BM'de kargaşa koptu ve ilk defa ABD ile SSCB aynı safhada yer alıp İsrail, İngiltere ve Fransa'yı kınadı. İstemeyerek de olsa 7 Kasım'da teklif edilen ateşkez kabul edildi.

Mısır'ın talebi üzerine BM, acil güç (UNEF) gönderdi. Acil güç olarak BM, 6000 askerli barış koruyucu bölük ve ateşkesi kontrol altında tutmak için 10 ulustan yetkili atadı. 15 Kasım'da BM birlikleri, İsrail ve Mısır güçlerini ayrı tutmak için Sina'yı bölgeler böldü. ABD, Mısır'ın İsrail'e Süveyş Kanalı'nı kullanmasına izin vereceği, Akabe Körfezi'ne serbest giriş vereceği ve Gazze'deki Filistin ayaklanmalırının durduracağı sözünü verince İsrail güçleri Negev'e çekildi.[84] Fakat gerçekte Süveyş Kanalı, İsrail'e kapalı kalmaya devam etti.

Mısır'ın belirttiği rakamlara göre İsrail ile yapılan çatışmada Mısır'dan 1000 kişi öldü, 4000 kişi yaralandı ve 6000 kişi esir düştü; İsrail ise bu rakamların 3000 ölü ve 7000 esir olduğunu belirtti. İsrail'in zararı ise 189 ölü, 899 yaralı ve 4 esir oldu. İsrail'in kaybettiği 15 savaş uçağına karşılık Mısır 8 tane kaybetti. 50 milyon dolar civarındaki Mısır ekipman, araç ve erzağı İsrail'in eline geçti. Anglo-Fransızların 200 Mısır uçağını etkisiz hale getirmesi ve İsrail'in ani saldırısından kaynaklanan şok etkisi İsrail'e avantaj sağlamıştı. Bu çatışma, Batı Avrupa dünyasının Ortadoğu'daki etkisinin sona erdiğinin sinyallerini verdi.

Küçük bir siyasi memur olan Rudolph Kastner, Nazilerle işbirliği yapmakla suçlanınca, kensidini suçlayan kişiye dava açtı. Kastner davayı kaybetti ve iki yıl sonra suikast sonucu öldürüldü. 1958'de yargıtay Kastner'i temiz çıkardı.

Ekim 1957'de, akli dengesi bozuk birisinin Knesset'e el bombası atmasıyla Ben-Gurion yaralandı.[85] 1959 seçimlerinden Mapai tekrar zaferle ayrıldı; sandalye sayısını 47'ye yükseltirken İşçi Partisi 7 sandalye kazandı. Ben-Gurion, başbakan olarak kalmaya devam etti.

1959'da İsrail sınırlarında, 1960'ların başına kadar küçük çaplı çatışmalar gerçekleşti. Arap Birliği, ekonomik boykot uygulamaya devam ederken Şeria Nehri havzası üzerindeki hak talepleri konusunda tartışma devam etti. Başta Mısır olmak üzere, SSCB destekli Arap devletleri, ordularını güçlendirmeye devam etti. İsrail'in ordu donanımlarının ana tedarikçisi Fransa'ydı.

Mayıs 1960'ta Mossad, Nazi Holokost'unun baş idarecilerinden Adolf Eichmann'ı Arjantin'den kaçırıp İsrail'e getirdi. 1961'de birkaç ay süren mahkemenin ardından suçlu bulundu ve ölümle cezalandırıldı. 1962'de asılan Eichmann, İsrail mahkemelerince idam cezası verilen tek kişidir. Holokost'tan kurtulanların tanıklıkları ve davanın açıklığıyla büyük yankı uyandırması, halkın Holokost konusunda bilinçlendirilmesi adına bir dönüm noktası oldu.[86]

1961'de, Lavon olayı sebebiyle Herut partisinin güvenoyu vermemesi Ben-Gurion'un istifa etmesine sebep oldu. Ben-Gurion, göreve devam etmesi için Lavon'un Histadrut (İşçi sendikası) başkanlığından istifa etmesi gerektiğini bildirdi. Talebi kabul edildi ve 1961 seçimlerinde Mapai partisinin 42 sandalye kazanmasıyla Ben-Gurion görevine devam etti. Menahem Begin'in Herut partisi ve Libareller 17'şer sandalyeyle ikinci sırayı paylaştı.

1962'de aralarından birinin Mısır'ın kimyasal başlıklı füze programı yürüttüğünü belirtmesiyle, Mossad Mısır'da konuyla ilgili çalışan Alman bilimadamlarına suikast düzenledi. Bu olay Ben-Gurion tarafından kınanınca Mossad yüneticisi Isser Harel istifa etti.[87]

Lavon skandalı nedeniyle Ben-Gurion 1963'te tekrar istifa etti. Bu konu hakkında kendi partisi Mapai'ın desteğini alamadı. Levi Eşkol, Mapai'ın yeni lideri olup devletin yeni başbakanı oldu.

Eşkol dönemi (1963–69)

1963'te Yigal Yadin, Masada'da kazılara başladı. 1964'te Mısır, Ürdün ve Suriye birleşik askeri komuta oluşturdular. Ben-Gurion'un hayali olan Negev çölünü Yahudi yerleşkelerine dönüştürmek için, büyük bir mühendislik projesiyle Şeria Nehri'nden başarıyla su aktarıldı. Araplar, cevap olarak su kaynaklarının yönünü değiştirmeye çalışınca İsrail ile Suriye arasındaki gerginlik artmaya başladı.[88]

1964'te İsrailli Rabinik yetkililer Hindistan'daki Bene Israel'in Yahudi olduğuna kanaat getirip İsrail'e göç etmelerine izin verdi. Halihazırda 2000 kişilik cemaatiyle Koçin Yahudileri 1954'te göç etmişti.

Ocak 1965'te Batı Almanya ile İsrail arasında yapılan anlaşmayla Batı Almanya İsrail'i tanıdı ve İsrail'e 80 milyon dolarlık silah, tank, helikopter ve diğer çeşitli ekipmanlar tedarik etti. Nakliyatlar, Arapların Batı Almanya'yla ilişkilerini kesip komünist Doğu Almanya'yı tanıma tehdidiyle son buldu.

Ben-Gurion, Mapai'dan ayrılıp Rafi isimli başka bir parti kurdu; Şimon Peres ve Moşe Dayan da ona katıldı. Begin'in Herut partisi Liberaller ile birleşip Gahal partisini oluşturdu. 1965 seçimlerine Mapai ile İşçi partisi birlikte girip 45 sandalye topladı ve Levi Eşkol başbakanlığa devam etti. En yüksek ikinci sandalye sayısını Gahal kazanırken Ben-Gurion'un Rafi partisi 10 sandalyeyle meclise girdi.

1966'ya kadar İsrail'in ana silah kaynağı Fransa'ydı fakat Cezayir'den geri çekilmenin ardından Charles de Gaulle, İsrail'e silah tedarik etmeyi durduracağını bildirdi ve ödenen 50 savaş uçağının parasını geri vermeyi reddetti.[89] 5 Şubat 1966'da ABD, Ortadoğu'da askeriye dengelerini sağlamak için sorumluluğu Fransa ve Batı Almanya'dan devralacağını duyurdu. Askeri donanımlar içinde 200 adet M48 tank bulunmaktaydı. Mayıs ayında ABD, İsrail'e A-4 Skyhawk taktik uçakları göndermeyi kabul etti. 1966'da, İsrail yaşamına entegre olabilmelerini sağlamak için Filistinlilere uygulanan güvenlik kısıtlamaları hafifletildi. İsrail'de ilk siyah-beyaz televizyon yayını başladı.

17 Mayıs 1967'de Suriye, Mısır ve Ürdün ordularını İsrail sınırına dayadı ve Mısır Tiran Boğazı'nı İsrail gemilerine kapadı. Abdülnasır, UNEF'in Sina'dan ayrılmasını isteyip aksi takdirde savaş başlatacağını duyurdu. Mısır radyoları soykırımın yaklaştığını bildirdi.[90] İsrail cevap olarak yedek askerleri orduya çağırdı; bu nedenle ülke ekonomisi duraksadı. İsrail, milli birlik koalisyonu kurdu ve böylece Menahem Begin'in partisi Herut ilk defa iktidarda söz sahibi oldu. Ulusal yayın sırasında Levi Eşkol kekeleyince İsrail genelinde korku yayıldı. Halkı sakinleştimek için Sina çıkarmasında genel kurmay başkanı olan Moşe Dayan savunma bakanlığına getirildi.

5 Haziran 1967 sabahı, Dayan görevine başlamak için yemin etmeden önce İsrail, önce Mısır'ın hava kuvvetlerine ardından aynı gün içinde Ürdün ve Suriye'nin hava kuvvetlerine ihtiyadi hava saldırısı düzenledi. İsrail sırasıyla Mısır, Ürdün ve Suriye'ye karşı üstün geldi. 11 Haziran'da bozguna uğrayan Arap güçleri, BM Güvenlik Konseyi'nin 235 ve 236 no'lu kararları olan ateşkesi kabul etti.

Sina Yarımadası, Gazze Şeridi, Golan Tepeleri ve eskiden Ürdün kontrolündeki Batı Şeria İsrail'in kontrolüne girdi. Doğu Kudüs'ü, tartışmaya açık bir şekilde derhal[91] ilhak eden İsrail, şehirdekilere vatandaşlık hakkı verdi. Diğer bölgeler ordu kontrolünde kalıp ilhak edilmedi ve bu bölgelerle ilgili kararlar sonraya bırakıldı. 1981'de Golan ilhak edildi.

22 Kasım 1967'de BM Güvenlik Konseyi 241 no'lu kararla "barış için toprak" formülünü sundu; adil ve sonsuz bir barış için İsrail, 1967'de işgal ettiği topraklardan çekilecek, hüsumet sona erdirilecek, tanınmış sınırlar içinde bölgedeki tüm devletler barış ve güvenlik içinde karşılıklı saygıyla var olacaklardı. Bu kararı iki taraf da kabul etti fakat kararın taraflarca yorumlanış şekli farklıydı ve bu yorumlamalar her barış görüşmesinin temelini oluşturmuştur.

İngiliz Manda döneminin sona ermesinin ardından Yahudiler ilk defa Kudüs'teki Eski Şehir'i ziyaret edip Yahudiler için en kutsal yer olan Ağlama Duvarı'nda dua etme imkanı buldu. Önceden Ürdün'ün elinde olan bu topraklara, 1949 Ateşkesi'nin ihlal edilmesi pahasına Yahudilerin girmesine izin verilmiyordu. Duvar'ın önündeki açıklık sadece 4 metreydi fakat burası genişletilip açık bir meydana dönüştürüldü; asırlar sonra ilk defa mobilyalar getirildi ve oturacak yer tahsis edildi. 14.yy'dan beri sadece girişinde dua edilmesine izin verilen Yahudiliğin en kutsal ikinci mekanı olan Hebron'daki Makpela Mağarası asırlar sonra tekrar Yahudilerin eline geçti.[92] Yahudiliğin üçüncü kutsal yeri olan Betlehem'deki Rahel'in Mezarı tekrar erişilir hale geldi. Sina'daki petrol yatakları İsrail'in kendi kendine yeten enerjisini üretmeyi sağladı.

1967'den sonra ABD, İsrail'e savaş uçağı tedraik etmeye başlarken Romanya hariç Sovyet Blok'u İsrail ile olan ilişkisini rafa kaldırdı. Polonya'daki antisemit eylemler, ülkede kalan son Yahudilerin İsrail'e göç etmesine önayak oldu.

1968'de bir grup Dindar Siyonistin lideri olan Moshe Levinger, Hebron yakınlarındaki Kiryat Arba ismindeki ilk Yahudi yerleşkesini kurdu. 1974'e kadar bundan başka dindar bir yerleşim birimi yoktu. Ben-Gurion'un Rafi partisi İşçi-Mapai ittifakıyla birleşirken Ben-Gurion bağımsız kalmayı tercih etti.

1968'de, 14 olan okuma yaşı zorunluluğu her vatandaş için 16'ya yükseltildi; hükümet eğitimde sosyal entegrasyona aşırı önem verdi. Büyük şehirlerin Sefarad/Mizrahi muhitlerindeki çocuklar otobüslerle yeni orta okullara taşındı. Bu sistem 2000'e kadar devam etti.

Mart 1968'de İsrail güçleri, Filistinli milisler olan El Fetih'in üssü olan Ürdün'ün Karameh şehrine saldırı düzenledi. İsrail yollarına mayın döşeme sebebiyle yapılan saldırıya iyi hazırlanılmamıştı ve tanklar ağır çamur koşullarında takılıp kalmaktaydı. Altı Gün Savaşı'nın ardından kısa bir süre sonra İsrail adına yaşanan başarısızlık El Fetih'in ve FKÖ'nün Arap dünyasında namının yayılmasını sağladı.

1969'da Süveyş Kanalı dolaylarında Mısır ile İsrail arasında çatışma patlak verdi. Süveyş Kanalı etrafında bulunan İsrail askerlerine yapılan bombalı saldırılar nedeniyle İsrail uçakları Mısır'ın derinlerine girip missilemede bulundu.

1969'da görev sırasında kalp krizi geçirip vefat eden Levi Eşkol'ün yerine Golda Meir geçti.

Meir dönemi (1969–74)

Golda Meir

1969 seçimlerinde, İsrail tarihinde en çok yüzdeyle başbakan olan Golda Meir'in partisi Knesset'te 120 sandalyeden 56'sını kazandı. Modern zamanların Ortadoğu'sunda başbakan olan ilk kadın oldu. Gahal partisi ise 26 sandalyeyle ikinci sırada yer aldı.

Aralık 1969'da İsrail donanma komandoları bir gece Fransa'nın Cherbourg limanından beş füze gemisi kaçırdı. İsrail bu gemilerin parasını Fransa'ya ödemiş fakat Fransa gemileri tedarik etmekten vazgeçmişti. Temmuz 1970'te, Yıpratma Savaşı sırasında Mısır'a yardım eden beş Sovyet uçağı düşürüldü. Bunun ardından tansyonu düşürmek için ABD'nin aracılığıyla Ağustos 1970'te ateşkes ilan edildi.

Eylül 1970'te, Ürdün Kralı Hüseyin, Filistin Kurtuluş Örgütü'nü ülkeden kovdu. FKÖ'ye yardım etmek için Suriye orduları Ürdün'e girdi. Buna karşılık ABD'nin isteği üzerine İsrail, birliklerini Suriye sınırına dayayıp Suriye'yi tehdit etti ve böylece Suriye Ürdün'den çekildi. 1969'da Kahire anlaşmasıyla Lübnan'nın güneyinde Filistinlilere özerklik verilince FKÖ'nün eylemlerinin merkezi Lübnan oldu. FKÖ tarafından kontrol edilen topraklara uluslararası basında "Fatahland" dendi ve 1975'ten 1990'a kadar Lübnan İç Savaşı'nda aktif rol aldılar. Bu olaylar ayrıca Suriye'de Hafız Esed'in başa geçmesine olanak sağladı. Mısır Başkanı Abdülnasır kısa bir süre sonra öldü ve yerine Enver Sedat geçti.

Sovyetlerde artan antisemitizm ve 1967 zaferi beraberinde Sovyetlerden İsrail'e göç dalgası getirdi. Ülkeden ayrılanlar yanlarında sadece iki valiz getirebilmekteydi. Çoğu Yahudi'ye çıkış vizesi verilmedi ve yetkililerce zulme uğradılar. Kimisi tutuklanıp gulag kamplarına götürüldüler; bu kişilere "Siyon Mahkumları" denmektedir.

1971'de İsrail Kara Panterleri'nin şiddet dolu eylemleri, Mizrahilere karşı uygulanan ayrımcılık ve sosyal uçurum konusunda halkı bilinçlendirdi.[93]

İsrail'e sığınan ABD'li Yahudi mafya lideri Meyer Lansky, 1972'de ABD'ye sınırdışı edildi.

Münih Olimpiyatları sırasında 11 kişilik İsrail takımı Filistinli teröristlerce rehin alındı. Almanların becerisizlikle uyguladığı kurtarma denemesi 11 İsrailli atlet ve antrenörün ölümüyle sonuçlandı. Beş terörist vuruldu ve üç terörist zarar görmeden kurtuldu. Kurtulan üç terörist olaylardan bir ay sonra Alman yetkililerce serbest bırakıldı. İsrail hükümeti bu olaylara cevap olarak katliamı organize edenlere karşı suikast kampanyası başlattı ve Ehud Barak önderliğinde Lübnan'daki FKÖ merkezine baskın düzenledi.

1972'de, yeni Mısır Başkanı Enver Sedat, Sovyet müşavirleri Mısır'dan kovdu. Mısır ve Suriye'nin sık sık saldırı tatbikatları yapmaları fakat fiilen harekete geçmemeleri İsrail'de rehavete yol açtı. Ayrıca çatışmayı başlatan taraf olmamak için ve seçim dönemlerinde güvenlik konusu üzerine odaklanıldığından, gelecek bir saldırının uyarılarına rağmen İsrail seferberlik kuramadı.[94]

Yetişkinlerin oruç tuttuğu Yahudiliğin en kutsal günü olan Yom Kippur'a denk gelen 6 Ekim 1973'te Ekim Savaşı olarak da bilinen Yom Kippur Savaşı başladı. Suriye ve Mısır, İsrail savunmasını hazırlıksız yakaladığı bir anda iyi bir planla sürpriz bir saldırı gerçekleştirdi. Savaşın ilk günlerinde, İsrail'in bu saldırının altından çıkıp çıkamayacağı konusunda belirsizlikler mevcuttu. Richard Nixon'ın emriyle ABD ve Sovyetler, müttefiklerinin yardımına koştu. Suriyeliler Golan'da küçük bir tank birliği tarafından püskürtüldü. Mısır, Sina'nın bir bölümünü ele geçirmesine rağmen İsrail kuvvetleri Süveyş Kanalı'nı geçince, Kahire'den 100 km uzaklıktaki Sina'daki Mısır'ın üçüncü ordusu kıstırıldı. 2000 ölü verilen savaşta iki taraf için de ağır maddi hasarlar oluştu ve İsrailliler ne kadar savunmasız olabilecekleri konusunda bilinçlendi. Savaşın ardından hem Mısır hem İsrail anlaşabilmek için çaba sarfetti. 18 Ocak 1974'te ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissinger'ın yoğun çabaları sonucunda Mısır ile kuvvetlerin geri çekilmesi konusunda anlaşıldı ve benzer bir anlaşma Suriye hükümetiyle 31 Mayıs'ta yapıldı.

Savaş, OPEC ile uyumlu olarak Suudi hükümetinin, İsrail ile ticaret yapan ülkelere petrol ambargosu uygulamasına sebep oldu. Petrol konusunda yaşanan ciddi sıkıntılar petrol fiyatlarının aşırı derecede yükselmesine sebebiyet verdi ve sonuç olarak çoğu ülke İsrail ile ilişkisini ya kesti ya da düşürdü. İsrail, Asya Oyunlarından ve Asya'daki diğer spor turnuvalarından men edildi.

Aralık 1973'te Gahal ve diğer bazı sağ görüşlü partiler birleşip Begin önderliğinde Likud partisini oluşturdu. 1973 seçimlerinde İşçi partisi 51 sandalye kazanıp Golda Meir başbakanlığa devam ederken Likud partisi 39 sandalye kazandı.

Mayıs 1974'te Filistinliler Ma'alot'ta bir okula saldırıp 102 çocuğu rehin aldı. 22 çocuk öldürüldü. Kasım 1974'te FKÖ'ye BM'de gözlemci statüsü verildi ve Yaser Arafat Genel Kurul'a seslendi. Aynı yılın sonunda Agranat Komisyonu, savaşta hazırlıksız yakanalanmanın sorumluluğunu kimde olduğunu araştırdı ve sonuç olarak hükümet temize çıkarılıp sorumluların kurmay başkanı David Elazar ve ordu istihbarat kumandanı Eli Zeira olduğu belirtildi. Bu rapora rağmen halkın hükümete olan kızgınlığı Golda Meir'in istifa etmesine sebep oldu.

1974–1976: 1. Rabin dönemi

Meir'in istifasının ardından, Altı Gün Savaşı'nda kurmay başkanı olan Yitzhak Rabin başbakanlığa geçti.

Rabbi Abraham Isaac Kook'un öğretilerini takip eden Dini Siyonist grup olan Modern Ortodoks Yahudiler, Guş Emunim hareketini başlatıp Batı Şeria ve Gazze Şeridi'nde Yahudi yerleşim birimleri kurmaya başladı.

Kasım 1975'te BM Genel Meclisi, Avusturyalı Genel Sekreter Kurt Waldheim'in kılavuzluğunda 3379 no'lu kararı benimseyip Siyonizm'i bir çeşit ırkçılık olarak tanımladı. Aralık 1991'de ise 46/86 no'lu kararla bir önceki karar feshedildi.

Mart 1976'da, hükümetin Celile topraklarını kamulaştırma planını protesto etmek için İsrailli Araplar greve gitti.

Temmuz 1976'da, 260 yolcu taşıyan Air France uçağı, Filistinli ve Alman teröristlerce, İdi Amin kontrolündeki Uganda'ya kaçırıldı. Burada Almanlar Yahudi olmayanları uçaktan çıkarıp serbest bıraktı. Hava korsanları 100 küsür Yahudiyi (ve terketmeyi reddeden Fransız mürettebatı) öldürmekle tehdit etti. Mesafenin uzaklığına rağmen, kaçırılan Yahudileri kurtarmak için Rabin, bir kurtarma operasyonunun yapılmasını emretti.[95]

Eski bir Nazi ve muhtemel savaş suçlusu olan ve Yahudi hassasiyetine karşı önceden saldırıda bulunduğu bilinen BM Genel Sekreteri Waldheim,[96] operasyonu "Birleşmiş Milletler üyesi bir devletin (Uganda) milli egemenliğine yapılmış ciddi bir saldırı" olarak yorumladı.[97]

1976'da Lübnan İç Savaşı'nın devam etmesiyle İsrail, Güney Lübnanlıların sınırı geçip İsrail'de çalışmasına izin verdi.

Rabin'in ABD'de İsrail elçiliği yaptığı sırada, bu zamanda yasak olmasına rağmen karısının ABD'de bir dolar hesabı açtığı ortaya çıkınca Rabin görevinden istifa etti.

1976 - 1977 I. Peres dönemi

Rabin'in yerini alan Şimon Peres, 1977 seçimlerinde Alignment partisinin liderliğini yaptı. Ocak 1977'de Fransız otoriteler, Münih Katliamının sorumlusu Abu Daoud'u tutukladı fakat birkaç gün sonra serbest bıraktı.[98] Mart 1977'te tanındık bir Refusnik ve Moskova Helsinki Grubu'nun sözcüsü olan Anatoly Sharansky, 13 yıl ağır işçiliğe mahkûm edildi.

1977–1982 Begin dönemi

Sürpriz bir sonuçla, Menahem Begin'in Likud partisi 43 sandalyeyle 1977 seçimlerinde iktidara gelince, İsrail tarihinde ilk defa sol görüşlü olmayan bir hükümetle karşılaşıldı. İşçi partisi ise 32 sandalyeyle ikinci sırada yer aldı. Zaferin kilit sebeplerinden biri, İsrail siyasetinde uzun yıllardır rol alan Mizrahilere yapılan ayrımcılıktı. Küçük kasabalardan çıkan yetenekli Mizrahi sosyal aktivistler İşçi partisinde bir yerlere gelemeyince Begin tarafından kucak açıldı. Fas doğumlu David Levy ile İran doğumlu Moşe Katsav gibi politikacılar Begin'e Mizrahi desteğini sunan grubun parçasıydı.

Çoğu liberal seçmen ise, yozlaşma nedeniyle Değişim için Demokratik Hareket partisine oy vermişti (15 sandalye). Bu parti Begin ile koalisyon kurdu ve bir sonraki seçimlerde ortadan kalktı.

Mizrahi-Aşkenaz ilişkilerinin düzelmeye başladığı bu süreçte Begin, hükümetinde Ultra-Ortodoks Yahudilere de yer verdi. Begin'in ekonomiyi serbestileştirmesi hiper enflasyona sebep olduysa da (%150) ABD'nin İsrail'e maddi destek sunmasını sağladı. Begin'in, Guş Emunim'in Batı Şeria ve Gazze'de Yahudi yerleşim birimlerini desteklemesiyle işgal altındaki Filistinliler ile olan gerginlik daha da arttı.

Begin, genç yaşta KGB tarafından işkence gördüğü için göreve geldiğinde yaptığı ilk işlerden biri, İsrail gizli servisine soruşturmalarda "işkence yerine bilgelik kullanılmasını" emretti.[99] Itamar Mann ve Omer Shatzl, İsrail'de işkencenin devam ettiğini ve Begin'in yönetmeliğinin ceza yememek için göstermelik bir hareket olduğunu dile getirdi.[100] İnsan hakları grupları, İsrail'i işkence metotları kullanmaya devam etmekle ve İsrailli doktorları işkence ibarelerini belgelememekle suçladı.[101][102]

Kasım 1977'de Mısır Başkanı Enver Sedat, İsrail ile olan 30 yıllık hüsumete son verip İsrail Başbakanı Menahem Begin'in davetini kabul etti ve Kudüs'ü ziyaret etti. Sedat'ın iki günlük ziyaretinde Knesset'te yaptığı konuşma Arap-İsrail tarihinde bir dönüm noktası oldu. Mısırlı lider Ortadoğu'da, İsrail ile Arap ülkelerinin barış yapma seçeneğinin bulunduğu psikolojik bir iklim yarattı. Sedat, İsrail'in var olma hakkını tanıyıp İsrail ile Mısır arasında müzakerelerin başlamasına olanak sağladı.

Sedat'ın ziyaretinin ardından 350 Yom Kippur Savaşı gazisi Peace Now ("Şimdi Barış") hareketini başlatıp İsrail hükümetinin Araplarla barış yapmasını destekledi.

Mart 1978'de, on bir silahlı Lübnanlı Filistinli teknelerle İsrail'e ulaşıp, geziye giden ailelerin bulunduğu otobüsü kaçırdı; 13'ü çocuk olmak üzere 35 kişiyi öldürdü. Saldırganlar, Mısır ile İsrail arasında yaşanan barış sürecine karşıydı. Üç gün sonra İsrail, Litani Operasyonunu başlattı. BM Güvenlik Konseyi'nin 425 no'lu kararıyla İsrail çekildi ve yerine BM'in geçici barış kuvvetleri geçti.

Eylül 1978'de ABD Başkanı Jimmy Carter, Camp David'de buluşulması için Başkan Sedat ile Başbakan Begin'i davet etti. 11 Eylül'de barış koşullarının ana hatlarına ve Ortadoğu'da kapsamlı bir barışa karar verildi. İsrail ile Arap ülkelerine müzakere kılavuzu için genel ilkeler belirlendi. Bunun yanı sıra, Filistinlilerin yaşadığı Batı Şeria-Gazze'nin tam özerkliğe geçiş rejimi ve Mısır ile İsrail arasında barışın koşulları belirlendi. Antlaşma 26 Mart 1979'da Begin, Sedat ve şahit Carter tarafından imzalandı. Antlaşmaya göre İsrail, Nisan 1982'de Sina Yarımadası'nı Mısır'a iade etti. İsrail'in Mısır'a bırakmak için çekildiği son topraklar, 1989'da Eilat'ın bitişiğinde bulunan Taba oldu. Buna tepki olarak Arap Birliği Mısır'ı örgütten uzaklaştırdı ve merkezini Kahire'den Tunus'a taşıdı.

Sedat 1981'de, İsrail ile barışa karşı çıkan Mısır ordusundaki İslami fundamentalistler tarafından suikaste uğradı. Antlaşmanın ardından İsrail ve Mısır, ABD'nin en çok maddi yardımda bulunduğu ülkeler haline geldi (bugün itibariyle ABD'nin en çok para harcadığı ülkeler Afganistan ve Irak'tır).[103]

Aralık 1978'de İsrail ürünü olan Merkava savaş tankları İSK'de kullanılmaya başlandı. 1979'da İran İslam Devrimi'nden kaçan 40.000 İran Yahudisi İsrail'e göç etti.

30 Haziran 1981'de, Irak'ta Fransa'nın yardımıyla inşa edilen Osirak nükleer reaktörü İsrail hava kuvvetlerince imha edildi. Üç hafta sonra gerçekleşen 1981 seçimlerinde İşçi partisinin 47 sandalyesine karşılık Likud'un 48 sandalye kazanmasıyla Begin başbakanlık görevine devam etti. Ariel Şaron Savunma Bakanlığı'na atandı. Yeni hükümet Golan Tepelerini ilhak edip El Al'ın Şabat'ta uçmasını yasakladı.

İsrail'in 1948 savaşından sonra birkaç on yıl boyunca Lübnan sınırı, diğer sınırlara kıyasla daha sakindi. Fakat, 1969'da Kahire Anlaşması ile Güney Lübnan'ın Filistinlilere tahsis edilmesi durumu değiştirdi. Lübnan hükümetinden bağımsız hareket eden FKÖ kontrolündeki topraklara "Fatahland" denmeye başlandı (Fatah, FKÖ içindeki en büyük grubu oluşturmaktaydı). Filistinliler sürekli olarak başta Kiryat Şmona olmak üzere İsrail'in kuzeyini bombaladı. Buralarda genelde Arap ülkelerinden kaçan ve Likud'u destekleyen Yahudiler yaşamaktaydı. Filistinlilerin bulunduğu Lübnan topraklarının kontrol altında tutulamaması Lübnan İç Savaşı'nın sebeplerinden biriydi.

Haziran 1982'de İngiltere elçisi Shlomo Argov'a yapılan suikast teşebbüsü, İsrail'in FKÖ'yü Güney Lübnandan kovmak amacıyla baskın düzenlemesine sebebiyet verdi. Meclis, Lübnan'a sadece 40 km girilmesine izin verirken Şaron kurmay başkanı Raphael Eitan'a daha derine girmesi için müsade verdi.[104] 1982 Lübnan Savaşı olarak bilinen bu baskında İsrail Beyrut'u işgal etti; ilk defa bir Arap ülkenin başkenti İsrail tarafından işgal edilmiş oldu. FKÖ tarafından kötü muamele gören Şii ve Hristiyanlar İsraillileri memnuyetle karşıladı. İşgal süresinin uzaması ve İran'ın güdümüyle Şiiler İsrail'in aleyhine döndü.[105] İsrailli askerlerin ve Lübnanlı sivillerin sürekli hayatlarını kaybetmesi İsrail'de savaşa karşı muhalefetin doğmasına sebep oldu.

Ağustos 1982'de FKÖ, birliklerini Lübnan'dan çıkarıp Tunus'a konuşlandırdı. İsrail, kendilerini tanıyıp barış yapacak olan Beşir Cemayel'in bakan seçilmesi için çaba verdi. Cemayel, İsrail ile anlaşma imzalanamadan öldürüldü ve ertesi gün Elie Hobeika komutasındaki Falajist Hristiyan kuvvetler iki Filistin mülteci kampına girip katliam gerçekleştirdi. Bunun üzerine İsrail'de bu zaman kadar yaşanmış en büyük savaş karşıtı protesto gerçekleşti; tüm İsrail nüfusunun %10'unu oluşturan 400.000 kişi Tel Aviv'de toplandı. 1983'te Kahan Komisyonu adı altında yapılan soruşturmada, Şaron dolaylı da olsa kişisel olarak katliamdan sorumlu tutuldu.[106] Bir daha bu görevde yer almamasına karar verildi (fakat bu onun başbakan olmasına engel teşkil etmemekteydi).

1983–1991 Şamir dönemi

Eylül 1983'te Begin istifa etti ve başbakanlığa Yitzhak Şamir geçti. 1984 seçimlerinden kesin bir sonuç çıkmayınca 44 sandalyeli Alignment partisinin başkanı Şimon Peres ile 41 sandalyeli Likud partisi başkanı Şamir iktidarı paylaştı. Peres 1984'ten 1986'ya kadar başbakanlık yaparken 1986'dan 1988'e görevi Şamir devraldı. 1984'te, Sefarad Ultra-Ortodoksların Aşkenaz Ultra-Ortodokslar tarafından sürekli ayrımcılığa uğraması nedeniyle siyasi aktivist Aryeh Deri, Agudat Israel partisinden ayrılıp eski hahambaşı Ovadya Yosef ile birlikte Şas partisini kurdu; partinin hedef kitlesi Aşkenaz olmayan Ultra-Ortodokslardı. Seçime ilk girişlerinde 4 sandalye toplayan Şas partisi yirmi yıl boyunce Knesset'in üçüncü büyük partisi oldu. Şas, ülke çapında bedava Sefarad ortodoks okul ağı kurdu. 1984'te kıtlık Etiyopya'yı vurunca 8000 Falaşa gizlice İsrail'e getirildi. Ünlü insan hakları aktivisti ve Aiyonist refusenik Natan Sharansky, 1986'da, iki Sovyet ajanına karşılık gulagdan serbest bırakıldı.

Haziran 1985'te İsrail, birliklerinin büyük bir kısmını Lübnan'dan çekip arkada küçük birlikleri ve İsrail destekli milisleri tampon bölgede güvenlik amacıyla bıraktı. Maaşlardaki karmaşık indeks bağı Temmuz 1985'te İsrail enflasyonunu perçinledi ve bu zamana kadar dünyanın en yüksek oranı %480 enflasyon ile tarihe geçildi. Peres fiyatlara acil kontrol getirdi ve devlet masraflarını kıstı böylece enflasyonu kontrol altına aldı. 1980'e kadar İsrail lirası olan para birimi Yeni İsrail Şekeli olarak değiştirildi. Ağustos 1987'de İsrail hükümeti, bağımsız İsrail savaş uçağı geliştirme projesi olan IAI Lavi projesini iptal etti. İsrail, bu projenin masrafının altından çıkamadı ve ABD'nin projeye karşı muhalefetiyle karşılaştı. Eylül 1988'de İsrail, Şavit roketiyle Ofeq isimli keşif uydusunu uzaya gönderdi ve kendi uydusunu uzaya gönderebilen sekiz ülkeden biri oldu (bu zamandan sonra iki ülke daha bu yeteneğe ulaşmıştır).

İsrail'in Batı Şeria ve Gazze'yi işgalinin devam etmesi ve buralarda yerleşim birimleri kurması, İsrail'in bastırma çabalarına rağmen, 1991 Madrid Konferansı'na kadar sürecek olan Birinci İntifada'nın başlamasına sebebiyet verdi. İsrail birliklerinin insan haklarını ihlal etmesi sebebiyle bir grup İsrailli, insan hakları konusunda halkı bilinçlendirme ve kurallara uyma amaçlı B'Tselem örgütünü kurdu.

1988 seçimlerinde Alignment (39 sandalye) ile Likud (40 sandalye) partileri başa baş mücadele etti. Şamir, İşçi Alignment partisiyle birlikte milli birlik koalisyonu kurmayı başardı.

Mart 1990'da Alignment lideri Şimon Peres, hükümetin güven kaybettiğini belirtip yeni bir hükümet kurmaya çalıştıysa da bunda başarısız oldu ve Şamir, sağ görüşlü koalisyonun başbakanı oldu.

1990'da Sovyetler Birliği, Yahudilerin İsrail'e göç etmesine izin verdi. Bundan önce ülkeyi terk etmeye çalışan Yahudiler zorluklarla karşılaşmaktaydı; kaçabilenler ise İsrail'e mülteci olarak sığındı. Birkaç yıl içinde bir milyon civarında Sovyet vatandaşı İsrail'e göç etti. Yeni gelenlerin çoğu Yahudiliklerinden uzaklaşmış oldukları ve beraberinde Yahudi olmayan akrabalarını getirdikleri için halkta endişe oluşturduysa da bu yüksek sayıdaki nüfus beraberinde eğitimli Rus Yahudileri ve güçlü bir Rus kültürü getirdi.

Ağustos 1990'da Irak Kuveyt'e girdi ve Irak ile ABD ve müttefikleriyle Körfez Savaşı başladı. Irak, İsrail'i 39 Scud füzesiyle bombaladı. İsrail misillemede bulunmadı. İsrail, Filistinli nüfus ile İsrail vatandaşlarına gaz maskesi tedarik etti. Mayıs 1991'de 36 saat içinde, 15.000 Beta Israel (Etiyopya Yahudileri) gizlice hava yoluyla İsrail'e getirildi. Müttefiklerin Körfez Savaşı'ndan zaferle ayrılmasının ardından yeni barış olanakları ortaya çıktı. Ekim 1991'de ABD Başkanı George H.W. Bush ve Sovyetler Başkanı Mikhail Gorbachev önderliğinde, İsrailli, Lübnanlı, Ürdünlü, Suriyeli ve Filistinli liderler, Madrid'de tarihi bir buluşma gerçekleştirdi. Şamir, bu fikre karşı olmasına rağmen, Sovyetler Birliğinden gelen yeni göçmenler için gereken maddi yardımın garantisini alınca fikri kabul etti. Konferansa katılması, sağ görüşlü koalisyonun yıkılmasına sebep oldu.

1992–1995 II. Rabin dönemi

13 Eylül 1993'teki Oslo Anlaşmasında Yitzhak Rabin, Bill Clinton ve Yaser Arafat.

"Sert general" imajlı Yitzhak Rabin, barış yanlısı tavrı ve FKÖ ile hiçbir şekilde barış yapmama söylevleriyle 1992 seçimlerinden 44 sandalyeyle zaferle ayrıldı. Barış yanlısı Siyonist parti olan Meretz 12, Arap ve komünist partiler 5 sandalye kazanınca Knesset'te barış yanlısı bir hükümet oluştu.

13 Eylül 1993'te İsrail ve Filistin Kurtuluş Örgütü, Beyaz Saray'da Oslo Barış Anlaşmasını imzaladı.[107] Bölgenin yetkisini İsrail'den geçici Filistin otoritesine bırakan ilkelere karar verildi. İlkeler anlaşmasına göre Batı Şeria ve Gazze'nin kalıcı statüsünün Mayıs 1999'da başlamasına karar verildi. Şubat 1994'te Kah hareketi Hebron'daki Makpela mağarasında 25 Filistinli Arap öldürdü. Irkçılık gerekçesiyle Kah'ın 1992 seçimlerine girmesi yasaklandı. Mayıs 1994'te imzalanan Gazze-Eriha Anlaşması'na göre Filistin'deki yetkilerin İsrail'den Filistin'e aktarılma süreci Ağustos 1994'te başladı.

25 Temmuz 1994'te İsrail ile Ürdün Washington Bildirgesi'nin altına imza attı ve 26 Ekim'de imzalanan İsrail-Ürdün Barış Antlaşması ile 1948'den bu zamana kadar süren savaş hali ABD Başkanı Bill Clinton şahitliğinde resmen son buldu.[108][109]

Başbakan Yitzhak Rabin ile FKÖ genel başkanı Yaser Arafat, 28 Eylül 1995 tarihinde Washington'da Batı Şeria ve Gazze Şeridi ile ilgili ara dönem anlaşması imzaladı. İsrail ile FKÖ arasında yapılan ilk aşama görüşmeler, bundan önce yapılan anlaşmaların yerini aldı ve buna ABD adına Bill Clinton ve Rusya, Mısır, Norveç ile Avrupa Birliği tanıklık etti. Anlaşmayla FKÖ'nun tekrar işgal altındaki topraklara dönmesine izin verildi ve son durumu tartışmak için Filistinlilere özerklik verildi. Buna karşı Filistinliler terörü durduracağına ve 1917'den sonra gelen Yahudileri kovmaktan ve İsrail'i yok etmekten bahseden Filistin Milli Tüzüğü'nü değiştirmeye söz verdi.[110]

Anlaşmaya karşı çıkan Hamas ve diğer Filistinli gruplar İsrail'e karşı intihar saldırıları düzenledi. Rabin, saldırıların önüne geçebilmek için Gazze etrafına bariyerler diktirdi. İsrail ile Filistin bölgelerindeki ayrılığın büyümesi, başta inşaat sektörü olmak üzere işçi eksikliğine yol açtı. İşçi sıkıntısını gidermek için İsrail, Filipinler, Tayland, Çin ve Romanya'dan işçi ithal etti ve bunlardan bazıları vizesiz olarak ülkede kaldı. Buna ilave olarak, Afrika'dan yasadışı yollarla İsrail'e göçler gerçekleşti. Terörizmin devam etmesinden kaynaklanan gerginlik Yitzhak Rabin'in 4 Kasım 1995'te aşırı sağ görüşlü bir Yahudi tarafından öldürülmesine sebebiyet verdi.

1996–2005 Doğrudan seçim

1992'de İsrail seçim sistemi değişti ve seçmenler istedikleri kişiye başbakan olmaları için direkt oy ve mecliste görmek istediği partiye ayrı ayrı oy verme şansı buldu. Sistem değişikliğinin sebebi, (başta dindar partiler olmak üzere) küçük partilerin mecliste yer almasını engellemek ve dolayısıyla koalisyon kurulurken verilen imtiyazların azaltılmasıydı. Arzu edilenin aksine, büyük partiler daha az oy alıp küçük partiler seçmenler için daha cazip hale geldi; böylece meclisteki küçük partilerin sayısı arttı. 2006 seçimlerinde bu sistemden vazgeçildi.

1996–1999 I. Netanyahu dönemi

Rabin'in ardılı olarak başa gelen Şimon Peres, Şubat 1996'da erken seçime gidilmesine karar verdi. Mayıs 1996'da gerçekleşen seçimlerde seçmenler başbakanı doğrudan seçti ve az bir farkla Likud lideri Benyamin Netanyahu başbakan seçildi. Yoğun olarak gerçekleşen intihar saldırıları sebebiyle Likud, güvenlik üzerine odaklandı. Hamas, saldırıların çoğunu üstlendi. Her ne kadar zamanında Başbakan Netanyahu Oslo Anlaşması'na karşı olduğunu belirttiyse de, anlaşmada kabul edilenleri uygulamaya devam etti fakat bu hükümet döneminde barış sürecinde yavaşlama başladı. Netanyahu, yavaşça ABD'nin İsrail'e olan yardımlarının kesileceği taahütünde bulundu.[111]

Netanyahu Ocak 1997'de, Filistin Ulusal Yönetimi ile Hebron Protokolü'nü imzaladı. Böylece İsrail güçleri Hebron'dan çekildi ve bölgenin büyük bir kısmının sivil otoritesi Filistin yönetimine bırakıldı.

Barak dönemi (1999–2001)

Temmuz 1999'daki seçimlerden İsrail İşçi Partisi lideri Ehud Barak başbakan olarak çıktı. Barak'ın partisi Knesset'te 26 sandalyeyle en büyük partiyi oluşturmaktaydı. 21 Mart 2000'de, Papa Jean Paul İsrail'e tarihi bir ziyarette bulundu. 2000'de İsrail, Güney Lübnan'daki "tampon bölge"den tek taraflı olarak çekilme kararı aldı. Güney Lübnan Ordusu'nun bin üyesi (ailelerini yanlarına alarak) İsraillilerle birlikte bölgeden ayrıldı. ABD Dışişlerinin açıklamasında,[112] İsrail BM'in 425 no'lu kararına uygun olarak çekildiği belirtilmiştir. Lübnan, 1967'e kadar Suriye'nin olan ve bu zamandan sonra İsrail'in kontrolüne geçen "Şeba'a tarlaları"nın kendilerine ait olduğunu ve dolayısıyla İsrail'in Lübnan'dan tamamiyle çekilmediğini iddia etmektedir. Şeba'a tarlaları konusu Hizbullah tarafından savaş sebebi olarak kullanılmaktadır. Lübnan hükümeti, Hizbullah'ın kontrolüne geçen bu bölgenin, BM kararnamesine aykırı gelerek egemenliğini kabullenmemiştir.

2000'in sonbaharında, kalıcı bir çözüm bulmak için Camp David'de görüşmelerde bulunuldu. Ehud Barak, Filistin grubunun istediği çoğu verilmesi istenen topraksal ve siyasi imtiyazları kabul etti; hatta Yahudilik için kutsal olan Kudüs'ün doğusunu Filistin'e vermeyi de kabul etti; Arafat ise karşı bir teklifte bulunmadan görüşmelerden ayrıldı.[113]

28 Eylül 2000'de, İsrail muhalefet lideri Ariel Şaron, Tapınak Dağı olarak da bilinen El Aksa'yı ziyaret etti ve ertesi gün El Aksa İntifadası başladı. David Samuels ve Khaled Abu Toameh'in açıklamasına göre, bu ayaklanma çok önceden planlanmıştı.[114][115]

Nablus'ta, Yahudilikte bir türbe olan Yusuf'un Mezarı, Filistinlilerce Ekim 2000'de yıkıldı. İsrail ilk defa Scud da dahil olmak üzere balistik füzeleri yok etmek için kullanılan Arrow füzelerini kullandı. 2001'de barış görüşmeleri çıkmaza girince Barak, başbakanlık için tekrar özel bir seçim yapılmasını talep etti. Barak'ın amacı, Filistinlilerle görüşme yapabilmek için güven tazelemekti fakat arzu ettiğinin aksine Ariel Şaron başbakanlığa seçildi ve akabinde doğrudan başbakan seçme sistemi kaldırıldı.

Şaron dönemi (2001–06)

Barış görüşmelerinin sonuçsuz kalması, Filistin terörünün artması ve Hizbullah tarafından gerçekleştirilen bazı saldırılar, İsrail halkı ve siyasetçilerinde, bir barış ortağı olarak Filistin Ulusal Yönetimi'ne karşı olan güvenin yok olmasına sebep oldu. Çoğu kişide, Filistinlilerin barış görüşmelerini geçici bir çözüm olarak gördüğü intibası uyandı ve halk tarafından Filistinle olan bağların bir an önce kesilmesi istendi.

"Pesah katliamı" ile doruğa çıkan bir seri intihar saldırısına tepki olarak İsrail, Savunma Kalkanı Operasyonu'nu uyguladı ve Batı Şeria etrafına duvar ördü. 2003'te Knesset'te bir seçim daha gerçekleşti ve Likud 27 sandalyeyle en çok milletvekili çıkaran parti oldu. Laik platformda, din karşıtı parti olan Şinuy 15 sandalyeyle ortodoks Şas partisinin önüne geçip seçimleri üçüncü bitirdi. Dahili kavgalar Şinuy partisinin sonunu getirdi. Aralık 2003'te Ariel Şaron, işgal altındaki bazı bölgelerden tek taraflı çekilebileceğini belirtti. Bu demeç sonunda Gazze Şeridi'nden tamamiyle çekilindi.

2004'te, Siyahi İbranilere İsrail'de kalıcı olarak ikamet etme izni verildi. Bu grup ABD'den 25 yıl öncesinden beri göç etmekteydi fakat Yahudilikleri kesin olmadığı için Geri dönüş Yasası'ndan faydalanamamaktaydılar. İsrail'e belirli bir statüte olmadan yerleşmekteydiler. 2004'ten sonra vatandaşlık haklarına sahip oldular. 2005'te (kimisi zorla da olsa) Yahudiler Gazze'deki evlerinden çıkarıldı ve evleri yıkıldı. İsrail'in Gazze'den tek taraflı çekilmesi 12 Eylül 2005'te tamamlandı. Batı Şeria'dan askerlerin boşaltılması ise 10 gün sonra tamamlandı. Çekilmenin ardında Sderot gibi sınırlara yakın İsrail yerleşim birimleri Gazze'den gönderilen kassam füzeleri ve intihar saldırılarının hedef tahtası oldu. 2005'te Likud'dan ayrılan Şaron, Filistin devletinin kurulmasından ve barış görüşmelerinden yana olan Kadima partisini kurdu. Likud ve İşçi partisinden önde gelen isimler de bu partiye katıldı. İsrail'in Gazze'den çekilmesi Filistinlilerce Hamas'ın bir zaferi olarak yorumlanınca Filistinde 2006 yılındaki seçimlerden, İsrail ile yapılan hiçbir anlaşmayı kabul etmeyen, İsrail'in var olma hakkını tanımayan ve Holokost'un bir Yahudi komplosu olduğunu iddia eden Hamas zaferle ayrıldı. 14 Nisan 2006'da Ariel Şaron'un beyin kanaması geçirmesi üzerine boş kalan makama Ehud Olmert geçti.[116]

Olmert dönemi (2006–08)

2006 seçimlerinde 29 sandalye kazanan partisi Kadima sayesinde Ehud Olmert başbakan seçildi.

2005'te Mahmud Ahmedinecad resmen İran'ın cumhurbaşkanı seçildi ve bu zamandan sonra İsrail'e karşı meydan okumalar artışa geçti. İsrailli analistler, barış sürecini sekteye uğratmak için Ahmedinecad'ın Güney Lübnan'da Hizbullah ile Gazze'de Hamas'a silah yardımı yaptığına[117] ve İsrail'e karşı kullanmak üzere nükleer silah geliştirdiğine inanmaktadır.[118] İran'ın Hizbullah'ı desteklemesi ve nükleer silah programı BM'in 1559 ve 1747 no'lu kararlarını ihlal etmektedir. İran ayrıca Holokost inkarcılığını desteklemektedir.[119][120][121][122] İsrail'in Lübnan'dan çekilmesinin ardından Hizbullah İsrail'e karşı olan saldırılarını hızlandırdıysa da İsrail bir misillemede bulunmadı. Aynı şekilde Gazze'den çekildikten sonra gerçekleşen Gazze bazlı saldırılara İsrail'in misillemesi asgari seviyede kaldı. Hükümetin saldırlara fazla tepki göstememesi, sağ görüşlü İsrailliler tarafından eleştirilmesine sebep oldu.

25 Haziran 2006'da Hamas güçleri sınırı geçip bir tanka saldırdı ve Gilad Şalit isimli yaralı İsrail askerini esir aldı.[123] 12 Temmuz'da Hizbullah Lübnan'dan İsrail kasabalarına ve sınır devriyesine saldırdı ve iki İsrail askeri öldürüldü veya ağır yaralandı. Bu olaylar 2006 İsrail-Lübnan Savaşını başlattı ve Ağustos 2006'ya kadar sürdü. İsrail ordusu Hizbullah'ın kuzey İsrail'i bombalamasını engelleyemediğinden kamu soruştuması başlatıldı.

2007'de azami zorunlu eğitim yaşı 16'dan 18'e yükseltildi. Darfur soykırımından kaçan ve çoğu Müslüman olan mülteciler yasadışı yollarla İsrail'e vardı ve bunların bazıların sığınma hakkı verildi.[124] Vize süresi dolup da ülkede kalan yabancı işçilere Afrikadan gelen yasadışı göçmenler de eklendi. Yasadışı olarak ülkede kalanların tam sayısı bilinemesine rağmen bu sayının 30.000 ila 100.000 arası olduğu tahmin edilmektedir.

Yolsuzluk soruşturmasına tabi olan Olmert bu olaydan sonra 30 Temmuz 2008'de, Eylül 2008'de yapılacak olan parti seçimlerinde aday olmayacağını belirtti. Kadima seçimlerini kazanan Tzipi Livni koalisyon oluşturamayınca Olmert genel seçimlere kadar görevine devam etti.

Gazze'de sivil toplumun yaşadığı bölgeden İsrail'in güneyine gönderilen Kassam roketi. Ocak 2009.

27 Aralık 2008'de resmi olmayan İsrail ile Gazze arasındaki ateşkes, Gazze'nin güney İsrail'i bombalamasıyla bozulunca, İsrail ordusu üç hafta süren bir çıkartma düzenledi ve uluslararası protestolara maruz kaldı.

II. Netanyahu dönemi

2001 İsrail sosyal adalet protestosu

2009'daki seçimlerden Likud 27 ve Kadima 28 sandalye kazanmasına rağmen sağ görüşlüler daha çok sandalye kazandığı için Şimon Peres hükümet kurma görevini Netanyahu'ya verdi. Daha çok Rus göçmenlerin partisi olan Yisrael Beiteinu 15 sandalyeyle üçüncü olurken İşçi partisi 13 sandalyeyle dördüncülüğe geriledi.

2009'da İsrailli milyarder Yitzhak Tshuva, İsrail kıyılarında büyük bir doğal gaz reservi keşfetti.

31 Mayıs 2010 tarihinde, yabancı aktivistlerin, Gazze’ye karşı deniz aşırı uygulanan ablukayı aşmalarını çalıştıklarında, Akdeniz’de uluslararası yankı bulan bir olay gerçekleşti ve İsrail askerleri bu aktivistlere müdahale etti. Müdahale esnasında, dokuz Türk aktivist öldü.

14 Temmuz 2011'de İsrail tarihinin en büyük toplumsal protestosu yaşandı. Çeşitli sosyoekonomik sınıflardan ve dinlerden gelen yüzbinlerce gösterici yaşam standarlarının pahalılığını (özellikle ev fiyatları) ve ülkedeki (eğitim ve sağlık gibi) toplumsal hizmetlerin kötüye gidişini protesto etti. 3 Eylül 2011'de 400.000 göstericiyle protestolar doruk noktasına ulaştı.

Güney İsrail ve Gazze etrafındaki nüfusu füze tehdidine karşı savunma amaçlı olarak Mart 2011'in sonunda mobil hava savunma sistemi olan "Iron Dome" (Demir Kubbe) kullanılmaya başlandı.[125] 7 Nisan 2011'de bu sistem ilk defa Gazze Şeridinden gönderilen Grad füzesini engellemeyi başardı.[126]

Ekim 2011'de İsrail ile Hamas tutuklu takası konusunda anlaşmaya vardı; İsrail askeri Gilad Şalit'e karşılık, İsrail'e karşı terörist saldırı gerçekleştirme veya planlama sebebiyle 280'i ömür boyu hapis cezası alan Filistinli ve İsrailli 1027 Arap serbest bırakıldı.[127][128]

Mayıs 2012’de Başbakan Benyamin Netanyahu, muhalefet lideri Kadima’lı Şaul Mofaz ile bir anlaşmaya vardı, Kadima’nın hükümete girmesi için. Böylece eylül ayı için planlanan seçimler iptal edilecekti [129][129]. Buna rağmen, Temmuzda Kadima partisi Netanyahu’nun partisinden ayrıldı. Ayrılma nedenleri Ultra-Ortodoks Yahudilerin askere alınması oldu [130].

2012 Haziran’ında, İsrail, 91 Filistinli intihar bombacısı ve diğer militanların vücutlarını, Netanyahu’nun sözcüsü Mark Regev’in “insanı bir jest” diye adlandırdığı bir hareketle, Filistin Otoritesi, Mahmud Abbas’a transfer etti. Bunun amacı, barış görüşmelerini canlandırmak ve Filistin-İsrail arasında direkt görüşmeleri gerçekleştirmekti [131]. 21 Ekim 2012 tarihinde ABD ve İsrail Austere Challenge 12 adlı en büyük hava ve roket koruma sistemi testini yaptı. 3.500 Amerikan asker ve 1.000 İsrail Güvenlik Gücü mensupları katıldı bu egzersize ve üç haftada bitmesi tahmin edildi [132]. Almanya ve İngiltere’de ayrıca katıldı[133]. İsrail’in güneyindeki şehirlere yönelik gerçekleştirilen yüz üzerindeki roket saldırılarına cevap olarak, İsrail, 14 Kasım 2012 tarihinde Gazze’ye yönelik saldırı başlattı. Operasyonun amaçlarından biri Hamas askeri kanadı şefi Ahmed Jabari’nin öldürülmesiydi. Ocak 2013’te İsrail- Mısır arasındaki bariyerler tamamlandı[134].

2013 parlamento seçimlerinin sonunda, Likud Yisrael Beiteniu birliğinin seçimde 31 koltuk kazanmasıyla başbakan oldu ve merkezi-laik Yesh Atid (19 koltuk) partisi, sağcı Yahudi Evi (12 koltuk) ve Livni’nin Hatnuah’sıyla (6 koltuk) koalisyon kurdu. İşçi partisi 15 koltukla üçüncü sıradaydı uzun yıllardan sonra.

İsrail'in 10 yıllık aralıklarla gelişimi[135]
1950 1960 1970 1980 1990 2000 2010
Nüfus (milyon) 1.4 2.1 3 3.9 4.8 6 7.5
Dünyadaki Yahudi %'si 7% 20% 25% 30% 39% 42%
2005'te GSMH 17,000 27,000 45,000 58,000 65,000 77,000 90,000 (2006)

Ayrıca bakınız

Kaynakça

Genel
Özel
  1. "Declaration of Establishment of State of Israel". Israel Ministry of Foreign Affairs. 14 May 1948. 31 Ekim 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. http://web.archive.org/web/20151031232429/http://www.mfa.gov.il/MFA/Peace+Process/Guide+to+the+Peace+Process/Declaration+of+Establishment+of+State+of+Israel.htm. Erişim tarihi: 16 April 2012.
  2. "Timeline in the Understanding of Neanderthals". 9 Kasım 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. http://web.archive.org/web/20151109015216/http://www.athenapub.com:80/8timelin.htm. Erişim tarihi: 2007-07-13.
  3. Christopher Stringer, custodian of Tabun I, Natural History Museum, quoted in an exhibition in honour of Garrod; Callander and Smith, 1998
  4. "From ‘small, dark and alive’ to ‘cripplingly shy’: Dorothy Garrod as the first woman Professor at Cambridge". 4 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. http://web.archive.org/web/20160304032407/http://www2.arch.cam.ac.uk/~pjs1011/Pams.html. Erişim tarihi: 2007-07-13.
  5. "Excavations and Surveys (University of Haifa)". 27 Ekim 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. http://web.archive.org/web/20131027075048/http://arch.haifa.ac.il:80/excav.php. Erişim tarihi: 2007-07-13.
  6. Stager in Coogan 1998, p. 91.
  7. Dever 2003, p. 206.
  8. Miller 1986, pp. 78–9.
  9. McNutt 1999, p. 35.
  10. McNutt 1999, p. 70.
  11. Miller 2005, p. 98.
  12. McNutt 1999, p. 72.
  13. Miller 2005, p. 99.
  14. Miller 2005, p. 105.
  15. Lehman in Vaughn 1992, pp. 156–62.
  16. http://touch.slate.com/slate/#!/entry/hanukkah-as-jewish-civil-war,4ee9012bbcba205636003326
  17. http://www.simpletoremember.com/articles/a/the_revolt_of_the_maccabees/
  18. Paul Johnson, History of the Jews, p. 106, Harper 1988
  19. Şablon:Cite Jewish Encyclopedia
  20. Julius Caesar: The Life and Times of the People's Dictator By Luciano Canfora chapter 24 "Caesar Saved by the Jews".
  21. The Chosen Few: How education shaped Jewish History, Botticini and Eckstein, Princeton 2012, page 71 and chapters 4 and 5
  22. Martin Goodman, Rome and Jerusalem: The Clash of Ancient Civilizations, Penguin 2008 pp. 18–19
  23. http://penelope.uchicago.edu/Thayer/E/Roman/Texts/Cassius_Dio/68*.html
  24. Martin Goodman, Rome and Jerusalem: The Clash of Ancient Civilizations, Penguin 2008 p. 494
  25. Martin Goodman, Rome and Jerusalem: The Clash of Ancient Civilizations, Penguin 2008 p. 490
  26. M. Avi-Yonah, The Jews under Roman and Byzantine Rule, Jerusalem 1984 pp. 12–14
  27. M. Avi-Yonah, The Jews under Roman and Byzantine Rule, Jerusalem 1984 p. 143
  28. For more information see "The Canon Debate" edited by McDonald and Sanders, 2002 Hendrickson
  29. M. Avi-Yonah, The Jews under Roman and Byzantine Rule, Jerusalem 1984 sections II to V
  30. M. Avi-Yonah, The Jews under Roman and Byzantine Rule, Jerusalem 1984 chapter I
  31. Anti-Semitism: Its History and Causes‏ by Bernard Lazare 1894 see http://www.fordham.edu/halsall/jewish/lazare-anti.html accessed January 2009
  32. M. Avi-Yonah, The Jews under Roman and Byzantine Rule, Jerusalem 1984 chapters XI–XII
  33. While the Syrians and the Melchite Greeks ceased to observe the penance after the death of Heraclius; Elijah of Nisibis (Beweis der Wahrheit des Glaubens, translation by Horst, p. 108, Colmar, 1886) see http://www.jewishencyclopedia.com/view.jsp?letter=B&artid=1642#4756.
  34. Jerusalem in the Crusader Period Jerusalem: Life throughout the ages in a holy city, David Eisenstadt, March 1997
  35. See The History of the Jews in the Latin Kingdom of Jerusalem by Joshua Prawer, 1988, see also http://www.religioustolerance.org/chr_cru1.htm (accessed November 2007)
  36. International Dictionary of Historic Places: Middle East and Africa by Trudy Ring, Robert M. Salkin, Sharon La Boda, pp. 336–339
  37. http://fcit.usf.edu/HOLOCAUST/GALLERY/EXPULS.HTM http://www.aztlan.net/jewexpulsions.htm http://www.fordham.edu/halsall/jewish/1182-jewsfrance1.html
  38. Barnay, Y. The Jews in Palestine in the eighteenth century: under the patronage of the Istanbul Committee of Officials for Palestine (University of Alabama Press 1992) ISBN 9780817305727 p. 149
  39. "How to Respond to Common Misstatements About Israel". Anti-Defamation League. 2006. 4 Ocak 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. http://web.archive.org/web/20130104014233/http://www.adl.org/israel/advocacy/how_to_respond/establishment.asp?xflag=1. Erişim tarihi: 4 October 2006.
  40. "The Population of Palestine Prior to 1948". MidEastWeb.org. 2005. 15 Nisan 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. http://web.archive.org/web/20160415135825/http://www.mideastweb.org/palpop.htm. Erişim tarihi: 4 October 2006.
  41. Jon Bloomberg, The Jewish world in the modern age, New Jersey 2004 pp. 12–13
  42. The Cambridge Guide to Jewish History, Religion, and Culture by Judith R. Baskin, Kenneth Seeskin, Cambridge University 2010 . 185
  43. Jon Bloomberg, The Jewish world in the modern age, New Jersey 2004 pp. 16–18
  44. History of the Jews in Russia and Poland by S. M. Dubnow, Simon Dubnow, Israel Friedlaender chapters 24–27 2000 (1918)
  45. Jacob Katz, From Prejudice to Destruction 1980 pp. 279–280, http://www.jewishvirtuallibrary.org/jsource/judaica/ejud_0002_0004_0_03408.html
  46. http://www.jafi.org.il/education/congress/K01.html First Congress – Basle [Basel], 1897]
  47. Weizmann, the Making of a Statesman by Jehuda Reinharz, Oxford 1993, chapters 3 & 4
  48. David Fromkin, A Peace to End All Peace, part VI pp 253-305
  49. God, Guns and Israel, Jill Hamilton, UK 2004, Especially chapter 14.
  50. God, Guns and Israel, Jill Hamilton, UK 2004, Especially chapter 15
  51. Palestine Royal Commission, (Peel report) p. 172
  52. http://www.amalnet.k12.il/meida/history/hisi1085.htm (in Hebrew accessed 22/4/2009)Palestine Royal Commission, (Peel report) pp. 48–49
  53. Palestine Royal Commission, (Peel report) chapters 5, 8 and 16
  54. For more information see Palestine: Retreat from the Mandate, The making of British Policy, 1936–1945 by Michael Cohen, New York 1979 Chapter 3
  55. Tom Segev, One Palestine Complete: Jews and Arabs Under the British Mandate, 2001, p. 414)
  56. Palestine: Retreat from the Mandate, The making of British Policy, 1936–1945 by Michael Cohen, New York 1979 p. 103
  57. Palestine: Retreat from the Mandate, The making of British Policy, 1936–1945 by Michael Cohen, New York 1979 pp. 122–130
  58. http://www.ushmm.org/wlc/en/article.php?ModuleId=10007312 accessed October 2011
  59. Nazi Palestine: The Plans for the Extermination of the Jews in Palestine by Mallman and Cuppers, 2010
  60. Palestine: Retreat from the Mandate, The making of British Policy, 1936–1945 by Michael Cohen, New York 1979 pp. 125–135
  61. (Hebrew)
  62. Butler, L. J.: Britain and Empire, p. 78. I. B. Tauris, 2002
  63. Morris Laub, Last barrier to freedom: internment of Jewish holocaust survivors on Cyprus 1946–1949, Berkeley 1985
  64. Benny Morris. 1948: A History of the First Arab-Israeli War, Yale University Press, 2008. ISBN 978-0-300-12696-9. chapter 2 especially pp. 50, 61, 65–71
  65. Smith 2007, s. 200
  66. Benny Morris, 1948, Yale 2008 chapter 4 especially pp. 140–147
  67. 1 2 Benny Morris, 1948, Yale 2008 chapters 3 & 4
  68. Arab League Declaration on the help of Palestine, May 15, 1948
  69. Trygve Lie, In the Cause of Peace, Seven Years with the United Nations (New York: MacMillan 1954) OCLC 299953832 pg.174
  70. "גיוס חוץ לארץ" (Hebrew). hagana.co.il. 22 Mart 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. http://web.archive.org/web/20120322060428/http://www.hagana.co.il/show_item.asp?levelId=59798&itemId=47310&itemType=3. Erişim tarihi: 2007-12-11.
  71. NationMaster – UN membership date (most recent) by country
  72. Morris 2004, ss. 604
  73. Immigrants in Turmoil: Mass Immigration to Israel and its Repercussions in the 1950s and After Dvora Hacohen, Syracuse University Press, 2003
  74. Source: Professor Moshe Sikron, http://www.lib.cet.ac.il/pages/item.asp?item=12938 (Hebrew)
  75. Group seeks justice for 'forgotten' Jews – International Herald Tribune
  76. Mishtar HaTsena (in Hebrew), Dr Avigail Cohen & Haya Oren, Tel Aviv 1995
  77. Haaretz 8/1/1952, http://www.ynet.co.il/articles/0,7340,L-3306796,00.html (Hebrew accessed 10/10/2007)
  78. The melting pot in Israel: the commission of inquiry concerning education in the early years of the state by Tzvi Tzameret, Albany 2002 chapter 7
  79. For more information see The melting pot in Israel by Tzvi Tzameret, Albany 2002
  80. "Israel's Military Aid to Africa, 1960–66", Abel Jacob in The Journal of Modern African Studies, Vol. 9, No. 2 (Aug., 1971), pp. 165–187
  81. Egypt Profile – Missile Chronology 1950–1974, Nuclear Threat Initiative. accessed 18/10/2007
  82. Nasser and the Missile Age in the Middle East (Contemporary Security Studies) by Owen Sirrs, Routledge 2006. ISBN 978-0-415-37003-5. The Germans involved had worked on the V-1 and V-2 programs.
  83. (Hebrew) http://www.knesset.gov.il/lexicon/heb/lavon.htm
  84. http://www.un.org/Depts/dpko/dpko/co_mission/unef1backgr2.html#three accessed 28/7/2008
  85. History of the Third Knesset
  86. "The Eichmann Trial and American Jewry: A Reassessment", Françoise S. Ouzan in Jewish Political Studies Review 19:1–2 (Spring 2007), see also Hannah Arendt, Eichmann in Jerusalem (published 1963)
  87. "Obituary:Isser Harel". http://findarticles.com/p/articles/mi_qn4158/is_20030220/ai_n12678748.
  88. http://www.kinghussein.gov.jo/his_periods3.html accessed 17/10/2007
  89. http://hnn.us/articles/751.html accessed 17/10/2007
  90. http://www.time.com/time/magazine/article/0,9171,1627015,00.html, http://www.sixdaywar.co.uk/timeline.htm, Whose Voice? Nasser, the Arabs, and 'Sawt al-Arab' Radio by Laura M. James in TBS (Transnational Broadcasting Studies) 16 2006 http://www.tbsjournal.com/James.html Çoğu İsrailli Arapça biliyordu.
  91. Ian Lustick, Has Israel Annexed East Jerusalem?
  92. Accessed December 2007
  93. 30 years to the Black Panthers in Israel by Sami Shalom Chetrit, http://www.kedma.co.il/Panterim/PanterimTheMovie/EnglishArticles.htm accessed October 2006
  94. http://www.haaretz.com/hasen/spages/973868.html
  95. http://www.jewishvirtuallibrary.org/jsource/Terrorism/entebbe.html accessed 17/10/2007 many websites erroneously describe the hostages as Israelis. Although most were Israeli, they were all Jewish and the terrorists policy was to hold Jews.
  96. "Kurt Waldheim". The Daily Telegraph (London). 15 June 2007. Retrieved 7 May 2010. http://www.jcpa.org/JCPA/Templates/ShowPage.asp?DRIT=5&DBID=1&LNGID=1&TMID=111&FID=625&PID=1631&IID=1643&TTL=Israeli-Ugandan_Relations_in_the_Time_of_Idi_Amin
  97. National Review, July 9, 2007, Vol. LIX, No. 12, see also http://www.nytimes.com/2007/06/14/world/europe/14cnd-waldheim.html?_r=1&pagewanted=3&hp&oref=slogin
  98. "TERRORISTS: L'Affaire Daoud: Too Hot to Handle". Time. January 24, 1977. http://www.time.com/time/magazine/article/0,9171,945702-3,00.html. Erişim tarihi: May 4, 2010.
  99. see http://news.bbc.co.uk/2/hi/uk_news/magazine/3376951.stm http://query.nytimes.com/gst/fullpage.html?res=9E04E4D81E3AF934A3575AC0A96F958260&sec=&spon=&pagewanted=all
  100. http://www.legalleft.org/wp-content/uploads/2011/02/2-necessity_procedure.pdf
  101. http://www.guardian.co.uk/world/2011/nov/03/israeli-doctors-report-torture-palestinian
  102. http://www.independent.co.uk/news/world/middle-east/israel-uses-torture-in-defiance-of-court-ban-report-says-616671.html
  103. see http://usinfo.state.gov/usa/infousa/trade/files/98-916.pdf accessed November 2007
  104. Israel's Lebanon War by Ze'ev Schiff and Ehud Ya'ari, Touchstone 1985
  105. Do Good Fences Make Good Neighbors?: Israel and Lebanon after the Withdrawal – Laura Zittrain Eisenberg – Middle East Review of International Affairs September 2000 http://meria.idc.ac.il/journal/2000/issue3/jv4n3a2.html
  106. Belgium opens way for Sharon trial BBC News, 15 January 2003
  107. Declaration of Principles on Interim Self-Government Arrangements Jewish Virtual Library
  108. Main Points of Israel-Jordan Peace Treaty October 26, 1994 Israeli Ministry of Foreign Affairs
  109. Treaty of Peace between The Hashemite Kingdom of Jordan and The State of Israel King Hussein website
  110. accessed January 2010
  111. http://www.jewishvirtuallibrary.org/jsource/US-Israel/boldaid.html
  112. Security Council endorses Secretary-General's conclusion on Israeli withdrawal from Lebanon as of 16 June United Nations, 18 June 2000
  113. Israeli Proposal to Palestinians and Syria Information Regarding Israel's Security (IRIS)
  114. Khaled Abu Toameh. "How the war began". 25 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. http://web.archive.org/web/20160325101707/http://www.mafhoum.com/press3/111P55.htm. Erişim tarihi: March 29, 2006.
  115. "In a Ruined Country". The Atlantic Monthly Online. September 2005. http://www.theatlantic.com/doc/prem/200509/samuels.
  116. Hasson, Nir (11 April 2006). "Cabinet approves appointment of Ehud Olmert as interim PM". http://www.haaretz.com/hasen/spages/705050.html. Erişim tarihi: 2006-11-06.
  117. http://ipsnews.net/news.asp?idnews=46037
  118. http://www.jewishvirtuallibrary.org/jsource/Threats_to_Israel/Iran.html
  119. "Preface". Holocartoons. 10 Mart 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. http://web.archive.org/web/20120310063423/http://holocartoons.com/english/step.php?id=4. Erişim tarihi: 30 January 2011.
  120. "Cartoon website undermines Holocaust". iol.co.za. August 5, 2010. http://www.iol.co.za/index.php?set_id=1&click_id=123&art_id=nw20100805120701564C623064.
  121. "Iran launches cartoon website aimed at questioning the Holocaust". Haaretz. August 5, 2010. http://www.haaretz.com/news/international/iran-launches-cartoon-website-aimed-at-questioning-the-holocaust-1.306180.
  122. "Iran Holocaust-denying website angers Israel". Tabnak. August 5, 2010. http://tabnak.ir/en/pages/?cid=206.
  123. In pictures: Gaza crisis BBC News, 3 July 2006
  124. http://www.time.com/time/world/article/0,8599,1931160,00.html http://www.youtube.com/watch?v=IqJFCBo0UW8&feature=related http://www.jewishvirtuallibrary.org/jsource/Immigration/SudaneseRefugees.html
  125. "Iron Dome Air Defense Missile System, Israel". army-technology.com. 4 Nisan 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. http://web.archive.org/web/20160404140741/http://www.army-technology.com/projects/irondomeairdefencemi. Erişim tarihi: 18 August 2011.
  126. Hamas to gain politically from prisoner swap deal. News.xinhuanet.com. Retrieved on 2011-10-20.
  127. Mishra, Harinder (12 October 2011). "Israel to release 1,027 prisoners for its lone soldier". IBN Live (Jerusalem). http://ibnlive.in.com/generalnewsfeed/news/israel-to-release-1027-prisoners-for-its-lone-soldier/854824.html. Erişim tarihi: 16 October 2011.
  128. 1 2 "No elections: Kadima to join government - Israel News, Ynetnews". Ynetnews.com. 1995-06-20. 3 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. http://web.archive.org/web/20160303214343/http://www.ynetnews.com/articles/0,7340,L-4226125,00.html. Erişim tarihi: 2012-08-06.
  129. BBC News - Kadima quits Israel government over conscription law
  130. "Israel returns bodies of 91 Palestinians". France 24. 3 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. http://web.archive.org/web/20160303225742/http://www.france24.com/en/20120531-palestinian-territories-bodies-israel-return-conflict. Erişim tarihi: June 1, 2012.
  131. US and Israel launch joint military drill, Al Jazeera October 21, 2012
  132. U.S.-Israeli Military Exercise Sending Message to Iran
  133. Israel completes most of Egypt border fence, Los Angeles Times January 2, 2013
  134. Statistical Abstract of Israel No. 51, Central Bureau of Statistics 2000 and http://www.cbs.gov.il/www/statistical/meshek06_h.pdf

Dış bağlantılar

This article is issued from Vikipedi - version of the 11/8/2016. The text is available under the Creative Commons Attribution/Share Alike but additional terms may apply for the media files.