Koca Derviş Mehmed Paşa

Koca Derviş Mehmed Paşa
Osmanlı Sadrazamı
Görev süresi
21 Mart 1653 - 28 Kasım 1654
Hükümdar IV. Mehmed
Yerine geldiği Tarhuncu Ahmed Paşa
Yerine gelen İbşir Mustafa Paşa
Kişisel bilgiler
Ölüm Ocak 1655
İstanbul

Koca Derviş Mehmet Paşa veya Bıyıklı Koca Derviş Mehmet Paşa, (d.? - ö. Ocak 1655 İstanbul) IV. Mehmed saltanatı döneminde 21 Mart 1653 - 28 Kasım 1654 tarihleri arasında bir yıl yedi ay sekiz gün sadrazamlık yapmış bir Çerkes asıllı Osmanlılı devlet adamıdır. Öncesinde iki kez, 1649-1650 ve 1652-1653 dönemlerinde, kaptan-ı deryalık yapmıştır.

Hayatı

Çerkes asıllı olduğu belirtilmektedir.[1][2][3] IV. Murat'ın sadrazamı olan Tabanıyassı Mehmed Paşa'nın kethüdası olarak yetişmiştir. Bu görevde iken 1635-1636 Revan Seferi’ne katılmıştır. Revan’ın fethinde önemli miktarda ganimet ele geçirmiştir. Musul muhafızı Küçük Ahmet Paşa’nın savaşta ölmesi ile üzerine Musul muhafızı yapılmıştır.[2] 1637'de Şam eyaleti beylerbeyliği görevi verilmiş ve burada 1638'e kadar görev yapmıştır. Bu görevi yapmakta iken hacıların yol güvenliği ve diğer ihtiyaçlarının karşılanması, isyancı Maanoğlu’na ait emlaka el konulması ve özellikle Trablusşam'da çeşitli fesat faaliyetleri görülen Seyfoğulları’nın bastırması gibi sorunlar ile uğraşmıştır.[2]

Bu tarihte başlayan IV. Murat'ın Bağdat Seferi dolayısı ile Şam valiliği sultanın silahtarı olan Mustafa Paşa'ya verilip Koca Derviş Mehmed Paşa ise Diyarbakır eyalet valiliğine getirilmiştir. Sefere Diyarbakır eyalet askeri ile katılan Koca Derviş Mehmed Paşa emri altında bulunan sancak beyleri ve birlikleri ile Kerkük yöresinde çarhacılık (öncülük) ile görevlendirilmiş ve bu görevle harekat yapmıştır.[2][3]

Bağdat’ın geri alınışından sonra Bağdat beylerbeyliğe getirilen Küçük Hasan Paşa’nın azli üzerine, Sadrazam Kemankeş Kara Mustafa Paşa’nın arzı ile 5 Mayıs 1639'de Bağdat beylerbeyi olmuştur. Bu görevi sırasında giriştiği bazı ticarî ve iktisadî faaliyetlerle oldukça zenginleşmiştir. Bağdat beylerbeyiliğinden ayrıldıktan sonra 1642’de ikinci defa Diyarbekir beylerbeyiliğine getirilmiştir. Sonra Halep valiliği, ilk defa Anadolu Beylerbeyliği; belirli aralıklarla iki kez Silistre valiliği ve Bosna Beylerbeyliği yapmıştır. Bu eyalet valilik görevlerinde Koca Derviş Mehmed Paşa çeşitli iç sorunlarla uğraşmıştır. 1639'da Silistre Valisi iken "Boğaz Muhafızlığı" görevine atanmıştır. Girit Savaşı sırasında olan bu görevde Çanakkale Boğazı’nı abluka altında tutan Venedik donanmasını karadan yaptığı tahkimat ile bertaraf ederek Osmanlı donanmanın Çanakkale Boğazı’ndan çıkışını sağlamıştır. Bu arada Celâlîler’e karşı Bursa’nın muhafazası görevini de yerine getirmiştir.[1][2][3]

1649-1650 döneminde, Kaptan-ı Derya görevine atanmıştır. Bu görevden sonra 1651'de ise "Boğaz Muhafızlığı" görevi yüklenmekle birlikte aynı zamanda ikinci defa Anadolu Beylerbeyliği yapmıştır. Girit Savaşı ve Akdeniz’deki faaliyetlerde yetersiz kalıp başarı gösteremeyen Kaptan-ı Deryâ Hüsambeyzade Ali Paşa’nın azlinden sonra 1652-1653 döneminde ise ikinci defa Kaptan-ı Derya olmuştur.[1][3]

1652'de sadrazam olarak göreve gelen Tarhuncu Ahmed Paşa hazine açığını kapatmak için çeşitli devlet harcamalarını kontrol altına alıp kısması sürecinde Kaptan-ı Derya'nın yönetiminde bulunan Tersane ve donanma masraflarının da kısılması gerekmekte idi. Günümüzde ele geçen bu devlet kurumlarına ait muhasebe defterleri Koca Derviş Mehmed Paşa'nın faaliyetlerini ortaya koymaktadır. Bu dönemde Girit Savaşı'nın da devam ettiği göz önüne alınırsa, tarihçi Naima'nın uzun uzadıya anlattığı,[4] Kaptan-ı Derya olan Koca Derviş Mehmed Paşa'nın Defterdar olan Zurnazen Mustafa Paşa ve Sadrazam Tarhuncu Ahmed Paşa ile onların kısıntı istemelerine karşı itirazlarını içeren yaptığı şiddetli tartışmaların gayet gerekli olduğu anlaşılmaktadır. Genellikle devlet ricali arasında üst seviyelere çıkmayan bu tartışmalar bu sefer padişah IV. Mehmed'e ayrıntıları ile intikal ettirildiğini Naima belirtmektedir. Naima ve bazı diğer tarihçiler bu devlet içi çatışmaların Sadrazam Tarhuncu Ahmet Paşa tarafından bizzat padişaha nakledilmesinin sadrazamın kendine rakip olarak gördüğü Koca Derviş Mehmed Paşa'yı IV. Mehmed'in gözünden düşürme hedefli olduğunu iddia ederler.[2][3]

Mâli reformlar yapmak için devlet gelir ve giderlerinin hesabını yaptıran ve mali reformlar yapmaya başlamak için çalışmaya hazırlanan Sadrazam Tarhuncu Ahmed Paşa ulemadan, çarşı esnafı tüccarlardan ve sipahilerden oluşan büyük bir düşman kitlesi kazanmıştı. Devlet erkanı da kıyasıya birbiriyle çatışmaya girişmişlerdi ve bu çatışma padişah huzurunda bile yapılır olmuştu. Sadrazamın bütün gayretlerine rağmen bütçe açığını kapatamaması yanında, takip ettiği malî siyaset de kısa dönemde olumlu bir sonuç sağlamadı. Sonunda IV. Mehmed sadrazam aleyhtarlarının ortaya çıkartıp yaydıkları, Tarhuncu Ahmet Paşa'nın sultanı tahttan indirmek için hazırlandığı iftira söylentilerine padişah da inandı. 20 Mart 1653'te Tarhuncu Ahmed Paşa padişah huzurunda yapılan bir toplantıdan sonra azledilip idam edildi. Yeni sadrazam makamına Sultan IV. Mehmet, (Bıyıklı) Koca Derviş Mehmed Paşa'yı atadı.[2][3]

Koca Derviş Mehmet Paşa’nın bir yıl yedi ay süren sadrazamlığı dönemi devlet yönetimi açısından oldukça hareketli ve çalkantılı geçti. Devlet büyük bir mâli sıkıntı içinde bulunmaktaydı ve önceki sadrazam Tarhuncu Ahmet Paşa'nın bütün gayret ve çabalarına rağmen bu sorunlar başarılı olarak çözülememişti. Devletin işlerinin, özellikle maliyesinin, aniden sarsıntıya uğramaması için Defterdar Zurnazen Mustafa Paşa yerinde bırakılmıştı. Lakin mali durumun iyileşmediği ve hatta kötüleşme emareleri ortaya çıktığı için Sadrazam Koca Derviş Mehmed Paşa kendini tutan devlet ricalinden saydığı başbâki kulu Morali Mustafa Ağa’yı beylerbeyi unvanı vererek defterdar atadı. Lakin yeni Defterdar Moralı Mustafa haris bir kişi olup sadrazamlık makamını kendisinin elin geçmesini istemekteydi. Bu nedenle açık olarak Sadrazam'a bağlı görünmekle beraber, kendi lehinde önce gizliden ama sonra ortaya çıkmaya başlayan ve Sadrazam tarafından öğrenilen, çalışmalara başladı. Bunun için saraya ve valide sultana hediyeler ve caizeler sunmaya başladı. Bu devletin en yüksek seviyelerinde önemli bir bunalıma yol açtı.[2][3]

Bunu takiben daha önce 1649-1650 döneminde sadrazamlık yapmış olan ve Aralık 1653'de kaptan-ı derya görevine getirilmiş olan Kara Murad Paşa ile anlaşmazlığa düşüp politik çekişmelere başladı. Bu çekişmeler süresince devlet işlerinde aksamalar görüldü.[3]

Koca Derviş Mehmed Paşa devamlı olarak devletin mali sorunlarını ele almak zorunda idi. Devam eden Girit Savaşı için büyük harcamaları karşılaması gerekmekte idi. Bunun için Hazineye ek gelir sağlama faaliyetine geçti. Devlet ricaline çeşitli vesilelerle hediye, caize ve rüşvetler verilmekte idi; devlet bazı kişilerin elde ettiği gelirleri müsadere ile almakta idi. ve ayrıca bazı devlet görevleri ve mansıpları açık artırma ile satılmakta idi. Sadrazam hukuki veya gayrihukuki olarak develet ricali tarafından toplanan bu paraları devlete gelir kaydettirmeye karar verdi. Bu tedbiri eskiden kendilerine şahsi geliri olan bu türlü paralardan faydalanamayan ve yapılan devlet müsaderelerini gayet uygunsuz olduğunu iddia eden devlet erkanı ve ricali içinde büyük huzursuzluk ve karışıklıklara sebep oldu.[2][3]

Diğer taraftan her bir devlet erkanının kendisi üzerine özel olarak yüklenen görevleri, hiç bir olaya ve huzurluk olmazsa, yapmasına hiç bir şekilde karışmamayı prensip edinmişti. Böylece, eğer büyük huzursuzluk ortaya çıkmazsa, yargı işlerinde kazaskerler, askeri işlerde ocak ağaları ve ilmiye işlerinde şeyhülislama hiç sadrazam karışması olmadan işlerini kendilerine başbuyruk olarak yapmaktaydılar.[3]

Fakat devlet ricaline gelen hukuki ve hatta gayrihukuki gelen ek gelirlerin devlete gelir yazılması sorunu devam etmekte idi. Bu sırada Padişah'a ve Divan'a gönderilen bir imzasız şikayet arzuhali büyük bir bunalım yarattı. Divan padişahın huzurunda uzun bir soruşturma toplantısı yaptı. Bu toplantıda Şeyhülislam Ebu Said Mehmed Efendi ve kazaskerler bu meseleyi yatıştırmak istediler. Şikayetin hedefi olan Sadrazam'ın başarılı, dürüst ve devlet ve millete hizmet vermeye önem veren bir üst yönetici olduğunu iddia ettiler. Bu uzun soruşturma toplantısı 60 yaşlarında ilerlemiş olan Sadrazam Koca Derviş Mehmed Paşa'yı gayet sarstı. Olasılıkla bir inme dolayısıyla felç geçirip yatalak oldu.[1][3]

Devlet işlerinin aksamaması için sadrazamlıktan azledilmesi gerekmekteydi. Fakat Kurban Bayramı çok yakın idi. Koca Derviş Paşa Irak'ta Bağdat valiliğininden itibaren çeşitli ticari yollardan ve yatırımlar yaparak büyük bir servet biriktirmişti. Gayet zengin olduğu için Saray'a ve diğer ricale bayram dönemlerinde gayet zengin hediyeler ve caizeler takdim etmekle isim yapmıştı. Bu hediyeleri o Kurban Bayramı da bekleyen Saray mensupları padişaha sadrazamın azlini bayram sonuna geciktirmesini telkin edip kabul ettirdiler. En sonunda Kurba Bayrami'nin bitmesinden sonra 26 Ekim 1654'de Koca Derviş Mehmet Paşa Sadrazamlıktan azledildi ve yerine İbşir Mustafa Paşa yeni sadrazam olarak tayin oldu.[1][3]

Koca Derviş Mehmed Paşa'nın bir yıl yedi ay süren sadrazamlık döneminde İstanbul şehrinde ve ülkede çok ilgi çekici olaylar da olmuştur.[5]

17 Mayıs 1653'te İstanbul Odunpazarı'nda bir yangın çıkıp İstanbul'un önemli semtlerine yayıldı. Bu büyük yangının yayıldığı semtler "Bashane", "Sebzehane", "Yemiş İskelesi", "Ketenciler", "Zindan Kapısı", "Hasır İskelesi", "Çiniciler", "Ahi Çelebi Camii" civarı ve "Çardak İskelesi" civarı olarak verilmişti. Bu yangın, büyük maddi zarar verdi. Bunların başında yangının eriştiği iskele civarlarında yığılı bulunan hububat ve pirinç stokları yanıp kül olması gelmekte idi. Başkentin hububat ve pirinç stoklarının hemen hemen sıfıra inmesi nedeni ile perakende zahire ve diğer yiyecek fiyatları birdenbire yükseldi. O zamanlar İstanbul başkentinde tatbik edilen sabit olarak tespit edilmiş olan narh fiyatının birkaç katına çıktı ve esnaf narh fiyatlarına hububat satmaz oldu ve İstanbul halki "karaborsa" fiyatları vermek zorunda kaldılar. Pirinç fiyatının 40 kace ve mercimek kilesinin 2 kuruşa çıktığı bildirilmektedir. Bundan İstanbul halkı, ozellikle dar gelirli halk, büyük hoşnutsuzluğa boğuldu.[5]

Ağustos 1653'te kapıkulu sipahilerine ulufe dağıltılmasından hemen önce bu askerlerin hoşnutsuz oldukları ve sorunlarını Sultan'a açıklamak için Üsküdar'da bir toplantı yapıp elebaşı Abaza Hasan başkanlığında bir heyeti İstanbul'a Sultan göndermeye hazır oldukları öğrenildi. Bu haber üzerine 300 kadar asker Şaban Ağa komutasında bu sipahiler üzerine gönderildi; elebaşı olarak görülen Sipahi Ağası Yusuf Ağa ve birkaç kapıkulu sipahileri subayı yakalanıp idam edildiler. Buna karşılık elabaşı olan Abaza Hasan devlet adamlarından saygı gördü.[5]

Osmanlı ordusunun Girit'te savaşları devam etmekteydi. Venedik Cumhuriyeti donanması Çanakkale Boğazı'nı kapayıp Osmanlıları ablukaya almak istemekteydi. Giuseppe Delfino adlı Venedik amiralinin komutasındaki çoğu Hollandalı ve İngiliz korsan gemilerinden oluşan 26 gemiden bir Venedik filosu bu hedefle 19 Nisan 1654'de Çanakkale boğazı önüne gelmişti. 1654'de Osmanlı donanması Tersane'de yapılan yeni gemilerle donatılmıştı ve Tunus ve Trablus Beylerbeyliklerinin filoları Ege Denizi'nden Venedik filolarını takılmadan gelip bu Osmanlı filosuna katılmışlardı. Mayıs 1654 başında Kaptan-ı Derya Kara Murat Paşa komutasında 40 kalyon, 33 kadırga ve 6 mavna'dan oluşan Osmanlı donanması Çanakkale Boğazı'ndan çıktı. 16 Mayıs 1654'e yapılan 1. Çanakkale Deniz Muharebesin'de Osmanlı donanması galip geldi. Osmanlı donanmasının 2 kalyon, 1 mavna ve 1 kadirga kaybetmesine karşılık Venedik filosundan 1 kadırga yakılıp 1 kadırga esir alınmıştı. Venediklilerin zayiatı arasında öldürülen kadırgalar komutanı "Francesko Morosini" ve esir alınan filonun ikinci komutanı olan "Daniele Morosini" bulunmaktaydı. Böylece o yıl için Venedik donanmasının Çanakkale Boğazı'nı abluka hevesi kırıldı. Kaptan-ı Derya "Kara Murat Paşa" komutası altındaki Osmanlı donanması böylece Ege Denizi'nde üstün oldu. O yıl Ege Denizi'inde Osmanlı ve Venedik donanmaları birbirini kovalamakla beraber başka önemli çatışma olmadı. Ancak kış geldiğinde Osmanlı Donanması İstanbul'da tersaneye dönmek zorunda kaldı.[6]

24 Mart 1654'te İstanbul'a bir Lehistan Krallığı elçilik heyeti geldi. Bu heyette sonradan Lehistan Kralı olan ve Viyana Kuşatması'nı kırıp Osmanlıları bozguna uğratacak Jan Sobieski'de bulunmaktaydı.[5]

Haziran 1654'te Kazaklar Dinyeper Nehri'nden çok sayıda sayakları ile Karadeniz'e inerek Varna'dan Ereğli'ye kadar uzanan Karadeniz kıyılarına hücumlarda bulundular ve hatta İstanbul Boğazı'nı bile tehdide aldılar. Donama seferde idi; yeniçeriler kiralanan Üsküdar kayıklarına bindirilerek oluşturulan bir filo Mahmut Paşa'nın serdarlığı altında bu Kazak sayaklarına karşı gönderildiler ve onları Karadeniz kıyılarından uzaklaştırdılar. Büyük bir deniz zaferi kazanmış edasıyla geri dönen Serdar Mahmut Paşa Sarayburnu açıklarında filosuna şenlikler yaptırdı.[5]

Temmuz 1654'te ulufe dağıtılması devlet için zorluklar doğurdu. Defterdar ödeme yapmak için yeterli fon bulamamış ve ayarı düşük "kızıl akçe" denen para bastırarak bunlar ile ulufe ödemesi yapmayı uygun görmüştü. Özellikle Kapıkulu Sipahileri bu "kızıl akçe" ulufesini kabul etmeyip isyana geçtiler. İsyancılara Tersane'de bulunan Sadrazam Koca Derviş Mehmed Paşa'nın yanına kaçan defterdarin konağını yağmaladılar ve hatta konaktaki bütün çinileri söktüler.[5]

Bunun üzerine 28 Kasım1654'te sadrazamlıktan azledildi. Yerine geçecek kişi üzerinde devletin ileri gelenleri arasında büyük çatışmalar olduktan sonra,[7] sonunda zaman Halep'te vali olan İbşir Mustafa Paşa sadrazam atandı.[1][2][3]

Azlinden sonra İstanbul'da konağına çekilen felçli Koca Derviş Mehmed Paşa ise üç buçuk ay daha yaşadıktan sonra Ocak 1655'te vefat etti. Mezarı Ali Paşa Camii'in mezarlığında Çemberlitaş yönünde olan kısımdadır.[1][2][3]

Değerlendirme

Bıyıklı Koca Derviş Mehmed Paşa lakabını uzun bıyıklı olmasından almıştır; ama köse sakallı olduğu belirtilir.

Uzunçarșılı onu karakter olarak halim selim; orta derecede yetenekli olduğunu; rindmeşrep levent kıyafetli, zevk sefaya ve iyi yeyip içmeye meraklı olduğunu ve latifeci olarak tasvir etmektedir. Maiyetindekilerden birinin paşanın halim karakterini ifade için "İstanbul ahalisine sakal saydırdılar" demesi üzerine uzun ve iri bıyığını gösterip "bunu sayamazlar" dediğini bildirmektedir.[1]

Evliya Çelebi Seyahatnamesinde kendisinden bolca bahis vardır.

Bıyıklı Koca Derviş Mehmed Paşa gayet iyi işbilir ve tutumlu idi. Naima tarihi Bağdat valisi için Hindistan, İran, Halep'den tüccarlar vasıtasıyla mal satın aldırtıp getirterek bu malları önce maiyetine ve kalanını diğer tüccarlara sattığı; İran aşiretlerinin yaylaklarından kocabaş hayvan alıp bunların bir kısmını maiyetinin iaşe ihtiyaçlarını karşılamak için kullandığı ve kalanları kendi tarafından açılan kasaplarda sattırdığı; Bağdat etrafında bulunan büyük bataklık mal ve arazilerinin kurutulmasını sağlayıp buralarda zahire yetiştirtip kendi maiyetinin zahire ve ekmek ihtiyacını karşıladıktan sonra fırınlara kârla dağıtarak halka ekmek sağladığı bildirmektedir. Naima tarihi onun "Para kazanmak ziraat, ticaret ve imaretle olur" dediğini yazmaktadır. Böylece çok mühim miktarda serveti bulunmaktaydı. Bu servetini ve parasını gelir getirmez mal ve mülke yatırmayıp, diğer paşalara ve faizci bankerlere uygun faizle vererek parasının devamlı gelir getirecek şekilde işlemesini sağladığı bildirilir.[1][8]

Servetini işletip değerini yüksek tutmayı iyi bildiği için döneminin diğer sadrazamları gibi para sıkıntısı çekmemiş ve açgözlülük, paraya düşkünlük, rüşvet ve irtikap ile lekelenmemişti.[1]

Ölümünden sonra geriye kalan serveti devlet tarafından müsadere edilip iç hazineye alınmıştır. Bu serveti içinde nakit olarak 90. 000 flori altın, 800 kese esedi kuruş (Flemenk altını) çıkmış; bunlardan başka çok yüksek meblağlarda değerli işlenmiş altın, gümüş ve mücevheratlı eşya; kürkler; nadide kumaşlar; altın ve gümüş kakılı kılıç, tüfek ve diğer harp silahı bulunmuştur.[1][2][9]

Kaynakça

  1. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 Uzunçarşılı, İsmail Hakkı (2011) [ilk basım 1954]. XVI. Yüzyıl Ortalarından XVII. Yüzyıl Sonuna kadar. Osmanlı Tarihi. 3 (2) (6 bas.). Ankara: Türk Tarih Kurumu. s. 656. ISBN 9789751600103.
  2. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 İpşirli, Mehmet (1999). Mehmed Paşa (Derviş). Yaşamları ve Yapıtlarıyla Osmanlılar Ansiklopedisi. 2. İstanbul: Yapı Kredi Kültür Sanat. s. 157. ISBN 975-08-0072-9.
  3. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 İpşirli, Mehmet (1994). Derviş Mehmed Paşa. Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi. 9. İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı. s. 193-194. 28 Ağustos 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. http://www.islamansiklopedisi.info/dia/ayrmetin.php?idno=090193&idno2=c090159#5. Erişim tarihi: 28 Ağustos 2016.
  4. Naima, Tarih Cilt: V say.:284-312
  5. 1 2 3 4 5 6 Sakaoğlu, Necdet (1999). Bu Mülkün Sultanları: 36 Osmanlı padişahı. İstanbul: Oğlak.
  6. Anderson, R.C. (2006) Naval wars ın the Levant 1559-1853 Martino Pub ISBN 978-1578985388 (İngilizce)
  7. Naima tarihi bu çatışmalari ayrintilari ile bildirmektedir.
  8. Naîmâ, Tarih" Cilt:VI, say.:23-26
  9. Naîmâ, Tarih Cilt:VI say.:22-23

Dış kaynaklar

Siyasi görevi
Önce gelen:
Tarhuncu Ahmed Paşa
Osmanlı Sadrazamı
21 Mart 1653 - 28 Kasım 1654
Sonra gelen:
İbşir Mustafa Paşa
Askerî görevi
Önce gelen:
Hüsambeyzade Ali Paşa
Kaptan-ı Derya
1652 – 1653
Sonra gelen:
Çavuşzade Mehmed Paşa
Önce gelen:
Kılavuz Köse Ali Paşa
Kaptan-ı Derya
1649 – 1650
Sonra gelen:
Hüsambeyzade Ali Paşa
This article is issued from Vikipedi - version of the 8/28/2016. The text is available under the Creative Commons Attribution/Share Alike but additional terms may apply for the media files.